Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ve sular bulııtun çiçeklerinden Butün evlerin boğumıında Kuru. Beyrut'a hayat sonbaharda çaresiz Evlere uzanmış ölüm Ortak nazar radyolannda kavim satılıyor Bütün bunlar dokunmaz mı sana Saatler beşi gosterdiğinde? tbrahim suların rcssamıydı Savaşlarda sıırların Haytalıklar şafağı parçaladı Çocuklar, lbrahim vc güneşten Siit ve ekmek ister lbrahim ressam ve babaydı Cîüneyde hayat kızıl ve siyah ve Haç kadar basıt. Günlerden bir giınde ekmek olsam Bu ekmek, bu kan Bu sessiz dokunuş Bu çağın acısı Bu cevher kalbim Bu haykırışım bu zaman Bu alacakaranlık bu sanat Bu muştunun basjangıcı, gizi bu büyüsü Bu taşınan şiddet Sığınakta başlavan savaş Beyrut'a karanlıklar Olse Saatler beşi gösterdiğinde? lbrahim açık çılgın renkleriyle sevindiriyor Fırçasındaki gizle Devrimci ressamdı Resmini yapardı Yorgun insanını vatanın, dizili savaşlarda Denizin dalgasını, işçileri, köylüleri ve uzaklan Resmini yapardı Insan, toprak ve bitküerin Yüzü sıcak bir ekmek gibi Bir ekmekti toprak Güneş dönüyordu lbrahim bir ekmelde toktu. O orada bir sondu, son Silahların bitişinde Ekmekte kanı Kanında ekmek Orada Silahların bitişinde!... Bebeklerin boylarını ölçtüm Yatırmak için odaya, yok bir şey... yok Vatan sulannın ressamıydı. Kaçı sütten kesilmişti, yüzüm telgrafta Okuyor musunuz onlarda birleştirmek için suyu? Ak ve kara uzaklarda çözüldü Ben ve günlerden bir gün Anarşiözgürlüğümü kelepçeleyen Polishayta vatan Vatan mı Öğütlenen, savaş mı? Kaybet bitsin her şey Kapalı bir günde... Yüzüm telgrafta... mayın tarlasında buğday Bütün bunlar dokunmaz mı sana Saatler beşi gosterdiğinde? Biliyorsun Beyrut'u parçalayan onlar Beyrut'u yakan Bütün bunlar dokunmaz mı sana Saatler beşi gosterdiğinde? Onlar orada insan ve ekmek yiyen Bunca saat beşlerden sonra!... KARINCA KASİDESÎ Karıncalar Kadını aklımızdan sildi Kartalla gideriz gerekirse ölüme Ağaçlardan uzundu başlangıç, kovulduğumuzda Mutluydu su, sözdü. Insanları gibi olacak bu toprağın ölümü Güvercinler yavrusunu taşıdığı gibi mi taşıyacak? Başlangıç benim Bitiş ben. Karıncaların rengi ve düşü llk adını unutturdu portakalın Sende gördüm, gördüm unutkanlığı badem çiçekleri ve dehşet filizlendiğinde Karıncalar, o karıncalarda gördüm çağı beni aşıp giden karıncalarda CUMHURİYET KİTAP SAYI 636 Iki yüz arasında görünecek bu akşam Mavi ve yeşil ama tükendi Başlangıcımda Uyansız gizlenenler, hani neredeler? Onurum... ay mı? Görünecek şimdi. Kirpiklerimi kırıyor esen rüzgâr Yoksulluğu gerçekten bilır mi? Şimdi Rüzgârın esintisinden ellerimin sesini duyuyorlar Hançer... yağmur mu? Görünecek şimdi. Rüzgâr Sonsuz ormana girdi Sevgive duyarsızdı Ancak Dallarımla vedalaşır ve karışır Ağaçların kalabalığına Görünecek şimdi. Beni günlerinden kovan, Düşlerimi kaybettim ve kadınımı Karıncalar kayboldu karıncalarda Başlangıç benim Bitiş ben. Ağaçların bedenindeki kan.ıcalar Vatanımıza benzeyen bulutlar Renkleri birdir denizin ve uykunun Yüzlerine âşık olduğumuz Kuran'a bakarız yaşananlar yazılmıyor Su olmayan bir nehir yatağtna dalarız Akan, o akanla kesildi kadınların sütü Şevgili günlerinde Önümde kilavuzluk yapan hurma ağaçlarında Gördüm, onlarda gördıim karıncaların yurdunu, karıncalarda Devrimciler gülümsüyor bayram davuluyla onlarda Esenleşerek... uzaklarla Esenleşerek... toprakla Esenleşerek türkülerle, değiştirmek gerekirse (kanunu) kanun için Katılacaklar karıncalara Coşan yağmurla tuzu toprağın içinde emecekler, coşan selferle Başlangıç benim Bitiş ben. Güvercin türküleriyle yürüyeceğim idam duvarına Oku kaburgamda bilerek Ve kanı nar suyu, yürüyeceğim Kaybolacağım karınca fırtınasında, orada Ince kumunda, karıncalarla Gecede fal olacak şiir Bulamayacağız kapıyı ve maviyi. Imgelerimi kaybettim, kaybettim kadınımı... Çölde... aşkımızı göreceksiniz, Hüzünlü zambaklarla günlerımizden kaçan Size seslenecek: önünüz nehir Ve karıncaların zamanı kısa Ve ayrılmayacak. Başlangıç benim Bitiş ben. TERK EDÎLEN AĞACIN SÖYLEDÎKLERİ Rüzgâr Sonsuz ormana girdi Vatan ımda Kuşlar uyandı şimdi Bu Vatan... konuk mu? Görünecek şimdi. Sonbaharda dallar kuru olur ve bodur Kökler ise uzun olur ilkbaharda Uğultumdan Geyikler uyandı şimdi Bu Ceset... meyvemi? Görünecek şimdi. SEMİH EL KASIM/FÎLÎSTÎN 1939 yılında Zarkah'ta doğdu. Bir Dürzi ailesinin çocuğudur. Çocukluğu Celile'de geçti. Ikinci şiir kıtabı sansüre uğrayınca, ekmeğini kazandığı öğretmenlikten oldu. El Cedid dergisinde bir süre editörlük görevi yaptı. Başfıca şiir kitapları: Volkanların Dıımanı, Ölüm ve Yaseminin Türküleri, Şimşeklerın Kuşu, Kanım Avucumda, Katledüdiler Asıldılar Ancak Onlara Benzediler. TREN Tren istasyonunda sordum: Gidiyor musunuz? Dediler: Evet Gidiyoruz ey üstat Tren göründü bile Gidenlerin kahkahası Güzel bir mizahtı... Insanda yaşama sevinci bırakmayan. GİDİŞİANMAK Günlerden bir günde ben de öldüreceğim Cebimde ezeceğim katili Anmak için gidişi Bir kez de selamı Bir kez bulut ve yağmuru Bir kez de Sevincin yolunu Rica ediyorum senden parçalanan andıklarım için Ey aziz katilim Git rica ediyorum senden... SON AKŞAM YEMEĞI Ziyafet yemeği saatinde Bedenimin üstünde karga sürüsü Bu manzarayla karşılaşır sayın başkan Koca götüyle çalgıcılarla gelir (Buyursunlar ey efendim zehirli bedenime buyursunlar) Öfkeli komutan Eğlenceyi duyup yanaşır o da Köyün efendisinaen daha yakın O saatlerin iki saatinde bulunur Köpek oğlu köpek Rezil mareşal da geliyor (Dünkü ayı kadar var Bileklerinde bürosunun künyesi bağlı!) (Buyursunlar ey efendiler yemek soğumadan zehirli bedenime buyursunlar!) Tanıktır yakın dostlar onlar söylüyor: Bütün bunlar yaşandı İki uçak birden havalandı gökyüzüne Ve bin yıl sonra araştırıldı nava limanındaki korku Polisin gözetiminde Bizi sahiplenen gitti: gökyüzünde olsa bile Ektiğiniz yanardağtnın lavları bileolsa Tükenecelc Ey ekilen... (yediler ve bizde öldüler, miras kalan yataklarında söz de tükendi!) SAYFA 1B