29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

însan niçin okur, nasü okur? Dahası okumalıdır, ama nasıl? Neden okumuyoruz? Ne okuyoruz, nasıl okuyoruz?.. Ilkin şairlere, yazarlara, araştırmacı ve yayımcılara sormayı düşündüğünü söyledi Orhan Tüleylioğlu. Yüz kez de yapılsa, bin kez de yapılsa yenilenmesinde, yinelenmesinde hep yarar olacağını düşündüğü bir işi yapmış ve "Okumak mı, Ö da Ne?" adlı kitabı hazırlamış. UMİT SARIASLAN .t "Eşeklı Kütuphanea", Mustafa Güzelgöz'e Orhan Tüleylioğlu, 'okumak' üzerine oynattyor kalemini bu kez "Okumak mı, o da ne? n B Okur, yazara da yayımcıya da hep "karşı kı"dan bakar. Arada ise >ir değil, bin "Hellespontos vardır! O rhan Tüleylioğlu şair. Çağından, çağdaşlarından; toplumundan, dünyasından sorumlu bir kafa. ü kafayla barışık bir yürek. Önce Zonguldak'tan geldi sesi. Muzaffer Tayyip'lerin, Rüştü Onur'ların kentinden. Kömürün veemeğin kıyısından. MuzafferTayyip'in, Rüştü Onur'un yirmilerinde bırakıp gittikleri şiiri kaldığı yerden kanatlandırıyordu. Ekmck 'uğraş"ını şiir "uğraş"ıylâ hamur edip pişiriyordu, hayatın yüksek fırınında. "Anlartn Tetiği" çıktı geldi ilkin (1994). Ardından, "Her Karşılaşma Bir Veda" (1998). Zamanla, zamamyla dervişçe hesaplaşmaya girişmiş bir şairin "sessizliğin" solgun giil rengiyle boyanmış şiirlerini taşıyordu bu kitaplar. Nice sonra Ornan, fotoğrafının her giin bir başka yerinden yırtılmasına 'alıijtığıınız" şu kentin en güzel (içinde Cumhuriyet Kitap Kıdübu ıie birlikte //banilhan Kilabevfnvn de barındığı) yapılarından birinin yerle bir edildiği giinlerde bir kitap "tasan"sıyla çıkageldi. Iloyratlığın yasa, kabalığın, kuralsızlığın alışkanlık halinc gcldiği bir kent ortamında ürhan, biçilmış elbise gibi üstüne oturmuş inceliğiyle açtı yapmayı düşündüğü işi. tnsanlara, ınsan kardeşlerine kitap tanıtıyordu uzunca bir süredir. Milliyet Sanat Dergisi'nde 1995'ten buyana sürdüregeldiği yazılarında bir ya da birkaç kitabı, arkasızavukatsız yapıtları; Anadolıı'da uç vercn, yanıpsönen yazınekin dergilerini tanıtıyor, tüketim çılgınlığının, harcarken harcanma sürecinin "hacamat" ettiği topluma, gençlere henüz çiğnenmemiş bançelerin kapılannı aralıyordu. Nicedir emek verdiği bu iş, onu iyice güdülemiş olmalı ki yeni kitabına konurçegirişti; niye ki ülkemizde "okumak" bir sorundur, "okumamak" başka bir sorun! însan niçin okur, nasıl okur? Dahası okumalıdır, ama nasıl? Neden okumuyoruz? Ne okuyoruz, nasıl okuyoruz?.. Ilkin şairlere, yazarlara, araştırmacı ve yayımcılara sormayı düşündüğünü söyledi. Yüz kez de yapılsa, bin kez de yapılsa yenilenmesinde, yinelenmesinde nep yarar olacağını düşündüğüm bir işti bu. En son kitabı, bu tasarısının ürünü olarak elimizde: "Okumak mı, O da Ne?" (Cumhuriyet Kilaplart Dtzısi, Çağ Pazarlama A.Ş. Kapak Tasanmı: Sinâ Çınar. Kasım 2000). Belli ki arkasını getirecek, konunun karşı yandaki ilgililerine de (okurlara ya da okumazlara) yöneltecek sorularını. Yazan, yayımlayan "okur" değil mi, denilecektir. Oyledir; ama yazaryayımcıokur sacayağının (isterseniz şeytanüçgeni de diyebilirsiniz) üçüncü köşesinde bulunan insanın konumu çok farklı. Insan niçln okur? Tüleylioğlu, kitabının başına aldığı "Okumak mı, O da Ne?" adlı kendi yazısında Milliyet Sanat Dergisi'nin 476. sayısında yayımlanmış aynı konulu bir "anket 'ten alıntılar yapmış. Beş yüz lise öğrencisi arasında yapıldığı belirtilen bu "anket e verilen yanıtlardan bir demet sıralamış: Bu yanıtların en ilginç olanı, okumaya "îhtiyaç duymuyorum!" denıleni olsa gerektir!.. Kitapta yazıları yer alan yirmi şair, yazar, araştırmacı ve yayımcı, işte bu "ihtiyaç ın niçin ' duyulmadığı" sorusuna yanıt arıyorlar: Okumak mı Oda Nc?Orhan Tüleylioğlu; Kötü Ekonomi Kitabı da yprÜstün Akmen; Ütopyamn .^««Suut Kemal Angı; Neden Okuyalım kP Erendiz Atasü; Neden Kitap Okumuyoruz ? Kemal Ateş; Okumaya Uzak DüşmekMehmet Aydın; Kitap Okumayı Sevmeye«Osman Bolulu; Benim Sagır ve Kör Hal£z/»Demirtaş Ceyhun; Ne Okmun, Nasıl Okusun, Nicin Okusun?hyâm Çubukçu; Kitap Okunur Niçin Türkiye'ae?Muzafifer Ilhan Erdost; Bu Tuplumda Niçin Kitap O^««jw«.?Burhan Günel; Okumak(mı?)Remzi Inanç; ökumak DeyinceMustafd Kadempğlu; Kitap Neden Okunsun ki?h\x.ay Öktem; Dil Kirlenmest ve KitaplarSevgi Özel; Neden mi Okumuyoruz?Ahmet Özer; Kitap, Eller Yukan!'Ümit Sanaslan; Türkiyt• de Niçin Kitap Okunmaz?Öner Yağcı; Okumak Bir Eğitim tşiAhmet Yıldız. Tüm bu yazıların ortak yanı, ülkemizde insanın okuma gereksinmesi duyabilmesi için gerekli toplumsalkültürel "ortam"ın bulunmadığı yönündedir. Dahası varolan toplumsalekonomik "yapı"nın, insanın insanlaşmasında temel olan okumak istek ve eylemini örtülüaçık basluladıği; ikincil, üçüncü derecede.bir edim derecesine ittiğidir. Orgün eğitimde insanın özünü geliştirmeye değil ezberciliğe; "işleyen kafa"lar değil, "dolu (doldurulmuş) kafa "lar(*) üretmeye dönük bir yaklaşımla yetiştirilen; yaygın eğitimde geleneğe, kulaktan dolma küJtür"e dayalı bir çerçeveyle kuşatılmış çocukların, genclerin okumak için "gereksinme" duymalannı nasıl bekleyebııiriz? Ya "dil , "dil'delüi "kirlenme" ve "yozlaşma"?.. Sevgi Özel, tüketim sayrılığından, kentscl dokudaki sayrılığa; "korsan kitap"tan, "medyatik kitap 'a; öğretmen yetistirme işinden, reklam dünyasına; "yaLancı dille eğitim"den, leyen kafa değil" "dolu kafa"lara; ezberci, aktarmacı/kaytarmacı eğitim dizgesine vurgu yapıyordu. Nicedir, toplumsal etiği kıskacına alan "iki yüzlü ahlakı", neredeyse topluma bir "erdem" gibi belletilen, "değisime (dönüşüme demeliydi belki de) çabucak ayak uydurma becerisini" eleştiriyordu. Osman Bolulu, "Anadilini bilgi dersi gibi okuttuk. Türkçeedebiyat derslerini bir düşünüş eğitimi olarak işlemedik, düşüncenin matematiğini yaptıramadık okullarımızda; beynin ifadesi olan kompozisyonu, sıradan, göstermelik ödeve dönüştürdük; liselerimizde edebiyat derslerini, edebiyat tarihi metoduyla okuttuk. Genclerin anlayamayacağı ölü metinlerebağladık." derken eğitim çağındaki çocuğagence okuma ahşkanlığı, sevgisi ve ilcisi edindirecek en özgül alanın eğitimindeki, "anadili ve yazın eğitimi "ndeki sakatlığa dikkat çekiyor. Bu temel alanın eğitiminde uygulanan yöntemle "sakatlanarak" okuma eyleminden soğutulan genç "zihin"lere vurgu yapıyor. Bolulu'nun yazısi, Özel'in "dil kirlenmesi"ne vurgu yaptığı yazısıyla "dirsek teması" içinde gelişiyor (Kitapsız Kü'ltü'r Topaldtr) çeviri yazın'a... Oradan "kırlenen, bozufan, yozlaştırılan dilimiz" Türkçeye değin nice yanlıslığın dökümünü yaptığı bir yazıyla çağııklanıyor duyana, algılayana! "Her şey hızla kirlenirken" dil de payına düşeni alıyor bu süreçten. "Dili Dozmak"(!) haklarmın olduğunu savlayan yazar ve çevirmenlerin yayın "p.iyasası nı doldurduğunu anlatıyor Özel (Dil Kirlenmesi ve Kitaplar) Dil sağhğı, anlığı, duruluğu üzerınde yükselecek olan okumak eylemi, varlık kaynağı dili içine itildiği "kirlenme" ve "yozlaşma"dan kurtaramadığımız sürece ne kerte özlenen, umulan düzeye ulaşabilir ki?.. "Niçin okumuvoruz?" sorusuna yanıt ararken "müfredat'ı ve kitapları, öğretmen ve yöneticileriyle, ardındaki siyasal seçme ve yönelirrileriyle eğitim dizgemizin; eğitim de içinde olmak üzere, toplumsalekonomik yapılanmamızın temel yeğleme ve belirlenimlerinin, bunların yarattığı çarpıkhk ve çelişkilerin masaya yatırıldığı bir "forum' a dönüşmüş kitap. Suat Kemal Angı, sorunu ülke düzeyinden dünya düzeyine yayarak açtığı yazısında, "...özgüldeneyimleedinilenbilgilenmenin gözden düşüşü; yerine 'entorme edilen bilgilenmenin' (malumatın, makııl malumatın) başat hale getirildiği bir çağ"ı açımlamış. "...insanların yapıp edeceklerinin sistem içinde eridiğine",".. .her soruna sistemin bize giydirdiği at gözlükleriyle bakmaya alıştırılmış/kpşullandırılmış" olmamıza değinirken (Ütopyamn Sonu) dolayü da olsa "iş Haksız mıdır? Kendisi doğru dürüst bir "pıısula" yazamayan bir öğretmen ya da Bolulu'nun çerçevesini çizdiği afgözlüğüyle bakan bir eğitimci "okuyan çocuk değil "canına okunan ÇOCUK" yetistirebilir ancak. O çocuk da Hasan Ali Yücel'in yıllar öncesinden tanımladığı gibi kitabı, kendisine yönelik bu "işkence"de daha okul sıralarından başlayarak "hısım" değil "hasım" belleyecektir. Kitap okumayarak "sürü"ye ka.tılırken bununla da etinmeyecek, kavrulup kurutulan ruuyla bu kez çocuk düşüncenin ya da düşüncesizliğjn nesneleştiği kitaba "işkence" edecektir(l). Kitaba işkencenin ne olduğun u kitapla" hemhal olan tüm öğretmenler ivi bilirler. l Aydın Çubukçu, çok yerınde olarak "okumak ile yapmak' arasındaki yaşamsal ilişkiye parmak basmış. Okula yeni başlayan çocuğa, özündeki "cevher"i sanki kurutmak için, eliyleanlağı arasındaki köprüleri attırafak, onu daha ilk günden "işleyen kafa" değil "dolu kafa", dolma kafa yapmak için seferber olunduğu düşünulürse... Çocuk verileni (Angı'nın deyimlemesiyle 'makul malumat'ı) alacağı bu "süreç"e daha anaokulunda, ilköğrenimin ilk sınıfında giriyor. Bilim değil bilimin sonuçlannın kafasına takıldığı; bilme değil ezberleme yoluna sokularak "çocuk doğası"na karşıt bir donmuşluk/dondurulmuşluk içine sokulan çocuk, yapısının ve yaratıcılığının gerçek anlamda geliştirilmesi amaçlanmayan bu süreçte "abece"yi öğrenir • "Okumak ile yapmak" SAYFA 14 CUMHURİYET KİTAP SAYI 677
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle