02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kapak konusunun devamı. yorum yazılan eşliğjnde sunulan 238 haritadan ve her bölge için açıklama notlarından oluşuyor. Kitapta, semtlere (dokuz semt) ve yapılış sırasına göre düzenlenmis, ve 19221945 yılları arasında J. Pervitıtch'in yaptıği 208 harita ile daha sonra projeyi tamamlayan Suat Nirven'in 19461952 yıllan arasında gerçekleştirdiği 30 harita yer alıyor. Haritalar semtlere ait rehber haritalara bağlı alt paftalar olarak analitik bir sistematik içinde hazırlandığından belirli bir çalışma kolaylığı öneriyor. Kitabın sonuna eklenen biri sokaklar diğeri binalar ve açık alanlar için olmak üzere iki dizin, haritalann arama anahtarlarını veriyor. Bu düzenleme, sunum yazılarıyla 1890'h yıllarda R. Huber'e, 19051906 yıllannda E. Goad'a yaptırılan mevzii çalışmalan bütünleyen bir külliyat olarak J. Pervititch'in çalışmasını tarihi süreçteki yerini belirterek değerlendirmeye sunarken sistematiği ve dizinleriyle kullanım açısından befîrli yol göstermeleri de sağlamaya girişiyor. Prof. Dr. tlhan Tekeli, sunum yazısında haritalann çok önemli bir özelliğine, kültürel olarak kodlanan bir çalışma olduğuna ve toplumsal yorum olma niteliğine işaret ediyor. Dünyanın küreselliğinin ve topografyanın üç boyutluluğunun iki boyutlu bir gösterime dönüşmesindeki kodlama modellerinin onıı üreten kişi, kurunı veya topluma aidiyetini irdeliyor. Bu kısa kııramsal değini bile harita üretiminin kültürel aidiyeti konusunda, kanımca önemli bir kavrama eksıkliğımıze işaret ederek düşünmemızi öneriyor. Doı,. Dr. Murat Güvenç ise, Pervititch'in haritalarının "bitmemiş bir araştırma proiesi" olarak yeni tekniklerle bıitünleştınlmesi konusunu ve dijital okumalara entegrasyonu sorununa değınerek araştırmacılara yeni alanlar öneriyor. Müsemma Sabancıoğlu'nun lstanbul'da yangın sigortacılığının tarihini özetlediği sunum yazısı ise, asıl, insan olarak Jaaues Pervititch'e ilişkin erisebildıği bu bİlgilerle önemli. Duygusallığını gizlemediği yazısında bu haritalann diğerlerinden ayrıldığı temel nitelifti betimliyor: "Pervititch, kendisine ihale edi•" Bir kenti okumak len ışı, muhtemelen beklenilenin çok üstünde bir tıtizlikle \>H,,V. \BAYCZID ı NtCHANOJA gerçekleştiren bir topografmühendis MARMARA)ru«8C . KUT.AC SOFIA ti." Pervititch'ten gerçeklestirmesi istenen çalışma, önemi ve değeri gün geçtikçe daha çok ortaya çıkan büyuk bir proje. Ama bu projenin geleceöe dönük Pervititch baritalan ya da... laritaları. f alışmadır Jaques Pervititch'in Sigorta Kuşkusuz her projenin bir amacı ve iş STAMBOUL bir vızyonun gösterime dönüştuğünokta.Pervititch'ın yapacağı çalışma konusundaki bilinci. Yalnız özen ve titizlikle açıklanamayacak bir çalışkanlıkla ve mimarlık ve desen konusundaki profesyonel bilgi ve duyarlığıyla projeden beklenenle ri çoktan aşmiş görünüyor. Profesyonel bir topograftan beklenenden farklı ve fazla bir şeydir onun aradığı. Kenti, okumak ve öğrenmek istemektedir. Çizdiği, çizdirdiği bölgeyi adım adım çalıştığı, her yapıyı incelediği, önemli bulduğu her yapmın krokilerini l ve plan şemalannı etüt ettiği, belki de varsa ilgili literatürü inceleyip plan etüderi yaptığı bellidir. Yalmz anıtian değil sivil yapılan da benzer bir dikkatle incelediği gözlenir. Bu, benzersiz bir mimarlık tarihi çalışmasıdır. lstanbul'un kentsel rölövesidır. Başyapıt nitelemesini hak eden bir levi vardır. Kimi kez tckildir bu islev, düz ve doğrudandır. Bazen de çoğalan, katmanlarla birbiri üstüne izdüşen amaçlar ve işlevler yüklenir. Jaques Pervititch'in Sişorta Haritalan nın da özünde tek bir ışlevi vardı: îstanbul'da sık sık yaşanan büyük yangınlann genellikle çok ağır olan yükünü denetlemek üzere sigorta şirketlerinin gereksindiği risk faktörlerini göstermek. Haritalann yapımının bu ana gerekçesi, başlangıçta düz ve doğrudan r>ir islev işaret ediyordu. Ama bu düz amaç bile bizatihi duşünce olarak yeniydi ve farklı okumaları çağnştmyordu. Sektörel bir risk kontrol aracı olan bu sigorta haritası, aynı zamanda Osmanlı toplum yapısma eklenmiş bir modernite gösterimiydi. Sektörün başlangıcındaki dağınıklığı ve suiistimalleri geride bırakıp örgütlenmesinde ve Pervititch'in haritalarına uzanan süreçte modern örgütlenmenin öğretici bir modeli yaşandı. Pervititch'in haritaları bu süreci temsil ediyordu. Pervititch'in, Müsemma Sabancıoğlu'nun da altını çizdiği titizliği ve özeni, bu haritalann aynı zamanda bir görsel yapıta dönüşmesini sağladı. Mühendis Belleğimin haritası Pervititch AYLA ODEKAN Bir gün eve gelditn, haberleri dinlemek üzere televizyonu açtım. 1617 yaşlarında bir genç, oaşının üstünde fıldır fıldır dönüp dans ediyor, çevresinde çember olmuş bir grup onu izliyor, tıpkı New York ta "kimliğini" sergileyen zenci gençlerin yaptığı gibi. Seyircilerden bir genç kız birden ellerini havaya kaldırarak coşkuyla haykırdı "Ben Varoşum! Ben Varoşum!" diye. Olayın geçtiği mekân tstanbul, yıl 2001. Bu haykınş beni "ötekTyle karşı karşıya getirdi. 2001 ydında îstanbul da biri Istanbul'luluğunu değil de varoşluğunu ilan ediyordu. Bu haykırış benim kulaklanmda çınladı. Ben kimim? Ben havkırabiliyor muyum "Ben Istanbul'um! Ben Istanbul'um" diye. Hayır! Ben de hayktrmak istiyornm yankı bulSAYFA 4 maM ıçuı ama boğazımda düğumleniyor. Acaba "Ben lstanbul'um" aiyebilir miyim? Kuşkuluyum. Bir zamanlar haykırmaya gerek yoktu. çünkü Ben tstanbul'u yaşıyordum, Ben lstanbul'dum, tstanbul da Ben idi. Istanbul'la bütünleşmiştik. Ancak şimdi tstanbul avuçlanmın içinden kaçmış; o bana yabancılaşmış, ben ona yabancdaşmışım. Ydlardır soluklarda dolaşırken fıziksel çevreye bakıyorum, bu fiziksel çevre benim tstanbul'um mu diye. Hayır! tstanbul'daki sokaklarda ve yapılarda "îstanbul'a özgü" damgası vardı. Sokaklarda dolaşırken insanlara bakıyorum, çevTemdekiler lstan bul'lu mu diye. Hayır! tnsanlarda "tstanbul'a özgü" bir görünüş ve davranış biçimi vardı. tstanbul'a göç edenler de kısa zamanda bu mekânın "kimliğini" kavrarlar, onunla bütünleşme zorunluluğunu duyumsarlar ve kendilerini değiştirme çabası içine girerlerdi ve îstanbul'lu olurlardı. Oysa şimdi çevremdeki sokaklar, yapılar ve insanlar farklı. Ne sokaklarda ve yapılarda "tstanbul'a özgü" damgası, ne de insanlannda "tstanbııl'a özgü" görünüş ve davranış biçimini algılıyorum. Çocukluk ve gençliğimde yaşadığım mekânda olmadığım kesin. Acaba ben de, bu mekânın "varoşlaşma" sürecinin bir parçası mı olmaktayım? Yoksa ben mi Oteki"yim? Kentsel gelişme tstanbul'lu olduğumu bana unutturdu; çünkü Îstanbul her an değişiyor. Kuşkusuz her kent değişmeli ve mekân, zamanın gerisinde kalmadan, zamanla birlikte var olmalı, donmamalı. Mekân "kimliğini" yitirmeden şimdiyi yaşamalı ve uyumlu bir biçimde geleceğe hazırlanmalı. Böyle bir gelişme tarih bilinci ister; bir kültür birliği ve sürekliliği ister. tstanbul tarih bilincinden ve kültür birliğinden yoksun bir kent olarak hızla değişmekte; bir varos metropolüne dönüşmekte. Varoş kimliği gökyüzünde yankılanmakta, suskun tstanbul'lu ise kimliğini yitirmekte, onun yerine îstanbul'lununbelleginde silik morfolojik katmanlar^ıgınijoluşrnakta. Q tstanbullu olan ailem 1945 'te babamın görevi nedeniyle Ankara'dan tstanbul'a tasındı ve Beşiktaş'tan Zincirlikuyu'ya çıkan o zamanın ana caddesiyle (Pervititch Haritası'nda Yeni Yol, bizim yaşadığımız dönemde Yıldız Caddesi, günümüzün Barbaros Bulvan) Serencebey yokuşunun kesiştiği köşede ve tramvay deposunun karşısında kâgir Ertuğrul Apartmanı'na yerleşti. 1963 e.Levent'in yeşilliğine kaçmcaya değin Beşiktaş'ta yaşadık. Babaannemler Vezneciler'de Hallacı Mansur sokakta otururlardı. Beşik tk taş'tan Vezneciler'e babaannemleri ziyarete tramvayla (tıngır mıngır, arada bir çınçınçın çart, seii kulaklanmda) gider ve gece geç saatlerde tramvayla geri dönerdik. Bu hattın belli noktalan belleğimde canlıüğını hâlâ korumaktadır: Beşiktaş'taki evimizin çevresi, Dolmabahçe'nin ulu ağaçhklı yolu, Beyazıt Meyda nı'nın çiçekli geniş meydan göbeği ile fiskiye ve Hallacı Mansur sokakta babaannemlerin ahşap evi, karşıki ahşap evin bunın buruna çıkması, yandaki tekkeler... Bir de, Vezneciler'den gece eve dönerken, Gülhane Parkı'ndan yokuş aşağı inen tramvayın Sirkeci kıvnmında fren sesinden çıkardığı gürültüyle aralanan göz kapaklarımın arasından gördüğüm iki sinema girişinin kalabalığı. 20 yıl gidip eeldiğim bu güzcrgâhta anımsayabildıklerim yalnızca bunlarla ilgili karaltılardı. Belleğimde anılar netleşmekte zorlanıyordu; çünkü anılar mekânsızdı. 30 yıl içinde bu mekânlarda fiziksel olarak ada bazında çok değişiklikler olmuş ve yaşantıma ait mekânlar coğrafyadan silinmişti. Ayrıca, Beyazıt Meydanı'nda olduğu gibi, coğrafya da törpülenmişti. 60'larda babaannemin evi tstanbul Üniversitesi tarafından istimlak edilerek yalnızlığa terk edilmişti. Oysa bizde kalsaydı, Koruma altındadır damgasıyla harabe görüntüsünde hüzünlü bize bakCUMHURİYET KİTAP SAYI 607
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle