Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
A 6 U 8 T 0 S 2 0 0 1 • Timuçin özyürekli, Cemil Kavukçu'nun yeni kitabı "Gemiler de Ağlar"ı değerlendirdi 3. sayfada U Ahmet Günbaş, Zeynep Aliye'nin "Yüz Yüze Edebiyaf'ın baktı 6 sayfada • Nur Anoğul, Gürol Sözen'in 'Anadolu'sunu değerlendirdi 20. sayfada • "Karnından Konuşanın öyküsü" kitabı üzerineikiyazı u sayfada Diline zil zurna aşık bir oykucu • •• KlTAP Cumhuriyet I Z E Ilk öykü kitabı 'Seslerdc Başka Sesler' 1997'de Can Yayınlan'nca yayımlandığında, Faruk Duman 23 yaşındaydı. Ilk kitabıyla, 1998 Orhan Kemal ödüllcri öykü dalında ikincilik aldı. lkinci öykü kitabı 'Av Dönüşleri' ile 2000 yıhnda Sait Faik Hikâye Armağanı'nı kazandı. Kısa sürede çok yol kat edcn, edcbiyat eleştirmenlerinin dikkatlerini üzerine çeken, bu, diline zilzurna âşık usta öykucüyle son yapıtı 'Nar Kitabı' üzerine konuştuk. HASAN ALİ TOPTAŞ Faruk Duman N ar Kıtahı'nm ılk bolumu, Kedı'çın Masallar. Bız de 'Kedi'gn'den baslayalım mu Tabii, "Kedi Için" olarak hiç düşünmedim onu bcn. 'Kedı'çin' biçiminde geldiği için yaz dım. Burada, öyküyiı esinleyen şey olarak hem sözcuğün estetiğini, hem de gönderme yaptığı kültürü düşünmeli galiba. Senin'çin, onun'çin diye diye, bu sözün yazıya yansıyışında. Yani kâğıdın üzerinde, yani onu kendimiz kendi vurgularımızla okuduğumıızda, daha kişisel anlamlar da yüklcyebiliyoruz. "Kedi'çin" mesela, kediye benzer, kedicil gibi şeyler de çağrıştırıyor bana. Bana 'Kedı'çın'ın kuüammtnda unın yazınsaltavrını gihleren bır şey de varmış gıbı gelıyor. Hem okuru hır yana bırakan, hem de onu da ıçıne alan genış ve derın bır tavırdan soz edtyorum. Ayrııa, kedi ve 'çın kelımelert bınncıl anlamlartmn ötesınde nelerı ımliyor, biraz söz eder mısin? Elbette, yazarın, kendisi için önceleyeceğı bütün sınırlamalar, yazının içindeki ruhu öldürüyor. Bir sınırlama, bir 'için', diğer 'için'ler için bir peşin sürgün anlamına geliyor. Çünkü ashnda hiçbir şey için yazıyoruz, ama bu aynı zamanda evrenimizin çok uaha geniş olduğu, yani bir yandan da 'her şey için' yazdığımız anlaınına geliyor. Burada benim bütün eskimiş okur ve yazın algılamalanna karşı bir tavır geliştirdiğim de söylenebilir böylece. Kedi de, ayrıca, Çin mitoloiisinin imgelerindendır ve zaten Çin de o masalsı uzaklığı ile başlıbaşına masaldır. Buradan, irili ufaklı her çağrışımla öyküyü yeniden yazabileceğimi de düşünüyorum tabii. Bunda, bu söyleyişin beni asıl çeken tarafı ama, halk şairlerinin söyleyisine ağmış esneklık, bir de belirli sozcük ve kalıpların, bizim sözlü edebiyatımızdan yola çıkarak, bütün bir CUMHURİYET KİTAPSAV/ 5 9 9 anlatı evrenimizi şaşırtıcı bır biçimde kavraması. Sım di, bıırda, benim, Tıirkçenin belli yaklaşımlarla, hem bir dili, hem de bir yaşama biçimini bize bir fotoğraf açıkJığı ile gösterebıleceğı yönündeki takıntımın da etkisi var. Benzer sözcük ve kalıplarla kitabın bütününe aynı rengi vermeye çalıştım. Ama bölümler arasında farklılıklar olduğu da doğrudur. Öykülerınde, okura süreklt boşluklar bıraktyorsun Okuru öyküyü tamamlamaya, yazmaya davet edtyorsun. Bır tür ışbtrltg'ıne tlk kitabtn Seslerde Başka Sesler'den bu yana böyle bu Hatta, 'Nar Kitabı'nda, cümlelerde de boşluklar btrakıyorsun Bazı kelimelerı okuryazsın diye yazmtyorsun Sö'zgelımt, "Çığlıkaratarakdogrulduydum, lambayı sonra, ter içınde." cümlesindekt gibı. Bu kullanımın ardındakı anlayış ve duşunce nedtr? Metinlerimde, şimdi bir okur olarak bakınca bunu rahatça söyleyebilıyorum, okuru ışbirliğine çağırdığım doğrudur. Açtığım boşlukla okurun metnimi beslemesini sağlıyorum. Belirsizlik, metne bır şey kaybettırmiyor, bana kalırsa. Aksine, belirsizlikten besleniyor me tın. "kopukler Masalı' başlıklı öykumde şöyle bır ^cy var: Keyif, sis basmışıdır neşenin, efkâr da üzüntünıin öylesidir. Şimdi, sis, metni belirsizleştiriyor ama, bizim neşe dediğimiz duyguyu da keyfe dönüştürüyor. Bu olduğu zaman keyif\ içindeki eksiği tamamlama hazzını yaşatıyor sana. Keyfin neşeye üstünlüğü burada. Yalnız, burada durup yavaşlığı kabullenmemiz gerekiyor. Bıırası artık tamamdır. Pek çok açıdan deöerlendirilebilecek bir şeydir. Örneğin, sözcük önemliciİr. Sözcüğün nasıl yazıldığı önemlidir, ritmi önemlidir onun. Yavaşlık, yavaş metin, sözcükleri sükunetle okumamızı, onları önemsememizi sağhyor. Burada bir de sözcük artık metnin plastiğidir. Resmin plastik imgelerinin görevini de biraz üstleniyor. Ben okurumun benim cümlelerimden, bu cümlelerin kendisine, artık o cümlenin derdi neyse, onu olduğu gibi, birebir aktarmasını beklemesini istemem. Bu nun olanaksız olduğunu bilsın isterim. Bir cümlenin benden okura olduğu gibi geçmesinin olanaksız olduğunu bilsin isterim. Ne dıyordu Eco: Bir roman bize her Devamı 4. sayfada.