22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

lasabileceğinin de yadsınması (inkârt) olarak değerlendirilebilir mi? Kant'ın söz konusu yaklaşımı elbette kültür bilimin kültürel gelismeye ilişkin genel ilkeleriyle zor bağdaşır. Aslına bakılırsa, Avrupa merkezci yaklaşım, Avrupa kültürü dışında kalan kültürlerin gelişmenin sürekliliği niteliğinden büyük ölçüde yoksun olcluğunu öne sürer. Anılan düşünürJer, kültürü sürekli oluşan ve değişen etkinlik olarak tanımlama eğilimi gösterseler bile, Avrupa dışındaki kültürlerin teknik ve teknoloii yaratma niteliği ve gücünün düşük ol duğunıı varsayarlar. Soruna böyle bakılınca, Avrupa daha baştan akla dayanan gelişmenin ve ilerlemenin anayurdu olarak tanımlanır. Avrupa dışında bulunan kültürler ve topluluklar, yapıcı ve geliştirici akıldan yoksun sayıldıklarından, kendiliğinden önemsizleşirler. Bu yapıhrken, söz konu.su tutumun insanlık tarihini ve topluluğunu ne denli güçsüz düşüreceği ve ne tür ayrımcı ve dışlayıcı türevlere yol açabileceği pek duşünülmez. Bu bağlamda güncel kültür biliminin en temel bulgusunun, değişik yoğunlukta ve kapsamlarda olmakJa Dİriikte, bütün kültürlerin hem öz güçleriyle, hem de başka kültürlerle etkileşimlerle sürekli değiştiği ve geliştiğini vurgulamak isterim. Doğaldır ki, bu ilke Avrupa kültürleri için de geçerlidir. Kant'ın 'Avrupalt Devletler birleşmeli ve bu birleime Dünya Cumhurıyetine dönüsmelıdir,' (s. 24)çağrtsında Avrupa Birliği öngörüsü mü var? Kant "ebedı barışı sağlamak için ordular dağıtılmalıdır" diyecek ölçüde pasifisttir. Gerçek anlamda evrenselci bir düşünürdür. Elbette Avrupa odaklı bir düşünce yapısına sahiptir. Bunun yanı sıra, geliştirdiği düşünsel dizge, salt Avrupa yla sınırlı kalmayacak ölçüde geniş ufukludur ve dünyanın her yanında güncelleştirilmeye elverişlidir. Aydınlanma yetisi bakımından dünyanın düşünsel önderi olarak Avrupa'yı görmesine karşın, onun düşün dizgesini Avrupa'yla sınırlandırmak zordur. Kant'ın "Avrupall devletler birleşmelidir" çağrısının içkin özelliklerinden ya da türevlerinuen birinin de Avrupa'nın birliği olduğu açıktır. Bununla biriikte, düşünürün bu çağrısının salt siyasal alanla sınırlı olmadığı, bir değerler dizgesine dayanması gerektiği de vurgulanmalıdır. Türkiye Avrupa dolayısıyla da Almanya ilişkilerinin biçimlenmesinde bugünün başat koşulları belirleyici olmakla biriikte, tarihsel birikimin Avrupa'nın ortak belleğine yerleştirdiği imgelerin de etkileyici oluuğu söylenebilir. Bu gerekçeden yola çıkarak, söz konusu tarihsel birikirni düşünsel bakımdan kalıcı olarak belirlediğini varsaydığım düşünürlerin Türklere ve îslam'a ilişkin yapıtlarını irdelemeye giriştim. Bu girişim özünde yaklaşık on yıldan beri süregelmektedir. Islam'dan kaynakJansa da Türkler de ölçülü insanlar olduklarından, bu erdeme sahiptirler. Bunun yanı sıra, Aydınlanma felsefesinin başlıca kuramcısı olarak Kant'ın salt îslam'a değil, bütün dinlere uzak durduğunu özellikle belirtmek yerinde olur. Herder (17441803) ve Kant (17241804) hemen hemen aynı dönemde yaşamışlar; ama, Herder'in vargısı çok daha kesin ve bazt Avrupaltlar için ynlgösterici: "Asyalı barbarlar olan Türkler'in Avrupa'da ne iflerı var!" (s 55) Herder'in belirgin özelliklerinden biri de, onun ilkesel bir filhelen (Yunansever) oluşudur. Söz konusu düşünür, Yunanların Türkler tarafından yüz yıllar boyunca boyunduruk altında tutulmuş olmalarını hiçbir zaman kabul lenememiştir. Kökten bir Yunansever olunca da, Herder, Türkleri daha baştan "barbar" olarak ulamlamayı yeğlemiştir. Avrupa'nın kültürel kimliğini belirginleştirmek için, AsyaAvrupa karşıtlığını en ödünsüz bir biçimde kurgu Iama ve geçerlileştirme eğilimine girmiştir. Bu eğilimin bir sonucu olarak, Asya kökenli olan Türkleri ulamsal olarak Avrupa'yla bütünleşemez bir topluluk olarak tanımlamıştır. Herder'in "Asyalı barbarlar olan Türklerin Avru>a'aa ne işleri var?" saptaması, akıl geişimi ve düşün yaratma yeteneği baKimından üstün saydığı Avrupa kültürel kimliğinin en önemü köklerinden biri olan Yunanların, Osmanlı boyunduruğu altında bıılunmalanndan duyduğu üzüntünün de bir dışavurumu olarak değerlendirilebilir. Herder'in "(...) geli$imi bitimsiz bir süreç" d.67) olarak tanımlamast veAnadolu 'yu "kültürlerin beşiği ve Yunanistan 'ın anast" olarak görmesı, Avrupa Birliğt müzakerelerini yürüten politıkactlarımtz için öğretıcı bir argüman olarak önenlebilır mi? Bu sorudan yararlanarak ve Herder'in bütünlüklü olarak anlaşdmasını sağlamak amacıyla, onun çağdaş kültür biliminin başlıca kurucularından biri olduğunu vurgulamak isterim. Anılan düşünür, bir kültür bilimci ya da daha doğru anlatımla bir kültür felsefecisi olarak, kültürle ilgili konulan bugün bile gecerliliğini koruyan tutarlı bir yaklaşımla irdeler. Bu bağlamda çok yerinde bir vurguyla, Anadolu'yu kültürlerin beşiöi, Yunanistan'ın anası olarak tanımlar. Onun bu tanımlaması, Anadolu'daki devlet olarak bugünkü Türkiye'nin Avrupa kültürünün beslendiği başlıca köklerden bazılarını içerdiğinin bir kanıtıdır. Bu olgu, insanlık tarihinin Anadolu'ya, dolayısıyla da Türkiye'ye bıraktığı ve ondan geliştirmesini beklediği zengin bir kalıttır. Avrupa ve Türkiye bu zengin kalıtı açımladıkları ve onu insanlık yaranna sundukları ölçüde uygarlaşma alanında ilerlemelerini yoğunlaştırabüirler. Politikacılar bu olguyu ne denli güncelleştirebilirler bu zaman içinde görülecektir. Her kültür gibi, Avrupa kültürünün de "barbar yönleri" vardtr. Bu yönler ayıklanmalı ve yerine 'gerçek kültür ve imanlığı koymahdtr (s. 74). Herder'in bu çağrıstnın gerçekleştiğini söyleyebtlir miyiz? Her kültür birtakımolumluluklarve olumsuzluklar içerir. Bu saptama, Avrupa kültürü diye adlandınlan çok köklü ve türdeşleşme yolunda olan kültür için de geçerlidir. Herder de bir bakıma ülküselleştirdiği Avrupa kültürünün "barbar" içerik ve özellikleri bulunduğunun bilincindedir. Bu nedenle, Aydınlanma, eleştirel akıl, hoşgörü, insancıllık, dünyasallık gibi değerlerin "gerçek kültürü" oluşturduğunu önemle vurgular. Aslında, Avrupa kültürü de dahil, tüm kültürler için Herder'in gerÇek kültür diye adlandırdığı elestirel ve insancıl kültür ulaşılması gereken bir erektir. Bazı kültürler öbürlerine göre, bu erege daha yakın olma istencini daha belirgin olarak ortaya koyabilirler. Ancak, bu o kültürlerin söz konusu ere£e ulaşmış sayılabilecek ölçüde yetkinleştikleri anlamına gelmez. Bu bir bakıma bitimsiz bir etkinlik, sürekli eleştirel değerlendirilmesi gereken bir oluşum dur. Avrupa kültürü de, demokrasi, temel hak ve özgürlükler, eleştirel akıl ve çoğulculuk gibi alanlarda belli gelişmeler sağlamasma karşın, söz konusu ereğe ulaşmak için, insancıl ve eleştirel bir yaklaşımla öz sorgulama etkinliklerini sürdürmek durumundadır. Nitekim, bu durum Avrupa aydınlarınca da sürekli olarak dile getirilmekte, kültürel süreçlerin insanlığın sonal erekleri gözetilerek biçimlendirilmesi gerektiği uyarısı yapılmaktadır. Avrupa Cumhuriyeti kavramını kuramsallaştıran Herder'in uyarısı da bu bağlamda sürekli gözetilmesi ve yararlanilması gereken, güncellığini hiçbir zaman yitirmeyecek bir uyarıdır. Doğuhfnun öznürluk aniayış» Hegel(177018U)'ın "( ) ınsan dış etmenlere bağlt korku içindedır ya da böyle bir korkuyla insanlara egemen olur," Yaklaşımı ile bugünkü ABD'yı yönetenlerin yaklaştmt arasında bir ilişki kurulabilir mi? • Hegel "dış etmenlere bağlı korkuyu" daha çok Doğulu insanın bireyseltoplumsal durumunu anlatmak için dile getirir. Doğulu, dolayısıyla da Asyalı insan, Hegel'e göre, herkes için geçerli bir özgürlük anlayışı ve edimi geîiştiremez. Bu nedenle, dünyanın bu yöresinde insan "korkuyu yaratan ve korkuyu kullanarak öbür insanları egemenliği altına alan" tek egemenden bağımsızlaşamazlar. Bu anlayış içerisinde salt bir kişi özgürdür. Özgürlük, başkalarıyla paylaşılarak var olabilecek bir düşünsel anlayış ve edim olduğundan, özgür olan tek egemen de özünde özgür değildir. Onun tek başına özgür olduğunu düşünmesi bir yanılsamadır. Doğulu insanın özgürlükle ilişkisini ortaya koyan bu yaklaşım, saltlaştmldığında ve karar alma süreçleri tek egemenin istencine, dolayısıyla da keyfiliğine indirgendiğinde, {jünümüz Amerika'sının tavrını betimemek için de örnek olarak gösterilebilir. Güncel olduğu için ABD bağlamında bir değerlendirme daha nteyebılır mıyim? Kant'ın devleti "ahlaksal bir kisılik" (s.25) olarak tanımlaması ile ABD devlet yönetiminin eyleme biçimiörtüsüyor mu? Kant'ın betimlediği "ahlaksal devlet" karar alma süreçlerine tüm yıırttaşlarını katmayı, herkes için ivi ve yararlı olanı hukukun üstünlüğü ilkesi kapsamında bulmayı erekleyen devlettir. Bu nedenle, olağanüstü bir düşünsel güdümleyim etkınliğiyle yurttaşlarının istencini insanlığa zarar vereceği kesin olan bir savaş için yönlendiren ve tüm yurttaşlarının yararlarının yanı sıra, in ' SAYFA S f Kant'ın r k kavram Yine Kant'ın insan türlerini farklı ırklara bölmesi ve Türklerı de, yasam alanı olarak Avrupa diye nitelendirdiğı 'beyaz trk'tan saymasını Türklertn aslında Avrupa'nın bir parçast olarak algılanmast gerektiğinin ısaretı sayabılir miyiz? Kant'ın yaşadığı dönem tarihsel ilerlemenin bir sonııcu olarak ulusal bilincin güncelleştiği bir dönemdir. Dönemin DU özelfiğinin, dolaysız olmasa da dolaylı olarak Kant'ın düsünsel yaratımına da yansıdığı savlanabilir. Nitekim, Kant ırk kavramını, güncel anlayışla ırkçı sayılabilecek bir yaklaşımla, irdelemelerine katmıştır. Türkleri öbür ırklardan daha değerh' olarak gördüğü beyaz ırktan sayar; ancak, Türkler ve Islam Kant açısından periferik konular arasında yer alır. Bu anlamda Türkleri Avrupa'nın bir parçası olarak saydığını söylemek zordur. 'Türk' kavramını Kant'ın düsünsel dtzgeselltğt ıçındepek konulasttrmadtğına, bir olumluluk olarak gördüğü 'ölçülülük' özelliğinin Islam'dan kaynaklandığına vurgu yaptltyor 'Kant ve din'; 'Türkler ve hlam' bu bağlamda nastl değerlendirilebilir? Yukarıda da değindiğim gibi, Türk ve Islam, Kant'ın bütün yaratımı içerisinde çok önemsiz bir yer tutar. Düşünür, uzak ve ilgisiz konulan örneklendirmek için Türklerden söz eder. Ancak, ölçülülük onun için bir erdemdir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 682 onur Blige Kuia Bertln Duvan'nın önünde..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle