Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Paul Gauguin'in hem barbar hem de uygar dünyada, gördüklerini, yaşadıklarını açıkça ve korkusuzca yazdığı Paris 1848 Markiz Adaları 1903 yıllarını kapsayan günlüğünde Strindberg'in Gauguin'e yazdığı bir mektup, Acnille Delaroche'un Gauguin'in resimleri üzerine bir incelemesi, Gauguin'in çağının ressam ve yazarları üzerine düşünceleri ve ressamın desenleri de ayrıca yer alıyor. FATMA ORAN Yalnızlığın ve vabaniliâin ressamı günlüğünde onların yalandolanla dolu olduğuna parmak basarak der ki: "Bugünlüğü istemiye istemiye tutuyorum. Içtenlikten uzak içtenliği beni yoruyor. Kimin için yazıyorum? Kendim içinse, onları ncden yayımlıyorum? Okurlar içinse, neden kendimle diyalog kurmuş gibi yapıyorum?" Leautaud'ya göre ise bu iş yaratıcılık falan istemez, yeteneğe de gerek yoktur. Kısacası, koskoca bir sıfırdır. Günlük ustamız sevgili Salâh Birsel'e kalırsa günlükleri edebiyatın bir türü durumuna getirmek yazarın kendi elindedir ve günlükçüler, kimine ıvır zıvır gelebilecek görünümlerin altında çok şeyler anlatırlar. Paul Gauguin'in ''Mahrem Günlük"ü dilimizde I V ^ Aven'de O'nun çevresinde JL C/ toplanan Serusier, Charles Filiger ve Denis gibi genç sanatçılar, O'nun görüşlerinin Edouard Vuillard'la PierreBonnard'a aktarılmasında roloynamışlardır. Norveçli ressam Edvard Munch sanat konıısunda O'na çok şey borçlu olanlardan biridir. Başta Matisse olmak üzere fovistler de O'nun renk kullanımından büyük ölçüde yararlanmışlardır. O'nun ilkelciliği ve üslubu yalınlaştırmacı tutumu genç Picasso'yu büyük ölçüde etkilemiş, Siyahların sanatında estetik değer görmesini sağlamış, dolayısıyla da Kübizmin doğmasında rol oynamıştır. Almanya'da da etkisi çok büyük olmuştur. O, algı ve görsel imge arasında gizemli bir denge kurmayı Daşarmışeşsiz bir sanatçıdır. O, Paul Gauguin'dir ve Gauguin 200l'in sonlarına doğru Türkçeye çevrilen Mahrem Günlük adlı kitabıyla resme ilgi duyan okurların kitaplıklarında yerini almıştır. 1 O 89 ' 90 y |llarlnda Port Bir yazarın, bir ressamın, bir sinemacının, bir tiyatrocunun, bir müzisyenin günlüğü yoksa, iç dünyası, kendisiyle ve sanatıyla hesaplaşması davoktur;yani kendisi de yoktur.Hergünlükbirportre.bir öykü, bir anı, bir tarih yazısıdır. Günlük bir övküdür, evet; bir yaşam diliminin, belli bir sürenin, bir ydın, bir sürü yılın, bizim özyaşamımızın öyküsüdür. Bu anlamda Mahrem Günlük de Paul Gauguin'in öyküsüdür. Babası Orleanslı bir gazeteci, annesi FransızPerulu bir melezdi. 7 Haziran I848'de Paris'te doğdu. III. Napoleon'un hükümet darbesinden sonra ailesi I85l'de Lima'yayerleşti. Dört yıl sonra Paul annesiyle Orleans'a döndü. On Gauguin efsanesl yedi yaşındayken denize açılarak altı yıl şi"Defalarca anlatıla anlatıla çarpıtılan leplerde çalıştı ve dünyanın pek çok yerifantastik bir Gauguin efsanesi" oluştuni dolaştı. Ama okuru sıkmamak için değundan fakat bunıın doğru olmadığınniz yolculuklarını günlüğünde anlatmıdan yakınan oğul Emfle Gauguin'in yor. Kaptan yardımcısı olarak ilk seferini önsözüyle başlıyor Mahrem Günlük. (Havre'dan Rio de Janeiro'ya) Luzitano "Bu günlük tamamlandığında babam ile yaptığını bilin, yeter. O zamanlar çok Markiz Adaları'ndaydı. Ölümünden sonküçüktü ;on yedi buçuk yaşında olmasıra yayımlanmak üzere ya da bu olamıyorna rağmen on beşinde gösteriyordu ve ilk sa Paul Gauguin'dcn bir hürmet nişanegünanını Havre'da işlemişti, denize açılsi olarak kabulü için Mösyö Andre Fonmadan önce. Çok yakışıklıydı ve kalbi detainas'a gönderdi. Fontainas yayıncı buli gibi çarpıyordu. Zaten günlüğünde lamadı, bu yüzden günlük (yasalar ve kendini olduğundan ne daha iyi, ne de dakorkular aracılığıyla) annem ve kardeşiha kötü tanıtmak gibi bir gayesi var Game geçti. Annemin ölümünün ardından uguin'in. 1871'de bunları Ingilizce okuyanlara sunuyorum. Paris'te borsa işleriyUcuz burjuvalık belki de." le uğraşan bir rirmaEmile Gauguin için bu günlük, eşi buda çalışmaya başlalunmaz bir kişiliğin aynası anlamını tayan Paul Gauguin şıyor. Babasıyla ilgili anılarını şekillendi1873 'te Danimarkalı riyor, canlandırıyor; babasının iyiliğini, Mette Sophie Gad'la mizah gücünü, asi ruhunu, bakış açısının evlendi. "Danimarnetliğini, ikiyüzlülüğe ve yalana duyduka'dan nefret edeğu aşın nefreti gözlerinin önüne seriyor. rim, ikliminden, inGauguin, Andre Fontainas'a ilişikte sanlarından.Danişu noda gönderiyor günlüğünü: marka'dan nefret "Mösyö Fontainas'a edişimin bir sürü seHepsi bu işte / Yalmzltk ve yabanilikbebi var.Fakat bunten Joğan / Minmez bir duyguyla yola çtlar insanın kendine kan / Hırçtn bir çocug'un basıboş masalla saklaması gereken n / Güzelliği ara sıra yansıtan ve her zaözel sebepler." man için güzeüig'in kişisel olan güzelliAynı yıl özel kolekğin Insanca olan tek vüzelliğin Aşığı ol siyonunda Corot, muş bir çocuğun masallart." Delacroix ve Millet'ten resimler buGünlük. Nedir günlük? Onu güncel lunan koruyucusu olaylar dışında tutabilir miyiz? TutabilirGustave Arosa ile sek bu neyi anlatır? Günlüklerin temelinarkadaşı borsa simde yatan içtenlik yerini bir burukluğa, bir sarı Emile Schuffeyapmacıklığa bırakmış olmaz mı? necker'in etkisiyle Aslında günlüklerin doğru dürüst bir sanata karşı ilgi duytanımı da yapılmış değildir bugüne kamaya ve resim yapdar. Polonyalı romancı Gombrovvicz maya başladı. Çok Günlük blpöyküdüp geçmeden öftrenim görmek ve canlı modelden çalışabilmek için bir stüdyoyla bağlantı kurdu. "Viroflay Manzarası" adlı resmi 1876'da Resmi Salon Sergisi'ne kabul edildi. Izlenimciiiğe yakınlık duyarak 187681 arasında Manet, Cezanne, Picasso, Monet ve Jongkind'in resimlerini topladı. Gauguin 187576yıllannda Camille Pissarro iletanıştı veonunlaçalışmaya başladı. Çizim ve boyama tekniğini geliştirebilmek için sürekli çalışıyordu. 1880'de izlenimcilerin beşinci sergisine katılmaya çağrıldı; çağn 1881 ve 1882'deyinelendi. Gauguin tatillerinde Pissarro ve Paul Cezanne ile resim yapıyor, ilk yapıtlarında belli bir becenksızlik vekaranlık renklergörülmekle birlikte hızla yetkinleşiyordu. Bu çalışmalar kendini gittikçe resme kaptırmasına ve 1883 'te Paris Borsası kapanıp işsiz kalın ca da her gün resim yapmaya karar vermesine yoı açtı. Bu karar Gauguin'in bütün yaşantısını etkiledi. Kansıyla dört çocuğunu geçindirecek başka bir geliri yoktu; resimlerini satın alan da çıkmıyordu. 1884'te ailesiyle birlikte Kopenhag'a yerleşti,amakansınınailesincehoş karşılanmadı ve evliliği son buldu. 1885'te sanatçı olmak uğruna her şeyden vazgeçerek Paris'e döndü veyoksulluk içinde yaşamaya başladı. Sağlığı bozulmuş, toplum dışına mlmişti. Zamanla Avrupa'dan ve uygarlıktan nefret etmeye başladı. Burada duralım biraz; çünkü oğul Gauguin, sanat tarihçilerinin yıllar yılı yazageldiği bu hayat hikâyesine karşı çıkıyor, uydurma buluyor. Emile Gauguin'e göre babası sanat uğruna borsayı bıraktı ve Tahiti'ye gitti. Karısı onun resim tutkusuna duyduğu saygıdan ötürü gitmesine razı oldu. Gauguin, kimi zaman en kaliteli keten masa örtüsünü tuval yerine, kimi zaman en güzel iç etekliğini boya silmek için kullanarak kansını kızdırmak pahasına resimle uğraşıp durdu. Sanat uğruna borsayı tamamen bırakması 1882'dedir. Gauguin seyahatleri sırasında ve Tahiti'ye yerleştikten sonra da ailesiyle bağını koparmadı. Biz gene kaldığımızyerden vebildigimiz yoldan devam edelim: Gauguin rengin anlatım olanaklarıyla ilk kez 1886'da Georges Seurat ve Paul Sıgnac'ın yapıtlarıyla karşı karşıya geldi ve aynı yü gittiği Bretanya'daki PontAven'de çalışmalannı renk üzerine yoğunlaştırdı. 1886'da Paris'te Vincent van Gogh ile tanışması ve 1887'de Martinique Adaları 'na bir yolculukyapması yaşamını büyük ölçüde etkiledi. Resim konusunda benzer düşünceleri olan van Gogh'un isteği üzerine 1888'de birkaçhafta Arles'da onunla birlikte çalıştı, ama bu ortak çalışma denemesi çok tatsız biçimde son buldu. "Arles'a geldiğimde Vincent kendisini bulmaya çalışıyordu, biraz daha yaşlı olan bense olgun bir adamdım. Fakat ben de Vincent'a bir şey borçluyum. O da ona yararlı olduğum bilinciyle, resim hakkındaki kendi fıkirlerimin doğrulanmasıydı. Ayrıca da zor zamanlarda insanın ken dinden daha mutsuz olanların varlığını hatırlaması." Martinique gezisi ise Gauguin'in tropik manzaraların parlak renklerini ve duyuları okşayan tadını keşfetmesini, ilkel toplulukların yaşamındaki doğal güzelliği duyumsamasını sağladı. Gauguin'in resim aracılığıyla duvgulardan kurtulmayı seçmesi Izlenimciliğe tepki duymasına yolaçtı. 1888'den sonra ilkel sanatı temel alarak bu sanatın tinsellikten yola çıkarak doğayı değerlendirdiğini, gelişmiş denen sanattn ise duyumsallıktan yola çıkarak doğaya hizmet ettiğini ve böylece doğalcılık denen büyük natanın ortaya çıktığını ileri sürdü. Anlaşılablllr Imgeler Sanatuğruna Gauguin, doğalcılığın hatasını yok etmek için ilkel sanata yöneldi. PontAven'de vitray, el yazması ve halk sanatı konulannda geniş bilgisi olan Emile Bernard'dan farklı bir resimsel betimleme anlayışına varmanın yolunu öğrendi. Bernara ona bu sanatlarda doğanın taküt edilmediğini, resimdeki imgenin birbirinden kalın, siyah dış çizgilerle ayrılmış saf renk alanlanndan oluştuğunu anlattı. Bireşimcilik (Synthetisme) adıyla bilinen bilınen akım bu düşünceden doğdu ve en iyi anlatmına Vaazdan Sonra Hayal (1888, Iskoçya Ulusal Galerisi, Edinburg), Günaydın Bay Gauguin (1889, Narodni Galerisi, Prag) ve San Isa (1889, AllbrightKnox Sanat Galerisi, Buffalo) gibi resimlerinde ulaştı. Gauguin ilkelciliği kolay anlaşılabilir imgelere olanak tanıdığı için benimsedi. Kullandığı basit renk uyumlarıyla imgeleri yoğunlaştırıyor, ayrıca resmin göze hoş görünmesini istediğiiçin süslemesel etkılerden yararlanıyordu. Bütün bu çabaları bir düşünceyi resmetmek içindi. Bu yüzden de simeeselcilerin öncüsü olarak kabul edildi. Bütün yapıtları burjuva uygarlığının insan ruhunu yok eden madueciliğine bir karşı çıkış niteliğindeydi. 1891'de Isveçli oyun yazarı August Strindberg'e yazdığı bir mektupta uygarlığın yalnızcaacıverdiğinden, oysa ilkelliğin kendisini yeniden yarattığından söz ediyordu. Gauguin böylece 188990 ve 1894'te Bretanya'daki PontAven ve Le Pouldu'da 189193 ve 18951901 arasında Tahiti'deve 190103 arasında da Markiz Adaları'nda doğal kadın ve erkekleri betimleyerek yaşadı. 1889'dan sonra sağlığı gittikçe bozulan Gauguin, sürekli acı çekmeye başladı. Yerli halktan yana olduğu için hükiimetin uyguladığı baskı rejimine karşı çıkıyor ve sık sık yetkililerle çatışıyordu. Bütün bunların getirdiği hüzne karşın son resimlerinde gene umutve dinginlik vardır. Paul Gauguin'in bir sanat eseri görünümünde bir kitap ortaya çıkarmak hevesine kapılmadan hem barbar hem de uygar dünyada, gördüklerini, yaşadıklarını açıkça ve korkusuzca yazdığı Paris 1848 Markiz Adaları 1903 vıllarını kapsayan günlüğünde Strindberg'in Gauguin'e yazdığı bir mektup, Achille Delaroche'un Gauguin'in resimleri üzerine bir incelemesi, Gauguin'in çağının ressam ve yazarları üzerine düşünceleri ve ressamın desenleri de aynca yer alıyor. iyi okumalar... • Mahrem Günlük/ Paul Gauguin/ Çeviren: Ebru Kıltç/îthaki Yayınları/ 176 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 625 SAYFA 8