22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Batı kültüründe Türk imgesini açığa çıkaran bir araştırmaa Onur Bilne Kula Kapak konusunun devamı. *" kan bulgular kamuoyunun kulla nımına sunufur; elbette bunlardan en çok yararlanması beklenenlerin başında toplumun biçimlenmesinde büyük payları olan ve ilişkileri sürdürün siyasetçilerdir. Bu kitapları okuduğumuzda, Avrupalı Hıristiyanlann Kutsal Topraklara duydukları ilgisi ya da gerçek amaçlarını gizlemek için bu ilgiyi öne çıkaran bahanelerle başlayan I. Haçlı Seferi (1096 1099) ve onu izleyen diğer Haç h Seferleri ile [7. Haçlı Seferi 1270'de gerçekleşmiş.l Türkler Avrupalı ile ta nışmış. Tanışmada her taraf kendince imgeler edinmiş. Yüzünü Batıya dönen Türkler Avrupa'nın içlerine kadar gelmiş. Bölgenin egemeni olmuş. Osman oğulları, Osmanlı Imparatorlıığu 500600 yü bölgenin tek egemeni olsa da Av^ rupalı, kendi yajram alanını [Anadolu/Küçük Asya ] 'Türkiye' ve karşısında kini de 'Türk diye adlandırmıştır. Bütün imparatorluklar gibi, Osmanlı Imparatorlıığu da tarihteki yerini alınca, yerine Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal'in de yüzü Batıya dönüktür. 196O'lı yıllarda 'Batı'nın gereksindiği işgücü dolayısıyla Batıya yeni bir Türk akını başlamış. Atalarından farklı bir amaçla Avrupa'ya giden Türkler, önce konıık işçi olarak kabul edildiler. Zamanla bulundukları ülkelerin asli unsurlarından oldıılar. Bııgün Avrupa'da, bazı küçük Avrupa ülkelerinin nütusu kadar bir Türkiye kökenli nüfus yerleşik yaşamın parçasıdır. Bu nüfus bugün " Avru (Euro)Türk" diye tanımlanıyor. Türkler, 'Avrupalı' kimliğiyle, bulundukları ülkelerin parlamentolarında halkın temsilcisi; işveren, edebiyatçı, sporcu olarak yeni bir imgelerin oluşmasına katkı yapıyorlar. Dilbilim, dili inceleyen ve betimleyen bir bilim dalıdır. Dile ilişkin soruların yanıtını bu alanda bulabiliriz. Ciecen yüzyılın ilk yansında modern dilbilim diye adlandırılan yapısalcı dilbilimi kurucusu F. de Saussure, yüzyıllardır üzerinde tartışılan bir sorunun yanıtını verdi. Dil kullanımında düşüncenin yapı taşı olarak öne çıkan 'sözcük' betimlcndi. Her sözcüğün aslında bir gösterge ve göstergenin de iki yüzünün olduğu düşüncesi kabul gördü. Buna göre 'ağaç' bir göstergedir. Bu göstergenin harrierden oluşan göstereni, bu sesin veya biçimin zihnimizde oluşturduğu görüntüyü anlatan gösterileni vardır. Bu yaklaşımla sözcükleri bir kapçığa benzettiğimizde, dışı gösteren içi de gösterilendir. 'Türk' göstergesinin gösterileni her dil kullanıcısı için hırklılık içerir. Avrupalı, bu küçük kabı açtığında içinde hem "barbar, acımasız, zalim, i§ bilmez, ınançsız, şehvet düşkünü" gibi imgeleri bulabildiği gibi, "konuksever, savaşçı, güçlü, temiz, ölçülü, yardımsever..." gibi anlam çeşitlerini de bulabilir. Dil kullanıcısı bunların bir kısmını kabın içinde göremeyebilir ve 'Türk' göstergesi onun zihninde sadece bir yönii ile kalıcı olabilir. Imge sözcüğünün Türkçedeki diğer yaygın kullanımı 'imaj'. Imaj Fransızcadan Türkçeye taşınmış bir sözcük. SAYFA 4 Çalışmalarımın Avrupa kültürünün başlıca arka alanlarını veköklerini ortaya çıkarmaya yönelik olduğunu elbette söyleycbiliriz. Almanya bağlamında Avrupa'nın Türk ve Islam konusundaki ki mi yaygın yargılarını yukarıda sözü edilen kitaplarım aracılığıyla Türkiye kamuoyunun değerlendirimine sunma süreci içerisinde, söz konusu (ön)yargıların düsünsel kökleri üzerinde de düşünmeye başlamıştım. Bu düşünmeler bağlamında düşünsel bakımaan en fazla etkileyici olan kaynakları aramava başla dım. Bilindiği gibi, yazın ürünleri oluştukları dönemin bakın düşünsel eğilinılerinden öncelikle etkilenirler ve söz konusu etküerin yaygınlaşmasına önemli katkıîar yaparlar. Türkiye Avrupa dolayısıyla da Almanya üiskilerinin biçimlenmesinde bugünün başat koşulları belirleyici olmakla birlikte, tarihsel birikimin Avrupa'nın ortak belleğine yerleştirdiği imgelerin de etkileyici olduğu söylenebilir. Bu gerekceden yola çıkarak, söz konusu tarihsel Dİrikimi düşünsel bakımdan kalıcı olarak belirlediğini varsaydığım düşünürlerin Türklere ve Islam'a ilişkin yapıtlarını irdelemeye giriştim. Bu girişim özünde yaklaşık on yıldan beri süregelmektedir. Araştırma sonuçlarını yayımlanabilir düzeyde olgunlaştırdıktan sonra, kitap olarak yayımlamaya karar ver dim. Böylece "Avrupa DüşünündeTürk ve Islam imgesi" adlı kitabım, Türkiye Avrupa üiskilerinin yoğun olarak tartışüdığı bir döneme rastladı. Kitapta irdelenen düşünürlerin görüslerine bakıldığında, bugün olumlu ya ua olumsuz olarak dile getirilen bir çok yargının tarihsel kültürel bir arka alanının olduğu görülecekrir. Avrupa düsuncesınde l'ürkıye ve Türklerin tzı ve imgeuni aradı$ımz kişilikler Türk okurunca tanınan, en azından htç yapancı olmadıkları ısımler. Kant, Herder, Hegel, Marx ve Engels belkı de ılkkez Türk e ve Türkıye'ychakışlarıaçısından Türk okurunun gündemine taşıntyor. Kant'dan baslarsak, 'Avrupalı aklın üstünlüğü'ne vurgu%u ve 'akıl dıştlıklarm Küçük Asya 'da egemen olduğu yargısı 'nı natıl değerlendırmelıyız? Avrupalı aklın üstünlüğü, daha açık anlatımla, Avrupalıların akıl bakımından Asyalılardan, Küçük Asya diye ad landınlan Anadolulardan üstün oldukları savı, Avrupa dolayısıyla da Alman düşün tarihinde oldukça yerleşik bir yargıdır. Ozellikle Osmanlüarın Balkanlar'da ve giderek Avrupa içlerine doğru egemenlik alanlarını genişletme süreci içerisinde Avrupalıların "birlik vc bütünlüğünü " artırarak, Osmanlüara karşı koyma amacı da bu yargının oluşmasında ve yaygınlaşmasında etkili olmuştur. Başlangıçta siyasal ve askersel bir içerik ve amaç taşıyan bu yargı, giderek düşünsel bir içerik kazanmış ve Avrupa merkezcüiğin ideolojik çıkış noktalarından birini oluşturmuştur. Felsefe tarihinde evrenselci, insancıl, barışçü ve Aydınlanmacı Kant da, biraz da yaşadığı dönemin dışlayıcı ve "öteki" kavramına dayanan kimlik anlayışının da bir sonucu olarak, söz konusu Avrupa merkezci yaklaşımı üstlendiği gibi, bu yaklaşımı kuramsal bakımdan sağlamlaştırmıştır. Böylece, Avrupalı aklın özsel niteliğinin "üstünlük" olduğu savı, Asya ve Küçük Asya karsıthğında kurgulanmaya ve süreklileştirilmeye çahşılmıştır. 'Kültürlerarası eğitinı ve ılettşım' sizin Almanya'daki öğrenimiz süresince yoğunlaştığtnız biralan. Bu arka alantnızt da hesaba katarak, Kant'ın bu yaklaşımı 'Kültür ün devingenlığinin ve baskaCUMHURİYET KİTAP SAYI 682 Avrupalı aklın üstünlüğü Içerikleri ayni; ancak, 'imge'nin ses yapısı ve üretkenliği imaj sözcüğüne göre daha zengindir. Bu ncdenle, imge gide rek daha fazla yeğlenmektedir. Türkiye Avrupa Birliğinin bir üyesi olmak istiyor. Türkiye'nin önune konulan ödevler, zaman ve koşullara göre farkhlaşıyor. Uye olan diğer ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye'nin bekle me odasında geçırdiği sürenin çok uzıın olduğu vurgulanıyor. Türkiye'nin eko nomık koşullarının diğer üye veya aday ulkelerden çok farklı bir boyutta olduğu tezi işlenivor; ama, Türkiye'den kimse vazgcçmek istemiyor. Bunun altındaki temel yargı: Türkiye Avrupasız; Av rupa'nın da Türkiyesiz olamayacağı gerçeğidir. Türkler doğudan gelmiştir; Doğunun özelliklerini tasır; aynı zamanda Batı dü şüncesinin köklerini oluşturan ııygarhkların ya^am alanı Anadolu'nun liugünkii sahipleridir. Kültür üretmenin bitimsiz olcluğu gerçeği, Anadolu kültürüniin de daha önceki uygarlıkların izini taşıdığını gösterir. Türkler, Çanakkale ve Istanbul boğazlarının sahipleridir. Yine imge araştırmalarından öğren diğimize göre, Türkler, Ozellikle Orta Çağ boyunca tslam dininin tek temsil cisi olarak görülmüştür. TarNtsel DüzJemde Türkiye ve Avrupa Imge ve Çağrıştırdıkları Almanva, I. Dünya Savaşı ve II. Dünya SavaşVnın bir tarafıdır. Avrupa Birli ği'nin önemli belirleyenidir. Bu bakımdan "Alman Kültüründeki Türk lmgesi", Avrupa'daki Türk imgesi açısıncîan ölçü alınabilir niteliktedir. Alman Kültüründe Türk îmgesi bağlamındaki daha önceki yayınlar, mektup, anı ve gezi yazıları, en geniş anlamıyla edebiyat ürünleri olduğu için, yaşamın içınden olsa da, öznellik ve kıırgusal içerik taşıdığı gerekçesi ile sorgulanabilir Ancak, Prof. Kula'nın'Avrupa Düijününde Türk ve Islam imgesi' çalışmasında, imgenin taşıyıcısı ve olıışturucııları dünyanın saygın ve kabul görmüş felsefecileri Immanuel Kant (17241864), Tohann Gottfried Herder (17441803),Georg Wilhelm I'riedrich Hegel (17701831); KarlMarx (18181883) ve Friedrich Engels (1820 1895)'dir. Bu kapsamlı çalışma, Türklerin temsil ettikleri ve sahip oldukları ile sadece Avrupa'da değil dünya politikasındaki yerine ilişkin ipuçlarının tarihsel köklerini de gösteriyor. Bu ve benzeri konuları açımlamak amacıyla, Prof. R. Onur Bilge Kula'yla aşağıdaki söyleşi yapılmıştır. Yakla$ık 15 ytldtr 'Alman Kültürü'nde Türk Imgesi'nın izınisürüyorsunuz. 1992'de 1. cildini yayımlaaıgınız "Alman Kültüründe Türk İmgesi" araştırmamzın 2. cildini 1993 ve III cildini de 1997'de yayımladınız. Tam beş ytl sonra "Batı Düşününde l'ürk ve Ulam imgesi" başlıklı çalısmantz de aynı ba$lamda Türk okurunun karşnına çıktınız "Avrupa Birlifci ve Türkiye ilişkileri" bağlamında, ekonomive'dnstluk' eksenlı çok saytda yayın oldugunu biliyoruz. Bu arasttrmanın, doğrudan olmasa da Avrupa ve Türkiye üiskilerinin düsünsel arka alanını irdeleyen bir çaltsma olduğunu söyleyebilir miyiz? Almanya Avrupa'nın geçmişten günümüze gerek coğrafya gerekse düşiın olarak en öncmli temsilcilerinden biridir. Bilim, kültür ve sanat gibi alanlarda Avrupa düşününe katkıîar yapmaktadır. Büyük Karl yönetimindeki (810) Frank Imparatorluğu, AJman ve Fransızların lmparatorluğudur. Almanlar, 911'den bu yana hemen hemen aynı coğrafyada yaşamaktadır. Alman Kfiltüründeki Türk Imgesl ve Güncel Değerlendlrtmiere Ması Yansımaları
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle