Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
NİHAL KUYUMCU ver sevgili büyükler. Bu Kitan eki her zaman kirapları tanıtır. Ânlatır. Kitaplanokııyupüzerindedü şünenlerin dıışüncelerıne yer verir. Bu defa yıne aynı şcyi yapacak. Ama ııfak birlarkJa, çocuklarınızı koruma( !) adına küçük bır uyarı ( ! ) yazısına yer ve terck. Bizden söylemesi... Zehra lpşiroğlu çocuklar için ikı öy kü kitabı, Dİr dc oytın yazmış. Öykii kitapları "Konuşan Çınar" ve "Gergedan Oyunu", oyun kıtanı ise " Pinokyo Kral Übü'nün Ulkesindc" . Bu her üç kitap da çocuklarınız ıçin biraz sakıncalı, neden mi? Öncelikle öykü kitaplannı ele aJalıın istersenız... Bır kere öykülerimizin kahramanlan Zeyncp ve Rlif çocuklanmız için son derece sakıncalı tipler. Oktılıı sevmeyen, öğretmcnlerinden nefret cdcn, onlara isimler takan, annclcrını eleştiren, derslerini birkenara bırakıp kâğıttan bcbek ler kesip onlarla ovunlar oynayatı, hayallerkııran bu çoculdarın aklı birkarışha vada. Bakııı Zcyncp bacak kadar boyuyla neler söylüyor. "Okulu scymıyorıım. Tozlu sınmarı scvmıyorum. Uslü kazılmış tahta sıralan sevmiyorum. Tebeşir kukusunıı sevmıyorum. Sıvaları dökulmıış okııl dııvarlaımı sevmivorum Kır dcn buğulanmış demıı parnıaklıklı pcncerelcrı sevmiyoıum. Karanlık korıdor Iaıı scvmivorum ()ğretnıeninıizin bovnıındaki tız sesli duduğu sevmıyorıını. CJkulıın kır tcr toz ve hela kokusuntı scvmıyoıum. ( ) çocııkların hep hıılikte avağa (ırlayıp "sagol" diye bağırnıalarını sevmivoıum. ..." Nc kadar fena. . in satı hiç okulıınu sevınez mir1 Oöretmen sevılıı, okul scfllir, sınıflar tozlu, kori dorlar kır, ter hela koksa bile sevilir. Bize bunlar öğretildi; okul ve öğretnienler her koşulda her zaıııatı sevilir. Dedik ya bunlar sakıncalı tıpler dıkkat edin, çocuklarınıza kötü örnek olabilir . Şaka bir yana, biz yetışkinler çocuklarımızı nasıl görüyoruz, ya da nasıl gör mek istiyorıız. Onlara yönelik etkinliklerdc nasıl bir tavır içine giriyorıız. I le nıeıı bir cümle ıle özetlememiz gerekirse otoriter, didaktik bir yaklaşım içindeyiz. Onlara varolanı değil var olınası gerekenr bize göre olnıası gereken doğru yu, biz hep doğruyu biliriz ya! sunarak onlardan da öyle olnıalarını bekliyoruz. Belli kuralları dayatarak onları bütiinünya da sürütıün bir parçasi olmaları için elimizden ne geliyorsa yapıyorıız. Biz yetişkinler otoritemizi kaybetme korkusuyla, zayıf yanlarıtnızı göstereceğiz diye ödümüz kopuyor. E Büyiikler çocuklanınıza sakın bu kitapları okutmavın! Lörrachda bir okuma gününde Cergedan Oyunu' kltabını çocuklara okurken, 1999. I Iiçbiı c(.)euğun okıila sevcrek gitmediğini bıldiğımi/ halde kitaplarda okulıına kavu^tuğu için ne kadar mııtlıı ol du^unu ılillenıliieıı çocuklara yer veriyorıız. Sınılta yaramazlık yapan çocuklara, asık suratlı öuıetmenlere çocuklanmız örnck alır, etkılcnırler korkusuyla (lykıilerde, masallaıda ver vermiyoruz. Oğrelmenine isim takmayan (bu salırları yazan da dahil) bevgili okur varsa liit len parmak kaldırsın Ama görüyorum ki yok. Bu gerçeöin ne kadarı çocuk kilaplaıında yer alıyor.^ llıç olmazsa cocıık bakışını, çocuk gerçekligini görebiliyor uıuyıız.'' Çocuklarımız, kendilerineya da yarama/lık vapan arkadaşları na benzeyen, ktitü sozler söyleyeıı, hayal kuran, derslerini sevmeyen, hep oyun oynamak isreyen, sırasında hakkını arayan, yani; sauece "ÇOCUK" olan bu çocuklara okııdııkları kitaplarda rastlayabıliyorlar nıı? CJenellikle hayır. Yııkarıda dilc getirdığimiz yersiz kaygılar nedeniyle ne yazık ki hayır. Zehra tpşiroğlu "Gergedan Oyunu"nun biınuij bolunHincle de böylesi kavgılarını (! ) dılegetırnıi^. "Kitabı çocuk dizisinde çıkarırsam büyükler bana çok içcrleyebilirler; çünkii, kitabın baş kışisi Zeynep, aklı bir karış havada bir C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AY I Çocuk gerçekllgi küçük kız, Yani sizin anlayacağınız hiç de örnck bir çocuk değil. Oyle ya çocuk okuyucular Zeynep'ten ya kötü etkile nirsc". Zehıa lpijiroglu'nıın ciddi olmadıgı bclli ama, bıınıı ciddiye alaıı çevreler yok mu? Çok fazla araştırmaya gerek yok, pi yasadaki birkaç okul piyesini incelediğinizde büyümüş de küçülmüş kitap gibi konuşan çocuk olmayan çocuklar, olaöanüstü özelliklerlc donatılmış yetiskinlcr, kısacası hıçbir insani özelliği olmayan kahnuııanlarla karşılaşabilirsiniz. Nedeni çocııkların gördükleıi bu tipleri örnek alarak onlara benzemeye çalışmaları dü şüncesı. Oysa çocuklar en çok Zey ncp'lcri FJif'lerı kendilerıne yakın gö rürler, severler. Çünkii onlarda kendıle rirıi görıırler, çeşıtli etkılerle baskıla dıkları, olmak istedikleri, olnıak isteyip de olamadıkları kendilerini, yapnıak isteyip de yapanıadıklannı... Zeynep ve 'Konıış.ın Çmar'ııı lilif'inin kurall.ııla çevrili bir dünyada belli kalıplaı içiııde ya^amaya zorlanarak bu kuıal lara ııymaları, veıilenleri kabııl etmeleri bekleniyor. Kendileri olııp, kalıplaııkır mak istediklerinde özgür ki^ilikJeri nedeniyle uvımısuz olarak nıtelendirili yorlar. Oysa kı, bu çocuklar sadece aynı kalıptau çıkma, biltiık söylenıleri tekrar lama, baskıyı içselleştinııe yerine kendi seslerini, kendi dıışüncclcrini duyıırmaya çalışıyurlaı, kendileri olmak istiyorlar. Bu anlamda kitap, çocukların kendileri gibi olrnalarının toplumsal kurallar ve kurumlar içinde ne kadar zor olduğunıı göstererek çocuk gözüyle yetişkin dünyaşına bir eleştiri getiriyor. ()te yandan Elif ve Zeynep'in ortak özcllikleri yazar olmak ıstemeleri. Elil kitabın bir yerinde "gördüklerimı dü 7 20 şündüklerimi, düşlerimi, umutlanmı, öfkemi hep yazacağıın" dcr. Her iki çocuk belki de toplum içindeki kısıtlanmışlığını ve buna olan tcpkisini başkaldırısını tıpkı yazar Ipşiroğlu'nun da yaptığı gibi yazıya dökerek ifade <:tmekte. Öte yandan Zehra Ipşıroğlu "Pinokyo Kral Übü'niin Ülkesinde" adlı oyununda yakından ranıdığımız Pinokyo'yu Kral Übünün ülkesine götürüp, onun toplumsallasma (insan olma) sürecinde gösterdiği olumlu gelişmeyi tersinc çevirerek hepimizin aşina olduğıı tiplcr ve olaylarla olumsuz koşullar altında eğitim öğretiın, bilim ve medyanın zorlamasıyla nasıl Übü'yt: dönüştüfiünü göstermiş. Oyunda yer alan kahramanlan lıepimiz tanıyoruz. Ornegin koca göbeğiylc yeme içme, para vc iktidar tutkusundan başka bir şçyle ilgilenmeyen, gücünü baskı ve şiddettcn alan Übii, öğretmen, yargıç, bilim adamı olarak karşımıza çıkıyor. Uç kâğıtçı, dini sömürii aracı yapan, kişiscl çıkarfarı söz konusu olduğunda gözünü kırpmadan yalan söyleyen Tilki ilc Kedi, kendi sanatından başka bir şey düşünmeyen Gcpetto Usta, bildicimiz birçok masal kahramanı, her biri bırer Ubü olmaya koşullanmış Übükoplar ve diğerleri... Zehra Ip^iroglu bu tipler aracılığıyla içselleştirdiğimiz, günlük yasamımızın bir parçasi naline gelen şidde te baskıya dİKkat çekiyor. Günümüzdc Kral Übü ve diğerleri, hiçbiri bızlere yabancı değil artık. Medya, teknolojik gelismeler, ekonomik şistemin koşullanmısfıkları bizleri hızla Übü'lerin egemen oldıığu bir dünyaya doğru götürüyor. Çeşitli masal figürleriyle naiı bir çocuk oyunu gibi başlayan oyun, oldııkça acı masız bir kara güldürü olarak gelişiyor. Böylece çocuğun kendi kimliğıni bul BirkaragüMüni 'Konuşan Çınar' masına izin vermeyen tüketici ve yıkıcı güçlercgöndermeyaparak "çocuk hakları" sorıınıınu gündeme getiriyor. Her üç kitaba da bır kez daha göz attığumızda şunu sorabiliriz: Bu kıtaplaı çocuk kitapları mı? Aslında yazar da bu soruyu kendi kendine soruyor ve "ideal okuyucıınun on bir yaşında ya da elli bir yaşında olnıası hiç lark etmez. Onun tek özelliği var: tçindeki çocuk. İçindeki çocuğuyaşatabiJmesi" diyor. Kahramanla rının içinde kücük çocuklar, Pinokyo va da diğer masal kahramanlarının olnıası okııyııcuyu yanıltmasın, çocukların gozüyle yetişkin dünyasına yapılan ele^li rileryetışkın dünyasına lutulan bir ayna görünümünde. Orada herkes keııdini görebilır, rabıı eğer isterse... 'Ibplıımumıızda her alan da var olan otoııteı vapı Hlil'lcrin Zey nep'lerin var olma mücadelelerını her geçen gün biraz daha /.orlaştırıyor. l'ı noKyo'ların Übuleştirılmeye calı^ıklığı gunıımüz koşullarmda çocukların ışı gerçekten çok zor. Size bir sır vermemı ıster misinizr1 Zeynep de, Elif dc aslında vazarın kendısı. Inanın doğru soylüyonım. Kendisini tanıyorum. O hepimizin bildiği bir çocuk, hayaller kuran, hıkâyeler yazan, sadece olduğıı gibi olnıava çalışarak var olma savaşı veren kııçıık bır çocuk Bakmaym onun profesör olduğıına, aslında içinde bir yerlerde haşarı bir cocuk, Elil , Zevnep saklı. Yoksa nasıl görebilırdı ger çekleri böylesıne çocuk gözüyle, voksa nasıl yazardı tünı bunları... • Gergedan üyunu, Yapı Kredı Yayııı lart /997 Konuşan Çınar,./lJrf/« Yayıjıhırı /V'M' Pinokyo Kral Ubü'nün Ülkesinde, Çınar Yayınlan 200 i SAYFA 7