06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

11 ü ü Küllere, yeni doğan güneşe ve sönmüş bir lambaya uvanıvon nen/ane" George Mackay Broıvn / Şiirler / Çeviren: Gökçen Ezber Şaşkınlık içindeydi, 'Ayı' ve 'kaktüs'ü birbirlerine anlatırken. Yüz elli çocuk, Büyülenmişti çevrelerindeki havvanlardan, Balıklardan, kuşlardan ve böceklerden. Sonu sanki hiç gelmeyecekti o günün, Taki, Onları adava çağıran yaşlı büyücü Onlara seslenene kadar: "Güneş battı! Eve gitme ve dünyada bilge olma zanıanı!" Yüz elli çocuk, Dağınık yataklarda uyandılar. Uzun, çok uzun bir zaman geçti. Bu çocuklar, kendi ülkelerinin başkanları oldular, Bembeyaz saçlanyla, ağırbaşlı ve saygın oldular. "Özgürlük", "Gelişme" ve "Barış" hakkında önemli konuşmalar yaptılar. Zaman zaman birbirleriyle konuştular, Uzaklardan soğuk seslerle. Hepsi ötekine, gizli casuslar saldı. Sınırları durmadan oynayan haritalar çizdiler. Döndürüp durdular masalarındaki dünyaları. Ve sonunda, ak saçlı bir Başkan, Haritasında Çocuklann Adası bu gördii. Birden sızladı yüreği. Ama artık çok geçti. .• Binlerce füze fırlatılıyordu sağda solda. George Mackay Brown (19211996), İskoç bir şair ve romancıdır. Orkney'de doğmuş ve yaşamı boyunca orada kalmıştır. Yine İskoç bir şair olan Edwin Muir tarafından yüreklendirilen George Mackay Brown'ın iîk yapıtları 1954 yılında basılmıştır. Edinburgh Üniversitesi'nde aldığı yüksek lisans eğitimini, Gerard Manley Hopkins üzerine yazdığı bir tezle bitirmiştir. Şiirlerine genellikle Orkney Adaları'ndaki yaşam, doğa manzaraları, balıkçılık ve çiftçilikle ugraşan yerli halk kaynaklık eder. 1971 yılında yayımlanan şiir seçkisinin adı "Fisnermen With Plougs" yani "Sabanlı Balıkçılar "dır. Şiirlerinde ayrıca, Orkney tarihi ve mitolojisi, adaların kayalık yapısı ve arkeolojisi gibi unsurlar, petrol endüstrisinin ve nükleer tehditlerin karşıt etkileri ile yüzleştirilir. Seamus Heaney ve Glyn Maxwell gibi tanınmış Ineiliz şairler, Mackay Brown'ın yapıtlarından övgüyle söz etmektedirler. PERVANELERIN DANSı Bir Yılbaşı Kartı Ocak, buzdan tacıvla gelir. * Şubat, eriyen kar damlalarıdır. Mart, kızaran yanaklardır! Sonra Nisan gelir, kuzu ve nergis sürüleriyle. Turbaları ve akıntılanyla Mayıs. Kuzeydeki gece ateşini örter Haziran. Temmuz, uzun ve mavidir acıbaklalar gibi. Mısırların kesik kaplarını taşır Agustos. Lambadan sarkan tozlu örümcek ağlarıdır Eylül. Ekim, ehnaları ve hndıklarıyla tatlı Dİr cadı. Gölgelerin ve azızlerin yuvası Kasım. Arafık, kar tanesi ve yıldız. Aralık hanında, bir ateş, Bir dilinı ekmek, bir şişe şarap. Gezginler, varsıl ve yoksııl, yollara düşmüşler. ÇOCUKLARIN ADASI Gümüs sakallı bir adam davetiye yazdı, Her ülkeden bir kıza ve oğlana, Bu adada birlikte piknik yapmaları için. Bir sabah, art arda geldiler adaya. I lepsi de çok sevmişti siyah çocuğu Çiınkü simsiyahtı abanozgibi. . ' ı.' Çinli luzı da çok sevmişlerdi, Çünkü sapsarıydı bir yıldız gibi. Eskimo çocuk da hoşiarına gitmişti Çünkü çok tombuldu ve denız ve balına kokuyordu. Bal rengindeydi, Yunanlı kız da. Ayrıca sözleri ve soluğu da bal gibiydi. Arap çocuk, Tarlalarda koşııp dıırdu Yahııdi kızla. Ve bırbirine karışan sen sesleri, Eski zamanlardan kalan bilge bir arpın övgüsü gibi çınladı. Sıbırya'dan bir kız ve Arizona'dan bir oğlan, ÇÖL TÜRKÜSÜ Şair dedi, Kitnse övmeyecek güzellihni. Jek başına yaşamali ve tek başına ölmelisin. Üç gezgin çıktı sabahın içinden. Oyalandılar. Tütsümü karıştırdılar. Ve yollanna devam ettiler. Yagmur ya da gölge yoktuGüneşin boğucu yaldızını yuttum bütün gün. Bir yıldız başını kaldırdı. Ve sanki bana bir şeyler mırıldandı, Her şey zamanın ötesınde yapıldt, Yıldız ve jür, taş ve tebeşir Ekmek peşinde kosuyorum şimdi, Altın taşıyan üç aaamı. Geceyansı, bu yıldız kalabalığı, Kadehime çiğ saldı şarap gibi. ' ' ' • PERVANE Camdan cama uçuyor pervane Ağustos'ta, Nerede bir ışık görse. tşre kemanını çalıyor yaşlı Sammy Pencere camındaki pervanenin tatlı yakarışı, Yitip gidiyor kemanın tiz sesinde. Bir sonraki bahçede, • Ders kitaplarını okuyor iiç çocuk. Cama konuyor yıne. Yitip gıtnıış çocuklar, Labirentlerin, limanların dizelerin ve cebirin içjnde IDevam er gezmeye, pervane. Siit sa^ıyor kadın ahırda. Sıcaktan ııyıışmıış könek, ••' Hırlıyor camdaki vızıltıya. Kimse yardım etmeyecek mi yitik bir pcrvaneye? tstedi^i tek şey Altın sarısı bir ot çignemck, Ozelliklc lambadaki sarılık. , Ay çok uzaklarda. •' . • Sonraki üç bahçede: (^ıftçiler bira ıçıyordu bir kupadan Ve bir çorap örüyordu yaşlı bir kadın. Bajj başa vermış bir çıft, Kcseden çıkan gümüjjleri sayıvor • Kirli bir masanın iizerınde. Korkuttu onları pervanenin nazik tıkırtısı. Ah, sepetını onarıyor balıkçı kulubesıntle, Küçük bir îijik huznıesinde. SAYFA 18 CUMHURİYET KİTAP SAYI j 599
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle