04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

da bu günahı en çok on ciltlik "Iki Çöcuğun Devriâlemi" ile işlerdim. Vukarı çıkmam yasaklaninca bir süre de kendi odamda, ders kîfâhj içine. saklayürak okudum. Coğrafya ve fea.&akkında bir sürü şey öğrettiği helde neden Verne kitaplarıma Karşı çıkıldığını hâlâ da anlamış değilim. Aynı şey, "Çocuğun Devri âlemi" için de geçerli. Verne in o devrim çocukları ve yeniyetmeler tarafından bunca benimsenmesinin nedeni, onun hayal ettiklerinin bize de hiç tuhaf, garip ya da saçma gelmemesidir (bizden önceki çoculara da saçma gelmemişti). Nasıl gelsin ki, Verne'in kendi devrinde şüpneyle karşılanan hayallarinin çoğu, biz onları okurken gerçekleşmişti bile. Kehanetle tarihi olayın çakıştığı bir yerdeydiler, Verne'in onları hayal etmiş olması da yazarı genç okuyucularına yaklaştıryordu. "Ama neden?" sorusunu "Neden olmasın?"a bağlayan küçücük berzahı aşmıştı. Jules Verne'in annesiyle babası, denizcilik geleneğine sahip ailelerden geliyordu. Herhalde bu özellik onun ufkunu açmıştır. Derler ki, çok genç yaşta küçük bir kamarot olabilmek için evden kaçmış ama yakalanıp ailesine iade edilmis. Dana sonra da babası tarafından hukuk tahsili için Paris'e gönderildi. Oğlunun kendi izinden yürümesine isteyen avukat baba Verne, onun oyun yazıp bastırdığını duyunca hiddetlendi, parasını kesti. Kahırdan liituf! Böylece îules de yazdıklarıyla geçinmek zorunda kaldı. Paris kütüphanelerinde geçirdiği saatlerin meyvesini derdi. Oralarda edindi'i jeoloji, mühendislik, astronomi bilgieri sonradan işine yaradı. Romanları hem beğeni kazandı, hem de çok sattı. "Beş Hafta Balonla Seyahat", "Deniz Altında 20.000 Fersah', "Ay'a Seyahat", "Dünyanın Merkezine Seyahat", genellikle sıradışı özellikler taşıyan karakterlerin akla nayale gelmez yerlere, tuhaf araçlar ve yöntemlerle gidişlerini anlatır. Verne karakterlerinin içinde benim favorim (Paganel'e rağmen) Kaptan Nemo'dur. Çoğu kişi için de aynı şey geçerli olsa gerek. Savaştan nefret ettiği için bir sürü masum insanın ölümüne yol açan Kaptan Memo'nun kaptan köşkünde oturup denizlerin altını gözleriyle taraması hâlâ gözlerimin önünde (çizgi romandan). Uzun süre, Jules Verne'in, onun daha müşfik bir benzeri olduğunu düşünmüştüm. Ne yazık ki, bilimkurgunun en büyük öncüsü Verne'in maceracılığı sadece kitaplarında kalmış. Bir yat satın alıp gönlümce dolaşmasının dışında, herhangi bir çılgın faaliyeti görülmüyor. Çok yazık! YazdıkJarını yaşamasını da isterdik. Ama belki o zaman bu disiplinle yazamazdı. Verne, ailesini ardında bırakıp rüzgârın saçlarında söylediği şarkıyı dinleyerek yollara düşen biri olmasa da, ticaret aklı ermcyen biri, şükür. 1862de, çocuk ve gençler için kitaplar yazıp basan PierreJules Hetzel'esunduğu "Olağanüstü Seyahatler/ Voyages Extraordinaire"le başlayan işbirliği, Verne'in tüm meslek hayatı boyunca sürdü. Hikâyeleri hep onun dcrgisi "Magasin d'Education et e Recreation"da telrika edildi. Sonra da Hetzel onları kitap olarak bastı. Dört tanesi: "Dünyanın Merkezine Seyahat", "Denizaltında 20.00 Fersah", "Esrarlı Ada" ve "Seksen Günde Devriâlem" bir yüzyılı aşkın süre mütemadiyen basıldı durdu. Yazar rahat bir hayat sürdü, ama sonuna kadar Hetzel'le yaptığı ilk anlaşmaya bağlı kaldı. Derler ki, kırk yıl süren bu kontrata göre Verne yayımcısına, 20 bin frank ya da 4 bin dolar karşılığı yılda iki kitap teslim edermiş. Kitaplarının satış miktarı muazzam oluuğu, her dile çevrildikleri halde, bu anlaşmayla saptanmış ücretten bir kuruş fazlasını almamış. Ama yayımcısı zaman zaman ona çok değerli armağanlar su Î narmış. Jules Verne'in paraya karşı kayıtsızlık ve sözüne sadık olma özellikleri, yat gezileri dışında herhangi bir gözükara maceraya atılmamasını affettirir belki de (gene de, kalbimde bir yaradır). 24 Mart 1905'te, öğleden sonra 3'ü 10 geçe, 77 yasında öldüğünde, New York Times'da çıkan yazıdan, ölümünden çok kısa süre önceye kadar bilincini yitirme^ diğini öğreniyoruz. Sonunu sükunetle beldemiş, ale mensuplarını yatağının başına çağırıp ölümü üzerin konuşmuş. Gazete, "Jules Verne'le birlikte hem şimdiki erkek çocukların, hem de bundan elli yü öncesinin erkek çocukJarınm idolü olan biri aramızdan ayrıldı" diyor. Niye erkek çocuklarmıs? Kız çocuklarma soran o&nuş mu bakalım? Onların uslu uslu bebekleriyle oynayıp macerayla seyahatle ve hayatın dığer nimetleriyle ilgilenmediklerini sananların basiretsizliği beni hep şaşırtmıştır. Sonuçta ben de havli uslu bir çocuk sayılırdım ama, ileride çılgın maceralara atılıp bu usluluk yıllarının acısını çıkarmayı umut ederdim. Eh, denizlere açıldımsa da pek yanılmış sayılmam. "Kaptan Grant'ın Çocukları"nın benim için bir diğer cazip noktası da, Patagonya'da başlayıp Avustralya'da ve Yeni Zelanda'nın vahşi Maorileri arasında devam eden (Maorilere karşı kötü davranmayın, sonuç olarak kendi kültürlerini koruyorlar) bu yiğitçe maceraya iki kadının, Lady Helena ıle Mary Grant'in de katılmış olmalarıdır. Gerçi ikisini o koşullar altında mümkün mertebe rahat ettirmek için bütün erkekler ellerinden geleni artlarına koymaz ama, karadan Patagonya yolculuğuna olmasa da, Yeni Zelanda'daki bahtsız olaylara onlar da katılırlar. Ayrıca çalışkan, fedakar, şerefli ve gayretlidirler. Düpedüz cesurdurlar, canım. Esas ekibe Katılmadıkları zaman da evlerinde, gergef başında değil, Dııncan'daki kamaralarındadırlar. Demek kızların da yaşama hakkı varmış. Kendi kuşağının en iyi büyücüsü Hermione'nin bile "Harry, Rom ve Hermione" şeklinde bir sıralamaya boyıın eğmek durumunda kaldıöı bir dünyada cinsi latife geçilen bu iltimas, belki de beni Kaptan Grant'ın peşindekilerin dünyasına kalıcı olarak dahil eden en büyük etkenlerden biriydi. Buvurun...Güneyyanmküresinin çılgın denizleri, yolvermez karaları sizleri de bekliyor. Kız, erkek, fark etmez! • Bilinen ve bilinmeyen dünyaların yazarı ALTAY OKTEM Çocuklukta görülen düşlerin büyüyene dek sürmesi, hatta bu düşlerin bir kısmının gerçekleşmesi, gerçekleşmeyenlerin ise hayal kırıldığı ve umutsuzluk yaratması mümkünse; bunda en büyük pay Jules Verne'indir. Hayatının en azından bir döneminde, en azından bir şekilde Jules Verne ile karşılaşmış o mutlu çoğunluk dışında, elbette Jules Verne adını hiç dııymamış olanlar da vardır aramızda. Hatta hayatı boyunca eline bir tek kitap bile almamış olanlar da vardır. Yine de Dünya'dan Ay'a, Denizler Altında Yirmi Bin Fersah, Balonla Beş Hafta, Seksen Günde Devrialem, çoğu kişinin, hiç olmazsa kulağına çalınmıştır bir şekilde, belki bir filmden, belki bir çizgi romandan, kısaltılmış, basitleştirilmiş resimli kitaplardan ya da ne zaman, kimden dinlediğimizi hatırlamadığımız bir öyküden. Büyük buluşların yapıldığı bir çağda yaşayan Verne, hem kendi çağını çok iyi yakalamış, hem de o çağın getirdiği yenilikJeri özümseyerek geleceğe ait öngörülerde bulunabilmiştir. Tam da engin denizlere açılmanın, büyük yolculukJarın cazibesinin yaşandığı günlerde bir liman kentinde, denizci bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmesi, daha on iki yaşındayken evden kaçıp Batı Hint Adaları'na giden bir gemiye kaçak binmeye çalışması, babasının isteği üzerine hukuk okudıığu halde, hukuktan çok edebiyata ilgi duyması ve bohem çevrelerle ilişki kurması bugün bile bizi etkileyen bu "olağanüstü yolculuk"un önemli ipuçlarıdır aslında. Sanatın çekiciliğiyle sanatçının maceracı ruhu arasındaik uyumun yarattığı bir yazardır Jules Verne. Şiirlerin yanı sıra, çok genç yaşlarda yazdığı oyunlarla dikkat çeker. Güldürü, trajedi, dram, vodvil, opera, operet gibi türlerde sayısız eser vererek haklı bir kariyer edinmeye başlamışken, kafasından hiç atamadığı roman yazma isteğini de hayata geçirir. İlk romanı olan Balonla Beş Harta'yı yazdığında yirmi beş yaşındadır. Jules Verne'i asıl ününe kavuşturan, dunya edebiyatında sarsılmaz bir yer edinmesini sağlayan şiirleri ve oyunları değli, romanlarıdır. Balonla Beş Hafta'yı yazdığı yıllarda, yirmiden fazla günlük gazeteyi, neredeyse bütün bilimsel yayınları okuyan, astronomi, meteoroloji ve fizyoloji alanlarındaki deneyleri, keşifleri yakından takip eden, coğrafyaya meraklı biridir Jules Verne. Böyle biri de, o yıllarda çok fazla bilinmeyen bir kıtada, Afrika'da konusu geçen bir roman yazmaya kalksa, bir kıtayı keşfetmenin en iyi yolunun oraya havadan bakmak olduğunu bilir elbette. Okuduğu gazetelerden, bilimsel yayınlardan notlar çıkaran, bunları sınıflandıran ve kafasında binlerce düşünceyi, binlerce buluşu taşıyan Verne, bu düşünceleri belli bir sisteme otıırttuğunda romanlarını yazmaya başlar. Orneğin, Seksen Cîünde Devrialem'in ana fikrini oluşturan da yine bir gazetede rastladığı turizm ilanıdır. Insanoğlunun seksen günde dünyayı dolaşmasının olanaklı olduğundan söz eden ilan, Verne'in aklına Uginç bir kurgu getirir. Boylam farkından dolayı, dünyanın çevresini dolaşan gezginin bir gün kazanacağı ya da kaybedeceği gerçeği, kahramanı P'hineas Fogg'un, bir gün geç kaldığı halde bahsi kazanmasını sağlar. Verne'in büyükler kadar çocuklara da hitap eden bir yazar olmasının ana nedeni, yalnızca çocuklarda bulunan sınırsız düş gücüne, kirlenmemiş bir zekâya ve ucu bucağı olmayan bir enerjiye sahip olmasıdır. Bilimkurgunun, fantastik edebiyatın neredeyse başlangıç noktası sayılabilecek Verne, buna rağmen gerçeklikten kopmamış, gerçekle düşün sınırındaki o ince çizgiyi hiçbir zaman geçmemiştir. Neredeyse her yanıtında zorlamış, ama hepsinde de sınırı koymayı başarmıştır; bu da dehanın başka bir yönü. Bilimin ilerlemesi ve teknik gelimelerin olanaklı hale gelmesiyle aslında gerçekdışı olanı, inanılır hale getirir ve "gerçeklik" tüm yapıtlarının temel noktasını oluşturur. Bu yüzden de Verne'in tüm düşleri doğaldır ve düş oldukları oranJ SAYFA 5 CUMHURİYET KİTAP SAYI 654
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle