Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sevdiğim Orhan Kemal • Nalan KARSAN PARANORMAL VAKALAR DEDEKTİFİ E l Kızı'nı okuduğumda santyorum 13 ya da 14 yaşındaydım. Acıklı hikâyelcrden kendimi bildim bileli hoşlanmadığım halde bu kitapta beni çeken, o yaşlarda adını koyamadığım bir şeyler vardı. Hemen arkasından Hanımın Çiftliği'ni elime aldım. Bir gecede o da bitti. Sonra F.skici Dükkânı, Devlet Kuşu. Okulda ödev diye okuduğumuz romanlardan öyle farklıydılar ki. Ve artık onlardan bunalınca soluk almak için sarıldığım Tom Miks ve Red Kid yerine Orhan Kemal beni teneffıise çıkarıyordu. Aslında genç bir okuyucuyu avarelikten usulca çekip edebiyat dünyasının derin sularına taşıyordu, böylece. O sulara ona tutunup açılmasam öteki Kemaller'le ve öteki Orhanlar'la belki de hiç tanışamayacaktım. Kim bilir belki de bu yüzden en sevdiğim Orhan da Kemal dc Orhan Kemal'dir. Onu daha yakından tanımamı ise Fikret Otyam'ın mektuplarını topladığı kitabı sağladı. O yaz yediğim en şiddetli vurgundu, mektuplar. Bir anlamda hayatla tanışma. Onun deyişiyle hayatla toslaşma. Yoksıdluğa nasıl katlandırî' Aşk ne biçim bir şeydir? Evlat sevgisinden öte sevda var mıdırr1 Alın teri niçin en değerlidir? Dostluk neden kardeşlikten ileridir? Eyvallahsız yaşamanın bedeli neyle ödenir? Korkaklığın neye faydası vardır? ORHAN KEMALE BORÇLUYUM Ydlar geçerken karşıma çıkan yol ayrımlarında bu ve benzeri soruların o kitaptaki cevapları bana sayısız defalarlulavuzluk yaptı. Zor ama başı dik yaşamanın tarifsiz zevkini tattırdı. Bütün bunlar için Fikret Otyam'a teşekkür borcumu Orhan Kemal'in ancak 30 yıl sonra Orhan Kemal Müzesi'ndeki Ikbal Kahvesi'nde karşılaştığımızda ödeyebildim. Ya Orhan Kemal'e? Orhan Kemal'e borçluyum. Orhan Kemal'e sizler de borçlusunuz. Okusanız da okumasanız da edebiyat tarihimize kazandırdığı eserleri için. Alsanız da almasanız da özü sözü bir olmanın derslerini bizzat yaşayarak verdiği için. "Ozü sözü bir olmak"... Dilekolayama gerçekleştirilmesi öyle zor iş ki. Hele günümüzde. Bu yüzden de özü sözü bir olanı bulmak artık zor. Ama böyle birini anlatmak daha da zor. îçi boşalan kelimelerle mi anlatacaksınız, çoktan anlamlannı yitirmiş kavramlarla mı? Sevmek deseniz şehvet anlaşılır. Dostluk deseniz karşılıklı menfaat. Başannın eşanlamı hanidir para, mevki, en çok da şöhret. Emek yorgunluk, hoşgörü arsızlık, hak aramak şirretlik, dobralık, dürüstlük edepsizlik sanılmakta. Orhan Kemal hakkında yazılmış yazılardan bulabildiklerimin hepsmi okudum. Sonra o yazdara bir de günümüz değerlerinin pencerelerinden bakmaya çaliştım. "So what?" dedi o pencerelerden kafasını uzatan biri. Öteki pencerede arsız arsız sırıtan "Eeeyani?" diye tercüman oldu ona. Başka bir penceredcn feryat figan bir ses yükseldi, "Ben yazar olmayacağım, sanatçı olacağım. Anamı, babamı, 7 kardeşimı kurtaracağım sanatçı olunca. Hepsini bir eli yağda, bir eli balda yaşatacağım". Buyurun bakalım. Buyurun da anlatın. Halbuki o olsa anlatırdı. Anlatabilırdi. Orhan Kemal bugün yaşasaydı, bizi birbirimize anlatırdı yine. Kim bilir belki de o zaman bu kadar kopmazdık birbirimizden. Bu kadar korkmazdık geleceğimizden. Bu kadar şaşırmazdık gördüklerimize, duyduklarımıza. Hatta belki anlardık bile birbirimizi. Asaf Çiğiltepe'nin dediği gibi, "Bir ülkede insanları birbirine Orhan Kemal gibi yazarların varlığı yaklaştırır". SADELIK SANATA ENGEL DEClL Ama Orhan Kemal 34 yıl önce öldü. 2 Haziran 1970'te. O gün bugündür, sıradan insanlardan roman kahramanlanna pek rastlanmıyor. Sadeliğin, sanata engel olmadığı unutulmuş gibi. Sade yaşamanın ve sade yazmanın. Onu özleyenler, özledikçe tekrar tekrar okuyanlar da gittikçe azaliyor. "Geç, güç, lâkin akıllannı yavaş yavaş da olsa başlanna toplayacaklar ve bizzat kendilerinden başka onlara yâr olanın bulunamayacağını anlayacaklar bir gün. Ben buna inanıyorum..." diye umut bağladığı sevgili halkının durumu ise malum. Yeni yetişenler; çocuklar, gençler onu doğru dürüst tanunıyor. Hatta kimileri adını bile duymamış. Çünkü ne aile, ne okul, ne günlük gazete, ne sinema, ne tiyatro, ne televizyon Orhan Kemal'i karşılanna çıkarıyor. Oysa Orhan Kemal'le tanışmak, sevgiyle tanışmak demek, yoklukla, varlıkla, acıyla, sevinçle, emekle, namusla kısaca insanla tanışmak demek. lşte bu yüzden önemli Orhan Kemal'i okumak. Onemli, daha doğrusu gerekli. Yeni kuşakları zaman kaybetmeden onunla tanıştırmamız, buluşturmamız gerek. Kitaplannı okuyarak tanışır, Istanbul'da Cihangir'deki Orhan Kemal Müzesi'nde onunla buluşabilirler. Orada ondan kalan tanıklar; yatağı, daktilosu, masası, kalemi, sigara tablası, giysileri, günlükleri, eserleri, fotoğrafları yaşamaya devam ediyor. Özellikle de muzip gülümsemesini bugüne taşıyan fotoğraflan. Mahpusluk hallerinde, futbolcuîuk hallerinde, yazarhk hallerinde, babalık, kocahk hallerinde, hep o muzip gülümseme var. lşte o gülümseme yazılarla anlatdamayanı düe getiriyor. Içi boşaltılan kelimelerin, anlamlarını yitirmiş kavramların beceremediğini başarıyor. Benim en sevdiğim Orhan ve en sevdiğim Kemal, Orhan Kemal, adını taşıyan müzesinde onu yok sayanlara, tanımayanlara, tanıtmayanlara ölümsüzlüğün eşsiz gücüyle meydan okuyor. • İflah olmaz Nazi avcısı Hellboy'un serüveni albümüyle devam ediyor! ZİNCİRLİ TABUT Filminden önce çizgi albümüyle tanışın! soldan sağa: Ismet Inönü ve Salt Falk... C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 746 SAYFA 11