26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Karga oğlu karga (SY, s.78) Hele bu yarı aydınlar bir de insanların başına yönetici yapılmış ise," Vay benim köse sakakm". Bir şiirinde bu durıımıı develerin öfkesiyle açıklar (SY, s. 85): Bilinen fıkradır: Deveye yükün ağır mı? Demişler. O da sıkıntım yükümden değil, devecinin önümüze rehber koyduğu eşeğin ardından yürümek demis. Yaylaya benzettiği ülkede insanlar pelperişan olur ve haksızın hakkından gelecek bir Köroğlu'na gereksinme duyarlar. Sözlerle, parlak nutuklarla (SY, s. 87) işi götürmeye çalışanlar, ülkeyi "dipsiz kileboşambar"a(SY, s. 81) çevirirvevatandaşı açmazaçıkmaza mahkum ederler: Çapraşık OGUZ TANSEL'İN BİYOGRAFISİ BEKTAŞI DEDİKLERİ M.fn ElogluO|u> T»n»«l i/m Dağı OpmelerŞiirler ğ /()£uz /() 'lansfl/YKY/10Gs Bektaşi Dedikleri ş IM blgJO& IMtlın blogJuO&uz Yamel/Adam Yayınlan/154 r Tutkuları özentili yozlar Gemiaslanları, soytarılıkta Usta nedenli, hinoğlu hinler. (DÖ, s.87) Yarı aydınları o, "çöpten değersiz süprüntü sürüleri/ Bölüşme bilmeyen kabak kafalar, Sevgi, sevi bilmeyen erdemsizler" (DÖ, s.73) diye nitelemekten çekinmez. 2. DİN BEZÎRGANLARI Oğuz Tansel'in hiç sevmediği ikinci tip de, dini kendi çıkarları için kullananlar. Din istismarcısı tipini "sakalcı" olarak resmeder. Sakal bırakıp insanların gözünü boyayanları (DÖ, s 104), bilgiyi, bılimi göz ardı edenleri, bir de sakalı isme, hitap sözcüklerine taşıyanları hicveder. Oğuz Tansel'in son dönem resimlerinde sakallı olduğu gözden kaçmaz; ancak bundan duyduğu rahatsızlığı dile getirir. Meğer yaşlılık sonucu görme yeteneğini kısmen yitirdiğindenmiş sakal bırakması: "Benimki körlükten, tez yakmalı!" dıye de söylenir. Vay Benim Köse SakaJım Açmaza bağlıyordu, çıkmazı, Yeryuvarı yerli yerinde; Kişüer şaşkın, bunalmış, Buruk çıkışların dönüşünde, Yollar boş, ay ışığı kaygılı (...) Sııdan ucuz yiğitlik sözle! (DÖ, s.84) Sahte aydınların, vasat insanların baş köşeleri tuttuğu, köşe dönmecilere duyufan özentinin semirdiği bir toplumu "şirazesi fırtmı^" ve "kuşatılmış" olarak görür: Nedenli Karanlık 1915 yılında Bozkır'ın Meyre köyünde doğdu. Îstanbul Edebiyat Fakültesi'nde okudu. Fakülteyi bitirmeden başladığı öğretmenlik yaşamı 1969 yılında emekli oluncaya kadar sürdü. Türk edebiyatının özgun şairlerinden olduğu kadar, bir masal ustasıdır. Konya Lisesi'nde öğrenciyken öğretmeni Pertev Naili Boratav'ın yönlendirmesiyle biJimsel araştırmalara girişti. Gerek mesleği gerekse özel gayretleriyle dolaştığı yerlerden derledigi masallarla Türk folklor ve edebiyatına büyük katkılarda bulundu. 194246 yılları arasında Amasya'dan derledigi masallardan bir bölümü P.N. Boratav ve Prof. Wolfram Ebernart tarafından hazırlanan Türk Masal Kataloğu'nda yer aldı. 1977 yılında ise masallanyla Türk Dil Kurumu'nun Çocuk Yazını Ödülü'nü aldı. 195055 arası Konya Öğretmen Derneği yöneticiliği de yapan Oğuz Tansel, Konya'da ilk resim, fotoğraf, şiir sergisinin öncülüğünü de yapmıştır. Bugün ünlü birçok ressamımi2in ük sergileriniOğuzTanselorganizeetmiştir. 30 Ekim 1994'te yitirdiğimiz Oğuz Tansel'in "Savrulmayı Bekleyen Harman, 1953", "Gözünü Sevdiğim, 1962 , "Bektaşi Dedikleri (Metin Eloğlu üe birlikte), 1977", "Sarıkız Yolu, (Toplu Şürler), 1982" başlıklı şiir ve "Altı Kardeşler, 1959", "Yedi DeveJer, 1960", "Üç Kızlar, 1963", "Mavi Gelin, 1966", "Allı üe Fırfırı, 1976" adlı masal kitapları yayımlandı. • (...) Hesabı görülür sakal verenin. BİRİ, BIRİLERİ sakal saydırmada! Yüzsuz sakaJcı, görmezlenir gerçeği! Duysun, değirmenli göbek sakal... Sakalcının, kökenine kibrit suyu. Oğuz Tansel'in sevgi anlayışı Yunus Emre'ye ve onun etkilediği Bektaşilik mistisizmine dayanır: Nitekim "Abdal Musa" başlıklı şiirine Yunus'un şu dörtlüğünü epigraf yapar: "Dört kitabın varsaeğermanast/Sen sana nesanırsan ayruğa da onıı san". (DÖ, s.69) Ayrıca burada Bektaşi büyükleri Hacı Bektaş, Hacım Sultan, Geyikli Baba, Kaygusuz Abdal, Hatayi ve Pir Sultan Abdallar anılır. Böylece o, zamanın eskitemediği "temel insancıl yasa" diye nitelediği "Elin tek, Dilin pek, Belin berk" kuralınca Türk tasavvuf düşüncesi Bektaşiliğe yakın durur. "Abdal Musa" şiirine dönelim. Burada Oğuz Tansel'in sevgi ve hoşgörü anlayışı yukarıda anlattığımız mistik tutumla karşımıza çıkar: 3/ îlkeliler yaşar erce. Bencil, varsıl, gösterişci, Burnu büyük noşgörüsüz, Hadbilmez, kötüden kötü. Yedi deniz avucumda, Ateşten, sudan gelmedik Bir görürüz insanları, Her varlığa bir bakarız; Kin, küfür bulunmaz bizde Evren, varolmuş sevgiyle. 4/ Almalı'da iki ermiş; Hem yanar hem yakar diii Kutsal ocağa yörükler Kan verirler aktöreli. Ayna, aynada görülen Bir olur gerçek sevide. "Elsiz, dilsiz olsak da" Yaşantımız sağtöreli. Özgürlük bayrağı yanmaz. Yakılmaz, sönmez ışığı. (DÖ, s.70) Şair Metin Eloğlu ile birlikte şiir diline aktardıkları (Bektaşi Dedikleri, îstanbul 1995: Adam Yayınları) Bektaşi fikraları da onun bu yönüne tanıklık edebilir. Halk edebiyatında "Bektaşi fikraları'nın kahramanı; kaba sofulan, bağnazları, dinin biçimsel gereklerine körü körüne bağlanıp bunu insanlar üzerinde baskı aracı olarak kullananları, dini kendi çıkarlarına alet etmek için kendi kurallarını Tanrı buyruğu diye ileri sürenleri, düşünce özgürlüğüne saygı duymayanları ince alaylarla iğneler." (Büyük Larousse, C. 3, s.v.: Mılliyet Yayınları) SONUÇ Bektaşimeşrep bir bakış açısına sahip olduğunu düşündüğümüz Oğuz Tansel'in yukarıda çok geniş gibi görünen hoşgörü yelpazesinin smırlarını, işte bu meşrebin içinde buluruz. Nedir bu sınırları belirleyen anlayış? Bektaşi düşüncesinin temei karakteristiğini, kaba sofuların ve ideologlarm biçimsel dayatmacılığına karşı çıkmak ve insana değer vermenin en büyük erdem olduğu şeklinde ortaya koyarsak, Oğuz Tansel'in neden özellikle din istismarcılarına ve sözde aydınlara karşı çıktığını da anlarız. SY: SARIKIZ YOLU. Toplu Şürler. îstanbul 1986: Yaz Yayınları. DÖ: DAĞI ÖPMELER. Îstanbul 1999: Yapı Kredi Yayınları, Şiir: 116. KISALTMALAR Şirazesi fırtmış toplıımda Yaşamak, zorun zoru kartalca; Kırabilmek kolçaklı kuşatmaları, Geçirip başından aşağı Değirmen taşını omzunda taşımak. Bayağılıklara yetmez özveri. Ferhat, Kerem benimle yarışamaz! Sahtecilerin değil harcı, Doğruyu, güzeli, mııtlu kılmak, Çelişkiye batmadan savaşımda Kelle koltukta dev gücü gerek. Aydın sanılan iiçkâğıtçılar, Kasıntı, iki yüzlüler, Erdemsiz uğrular anü şanlı! lerini günümüz içinde sürdüren "Oğuz Tansel Masalları nı incelemeli.. Oğuz Tansel'in hayırlı evladı Ülkün Tansel'den yayınlanmayan derleme masallar külliyatının kopyalarını istemeli.. Tansel adına, yeni yeni masaJ dizileri hazırlamak için yayıncılar işe koşulmah.. Abartmadan söylüyorum; dünyaca ünlü, "Türk Masal Babası" olarak tanınan, rahmetli Eflatun Cem Güney'den geri kalmaz ustalıktadır Oğuz Tansel.. Tansel'in Ankara, îstanbul, Izmir gibi büyük kentlerde yüzlerce sanatçı dostu olduğu birgerçekti. Gençlik, orta yaşlılık dönemlerinde; Konya'da, hiç nak etmediği çirkin propagandalardan bıkarak, Konya'yı bırakıp gidebilirdi. Kitaplarını koıayca yayımlayacağı, büyük ilgi göreceği, sanat için her türlüödüle kavuşacağı büyük kentlere Konya'yı tercih etti. Konya'nın, 1940'larda, ellilerde küçücük bir Anadolu kenti olan Konya'nın "On bin yıllık kutsal bir kültür toprağı" olduğunun bilincindeydi. Babasının toprağını toprağı bildi; her çileye göğüs gererek "AydınlatmacıJık" gibi zor Dİr görevi seçerek emeğini Konya çocuklarından esirgemedi. Konya'nın; ahnteri göznuru, nice kuşakların ömrü pahasına, bir îstanbul, bir Ankara olmasını istiyordu. Oğuz Tansel'in kuşağı Konya için çok şey yaptı. Balık bilmezse Halık bilecek, elbette... Biz, ilk gençlik yülarımızda, Oğuz CUMHURİYET KİTAP SAYI 624 Sakal bilgine, yakışır ancak, Aksakal, Icarasakal, topsakal, (...) Domuzuna sömürür, göz küller. Kılında kut bulur bilisiz. "Hacıbaba, hacı dayı, hacıemmi..." Kimi tekesakal, sakalsız tilki, Güzeli: Ali Şah'la Zeus Babanınki. Tansel'i gerektiği ölçeklerde değerlendiremedik. Tansel, "Konya sevgisi ve Konya sevdası" için binbir mihneti göğüslerken; onunla aynı yaş kuşağından Sıraç Aytıntaşbaş, Memdun Yavuz Süslü, Kemal Or, Veli Demiröz, Arif Bilge, îbrahim Aczi kendi yazdıklarıyla, araştırmalarıyla büılerce sayfalık kültür birikimleri ürettiler.. Hepsi nur içinde yatsın. Hepsinin paha biçilemez yazın ürünleri, gazete koleksiyonlarınaa gün ışığına çıkmayı bekler. Ankara'da nice yıllar sonra Oğuz Tansel'in oğlu, yüksek mühendis Ülkün Tansel'le tanıştık. Son yıllarda Hoca'nın sağlığını hep Ülkün'den öğrendik. Ülkün Tansel, birkaç ay önce, bir telefon söyleşimiz sırasında; babası Oğuz Tansel'in yayınlanmış, yayınlanmamış eserlerini en iyi şekilde geğerlendirmek istediklerini söyledi. Özellikle yayınlanmamış folklor birikimlerini, mektuplarını, kitaplarını bilimsel araştırmalar yapan bir vakfa bağışlamayı düşündüklerini anlattı. Gerçekten sevindirici bir karar. Bilgisi ile, iyi huyu ile, sevecenliği ile babasına yaraşır bir evlat olan Ülkün Tansel'in bu hayırlı girişimi başaracağına inanıyorum. Bütün yaşamı boyunca, halkının hayrına olan her şeyin peşinde koşan, gerçek bir öğretmen olarak yaşayan Öğuz Tansel; bence, en anlamlı olarak şöyle tanımlanabilir: "EMEĞÎNl KONYA'YA ve KONYALI'YA ADAMIŞ BÎR KONYA AYDINI"... • SAYFA S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle