22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T CAPAN Yolcuyum Yolcu. • Muin Basusi / Şiirler / Çeviren: Metin Fmdıkçı Kaside Muin Basusi'nin uzun kasidesinin ikinci ve son bölümünü yayımlıyoruz bu hafta. Savaş kelebekler rengini aldı. Yüzümde, Uyumam için. . •" ' Uyurum. Şimdi çığlığın buluttan dağları çatlatır! Şimdi çığhğın dinlenir, . > *> Ellerimde. Uyurum onunla! Yorgun düştüm gömütlerin çığlığından. Yorgun düştüm gömütlerin yüzünden. Deniz hederim oldu. Sürmesi portakal renginden. Güneş ışınları, Boyalı geyik kınası olur. Gecenin sesi kırık Olur. Karanlığından gün doğar, Birer hurma ağacıydı onlar Uzaklarına gitti çölün. Ey uçan rüzgâr böyle kestiler kanatlannı, Emerek. Bcn bağırsaklarımdan asılı Tannnın yıkanışı Biitün durumlarda. Ses getiren toprak, ' Doğayı dolaşan Doğanın ağacını ve taşını. Göklere bakan guvercini getiren Güvercin getiren, Uzaklaşarak bir noktada kaybolan Harflerin sütünde. Düştüğünde, îlk yalnızlığa düştüğünde, Kaç parmağından bu ağaçların Kaçyaprakdüştü.! , ., Getirdıği yeni sesler Doğada dolaşan. Doğaana çocuklarını doğurur. Toprak doğada karanlığını. Deniz doğada dalgalarını. ' Ve güneş yaradan yara. Paylaştırır süt dolan rnemelerini. Kadıngüneş sur bekçisine Miras. Ey yüzü böyle sönen Yüzümde. Uzaklaşan. Terk ederim dalgaların üstüne. Bana sudan haçer. Bu yüzele döneceğim. , Dalgalar yıkayacak, Yıkayacak derimi, *. Parlatacak. Ne zaman yüzümde durulanacak. Yüzümde çalkalandıkça değişir. Haykırışım yankılandıkça kulaklarım da, Yükseklere kaldırıyorlar tanıklar: Ey yüzüm, Ey naykırışlar, Yukseltin sizinle olgunlaşana kadar, Gece gibi gün ortasında Yoğrulan maskotun çamuruyla. îçine doldu yazmadığım Kasidevle. Gömüfene kadar, Ekmediğim Biçene kadar. " Ah daralan gömütler, Toprağı daralan tanrı. Kaldırıp havada söktüler • ' Yünlenni. SAYFA 18 Ellerimizle aradık tannnın ceplerini Taşlarla lağımlarda. Aradık tannnın ceplerini Tannnın ceplerinde ne var, Denizden başka ve ekinlerden? Yapıştıncıdan başka? O dalgalar pişene kadar, Yoğurana kadar, Pişırene kadar. O yağı öğütüp, Adet nalıne gelen O yolculuk Gidilemeyen. Kollanmızın üstündeki hayalarunızı Yumurtlayana kadar Kırana kadar. Satrancın bebekleriyle oynadık. Yenildik Ve itüdik. Parmaklanmız doğrandı Itildik. Satrancın başlama zili çaldı. Oynandı. Arzu ve şehyetin adını, Askerler veriyor, Oynamak Ve yenmek için, Oyunun onlarda kalması için, Onlarda arzu bizde şehvet? Parmaklarımızda ? Bilmeden? Çarpışmanın gerçeğini bilir miydik? Ârzuları için reda ettiğimız parmaklanmızı, Onlar için banndığımız otelleri, Onlar için lağımda banndığımız, Bannanları tanır mıydık? arpışanları tanır mıydık? yur ve ürkerler bekçilere sığınırlar Kadında, Yüzümde . f Tanımadan? Bizi araştıranı tanır mıydık? Bizi araştıranı yillarca tanıdık mı? Beyrut'ta tanıvor muyduk? Tanıyor muyduk? Ve bız şimdi iki hayatın parmaklan aralarını Tanıyor muyuz? Yağrnur gecenin renginde anar Kışı. Yağmur kum renginde. Anar kışın limanlannı, Kışı anar yağmuru rüzgâr renginde, Ve limanlan Ve gemileri. Mercanlar örter taşları. Yağmur yangını. Yağmur Yağmur. Yağmurdaki renklerin hangisi benim Hangi rengim yağmur oldu? S Ev sevgilim balık olana kadar. Gıizelbir hücrenin ağzında. Ey sevgilim yüzün olana kadar. EÜerimdeki DUZ parçasından Daha güzel. Ey sevgilim güzel olduğun kadar, Daha da güzeldin. Gecenin sürmesiyle öptü yağmur. Yağmur gömüderinizın renginde, Yağmur gözlerinizin rençinae Yağmur yüzünüzün rengınde Ben nereye taşıyayım sizı? Benimle? Heybem o dalgalardır Boynum onda asıh? Ben tanımadan bu kemeri bu ıssız yerde Kim kimin üstünde eridi, Ve benimle kim? Ben uzun bir zaman kayıbım ellerimle birlikte Gözlerinizle *' Bindim son gömüte, Sabahladım son ayıpla. Şimdi nasıl dönerım ekinlerinizle Son ırmakla. Yağmur suyu çoğaltıyor, Doldu. Artıklann üstüne ekti, Ve anılan hançerleri verdi. Bu son akşam yemeği, Midelerinızdekı, Yoruldum gömleğimdeki örümceklerden Avuçlarımın üstündedir yatağım Mirasın kalsa. ^4 Tcreyağından başka, Fışkırdı su ve örümcek ipleri. Ey kim ölecek kim kalacak, Bu son akşam yemeğinde Midenizdeki. Bu yara iki yüz arasına sığındı. Tanık, Şu an ben zinakar Ben cani, Sizlerse birer melek Ve hepiniz birer kaside Bu son akşam yemeğinde Midenizdeki. Şimdi tanıyorum • • Yemeğin et ve ölü düşlerini Ölü rüyaların etini, Ölü runların etini. Bu son akşam yemeğinde Midenizdeki. Uzun zamandan sonra şimdi yüz,ünüzde erisem Özürlü bir artığınız olsam Ve merminizle özürlü olmasam Yumurta sanayinizde olmasam Olmasam yeşil baharınız, Olmasam siyah mekânınız, Kırmızı bir yeriniz olmasam, Telef ohnasam ellerinizde, Ey karanfil gecem elveda. Karanfil renginde yağmur Karanfil renginde yolcu Karanfil renginde ölüm Ateş alevlendi çıplak yeşildeki esintide Caadeler çatladı O caddelerdi kandırılan Yıkıldı üstüste caddeler Kandırılan kandırılanın üstüne düştü Gün gıbi çıplak avucun içine Ellerim çatladı. Parmaklarımız uçtu. Sümbüllerle. Son bir defa toplanıldı Avcumda, Topladılar öldürmek için ^ Barınacak yerin kalmadı. Görmen için Dağ keçilerinin kesilişini Çamurların içinde? Yolcu uzadı Yolcu Yolcu . Yolcunun yatağı ay Yolcunun gemısi taştan Kan kalkımlarında tilki yolcu Gençlik ateşi içinde gemiler yolcu Ellenmde ve ağzımda. Tükenir sana atılan kurşunlar, Bütün kokularında bahar. Tükenir sana atılan kurşunlar, Bütün pencerelerin açıldı. Bütün kokularında bahar, Bütün evrende bahar, Şimdi tanıdınız ve tanıdı ipin celladı Giyotin celladın eknde, Şimdi tanıyorlar ve tanıyorsunuz. Onlarda çocuklanmzın okulu, Aynı Savaş alanıyla Bir. Unutulan okumada Bütün Araplarda Şimdi tanıdınız avucunuzdaki dikeni Bitkilerin içinde çayın yeri ayn Onlarla tanırsın kendi özelliğini Şehrin karaltısından başka Şimdi onlarla tanıdınız küçük pencerenizi Yerin gömütlerinde Yüzünüzde açılan, Yalnız, Onlardan sarkacak bu vatanın üstüne Şimdi bıçakları tanıdınız onlarla Fırsatlan. Ve fotoğraflarını, Fırsat bdip yaklaştıkları, Fotoğrafları, Şimdi yayımlardan tanıdınız onlan, Kefenin nacminden Yazılı göz mesafesinden Nablus'da Gazetelerin sağır kalan Altının rengini sorarlar size, Şimdi bu sükutu tanıdınız onlarla Bu dikenleri, . Arapların ben'lerindeki Şimdi bu sükutu tanıdınız onlarla Altın olsa Veya gümüş, Şüphesiz bunca sükut Mudu eder ağzınızı. Gırdağınızı sıkmaya başlar? Kaç adet sur kaybolur boğazında Sizinle yıkılana kadar? Şimdi onlarla tanıdınız mahkemelerin Kanununu. Öğütülen buğday gibi. Ve tanıdınız onlarla sineğe benzer buğdayınızı. Onlarla ekmeğin vahasını. Şimdi tanıdınız onlarla kefeninizi. Parçalayıp sattıkları, Parmaklarıyla düğümledikleri organı, Anlann yuvası idam sehpasında. Dolanır ağızlarına arılar. Size vardı ateşin alevleri Bütün evrenin baharında Size vardı alevler. Çorabın derisi böyle mi? Deri cadıra batar, Gömleğiniz olur? Armağan eder altıgen yapraklan, Haber sanırsın, Çamurdaydı kasidenin yüzü? Size vanr alevler. Böyle derinin çadırında Çocukluğumun kellesini kaynatır ^ocukluğumun günlerindeki gibi? jöylüyordum: Tanrılarında şiir toprakta yoksullaşır ranrılaı Böyle derinin çadırında Kaynatır annemin memesini, CUMHURİYET KİTAf J SAYI S77
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle