Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Müyesser Güner'den 'Kıyıdakiler' müycsser güner kıyıdakiler Bizim Oykümüz Sevim Ak : GÜNEŞİN ÇOCUKLARI Çocuklann sevgili yazan Sevim Ak, son dört yıl içinde tam 62 yatılı ilköğretim bölge okulunu, 15 köy okulunu gidip gördü. Oralardaki Güneşin Çocuklari'yla buluştu. Ülkemizdeki eğitimöğrenim sorununun acı görüntülerini kendi usta anlahmıyla gözler önüne serdi. Büyük kentlerin tüketim çılgınlığma kapılmış çocuklanyla, çocukluğu bile bilmeden yoksulluğun, acıların sorunlanyla boğuşan Güneşin Çocukları, hem de aynı ülkede birbirlerinin varhğından habersiz yaşıyorlar. Okuyun, görün bu gerçekleri. Müyesser Günerin öyküleri insanı, fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik olarak üç boyutuyla ele alıp toplumsal bir süreç içerisinde inceleyerek yalın, özgün, sıcak bir dille anlatıyor. • Fatlgül BALCI GÜNEŞIN ÇOCUKLARI M üyesser Güner'in "Kıyıdakiler" adlı kitabının kapağında, iki ayn yarışmada iki ayn ödül aldığını okuyunca merak ettim, neden ödül verildiğini? Okudukça anladım, haklı nedenlerden dolayı verilmiş olduğunu. tncecik dokusu, yumuşacık ustalıklı anlatımı, insanı sarmalayan ilginç konular, yaşanılır ya da yaşanılası ilginç hayatlar. Hepsi bırbirinden güzeldi. Gereksiz açıklama ve tekrarlara yer vermeden, imgelere boğmadan, olgunlaşmış düşünceler ifade eden seçilmiş, estetize edilmiş cümlelerle okuyucuya saygılı bir biçimde yazılmış olması da ayn bir değer taşıyor. Ilk öyküyü okuyunca, hızlı okuma alışkanlığımı bir yana bırakarak usul usul, içime sindire sindirc okudum. Lezzetli bir içkiyi mutlu bir biçimde yudumlar gibi okurken edebi bir sarhoşluğun içinde olduğumu duyumsuyordum. Öykülerin çeşidiliği de aldığım tadı çoğaltmada önemli bir etmendi. Her öyküde ayn dünyalara yolculuklar yaptım adeta. Işte bu keyifli yolculukları olabildiğince uzatmak içindi usul usul okumam. İnsanı, fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik olarak üç boyutuyla ele alıp toplumsal bir süreç içerisinde inceleyerek yalın, özgün, sıcak bir dille anlaiınış. Keyif aldığım kadar, öğrendiklerım de oldu. Ilk kitap olduğunu düşünerek beğendiğim yerli ve yabancı öykücülerle karşılaştırdım. Fazlası var eksiği yok. Anlatım, biçem ve kurgu bakımından kusursuzdu bence. Anladığım bir şey de çok yazarak çok iyi yazar olunamayacağıydı. Elbette bir yazarın kendini aşması ve en iyiye en güK İ T A P zele ulaşması çok, daha çok yazmasına bağlıdır; ama yetenek gibi sahıp olunan değerlerin yanı sıra önemli bir birikime sahip olunması daha önce gelir, bunu öğrendim. KIR ÇİÇEKLERt GİBİ Bir kadın sıcaklığıyla, bir kadın duyarlılığıyla ve sezgisiyle yazılmış olması da ayn bir boyut katıyor esere. "Sürgün" adlı öyküde kadın, kollarında ölen kocasına ağlarken diğer yandan da ara bezini çıkarıyor. Kocasının altında bağlı olan bezi kimsenin görmesini istemiyor. Ölürken bile onun acizliğini gizlemek istiyor. Kadının anaçlığının ve koruyuculuğunun güzel bir örneğiydi. Çok duygıılandını. Bunu da ancak bir kadın düşünür ve yazar. "Halide'nin ilk işi, Ahmet Kerimoğlu'nun ara bezini almak oldu" diyor, son cümlede. Umanm böylesi güzel eserler yazmayı sürdürür. Bir romancı olarak, böylesi güzel, sıcacık, kısacık, kır çiçekleri gibi rengârenk öyküleri okudukça, roman yazmanın upuzun, belirsiz uzaklıklarında kaybolmanın sıkıcı yalnızlığını, sabırsızlığını duyumsuyorum ister istemez. Kısacık elverişli mevsimlerde çeşit çeşit ürünler yetiştirmek gibi çeşitli öykülerle, yazın dünyamı daha da zenginleştirmek, renklendirmek isteği gelip kalemime yapışıyor zaman zaman. Oykülerde, öykülerle buluşabiliriz belki, yarım bıraktığımız, yaşamaya doyamadığımız, yaşamaya kıyamadığımız, korktuğumuz ya da göze alamadığımız, gözden çıkardığımız, özlediğimiz, gizlcdiğimiz "Benim öyküm" diyebileceğımiz, kendi öykülerimizde, kim bilirr1 • Kıyıdakiler/ Müyesser Güner/Kum Yaymlan/ 7SS Ahmet Cemal KIYIDA YAŞAMAK Ahmet Cemal KIYIDA YAŞAMAK Yaşadığı kentte sevdikleri tarafından öldürülen birinin öyküsü. Öldürülüşünü izlemektedir. Kıyıdadır. Her şeyi görür. Büyük kentlerin külrengi yalnızhğı içinde, başım külrengi bir ölüm için kaldirdığında yanında kimsenin olmayacağını bilmektedir. Yine de, yaklaşan gölgelerden korkmaz; artık görünmez adamdır çünkü. Yersiz yurtsuz bir gece uçucusudur. YAYINLARI http://www.canyayinlari.com eposta: yayincvi@canyayinlan.com V@S11 Kitabevı: Yeniçarşı Cad. No: 22 Galatasaray C U M H U R İ Y E T SAYI SAYFA 11