Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
* nın cinsel özgürlüğü tamamıyla sosyalist toplumun, "uygar proleter evliliğini" aşk temeline oturtan yeni devrimci evlilik yasalarının doğal sonucu olacaktır (ve ekler; ancak kesinlikle bunu söylemek zorundaysatn "geçici ilişkiler (saf) da olabilir bayağı da") diyor Alexanra Kollantai. Tais/'Anatole France/Çeviren: Erdoğan Alkan/Pencere Yaytnları/204 s. Gözleri ışıl ışıl yanıyor, hafif bir sıAnatole France caklık şakaklarını pembeye boyuyordu. Her zamankinden daha da diri, daha da güzeldi şimdi. Paphnuce, dizüstü düşüp, kıllı kara kollanyla Tais'i sardı. Boğuk, garip bir sesle bağınyordu: "Ölme, seni seviyorum, ölme! Dinle beni Tais'im, kandırdım seni, acınacak delinin tekiyim ben. Tannymış, Isaymış, bunlann hepsi boş şeyler. Tek gerçek o yeryüzündeki hayat, insan aşludır. Seni seviyorum, ölme! Nasıl ölebilirsin, gözbebeğimsin sen benim. Gel, gel benimle. Kaçalım; kollarıma ahp çok uzaklara götüreceğim seni. Gel, gel benimle. Kaçalım; kollarıma alıp çok uzaklara götüreceğim seni. Gel, sevişelim. Sesimi duy sevgilim, Yaşayacağım, yaşamak istiyorum, de bana. Tais, Tais, kalk, doğrul." diyor Anatole France. TAİS bandan değil tavandan başlamıştır. 1950'den sonra, siz isterseniz hilafeti bile geri getirirsiniz diyen bir •AirtmmMH başkasının yönetimi altında Türk toplumu bilinç ışığından yoksun bir ortama sürüklendi. 1960'tan sonra ülkemizde Amerikan uşaklığını erdem sayan bir yönetimin ilk tiksindirici çığlıklan ortalığı kapladı. Bu çığlıklar Türk toplumunda, Kurtuluş Savaşı'yla kazanılan etkinliklerin yavaş yavaş gündemden kaldınlması oldu. Bugün Türk toplumunun içine yuvarlandığı çıkmaz, bu tavan dan gelen bilinçsiz tutumların Toplum Sarsıntılarına dönüşmesidir" diyor lsmet Zeki Eyuboğlu. ,• lımM It TOPLUM ve tacir Musa'yla karşılaşırlar. Kansına göre iblisin ta kendisi olan, sadist, mütecaviz Musa, bu münzevi kafilesi üzerinde hâkimiyetini kurmakta geçikmez. Bu arada onlardan uzakta, ince siluetini belli belirsiz seçebildikleri bir mesafede, insanlara şifa verdiği ve mucizeler yarattığı öne sürülen bir Celileli, mağaralardan birinde kırk günlük orucuna başlar. "Karantina", bu ıssız topraklarda yaşam mücadelesi veren insanlann ve onların bir kurtancı gibi bekledikleri Isa Mesih'in öyküsü. Kızlanma Mektuplar/Emre Kongar/Remzt Kltahevı/255 s. Prof. Emre Kongar, elimizdeki kitabında, bireysel yaşam deneyimlerinden ve biUmsel bilgi birikminden süzdüğü duygu ve düşünceleI \lKt KVlSCıAK rini, kızlarına yazdığı mektuplar KlZlMVKA MtktHpİAt aracılığıyla bütün gençlere, anne babalara ve öğretmenlere aktanyor. Çok kısa bir sürede on baskıya ula şan kitapla ilgili yazılar, ileriki sayılanmızda yer alacak. Drakula ya da Kazıklı Voyvoda/Radu R. Florescu ve Raymond T. McNally/Çeviren. Ali Cevat Akkoyunlu/Doğan Kıtapçltk/295 s. Kitap, 1431 1476 yıllan arasında yaşamış Eflak Prensi Drakula'nın, veya bizde daha çok bilinen adıyla Kazıklı Voyvoda'nın sıradışı yaşamını anlatıyor. Düşmanlannın yüreğine dehşet salan, kendisinden sonra yaşamış Korkunç Ivan gibi birçok hükümdarın gıptayla baktığı Drakula'yı, Rumen halkı bugün bile saygıyla anıyor. XV yüzyılda Avrupa ve Asya saraylannda boy gösteren en 'karanlık' kişilik olan Drakula, Bram Stoker'ın klasik vampir hikayesine de esin kaynağı oldu. Ancak, "Drakula ya da Kazıklı Voyvoda'da anlatılanlar, gerçek Drakula'nın, Bram Stoker'ın hayalî vampirinden çok daha ilginç bir kişilik olduğunu belgeliyor. Drakula'nın yaşamının ve kişiliği çevresinde oluşan efsanenin anlatıldığı eserde, Drakula'nın boş mezannın sırnyla ilgili bir bölüm de yer ahyor. Aynlık Aast/Erye Ayden/Çeviren: Ülkü Demirtepe/Dogan KitapçtAYIILIK ACIS ltk/169s. "Aynlık Acısı", New York'ta bir GRU ajanı olarak birkaç sene yaşadıktan ve Dubcek'i darbeye karşı uyardıktan sonra, kendini Prag'da bir et çengelinde sallanırken bulan ERJE <tYDE\ Carl Halman'ın gerçek hikâyesidir. Türkiye'de doğan Erje Ayden, 1950'li yıllan, "belirli bir Avrupa ülkesinin casusluk örgütünün mensubu olarak" Paris'te geçirdi. 1960'ta hayaunı değiştermeye ve tamamen farklı bir şey yapmaya karar verdi. New York'a taşındı ve yazar oldu. Cedar Tavern'de Frank O'Hara, Seymour Krim, William de Kooning ve başka yazarlarla arkadaşlık etti. Branderburg/G/r«« Meade/Çeviren: Ali Cevat Akkoyunlu/Doğan Küapçılık/686 s. 80'li yıllarda bir eylemci Berlin'de sokak ortasında vurulur. Paraguay'da bir arabanın çarpıp kaçtığı kaçakçı çok geçmeden can verir. Yaşlı bir işadamı, Asuncion'daki görkemli mâlikanesinde kafasına kurşun sıkarak intihar eder. Bu ölümlerin birbiriyle bağlantılı olduğuna inanan Gazeteci Rudi Hernandez ise olayı çözemeden korkunç bir cinayete kurban gidecektir. Gazetecinin akrabası Erica, AB'ye bağlı Avrupa Güvenlik Idaresi'nde uzman olarak çabşan Volkmann'ı araştırmayı sürdürmeye ikna eder. Başlangıçta Volkmann'ın elinde işe yarar hiçbir ipucu yoktur. Sadece banda alınmış anlamsız bir konuşma ve yarısı yanmış, eski, siyah beyaz bir fotoğraf... Bu fotoğraf Avrupa tarihini elli yıl geriye götürecek korkunç bir planı açığa çıkanr: bugün de tekrarlanabileceğini bildiğimiz için, büsbütün korkunçlaşan bir planın... Volkmann'ın artık kendi geçmişinin acılaııyla yüzleşmekten başka çaresi yoktur... • •;, . CUMHURİYET KİTAP SAYI 574 Banş Sıcafy/Kenıal Yalçtn/Pencere Yayınlan/14) s. "Bir yana yaşadıklanmı koyuyorum /öte yana söylenenleri, söyletenleri./ Bir yana özgürlüğümü koyuyorum/ Öte yana tutsaklığımı./ Bir yana kitapları, düşleri, düşünceleri koyuyorum/ Öte yana bastığım toprağı, diktiğim çiçeği./ Bir yana haykırılan sesleri, yürüyen ayakları koyuyorum/ Öte yana yüreklerin sesini, ayaklann izidiyor Kemal Yalçın. nı. Sürgün GiSlen/Kemal Yalçın/Pencere Yaytnları/130 s. "Aldığım her nefeste/ Spartaküs'ün nefesi var/ Aydınlandığım her güneşte/ Prometüs'ün ateşi var!/ Sevdam sığmaz sınırlara/ Insanlığı kucaklanm yasaksız, korkusuz/ Umutluyum, başkaldınyorum, mutluyum/ Benim ömrüm, senin ömründe çiçeklenecek." diSiyasi Tarihimizde Kırk Yıllık Hariciye liattraiarı/Esat Cemal Paker/lletış:m Yayınlart/168 s Esat Cemal Paker, hariciyecilik mesleğine girdiği II. Abdülhamit devrinden başlayıp Cumhuriyct dönemine kadar, çeşitli Avrupa ülkeleri nezdinde resmi görevlerde bulundu. Bu görevleri süresince, duyduğu veya bizzat yaşadığı ciddi ve mizahi olaylan, "Siyasi Tarihimizde Kırk Yıllık Hariciye Hatıralan" adlı kitabında toplamış. Esat Cemal'in siyasi hayatının başlangıcı, Osmanb devletinin dagılmaya yüz tuttuğu o karanlık günlere denk geldiğinden, anlaülan kimi olaylar, yeni kuşaklar için ibret verici birer örnek niiteliği taşıyor. Kimi zaman da, dönemin ünlü kültür, fikir ve siyaset adamlannın yaşamlan gözler önüne seriliyor. 1900'lerin başında savaş içindeki Avrupa, o yülann devlet başkanlan, krallar, Avrupa sosyetesi ve Osmanlı erkânı, Esat Cemal'in gözlemleriyle, bir roman akışı içinde sergileniyor. Yönelişler/Nathalie Sarraute/Çeviren: Mükerrem Akdeniz/lletişim Yayınlart/139 s. Çağdaş Fransız romanının dünya edebiyatına armağan ettiği "Yeni Roman" akımının en önemli temsilcilerinden biri olan Nathalie Sarraute'un "Yönelişler"i, ünlü yazann bütün eserlerinin başına konabilecek bir "uvertür" niteliğindedir; daha sonra yazacağı ve öncülük ettiği bu yenilikçi akımın klasikleri arasında yerini alacak olan eserlerinin özünü, genel havasını, başlıca temalannı ve tekniğini müjdeler. Ilk romanı olan "Yönelişler"i 1939'da yayımlanan Nathalie Sarraute 99 yıllık ömrüne romandan oyuna, denemeden elcştiriye yirminin üzerinde kitap sığdırdı; eserleri bütün dünyada 22 dile çevrildi. "Yönelişler"i Mükerrem Akdeniz dilimize çevirdi. Karanrina//;w Crace/Çeviren: Elif Uras Akhan/Uetişım Yayınlan/264 s Günümüzden iki bin yıl önce kutsal topraklar. Dört yolcu oruç tutmak ve Tann'dan şefaat dilemek amacıyla Yahudiye Çölü'ne gitmektedirler. Yakıcı çöl güneşinin altında, kızgın kayalıkların arasında kötülüklc Üçüncü Olüm/Murat Tuncel/Pencere Yaytnlan/162 s. "O, övünerek zavallı kuşa karşı kazandığı zaferi anlatırken, ben hep akıllı kuşları düşünürdüm. Keşke akıllı kuşlar olsaydı. O akıllı kuşlardan biri gelseydi, Stephan'ın saklandığı çalıların çevresini incelese, onu gördükten sonra süzülüp çalıların üstüne konar gibi yapsa. Stephan tam nişan alırken havalansa, havada üç beş kez daireler çizerek dönse, sonra da uçmaktan vazgeçmiş gibi yeniden çalıların üzerine süzülse, yinc Stephan tam nişan alacağı zaman bir uçak gibi çalıların üzerine süzülse Stephan'ın dudaklarına alaylı bir gülümseme yayıldığı an, akıllı kuş yeniden yükselip gökyüzüne kanşsaydı. Stephan da sapanı elinde öyle kalakalsaydı." diyor Murat Tuncel. Uygarhğın I5ildaklan//vwı?/ Zeki Eyuboğlu/Pencere Yayınlan/313 s. , , "Uygarlık bir ışıldaklar dizisidir, YCARLIĞIN geçmişten geleceğe doğru dizilSILDAKLARI miş, birbirini izleyen sıradağlar gibi. Bu dizide yer alanların sayısı çoğaldıkça dizinin aydınlatıcı gücü, yaratıcı özü pekişir, düşünen başlar aydınlanır, toplumlar birbirini besler. Çağdaş uygarlık başlangıçtan beri böyle bir dizinin birbiri ardınca yükselen doruklarıyla etkinlik kazanmış, bugünkü başarı aşamasına ulaşmıştır. Böyle bir ışıldaklar dizisinde yer alamayan toplumlann ne denli çöküşe sürüklendiğini, başkalarina el açarak ayakta durmaya çalıştıklarım üzüntüyle görüyoruz. Yalnızca katılaş mış inançlardan ışık bekleyen, yardım uman, eskiye sığınan toplumlann geleceği ne acıdır. Inancın en kötüsü tüm insan yaratmalannı, başarılannı belli bir yönetimin baskısı altına alan, toplumu tek doğrultuda yürümeye alıştıran saplantılar birikimidir. En kutsal inanç bile bireyin yüreğinden dışa taştığında çekilmez olur, yozlaşır, tüm değerini yitirir. Bu yitiriş, sonra döner, suçu başkalarina yükleme çabalarına sığınır, buna alçağın alçalttığını sömürüşü diyoruz. Yeniyi eskinin yönlendirmeye çalıştığı bir toplumda insan körün elindeki değnek bile değildir. Tarih, bize, dinci toplumlann karanlıkta uçuşan yarasalardan başka bir özellik taşımadığını, yadsınması olanaksız kanıtlarla, göstermiştir. Uerleme, gelişme, çağını aşıp geleceğe kalma bir ışıldaklar yarışıdır, ne mutlu o yarışa katılan üstün yetenekli aydınlara" diyor lsmet Zeki Eyuboğlu. Toplum SamntAan/hmet Zeki Eyuboğlu/Pencere Yayınlan/l 17 s. "Toplum, bireylerden oluşan , diri bir bütündür, bağlaşımlı bir birikimdir, tabanında bilinç etkinliği vardır. Bu etkinliğin gücünü yitirdiği toplumlarda sarsıntı tabandan tavana yansır. Türk toplumunda, sarsıntı taSAYFA 22