Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
duğu ya da edildiği şu giinlerde "kültürlerarası eğitbilim" ve "barış eğitbilimi ya da eğitimi" gibi eğitbilimsel disipIinler ülkemizde de, öbür ülkelerde de gerektiği ölçüde tartışılmamıştır. Sormak gerekir: Ulusların banş içinde yan yana yaşayabilmesi Ukin gelecek kuşakların barışçıl olarak eğiriJmesinden geçmez mi? Banş eğitimi, dolayısıyla da banş eğitbilimi kuramsal ve yöntemsel bakımdan ders izlencelerine nasıl uygulanahilir? Bunun için yerel, ulusal ve evrensel gerekçeler ve koşullar yeterince olgunlaşmadı mı? Daha hangi felaketlerin yaşanması gerekiyor yeryüzünde? Aramak ve anJamak isteyenler için bu ve buna benzer soruların yanıtlannı bulmak olanaklı elbette. Yeter ki banş içinde yaşama istenci olsun; çünkü, her türlü olumluluk ya da olumsuzlukların kaynağı iman. Uluslararası huzur ve gönencin oluşturulması için eleştirel kültür, dil ve bilinç, banş, ötekini, başkayı, yabancıyı anlamaktan geçmiyor mu? Zaten "öz", kendisini gerçekleştirirken, başkayla, ötekiyle, yabancıyla karşılıklı etkileşim içine girmiyor mu? Yaşam serüveni boyunca, hatta kendisini ötekinegöre tanımlamıyor mu? Daha önce de belirtildiği gibi, bu ve benzer sorulann yanıtını arayanlar için Sayın Kula'nın katkısı ve yapıtlan başvuru kaynağı niteliğinde. Bu başvuru kaynaklarına, tarihsel süreçte Âvrupa'da belirleyici imge oluş(tur)umları bakımından yazın, din, tarih, sanat ve düşün insanlannın pekiştirici, bunun da ötesinde çok güçlü etken oldukları olgusunun tarinsel veri ve bulgulara, yapıtlara dayandığı gerçekliğinden hareketle, 19921997 yılları arasında üç ayrı kitap olarak yine Gündoğan Yayınları tarafından yayımlanan "Alman Kültüründe Türk Imgesi I, II ve III" adlı yapıtlan da dahildir Sayın Kula'nın. 'Yabancı'yı anlamak dolayısıyla da 'öz'ü belirginleştirmek için, imgebilim (imagoloji) bu yapıtlarm en belirgin bilimsel çatısı ve yöntemi. tmgebilimi Prof. Dr. Kula tarafından şöyle tanımlanıyor: "Tarih, yazını; yazın relsefeyi ve öbür bilimsel etkinlik alanlarını etkiler. I lerhangi bir kültürel uğraş alanındaki değerlendirim, salt o alanın sınırları içerisinde kalmaz; yaşamın ve kültürün başka bölümlerine de yansır...İmgebiJim, yanlış değerlendirmeleri önlemek için, yukarıda anılan bilim dallarının bulgularından yararlanır. Imge araştırmalan, söz konusu ulusal topluluklar arasındaki insancıl ilişkileri ve iletişimi zorlaştıran tarihsel birikimi açığa çıkarmayı, iki kültürü ve o kühürler içerisinde yetişmiş insanları karşılıkh saygı ve kabııl çerçevesinde yakınlaştırmayı amaçlar." (Alman Kültüründe Türk îmgesi, Gündoğan Yay., Ankara, 1993, s.15). İmgebilimsel araştırmalar metinlerarasılık, yazınlararasılık ve kültürlerarasılık gibi irdeleme yöntemlerinden elde edilen bulguları da gerektirmektedir. Üstte adı geçen yapıtlarda ve öbür çalışmalarında Sayın Prof. Dr. Onıır Bilge Kula bu yöntemleri etkin olarak kullanmıştır. Inceleme malzemesi olarak sectiği metinler de ağırlıklı olarak özgün kaynaklardan oluşmaktadır. Metinbilimsel açidan bakıldığında başkalarının yorumları da önemsenmelidir kuşkusuz; ancak, hangi bilginin yorum, hangisinin özgün bilgi olduğunu ayrıştırmak koşuluyla. Bu ayrıştırma işlemi tarihsel metin(ler) söz konusu olduğunda daha da önem kazanmaktadır; çünkü, söz konusu tarihsel metinler yazı biçimi (ör. gotik), sözdizimi, dilbilgisi, kısaca dile ve metne bugünden yüklediğimiz anlamlar çerçevesinde baktığıCUMHURİYET KİTAP SAYI 882 Uluslararası huzur ve gönencin oluşturulması için eleştirel kültür, dil ve bilinç, barış, ötekini, başkayı, yabancıyı anlamaktan geçmiyor mu? Zaten "öz", kendisini gerçekleştirirken, başkayla, ötekiyle, yabancıyla karşılıklı etkileşim içine girmiyor mu? Yaşam serüveni boyunca, hatta kendisini ötekine göre tanımlamıyor mu? Daha önce de belirtildiği gibi, bu ve benzer soruların yanıtını arayanlar için Sayın Kula'nın katkısı ve yapıtlan başvuru kaynağı niteliğinde. mız ürünlerdir. Bu yazılı ve yazınsal ürünler aradan geçen zamanda her bakımdan anlam değişimi ya da anlam kaymasına uğradığı için, bilgiye dayalı eleştirel bakışı ve böylece incelemc nesnesinin iç ve dış ilintisini belirlemek gerekmektedir. Işte burada disiplinlerarası çalışmak zorunlıJuk haline gelir. Daha önce de belirtildiği gibi, Sayın Onur Bilge Kula, metinlerarasılık, kültürlerarasılık ve yazınlararasılık yönremlerine başvurarak, nesnel bilgi üret me yönünde ülkemizin bilim ve kültür dünyasına önemli katkılarda bulunmuştur. Geçmişte Batının Türk'e bakı şını pekiştiren imgeleri olanak olduğunca bütün boyutları ve bağlantılarıyla ortaya çıkarmaya çalışmıştır. Bu bağlamda geçmişte pekişen bu imgelerin kendisini günümüzde nasıl gösterdiğini, Türk'e ve tslama ilişkin değerlendir meleri ve yargıları bugün nasıl belirlediğini göstermesi bakımından Prof. Dr. Kula'nın dizgeli çalışmaları oldukça boyutlandırıcıdır. çağ'da filizlenen "Türk ve Islama ilişkin 'barbar', 'yakıcı', yok edici'" gibi imgelerin bugün dahi değişik yoğunlukta devam etriğini belirtiyor Prof Dr. Kula "Batı Düşününde Türk ve Islam îmgesi" (Büke Yayınları, Istanbul 2002) adlı yapıtında. Avrupa'da ya da daha yakın bir örnek olarak Almanya Federal Cumhuriyeti'nde bugün artık kalıcılaşan Türklere yöneltilen bazı nitem ya da sıfatlar bu bilgiyi somutlar. Yazar, kitabın yargılama amacıyla okunmaması, somut ve kültür tarihsel bir verıler bütünü olarak bilinmesi gerektiğini de ekliyor. Avrupa Birliği sürecinde Türkiye nin tam üyeliğine karşı olunmasının kültürel, düşünsel ve tarihsel köklerine inildiği bu çalışma, üstte anılan düşünürlerin Türk/Osmanlı ve tslama ilişkin olumlu ya da olumsuz anlamda oluşturdukları, pekiştirdikleri imgelerin metinlere dayanarak irdelenmesinden oluşuyor söz konusu yapıt. Metinlerarasılık, yazınlararasılık ve kültürlerarasılık yöntemi, eleştirel tarih bilinci anlayışıyla bütünleşrniş ve böylece de nesnel bilgilere dayanan bir yapıt serimlenmiş. Batı dünyasının bııgünkü politikalarını, uygulamalarını, (ön)yargı, yergi ya da çoğu zaman açıkça dıllendırilmeyen görüşlerinin düşünsel temellerini anlayabilmek ve Batı'nın, diyesi, ötekinin bize ilişkin bakışını kavrayabilmek, daha doğrusu kendimize ötekinin aynasıyla bakmak anlamında bu yapıt düşüntarihsel belge niteliğinde. tklletn ve açmazlar Tek Avrupa (.umhurıveti düşüncesinden, insanlığın ırka dayalı sınıflan dınlmasına kadar uzanan görüşler, eleştirel süzgeçten geçirilip, günümüzde varolan tuusal ya da uluslararası ikıIem ve açmazlarla ilintilendirilmiş. Dün ve bugün, geçmiş ve şimdi arasında bilimselverilere dayanan köprüler kurulmuş ve günümüz düşünüş, yönelim ya da eğilimleri de sorgulanmış aynı zamanda. Hem kültür tarihine, hem de düşün tarihine önemli bir katkı sunulmuş böylece. Son söz: Sayın Prof. Dr. Onur Bilge Kula'nın üstte anılan anlam, konu ve alanlarda ulusal bilinç oluşumuna, özgürleşme ve demokratikleşme sürecimize katkısı bilimsel olarak ottaya koydukları bakımından yadsınamaz nitelik ve önemde. Bunu doğrulamanın ya da yanlışlamanın en sağlam dayanağı ise yine bilimsel tutum ve eylemle olanaklı. O da ortaya konulan ve bu yazıda da adı geçen yapıtları eleştirel süzgeçten geçirmekle, tartışmakla olanaklı. Bilimsel ilerleme ise nitelikli tartışma süreçlerinin devinimine bağlı. • (*) Ankara, llacettepe Üniversiteü Çoğulcu düşünce Bugün gelişmışliğin, uygarlığın ve demokrasinin ölçütü sayılan "çoğulcu düşünce" ya da "ötekinin kültürünün" de yan yana yaşayabildiğini, karşılıkh saygı ve anlayış temelinde var olaoildiğini Anadolu'daki tarihselkültürel kölderiyle okura sunan "Çoğulcu Dü şünce Karşıt Kültür Anadolu'da Karşıt Kültür Birikiminin Kökleri" (Büke Yay., tstanbul, 2002) adlı yapıt, batılı uygarlıklara ya da Batı kavnaklı dernokrasilere örnek olabilecek çoğulcu bir kültürel mirasa sahip olduğumuzu gösteriyor. Yeter ki, kendimize ilişkin DUgünkü bakış ve değerlendirmelerimizi özsaygı, insancıl, eleştirel, adil ve eşitlikçi üretim ve paylaşıma doğru yönlendirelim. Kültürbilim açısından üzerinde yaşadığımız kültür coğrafyasının tarihsel köklerinin diyalektiğe ters düşmediğinitanıtlaması, buna bağlı olarak karşıtların temelde bir olduğunu, demokratik ve insancıl bir ulus Bilinci oluşumuna katkısı bakımından dikkatle okunması gereken bu yapıt, insanla, dolayısıyla özümüzle ilgili her şeye demokrasi ve hosgörü çerçevesinden bakıldığında, bilinç köklerimizin referansının aslında bizde varolduğunu görmemize önemli katkı yapmaktadır. Sorun, küJ türe, tarihe, kendi kültürümüze ve tarihimize ilişkin bu olması gereken demokratik bakışımızı istençli bir ulusal kültür politikası, hatta evrensel bir kültür felsefesi haline gerirmeyi gerçekten ne kadar istediğimizde; çoğulculuğu ne kadar içimize sindirebildiğimizde, içselleştirebildiğimizde yatıyor. Kant, Herder, Hegel, Marx ve Engels'in Türk/Osmanlı ve Islama ilişkin oluşturduklan ya da pekiştirdikleri imgeler, hiç kuşkusuz coğrafya sınırlannı aşan ölçü ve nitelikte olumlu ya da olumsuz etkide bulunmuştur. Orta NEJAT EBCİOGLU Sebze ve Meyveler En çok tükettiğimiz ya da tüketilmesini önerdiğimiz 76 sebze ve meyvenin tanıtımı ve besin değerleri; sağlığımıza yararlı etkileri; bitkilerinin üretimi ve yetiştirilmeleri... •\irmiFR Yararlı Bitkiler Sağlığımıza yararlı etkileri olan 117 şifalı bitki cinsinin tanımı ve tıbbi etkileri; bunlardan yararlanılmak üzere kullanılacak ayrıntılı, etkili ve doğru reçeteler... "Bitkileri sevdiren kitap..." ŞEMSETTİN ÜNLÜ Salon ve Balkon Bitkileri Evlerimizi süsleyen 135 bitki cinsinin tanımı; istekleri, üretimi ve yetiştirilmesi hakkında ayrıntılı bilgiler... "Harika bir kitap..." HALUK ŞAHİN Remzi Kitabevi SAYFA 9