Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Amerika 1954ten bir bölüm McCarty Ortaya Çıkıyor E rtesi gün Harun New York Times gazetesinde uzun bir haber okudu. Amerikan Komünist Partisi BaşkanıJunius Sçales, Tennessee'de gözaltına alınmıştı. Üç yıldır ortalıkta görünmüyordu. II. Dünya Savaşı'nın bitiminden başlayarak adım adım yükselen antikomünizmin saldırganlığı yüzünden yeraltına inmişti. Scales, Kuzey Carolina'da varlıkh bir ailenin çocuğu olarak doğmuştu. Babası avukattı. Ailesinin desteğiyle Chapell hill'deki Kuzey Carolina Universitesi'nde okumuştu. Üniversite yıllarında, birçok Amerikalının fakirlik içinde yaşadığını farketmişti. Komünist olmasının nedenlerinden biri buydu. Öteki nedeni de şöyle özetlemişti kendisi: "Amerikan Komünist Partisi faşizme karşı çıkmaya cesaret etti. Işçileri örgütledi, sosyalist bir gelecekle, ÂBD'deki karaderili halkın ekonomik, siyasi, toplumsa] eşidiği için mücadele etti. Bu yüzden komünist oldum." Yazı, Scales'in II. Dünya Savaşı'na ABD ordusunda katılmış olduğunu da not ediyordu. "Savaş sonrasında, yurda dönüşünden sonra, güney eyaletlerindeki tarım işçilerini de partiye kazandırdı" diyordu. Harun, yeni geldiği bu üJkede, onu büyüleyen New York kentinde yeni bir gerçekliklc karşılaşmakta olduğunu sezdi. Beyoğlu'nda gezinirken akşam gazetelerinde gördüğü, fotoğrafları hayduta benzetilmiş, ülkesindeyargılanan komünistlerin, hâlka neden bu çirkin fotoğraflarla tanıtılmakta olduğunu sezer gibi oldu. Gazetenin arka sayfalarında, Scales haberiylc ilgisizmiş gibi sayfaya yerleştirilmiş başka bir inızasız yazı vardı. Önce olan bitenden habersizmiş gibi başlıyor, sonra can alıcı bir cümleyle toplumsalpsikanaliz yaparmışcasına asıl konuya giriyordu. "Aslınde herşey Truman zamanında Japonya'ya sivil halkın üzerine atılan atom bombalarının halkın pek çoğunun zihninde yarattığı bulanıklığı silmek isteğiyle başlıyor" diyordu yazar. "ABD halkının vicdanındaki bulanıklık silinmeliydi. Sorun bu. McCahrty hareketinin kaynağını da orada aramak gerekir." Ardından yazı Harun'un bilmediği bazı olaylan anlatıyordu. McCarty komünistlerin hükümete de, orduya da sızdığını öne sürmüştü. Herşey Iowa doğumlu ABD Başkan Yardımcısı Henry A. Wallace'a saldırıyla başlamıştı. Wallace 194145 yılları arasında Başkan Franklin D. Roosevelt'in yardımcılığını yapmıştı. Daha öncesinde Tarım Bakanıydı ve 1933 'te geniş bir tanm reformu tasarısını yürürlüğe koymuştu. Çalışma alanında da reform zorunluluğunu savundu. Tolumsal alanda katıksız bir insan hakları savunucusuydu. Roosevelt çekilip de Harry S. Truman 1944'te iş başına geldiğinde Wallace, Ticaret Bakanıydı. Çalışmaya devam etti. Çekinmeden de Truman'ın antikomünist politikasını cleştırdi. Sovyet Rusya ile ABD arasında II. Dünya Savaşmdaki işbirliğinin sünnesinden yana olduğunu açıkladı. Yunanistan'a Amerikan askerlerinın çıkışını da, Marshall Planı'nı da eleştirdi. Ameıikan Ilerici Yurttaşları (PCA) örgütünü oluşturdu. Ama artık yükselen antikomünizmce komünistlikle suçlanıyordu. Bu sağduyulu, özgürlükçü gelenekten gelen gerçek Amerikalı girdiği başkanlık seçiminde ancak 1 milyon 200 bin oy alarak seçilemeyecekti. Şimdiyse 1950'de kaynatılan kazan artık başını almış gidiyordu. Zaten Başkan Harry S. Trman, ne kore için, ne de insanlık için hiçbir anlam taşımayan KoreSavaşı'nı 195rdebaşlatmıştı. Wallece'ın 1948'de kurmuş olduğu Üerici Yurttaşlar Birliği iyice güçsüz düşürülmüştü. Yazı "ABD, tarihindeki özgürlükçü gelişme çizgisine pek de uygun düşmeyen bir yol izliyor gibi görünüyor bunun bütün bir insanhğa zarar vermesinden korkulabilir" diye bitiyordu. Aufbau kahvesinde buluştuklarında Larry Hanın'a: "Sadece bu kadar da değil" dedi. "1776'daki mücadeleleri okusan şaşıracaksın. Bugünkü durumla ölçüştürülemez bir özgürleme dinamiği vardı toplumun içinde. Bu yüzyılın başına kadar da sürdü. ABD bir çeşit sosyalist ülke olabilirdi." "Henüz çok genciz ama..." dedi Harun. "Bize nasıl bir dünya hazırlanmakta olduğunu sezmiyor değilim." Penelope geldi. Açık kumral saçlanyla, güzel gövdesiyle, umutla parlayan gözleriyle başka bir hava getirdi. Ama Scales'in gözaltına ahndığını o da oku muştu. "Dedem şu züppe dedikleri Frickl'le birlikteyıllarca çalıştı. Onlar ABD'yi bir sanat ülkesi yapmak istiyorlardı. Bunlar II. Dünya Savaşı kahramanlannı bile komünist ilan ediyorlar." Penelope'a: "Arka sayfalardaki yazıyı okudun mu?" diye sordu Harun. "Evet" dedi Penelope. "Çok cesur bir yazı. Yazar, bir bahaneyle McCarty komitesine çağnlmaktan da korkmuyor." "Elbette cesur adamlar da var" dedi Larry. "Herkes dalkavuk olacak değil ya." "lyi bir çay ısmarlıyorum çocuklar" dedi Penelope. "Rus çayı. Geçenlerde içtim, çok güzeldi." "Olur" dedi Larry. "Tam zamanı." "Marc telefon etti" dedi Penelope. "Akşam yemeğinden sonra bana uğrarsanız sevinirim' dedi. "Birkaç yıl önce doğmuş olsaydık bizi de Kore Savaşı'na çağırabilirlerdi" dedi Larry. Servis yapan kızın getirdiği porselen çaydanhktan, herkesin çayfincanınaçay koymaktaydı. "Birçok şey de bütün bütüne rastlantıya kalıyor" diye mınldandı ardından. "Yani yaşam diyecektim." Dışarıya mavimtırak lacivert bir yaz gecesi çöküyordu. Kahvenin önündeki caddenin üzerine, ileriye uzanan caddelere, bütün Manhattan'a. Dışarıya çıktıklarında da onları bekleyen bu geceydi. New York gecesi. Denizden gelen ıhk bir hava bu genç insanlann yüzlerini okşuyordu. Larry ince bir ceket giymişti, Penelope'un üzerinde de hafif bir yazlık elbie vardı. Harun, ilerleyen gecede hem biraz daha arkadaşlarını dinlemek, sonra da içinde yaşadıği dunya üzerinde duşünmek gercksinmesıni duyuyordu. Atlantik'in bu yakasında duşünmek ona bıraz farklı duşünmek gibi gelse dc. Ama hepsinden tatlı olan geceydi.» C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYFA 6 S AY I 7 4 6