08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Resim şiire dönüşünce, duyarlığı akılla dengelemesini bilen ozan, dile hangi kahverengiyi yakıştırıyor? Mustafa Şerif Onaran Dergilerden Cipram Paradoksu, TemmuzAğustos 2005). Yabanıl bir ormanda, ilkel bir seviye tutsak olmuşsak, hangi şiir dili kurtarır bizı: "karşılaşan sözcükler ştır olmalı mı ilkeltm bent bırakma üzgünüm bana inanma aklıtn gövdeyi cğırıyor dokunmadan da sevUebıhr yazılmadan da okunabilir yaşam bıter başlar gibi" Emel Güz'ün incelikli sessizliği Zerrin Taşpınar'ın öfkesiyle çelişiyor. Ozan kadınlara yöneltilen eleştiridc Zerrin Taşpınar diyordu ki (DAMAR, Mart 1998): "Günümüzde kadın, eldc ettiği hakları korumak ve yaşama geçirmek için öylesine büyük bir çabanın içinde, bir kuşatma altında ki pek çoğu şiire zaman ayıramıyor. Üstelik onların yemek pişiren, sofrayı hazırlayan eşleri de yok. Kadın şairlerin azlığı; bir cinsin yeteneksizliği sorunu değil, çoğu kez erkeklerin bencilliğindcn kaynaklanan bir oluşum." Cumhuriyetin kazanımları kadına kendini kanıtlama olanağı vermeseydi, insanca davranmayı körelten bencillik o gelişmeye engel olabilirdiTBencillik kimdc yok ki! Ozan seçiminde değerbilmezlik varsa, değişik ölçütler arasına kendimizi öncmseyişimiz de kanşmıyor mu? "Şair Kadınlar" dosyasını düzenleyenlerin görmezden geldiği ozanlar da yok mu? Gene de, ozan kadınların artışında önemli bir nicelik olmasa da, belirgin bir nitelik var. Betül Tarıman'ın özenli çalışması tarihsel süreçteki gelişmeyi belirtirken gidilecek yolu da gösteriyor: "Kendimizi ifade etmenin bir işareti olarak yazacağız" (YASAKMEYVE, Arka Odada Olma Hali ya da Yoksanmışlık, TemmuzAğustos 2005). Şiir kendi içimize doğru bir \olculuksa, "söyleyemedikleııne bir dil bıılmak için çıkılan bir gurbet"se; Zeynep l Jzunbay'ın söylediği gibi; "Herkesin gurbeti kendine! Herkesin dili kendinin! Yoksa? Yoksa bu düpedüz kentlinden sürülmek" (YASAKMEYVE, Şair Kadının Yasaklı Sözcükleri, TemmuzAğustos 2005). Yasaklı sözcük var mıdır? Bejan Matur "erkeğim" sözcüğünü kullanırken onu öylesine içselleştirir ki, ölümle değil, ömürle bütünleşmenin doğallığını yaşarız! "Ellerin beyazlığındadır ölüm Gövdenin ktvnmında Benim erkeğimi isterken tıtreyen tçimin suyunda." S epya lekeleriyle gölgelenen bir fotoğrafta eski anıların üzgünlüğü vardır. Bir gülüş hile içini acıtır insanın. Ankara'da DOKU Sanat Galerisi'nde Çiğdem Buçak'ın resimlerine bakarken kahverenginin yorgun ayrıntılarında kadınların gülümseyen üzgünlüğü vardı. Çiğdem Buçak'ın fırçasındaki yorumda kızıla çalan kahveden, hakiye, karaya dönüşen kahverengiye kadar yalnızlığın sesini duyabilirdiniz. Çiğdem Buçak kendi yalnızlığını duyurmak için onlarca kadının sesini mi kullanmak istcdi? "Şen mutluluğun resmini yapabilir misin Âbidin?" demişti Nâzım Hikmet. Tuncay Betil'in "Mutluluk" adındaki resmindc, acımasız bir çelişki olarak, ağlayan bir çocuğun gülümsemcsi vardı. Resim şiire dönüşünce, duyarlığı akılla dengelemesini bilen ozan, dile hangi kahverengiyi yakıştırıyor? Çiğdem Buçak'ın rcsimlcrinde acı bir gülüşün, üzgünlüğün, yalmzlığın reçinesi nasıl sızar kahverengiye? Resim diliyle şiir dilinde kadın duyarlığının örtüşen özellikleri nelerdir? Belki de özgün yorumlardır gerçeği gösteren. Lina Salamandre; 42 ozan kadına gönderdiği ortak mektupta, yavaşça değindiği yorumlarla yalmzlığın kapısında bekleycn üzgünlüğe sarımsı kahverengi bir ışık tutmaya çalışıyor (YASAKMEYVE, Temmuz Ağustos 2005). () ışığın aydınlığında sessizliğin sesi hile duyuluyor. Lina Salamandre Giilten Akın'ın şiirine bakarken "Kadın dilsizliğinden yepyeni bir dil yarattı" diyor. Kahverengi yalnızlık ir dilinin özelliklerini belirlemek amacına dayanıyor. Necmiye Alpay bu soruya bir başka soruyla yanıt veriyor: "Ayrı bir dili olmayan, şair sayılabilir mi?" "BACIYANI RUM" "Bacıyanı Rum" dediğimiz Anadolu Kadınları yaşamanın yokuşlarında sınamıştır kendilerini. Sıvas yangınından geçen Zerrin Taşpınar, o topraklann kadını Arzu K. Ayçiçek, Behçet Aysan'ı o yangında yitiren, babasının anısıyla yaşamaya yazgılı Eren Aysan ortak bir duyarlıkla beslense bile kendi şiir dilini arayan ozanlardır. Sürekli değişim içinde olan dili etkileyen toplumsal koşullar göz ardı edilemez. O değişim içinde yer alan şiir dilinin oluşması da ozanların çabasına kalmıştır. böyle bir şiir dilini erkek ozanlar oluşturmuş gibi kadın ozanların katkısını sormak, dolayh bir cins ayrımcılığına gitmek, dosyayı düzenleyenlerin bakış açıs'ıyla çelişiyor. Ayrıca kısa değiniler bir ozanın şiir dilini açıklamaya yetiyor mu? Enver Ercan, Zeynep Uzunbay'ın şiiri için "sesinde ev Türkçesi var" demiş. Bu la yetinmemizi gerektirse bile, o ırmağın kaynaklarına gitmemiz gerektiğini anlatıyor. Arife Kalender, Melisa Giirpınar'ın şiirini yorumlarken "doğainsan ilişkisi" üzerinde duruyor (ŞÎÎR IRMAKLARI, Phocnix Yayınları, 2005): "Melisa Gürpınar'ın da ilk şiirlerinde hemen göze çarpan doğa öğesi, son şiirlerinde daha çarpıcı biçimde varlığını sürdürüyor. Doğa ve insan ilişkisine ek olarak; yüzüyle birlikte tarihi de değişen Istanbul'da, her ırktan, her inanıştan ve her meslek grubundan birçok kadın; kıstırılmış yaşamları, aşkları, sevdaları ve umutlarıyla zaman duraklarında yerlerini alıyor. Ağırlıklı olarak "kadın" teması işlenirken; doğal olarak onların beraberindeki nişanlılar, kocalar, gizli aşklar da bazen yergi, bazen de sevgiyle anılıyor." Gene de Arife Kalender'in yorumuyla Melisa Giirpınar'ın şiiri umuda yolculuktur: "Umudıı, doğa ve insan sevgisini, yaşam tutkusunu; yer yer ironik söylemlerle hüznü, yoksulluğu, savaşları dile getiren kısa şiirler" kadın duyarlılığındaki o "kahverengi yalnızlığı" anlatır bize. ÖLÜM: 0 DA BUYUK YALNIZLIK Nilgün Marmara'nın ölüme sığınmasındaki yalnızlığı anlatıyor Lina Salamandre: "Nilgün Marmara içini öyle açtı ki, o sözeüklerden bir çift kanat bile çıkardı kendine. Herkes uzağa gittiğini sanıyor ama, o daha da yakınımıza geldi. Benim de kanatlarım olsaydı Nilgün'le uçardım, o 'çıt kanat' uçan, düşmeden kırılan giizel periyle." (Frederic Dard yalnızca polis romanları mı yazıyor? O gizli bir bilge dcğil mi? 'Bir kadjnın en güzel 10 yılı 2830 yaşları arasıdır' derken, o 2 yıla 10 yılı sığdırmak istemesi, kadının altın yılları olduğunu duyumsadığı içindir. Peki Nilgün Marmara 28 yaşında neden canına kıydı?) Lina Salamandre içimizden biri olsa da, 'ozan kadınlar boyu' olarak nitelediği o 'kalabalık azınlığa' dışardan daha nesnel baktığına inanıyor. Onlar hep eski bir azınlıktı. Çoğalırken de azınlıkta kaldılar. Ama nitelikli bir azınlık. Mahmut Temizyürek'in yakıştırdığı Bacıyanı Rum Taifesi'nden Gülten Akın'ın izini süren öyle ozanlar var ki, yalnızlıklarını içlerindc demlendirir. Arife Kalender, Ayten Mutlu, Selma Ağabeyoğlu, Nilay Özer o yalnızlığı dokurken kendi şiir dillerini oluşturmanın uğraşı içindelcr. "Şair Kadınlar" dosyasını düzenleyen Emel trtem ile Betül Dünder soruyor (YASAKMEYVE, Temmuz Ağustos 2005): "Şair Kadınların ayrı bir dili var mı?" Öteki sorular da ozan kadınlara özgü şiSAYFA 28 YALNIZLIĞIN "DOKU'SUNA ÇEKİLMEK söz Zeynep Uzunbay'ın şiir dilini anlamaya atılan ilk adım olabilir. Belki uzak bir çağrışım, ama Enver Ercan'ın sözü Cemal Siireya'nın bir şiirini anımsatıyor: "Sesinde ne var biliyor musun Ev dağınıklığı var" Cemal Süreya bir kadının o "kahverengi yalnızhğı'nda, sesin dokusuna bakıp daha nice ayrıntıları arıyor: Bir bahçeyi, uykusuz Türkçeyi, eski öpüşleri, söylenmemiş sözcükleri... Sevi, belki de dokunmaktır. Ama o akım kimi gövdelerde kırdır. Melisa Gürpınar sevinin üzgünlüğe dönüştüğünü anımsatıyor: "seninle bir ölüyü gömdükten sonra yenen ilk yemek gibi sevısmeye çalıştık gece ve kim kimı öperse veba gibi bir hüzün bulaştt birbirine" Resim diliyle şiir dilinin örtüştüğü yerde "kahverengi bir yalnızlık"tan söz açmıştım. Doku'daki Çiğdem Buçak'ın kadınları, sanki rcssamından da izler taşımaktadır. insan bir başka yalnızlıkta yitirdiği kendini arar. Iyisi mi Doku'nun sahibi ozan Mehmet Kıyat'ın yalnızlığa bakışıyla noktalayalım yazıyı (KİMSENİN UMURUNDA DEGİL, Şiirler, Doku Yayınları, Haziran 2005): "Ölüm gıbı köje kapmaca oynuyor Uğultusu sessiz çekip gitmiyor paslı günler Yalnızlığı elinde kalan kıyısız deniz Rotasını bulamıyor gökbtliminden uzak Taribe çaltşmıyor yüreg'i." • K İ T A P S AY I 826 "KADIN, ŞU BİLİNMEYEN" Kadınları anlamak kolay değil. Yenilgilcrden geçmeyi bir ruh karmaşasına bağlayıp, Emel Güz gibi, "kendinin ücrasına" çekilenler de var. "însanı denedim" umutsuzluğu içinde; "erittim dilimdeki erkek soluğunu" diyor, sözcüklcre sığınmak geregini duyuyor (YASAKMEYVE,. ŞİİRİ BÜTÜN OLARAK YORUMLAMAK Bir ozanın şiirine bütün olarak bakılmazsa şiir dilinin özelliklerini anlamak kolay olmaz. "Şiir Irmakları" bir yudum suy C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle