Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
miydi? Evet, Azad Ziya Eren, Dicle Üniversitesi Kğitim Fakültesi Biyoloji Bölümü'nü bitirdikten sonra bu gcnç öğretmen adayı Mardin'in Mazıdağı ilçesi Sakızlı dağ köyüne tayin olur. 1 lani şöylc denir ya: Kuş uçmaz, kervan geçmcz, diye tam öyle bir yer, Sakızköy. "Mezun oldum. Buradayım: Sakızköy'de. Mahmut Makal'ın Bizim Köy'ü (1950), "Doğu'nun adı çıkmış. Burası Anadolu'nun göbeği sayılır. Çektiğimize bakıyorum da, acaba Doğu'dakilerin durumu daha kötü olabüir mi? diyc tüylerim ürperiyor." Satırlarıyla başlıyor köydeki günlerini not etmeye, yazmaya. Ve ben yeni 'Mamıdefendi'leri önümdeki sıralarda okuttuğumu gördükçc, birileri, 'Yahu, biz bu elli iki yılda ncyi değiştirdik?' diye dövünmeli, saç baş yolmalı, diye düşünüyorum." Nerdc saç baş yolmak, nerde! Dua et de sana soruşturma açmasınlar bunlan yazdığın için! KÖYLÜ UYANIKLIĞI... Azad Ziya Eren'in çektiği fotoğraflarla, Levent Özkan'ın karikatürleriyle bezeli bir kitap Sakızköy Günceleri. Bu genç öğretmcn de köylüyü daha yakından tanıdıkça şaşırır elbette: Azad Ziya Eren de öyle, şaşırıp kalıyor köylü tipleri daha yakından tanıdıkça, onların içine girdikçe: "Şehirde yapmadığım birçok şeyi köyde rahatlıkla yapabiliyorum. Köylünün sözümona uyanıklığına, çoğunca vurdumduymazlığına ve birçok olumsuzluğa katlanıyorum, çocukların gülyüzü hürmetine." Siz özveriyle çocuklan cğitmeye uğraşırken, köylüler bin bir türlü nedenlerle yolunuza taş koyar, işinize engel olmaya çalışırlar. Sizi takdir etmeleri farklı nedenlere dayanır: "Öğretmenlik yapmanıza hayran olacak kimse bulamazsınız burada. Evde, tarlada ve özellikle ahırda işlerine yarayacak bir tek 'püf noktası' verdiniz mi, kasabadaki fatura işlerini halledip çocuklara üstbaş aldmız mı ve tabiî okula yardım, çocuğa kırtasiye istemediniz mi, 'Allah vekil' nur düşer o an çehrenize. 'Hoce, bısılmandır ha! Yidir eyi, bakma bazeni terslik edi,' diye alkışlanırsınız." Köy ortamının acımasız koşullannda çocuklara bir şeyler öğretmen kolay mı? "Ineğin kıçının dibindc pislik bekleyen de, kendileri sanki devmiş gibi kuzuların nöbetini tutanlar da, ormana gidip bir iki yaş ufağına bakıcılık yapan da çocuklardır. Varın düşünün, derste içine düştükleri yorgunluk kuyusundan çıkarmak, cğlendirmek, bir şeyler öğretebtlmek için neler yapmak gerek!" Sonra da şöyle düşünmez mi bu öğretmen? " 'Çektiklerimize bakıyorum SAYFA 20 da' 1950'nin Bizim Köy'üne ne kadar da yakın duruyoruz." Öğretmen yalnızca öğretmen midir? Olur mu öyle şey! "Hademe, tamirci, camcı, boyacı, temizlikçi olmaktan ve gündelik yaşantının vazgeçilmez olan öteki marifetleri sergilemekten kaçınılması imkânsız bir yer burası. Ve tabii ikizim. Öğretmen yanım. Bu karmaşa içinde kimi zaman unuttuğum ve 'Örtmeni' diyerek paçamda biten öğrencinin sesiyle ayıldığım anlarıyla meşhur Sakızköy." Köyden yaşam deneyleri de süzmek olası elbette. Çetin doğa koşulları onlara kimi şeyleri yakından gözleme olanağı da vermiştir: Orneğin, "Kurtlar, dün öldürdüyse bugün seyredcr." Ya da "Kar, büyümek için, senin uyumanı bekler" gibi. Çocuklara okuma yazma öğretmenin yanında büyüklere de kurs yapmanız istenir sizden. Seçim sırasında sandık başkanı olmak da. Aşı sırasında çocukların acısını dindiren. Kasabada yol göstericileri. Dünyaya açdan pencereden dışarısını, aydınlık günleri seyretmelerini sağlamak da Küresel Seks Freudcu okumalarını birbirine bağlama denemesi" olarak açıklıyor. Olaylan ele alış biçimi, cinsiyet ve uluslararası ilişkiler üzerine çalışan Jan Pettman, Cynthia Enloe, R.W.Connell, Nancy Fracer gibi feministlerle benzerUkler taşımakta. BEDEN POLİTİKASI Beden politikalarına değindiği dördüncü bölümde, küreselleşmenin ne ölçüde bedenlerimize, bedenle ilgili söylemlere/söylemlerimize sızdığını, bedeni ele aLş biçimini etkilediğini, tek tipleştirdiğini, bedeni meta haline getirdiğini, bedenc ilişkin zayıflama modasının anoreksiya gibi yeni hastalıklara yol açtığını vurguluyor. Bununla birlikte küreselleşmenin beden politikasındaki sonuçlarından biri olarak "belli söylem ve uygulamaların dünyaya yayılması" anlamında yeni kurumlar ortaya çıkararak, anaçocuk sağlığı, l IIV, uluslararası planlama, işbirliği ve denetimin etkinlik haline gelmesi ve bunların da dolaylı olarak yeni kimlik politikalarına katkı sağladığı yöniinde bir saptama yapıyor Altman (s.85). Kadın bedeni söz konusu olduğunda uluslararası kadın örgütlerinin "doğum kontrol hakkı ve anaçocuk sağlığına" odaklanmalan, bunun için mücadele etmeleri de buna dahildir. Öte yandan "kadın cinselliğinin denetlenmesinin" en önemli saç ayaklarından birini oluşturan kürtaja, doğum kontrolüne karşı çıkılması ve gelişmiş ülkelerdeki nüfusun ıslahı adı altında "tsveç'te ırksal olarak belirgin Çingene özellikleri taşıyan kadınların kısırlaştırılması"," Norveç'te 1994 yılına kadar, zihinsel engelli kadınlara radyasyon uygulanması" ya da "ilk doğum kontrol haplarının, Amerikan pazarlarına sürülmeden önce rİaiti ve Porto Rikolu kadınlar üzerinde denenmesi", "merkezleri zengin ülkelerde bulunan ilaç şirketlerinin gelişmekte olan ülkelerin pazarlarına ilgi duyması ve doğum kontrol haplarının sosyal pazarlaması için devletler üzerine baskı kurması", "doğum kontrol hapı kullanımının en yüksek düzeye erişmesini sağlamak amacıyla, bu tür ilaçların herhangi bir tıbbi muayene ve gözetim olmaksızın kullanımının kadın sağlığına zararlı olabileceği gerçeğinin, ilaç şirketleri ve doğum kontrol örgütlerinin sessiz işbirliğiyle göz ardı edilmesi" (s.8688) gibi tüyler ürpertici örnekler vererek kadın cinselliğiyle ilgili beden politikalarının nasıl işlediğini gözler önüne seriyor. Yazar AIDS'i tartıştığı bölümde, salgının cinsellikle ilgili tartışmalara kazandırdığı yeni boyutu, 1960'larda yaşanan cinsel dcvrimin bir ölçüde sarsılmasını, salgın çevresinde yeşeren muhafazakâr politikalara geri dönüşü, Dünya Bankası'nın AIDS'le ilgili yapısal uyum düzenlemeleri başlığı altında HIV virüsünün yayılmasını engelleyebilecek sağlık altyapılarını kendi politikalarıyla zayıf düşürmesinin çelişkilerinden söz ediyor. AIDS, olumlu anlamda cinselliğin açık şekilde konuşulmasının yaygınlajmasına ve en azından bazı bölgelerde hastalıktan korunma amacıyla prezervatif kullantmın artmasına neden olur. Yine AIDS'in biyolojik/toplum Cl Feryal SAYGIUCİL A öğretmenc düşüyor. 2004 yüı Türkiye'sinde, Avrupa Birliği'ne girmek için yırtınan ülkemizde Doğu hâlâ sahipsiz, bakımsız, ihmal edilmiş, unutulmuş, yok sayılmış, gözden çıkarılmış bir halde. Kimse işin üstüne ciddi gitmek istemiyor. Saman alevi gibi parlayıp sönen düşüncelerle sorunlann üstesine gitmek olası mı? Okuyun Sakızköy Günceleri'ni. Kulak verin bu öğretmenin sesine. Dinleyin onu, onun gibilerini. Mahmut Makal'ı Cumhurbaşkanı Celal Bayar, makamına davet etmişti. Gazeteler köyün ve köylünün sorunlarına eğilmişti bir süre 1950'de. Bakalım Azad Ziya Eren'in yazdıkları, Sakızköy Günceleri ne kadar ses verecek! Yerel seçimler öncesi kim eline bu kitabı alacak, meydanlarda halkının karşısına geçince kitaptaki gerçeklerden söz edecek! Bir düs bu, biliyorum. Olmayacağını bile bile, yine de düşünmeden yapamıyor insan. Bu kitabı okurken tüylerim dike diken oldu! Içim acıdı! Kahroldum! • ~~ Ji Sakızköy GünceleriMztf*/ Ziya Eren/Yasantı/YKY/2004/81 s. merikan modasının başatlığı nedeniyle insanların tek tipleşti(rüdi)ği, birbirine benze(til)diği, yeni cinsel kimliklerin oluştuğu, fuhuş ticaretinin giderek yaygınlaştığı ve bu sektörde çalışanların yaşlarının küçüldüğü, yüz binlerce kadının yoksulluk ve çaresizlikten seks işçiliğine yöneldiği, kadına yönelik cinsel şiddetin ve tecavüzün hızmdan bir şcy yitirmediği, savaşlarda uygulanan toplu tecavüzün "ctnik temizlik" olarak kabul edildiği, geüşmiş ülkelere doğru yapılan göçlerin arttığı, zenginlcr ve yoksullar arasındaki ekonomik farldarın giderek açıldığı bir dünyada yaşamaktayız. Kiireselleşmc sürecinin başlamasıyla birlikte cinscllik, artık salt bedensel hazların dile getirilmesinden, bir dizi hukuksal yaptırımla düzenlenen heteroseksüel cinselliğin ya da evliliğin tartışılmasından veya küreselleşmenin ilk sonuçlanndan biri olan cinsel yolla bulaşan hastalıklardan söz edilmesinden öte anlamlar taşımakta. Cinsellik kavramı, sosyal, kültürel, politik, ekonomik, dinsel ve uluslararası ilişkilerle olan bağlantıları sergilenmediğinde hem eksik kalmakta hem de küreselleşmenin yol açtığı eşitsizlik ve homojenliğin daha da derinleşmesine yol açmakta. DÖRT DÖRTLÜK KİTAP Dennis Altman'ın Küresel Seks isimli kitabı, cinselliği siyasetten ekonomiyle olan ilişkisine, beden politikalanndan cinsel kimliklerin küreselleşmesine kadar hcr yönüyle inceleyen alanında dört dörtlük bir çalişma. Altman, kitabın başında (ikinci bölümde) küreselleşmenin tarihsel sürecini, 2000'li yıllann Bangkok'unun 1900'lü yıllann Paris, Londra ve New York'undan farklılıklannı ve benzerliklerini ele alıyor. Küreselleşmede yeni ve eski olanı tartışıyor. Böylelikle bugün gelinen noktayı daha açık şekilde görebiliyor, tarihsel bir ilişki kurabiliyoruz. Cinselliğin ekonomik ve politik yönlerini tartıştığı üçüncü bölümde ise yazar, söylem teorisine, maddi gerçekliği arka plana itmesi, söylem, temsil ve kımliği ön plana çıkarması, metin ve söylem üzerinde çok fazla yoğunlaşması, kurumlar ve ekonomik yapılara yeterince ilgi göstermemesi nedeniyle karşı çıkıyor ve yaklaşımını "Marksist ve sal cinsiyet rejimleri üzerindeki etkisi, salgınla birlikte oluşan yeni cinsel kimliklerin küreselleşmesi, hastalığı iyileştirmek için üretilen ilaçların yoksul ve zengin ülkelerdeki crişilebilirliği arasmdaki fark AIDS'le ilgili kitapta dcğinilen konulardan birkaç tanesi. "Cinscl Kimliklerin Küreselleşmesi" bölümünde tartışılan "Fahişe mi/Seks Işçisi mi" tartışması, feministlerin uzun yıllardır bilinçli olarak kullandıkları seks işçisi terimini yazarın neden tercih cttiğine ve bu şekilde kullanılmasının önemine ilişkin açıklamalar getirdiğinden oldukça anlamlı ve önemli. Aynca bu bölümde seks işçilerinin örgüdenmelcrine ilişkin oldukça yararlı bilgiler yer almakta. Kitapta, küresel ekonomiyle çok yakından ilgili olan fuhuş ticareti Boeing 747 lerin yarattığı değişimi de göz ardı etmeden, seyahat, göç ve liberal ekonomik gelişmenin dünyanın her tarafına yayılmasından kaynaklanan uluslararası fuhuş ve bunun turizm scktörünün bir parçası haline gelmesi, kısaca "cinscUiğin ticarileşmcsi", pornografiyle ilgili tartışmalar, militarizm ve onun yarattığı cinsel ilişkiler, toplumsal cinsiyetin militarizmdeki belirlcyiciliği, "mahrem" olanla "kamusal" olan arasındaki sınır, küreseUeşme ile birlikte köktenci politikaların gelişmesi kitapta değinilen diğer konular. KADIN CİNSELLİĞİ Bütün bu tartışmalarda aslolan kadının cinselliğinin her durıınıda denetim altında tutulmak istenmesidir. Ister küreselleşmenin dayattığı neoliberal kapitalizm olsun, ister totaliter rejimler olsun, ister köktencilerin dinsel ve ahlaksal söylemlerinin belirgin olduğu muhafazakâr bir siyasi anlayış söz konusu olsun "kadın" tüm bu politikaların nesnesi durumunda. Altman'ın kitabı, cinselliğin ahlaki değil, ekonomi politik yanını, endüstri haline gelmesini inceleyen titizlikle hazırlanmış bir çalışma. Özellikle dayandığı kaynaklar açısından oldukça zengin. Ayrıca ele aldığı konulan belgelerle ve istatistiklerle beslemesi hem çalışmaya olan güveni arttırıyor hem okumayı daha da akıcı kılıyor. Çeviriyle ilgili birkaç ayrıntıya da değinmeden geçmek istemiyorum. Çeviri oldukça özenli olmasına karşın "cinsellik" yerine "seks" kullanılmasını uygun bulmadım. Seks Türkçeye batı dillerindcn geçmiş, hem cinsiyet farklüığını, hem cinsel organları, hem de cinsel yönelimi içercn bir kavram. Kitabın isminin Küresel Seks (Ingilizcesi Global Sex) olması belli ki dikkat çekmesi açısından seçilmiş ancak hem kitabın isminde hem "Seks ve Siyaset Üzerine Düşünceler" gibi ara başlıklarda hem de "seksin daha açık bir biçimde tartışılır hale gelmesi bile pek çok toplum için son derece önemli bir değişimdir" (s.100) gibi cümlelerde "seks" yerine "cinsellik" kullanılması daha doğru olurdu diye düşünüyorum. • Küresel Seks/ Dennis Altmanl çcviren: Serpil Çağlayan/ Kıtap Yayınevi, Şubat 2003/ 254s. K İ T A P SAYI 774 C U M H U R İ Y E T