Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Muzaffer İlhan Erdost yeni bir kitapla okur karşısında... MUZAFFER İLHAN ERDOST 12 EYLUL TURKALARI 12 EylüTTurka'ları Muzaffer İlhan Erdost "12 Eylül'ü tanımlayan, 12 Eylül'ü sorgulayan ve i2Eylülletüretilen konuların belirleyici ölçüde yer aldığı bu kitaba, tecimsel bir reklamdan esinlenerek 12 Eylül Turka'ları adını koymayı yeğledim." diyor kitabı için. Kitapta edebiyat yazıları da var. ll. Yeni'nin kuruluşunda etkili olan ve isim babası da olan Muzaffer ilhan Erdost Telsefe mi? Hangi Felsefe?", "idealist Anlayış, Bilimselliği Kuşatıyor", "Edebiyatımızda 1950 Kuşağı", "Toplumsal Değişme ve Yazına Yansıması", "Sevaj ve Barıj", "Bilim, Dine Tutsak Ediliyor", "Dinin Siyasallaşması, Eğitimin Dinselleşmesi, Bilimin Islamlaşması" gibi başlıklar koymuş yazılarına. Bu başlıklar kitap hakkında bir bilgi verebilir okura. n AhmetYILDIZ huriyet'i daha ileri bir aşamaya, bir Sosyalist Cumhuriyet'e götürmenin devrimci savaşımını veriyor. Cumhuriyet'in antiemperyalist yanı ve laik yanı onıın en temel dayanakları, taviz vermediği en önemli noktalardır. Çünkü emperyalizmin girdiği ülkede ilk ilişki kurduğu kesim, kitleleri teslim almada en kolay araca sahip olan dinsel gericiliktir. Antiempcryalist bir bilince sahip olmadan solda olunamayacağının örneği olarak yazıyor Erdost. Türkiye'de Kürtlerle ilgili yapılmış mikro düzeyde en önemli bilimsel çalışma kaynağı olan Şemdinli Ropörtajları adlı kitabın da yazarı. Ama o, bölgemizin bugünkü durumunda ulus devlet sınırları içinde ayakta durmayı başaran bir Türkiye istiyor. Aynı biçimde bir tran'ı, bir Suriye'yi, Irak'ı da sağlam ve ayakta istiyor. Bu duyarlılığımn nedenini bu ülkelerin etnik ve mezhepsel temelde bölünüp kaosa itildig'inde, empcryalistlerin nasıl da daha rahat at oynatacaklarını düşünerek anlayabiliriz. Emperyalistlerin bölge ile ilgili verdikleri kararlarda istedikleri, sağlam, demokratik, bayındır, zengin ulus devletler değil, etnik, mezhepsel ya da dinsel federasyonlara bölünmüş, konfedcrasyonlarla birleştirilmiş ya da ayrdmış güçsüz vc cılız devletçiklerdir. Yani bir cehennem! Bugünün bittnci teslim alınmış kalabalıkları karşısında, Cumhuriyct devrimlerinin ve var olan kazanımların yaşamsal önemini bilen Erdost, obasının göz göre göre parçalanıp elinden kaymasını bekleyen bir bilge gibi çaresiz dolaşmaktadır ne yazık ki. Oysa etnik ve dinsel sorunlar, tüm ulus devletlerin "kapitalizmin şafağında" başlayan ve bugün de süren somnlanndan biridir. Büyük bir olasılıkla bu sorunu ancak "sosyalist bir dünya" çözebilecektir. Fransız Anayasası bugün bile etnik ve dinsel azınlık diye bir kavram tanımaz. Bunlan bireyse! haklar olarak görür. Topluluk olarak algılamaz, şiddetle reddeder. Avrupa ülkelerinin tümünde azınlık haklannı kabul etme vardır, ama azınlık tanımını kendilerinin yapması şartıyla! Ulus devletlerini, ulus devletlerinin kuruluş antlaşmalannı kimse tartışmaya açmayı düşünmemektedir. Çünkü modern anlamda uluslaşma ekonomik bir entegrasyondur vc kapitalizm için buntlan başkası baş ağrısıdır. Oysa insanların başka dilleri vardır, başka bir insandırlar. Bu sorun sosyalist bir dünyanın çözebileceği bir demokratik olgunluğu beklcmektedir. Bugün yapılan bu türde her tartışma "Kaşınmayan yeri kaşımak!"tır. Kaşınmayan yeri kaşıyıp durmak sonunda oranın gerçekten kaşınmasına yol açar. Türkiye zatcn bu uyuz durumu yaşamaktadır. U lkemizin öncmli (ne yazık ki birkaç kişiler) aydınları, egemen ve "moda" düşünccler tarafından eleştirilirken en çok kullanılan sözcük "paranoya'dır. Sistemin köşe yazarlarına, akademisyenlcrine göre, bu aydınları yazdıkJarı, birtakım "komplo" teorilerinden ötc bir şey değildir. Ne zaman tarihimizin unutulmuş ya da bilinen bir alanına el atsalar, günümüz politikalarına ışık tutacak dcğerlendirmelerde bulunsalar, ne zaman bizim gibi ülkelere boyayıp süslenerek dayatılan "dcğişim" rüzgarlarına hiç kapılmadan sapasağlam dursalar ve süslü sözcükler kullanmak yerine "kapitalizm/emperyalizm" çözümlemelerine girişseler, hatta sırf bu kavramlan kullanmalan bile suçlanmalarına yctiyor"dinozor"lukla suçlanırlar. tşte Muzaffer tlhan Erdost, bu inatçı vc "sağlam duran" aydınlardan biridir. 10 yıl içinde yayımladığı kitapların isimlerine bile bakıldığında bunıı anlayabiliriz: Kanı Kanla YıkamakInsan Hakları ve Türkiye (1994), Türkiye'nin Ycni Sevr'e Zorlanması Odağında Üç Sıvas (1996), Ikinci Yeni Yazılan KİTAP SAYI (1997), Küreselleşme ve Osmanlı Millet Modeli Makasında Türkiye (1998), Yeni Dünya Düzenine Zorlanması Odağmda Türkiye (1999), Pandora'nın Bir Başka "Kutu"su (2000), Türkiyc'nin Kararan Fotoğrafları (2003), 12 Eylül "Turka"ları (2004). Görüldüğü gibi dönemin önemü olaylarına açıklamalar getiren bir kitaplar dizgesiyle karşı karşıyayız. Bu kitaplarda gerçekler fanteziye kaçmayan soğukkanlı ve bilimscl bir ayrıntıyla veriliyor. Günlük olaylar tarihscl gidişin masasına yatırılıyor, irdeleniyor. Zıvanadan çıkarılmış, bir filin kuyruğunu tutar gibi tutulmuş konular gerçek önemlerine göre açıklanıp bilincimizdeki yerine oturtuluyor. 1991 'de yayımladığı ve bugünkü tartışmalara ışık tutacak, bence Türkçede bu konuyu irdelemiş tek kitap olan Ulus Uluslaşma Demokratiklcşme adlı en önemü kitabı, ilgili herkesin bir el kitabı niteliğindedir. Bu kitabı okumadan "azınlık", "ulus", "uluslaşma", "anadil" gibi konuların tartışılması hep eksik kalacaktır. kın yanında marksistliğini, sürekli ezilen kütlelerden yana çarpan kalbinin sesine bilimsel çözümleme yöntemini siyasal deneyüniylc ve edebiyatçı kimliği, yani yazar/şair olma özelliğiyle bütünleştirmiş olması, Erdost'un her yazdığını önemli ktlmaktadır. GERİYE DÖNÜŞ... Ne var ki küresel kapitalizmin, önce postmodernizm gibi ulusal kültürleri aşındjran entelektüel modalarla, sonra işbirlikçileriyle ve sonra bizzat silahıyla kapımıza dayandığı günümüzde bu tür çürük yalpalamalara karşı sapasağlam bir dünya görüşüyle dikilen bir aydının da "moda" olmasına elbet olanak yoktur. Toplumumuz gerçekten kör edilmiştir, serseme çevrilmiştir. llerleme ne kadar zor ve meşakkatliyse, ona inat, geriye doğru çözülüş dc o denli yıkıcı ve acımasız bir hızla gerçekleşiyor. Emperyalizm ve yedeğindeki gericilik, işbirlikçiler yıllardır sabırla dövdüler burçlan. Erdost'un saptamasıyla Türkiye'de artık sınıflara göre konuşlanmış siyasi partilerin yerini din, mezhep ve etnik yapılara göre partileşme almıştır. Bugünkü iktidar partisi AKP tablosu," ABD'nin 50 yıldır Türkiye'ye dayattığı, dikte ettirdiği vc geliştirdiği bir politikanın sonucudur.(...) Bugünkü siyasal yapılanma, ABD patentli bir yapılanmadır. Türkiye'nin kendi uJusal varlığını koruyan ve güçlendiren bir yapılanma değildir..." (s.75) Muzaffer tlhan Erdost'un düşüncelerinin temelinde Fransız Aydınlanması yatıyor. tnancın karanlığı karşısında aklın aydınlığını savunuyor. Aydınlanma düşüncesini kavramanın verdiği bilinçle Cumhuriyet devrimlerini, ulus devletin kuruluşunu sentezliyor, kapitalizmin gelişimiyle oluşacak modern sınıflardan işçi sınıfının öncülüğündeki mücadelenin sonucunda Cum CAN ALICI SORUNLAR Muzaffer tlhan Erdost 12 Eylül "Turka"lan adlı son kitabının "Önüne"sinde, "Okur, bu kitapta, son bir yılı aşkın bir süre içersinde yazümış, ülkenin geçmişini köklerinden saran, geleceğini 'ışık'larıyla karartan can alıcı sorunlann irdelendiği birkaç yazı bulacak" diyor. "12 Eylül'ü tanımlayan, 12 Eylül'ü sorgulayan ve 12 Eylül'le türetilen konuların belirleyici ölçüde yer aldığı bu kitaba, tecimsel bir reklamdan esinlenerek, 12 Eylül 'Turka'ları adını koymayı yeğledim" diyor. Kitapta edebiyat yazılan da var. II. Yeni'nin kuruluşunda etkili olan ve isim babası da olan Muzaffer Dhan Erdost "Felsefe mi? Hangi Felsefe?", "tdealist Anlayış, Bilimselliği Kuşatıyor", "Edebiyatımızda 1950 Kuşağı", "Toplumsal Değişme ve Yazına Yansıması", "Sevaj ve Banj (Bir Alaysama)", "Bilim, Dine Tutsak Ediliyor", "Dinin Siyasallaşması, Eğitimin Dinselleşmesi, Bilimin tslamlaşması" gibi başlıklar kitap hakkında bir bilgi verebilir. "Sivil lşgale 'AK' Tezkere" başlıklı incelemesi ise yabancılara toprak satışını TBMM tutanaklarındaki tartışmalardan Tapu Kadastro'nun verilerine kadar inceleyen en kapsamlı çalışma. • 12 Eylül 'Turka'ları/ Muzaffer İlhan Erdost/ Onur Yayınlan/151 s. SAYFA 5 EZİLEN İNSANLAR İÇİN Ülkemizi kerpetenine almış emperyalist cendcrenin her sıkışı, her şeydcn habersiz, aldatılmış geniş kitlelerden önce aydınının canını yakıyor/yakmalı. Haykırması gerekiyor. Gcrçekleri haykırıp etrafı uyarması gerekiyor. "Aydın" denen kavramın sanatçıya yakm olan yanı da zaten burası değil midir? îşte kalbi tüm ezilen insanlar için atan Erdost bu kitaplarıyla, yazıları ve konuşmalarıyla "çözülüş" ve "dağılış" günlcrine isyan ediyor; bir yerini dikmeye çalışıyor her gün bir yeri cayırtıyla sökülen ulkemizin. Bir ülkede Marx'ın yayıncısı olmanın bazı kriterleri olmalıdır diye düşünüyorum. lşte o kriterleri taşıyan ender yayıncılardandır Muzaffer tlhan Erdost. Devrimci bir tutarlılık, devrimci bir ahla774 CUMHURİYET