Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vitrindeki Çapraz Ateş/ Yıldtrım Uçtuğ/ Epsilon Yayınalık/ 196 s. ODTÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Yıldınm Üçtuğ tarafından kaleme alınan "Çapraz Ateş" isimli polisiye roman, Epsilon Yayınevi tarafından yayımlandı. 1974 yılında Saint Joseph Fransız Erkek Lisesi'ni bitiren l Jçtuğ, aynı yıl ODTÜ Elektrik ve Elektronik Muhendisliği Bölümü'ne girdi. Bu bölümden lisans, yüksck lisans ve doktora derecelerini aldı. Yıldınm Üçtuğ, ODTÜ ElektrikElektronik Muhendisliği Bölüm Başkan Yardımcılığı; Mühendislik Fakültesi Dekan Yardımcılığı ve Rektör Danışmanlığı görevlerini yürüttü. "Çapraz Ateş" 1997 yılından bu yana ODTÜ Mühendislik Fakültesi Dekanlığı görevinde bulunan Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ'un ikinci romanı.Yazar, kahramanlarını okuyucularla eski rektör Serdar Ovacık'ın evindeki bir davette tanıştırıyor. Üniversiteden birkaç hocayı, eşlerini ve Ovacıklar'ın kapı komşusu emniyet teşkilatından emekli, eski bir İstanbul beyefendisi olan Haldun Kunter'i, kişiliklerini incelikle sergileyerek anlatıyor. Üçtuğ, kitabının arka planında, üniversite içindeki çıkar çatışmalanyla kimlik arayışlarını; hırs, tutku, saplantı, ihanet gibi insan zaaflarını büyük bir ustalıkla kullanıyor. Son derece ilginç bir polisiye hikayenin içinde hem toplumdan kesitler sunuyor hem de kusursuz portreler çiziyor. Klasik bir romanın tüm özelliklerini taşıya' "Çapraz Ateş", ardarda işlenen iki cinayeti gerilım dozu yüksek bir bilmece gibi çözerken, okuyucuya zaman zaman usta yazar Agatha Christie'i ve benzersiz Poirot'u hatırlatıyor. Sinemada Kadın Olmak/ S. Ruken Öztiirk/ Alan Yaytnalık/276s Ruken Öztürk'ün elinizdeki çahşması, kadın ve erkek sinemacıların hayalleri arasındaki farkı ortaya koyarken, bunun "yaşanan gerçeklik" ile ne kadar da ilintüi olduğunu bize gösteriyor. Kendi hayalini kurabilen kadinları görüyoruz bu çalışmada ve bu hayaller kendi gerçeklerimiz haline dönüşüyor. Kadın sinema yönetmenlerinin "hayalleri" kadını daha özgür, daha mutlu ve daha güçlü yapacak kadın deneyimlerinden örnekler sunuyor. Kadınlar kendi gereksinmelerine ve özlenılerine daha ııyan bir dünya tanımına her gün yeni bir boyut katıyorlar. Tam Ekran/ Jean Baudrıllard/ Çev • Bahadır Gülmez/ Yapı Kredı Yaytnlan/ 149 v Jean Baudrillard'ın Tam Ekran adlı kitabı Yapı Kredi Yayınlan Cogito Dizisi'nden çıktı. Baudrillard'ın 1987 1997 yıllan arasında yazdığı makalelcrden oluşan Tam ekran'da, yazar Türk okuruna da artık pek yabancı olmayan biçemiyle içinde bulunduğumuz çağı, teknolojik gelişmeyi, AIDS'İ, uyuşturııcuları, Borsa'y1 eleştirel bir bakış açısıyla gözler önııne seriyor. "Saraybosnalılara merhamet Yok!" dıye bağırıyor Baudrıllard; "Hepimiz Transseksüeliz" diye... Okuru toplum yargılarını yeniden biçimlendirmeyc, önümüzde gerçekliğini gitgide yitiren ekrana başka bir gözle bakmaya çağmyor. "Video, etkilcşimli ekran, multinıedya, Internet, sanal gerçeklik: Karşılıklı etkileşim bizi her yandan tehdit ediyor. Her yerde mesafeler birbirine kanşıyor, her yerde mesafe ortadan kaldırılıyor: Cinsiyetler arasında, zıt kutuplar arasında, sahneyle salon arasında, eylemin başkahramanlan arasında, özneyle nesne arasında, gerçekle gerçeğin sureti arasında bir mesafe yok artık. Bu kavram kargaşası, zıt kutupların bu çatışması, olası değer yargısının artık hiçbir yerde olmadığını ortaya SAYFA 22 rışan söz gibi ya da tekke şairinin derin ve yalın söyleyişinden renkler, iklimler, dokular taşır gibidir." Değişimin Diyalektiği ve Devrim/ Server Tanilli/ Adam Yayınalık/ 290 s. Yüzydımızın başlarındaki en çarpıcı gerçek şu: Kapitalizm, bir süredir, tek başına ve "yeni liberalizm" adıyla, iletişim devriminden de yararlanıp dünyanın yeni bir fethine çıkmıştır; onu, doğası ve insanıyla yağmalarken, var olan eşitsizlikleri daha da derinleştiriyor; "ortaklaşa olan"ı yok ediyor, emeğin kazandığı mevzileri çiğniyor ve gelecek için umutları da karartıyor. "Küreselleşme", şimdilik her şeyin metalaştırıldığı bir süreç ve "paranın totalitarizmi" altındayız. Böyle bir ortamda Marx'ın hayali yeniden dolaşıyor; çünkü insanlar, olanbiten hakkında, bölükpörçük değil bütünlüğüne bir açıldama ihtiyacındalar, jbıınu da ancak Marksizm sağlayabilir. Marksizm de hangi Marksizm? Kimliği yok edilmiş ve dogmatikleştirilmiş Marksizm mi? Yoksa akılcı ve bilimsel bir düşünme yöntemi olarak Marksizm mi? Hangisi? Marx'ı tekrar ve yeni gözlüklerle okumak gerekiyor. Yeter mi? Liberal çıkmazdan sıyrılmaya çalışırken, ileriye dönük bir "toplum tasarısı" da ortaya koymayacak mıyız? Dahası, kapitalizmi nasıl ve hangi güçlerle aşacağız? Dillere dolanan "değişim"in anlamı ne? "Daha insanca bir dünya"nın kapılarını açmayacaksa o, neye yarayacak? îşte insanhğın temel sorunlarından birkaçı! Bizi de ilgilendiriyor. Okuyunuz göreceksiniz... Hep Muhalif Olmak/ Nuray Mert/ îletişim Yayınlan/ 279 s. "Tüm teknolojik ve ekonomik gelişmelere karşın, ayrıcalık ve hiyerarşiJere dayalı, baskı mekanizmalanyla korunan insan ilişkileri biçimlerinin sonu gelmedi, sadece yeni biçimler aldı. Hep muhalif olmalıyız, çünkü insan onuruna yakışan, ayncalıklar, hiyerarşiler ve bunlan konımak için kaçınılmaz olarak kurulan ve korunan, her türden baskı sistemlerinden, onlann yerküreyi talan eden siyasetlerinden yana olmak değil." Nuray Mert'in, küreselleşmenin Türk "liberaller"ince algılanma biçimleri, bu algılamanın yoksulluğa/yoksullara karşı körleştirici etkisi, bu toplumsal "sterilizasyon" isteğiyle de bağlantüı din korkusu.. ve bütün bunlar karşısında siyasetin gerekliliği üstüne yazılan... Ahlâkçılık ve hamasete düşmeden sosyal hayata, kamusallığa dair bir ahlâkın gereklıliğini duyuran, öfke yazısı üslupçuluğuna kapılmadan, serin bir kararülıkla siyasetin anlamına sahip çıkan yazılar... Türkiye ve Balkan Yahudileri Tarihi/ Esther Benbassa Aron Rodngue/ llettşım Yaytnlan/ 455 s. Elinizdeki kitap, bir Yahudi ce maatinin tarihini hikâye ediyor. Esther Benbassa ve Aron Roılrıgue, Ortaçağ'ın sonunda Ispanya'dan sürüldükten sonra Balkanİar, Anadolu ve Yakındogu'da yerleşip bu topraklar üzeriııde yeni bir Yahudi Ispanyol kültür ala nı oluşturan Sefaradların, Nazi Soykırımı dahil, bugüne kadaı geçen beş asırlık zaman dılimin deki tarihlerini inceliyorlar. Sefaradların yönetımle kurduklan ilişkileri, sosyal konumlarını ve diğer etnik gruplarla ortak çıkar ile rekabet arasında gidip gelen Uişkilerini ele aiıyorlar. Aynca eğıtim, kııltur, dinî ritüeller gibi konularda getirilen cemaatçi duzenlemelerin üzerinde duruyor ve grubun kimliğini oluşturan iki unsurun, Yahudiliğin ve Sefaradlığın içiçe gelişmelerini gösteriyorlar. Benbassa vc Rodrigue, uzun yıllardır sürdürdükleri araştırmalara dayanan bu kitapta, Yahudi tarihi içinde ihmal edilmiş bir grup olan Sefarad Yahudilerinin tarihini nesnel bir gözle ve somut gerçeklere dayanarak anlatırken, genelgeçer bir inandırıcılık kazanmış "Ispanyol altın çağı" veya "osmanlı misafîrperverliği" gibi tarihî mitlerin doğruluğunu da sorguluyorlar. Bu kitap bugüne dck pek çok dile çevrilmiş ve bir klasik haline gelmiştir. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 607 koyuyor. ne sanatta, ne ahlakta, ne politikada." Kitabın özgün adi: Ecran Total. Türkçeye tam çevirisinin Tam Ekran olabileceği gibi, güneş yağlarında kullanılan "Tam Koruma"yla da karşılanabiliyor. Yalnız kitabın Türkçe adında, Ecran'ın "perdeleyen, koruyan" anlamı yerine, konuyla yakınlığı açısından bilgisayarlarda kullanılan terim, yani Tam Ekran yeğlendi. Zoraki Tabip/ Ahmet Vefik Pasa/ Çev. T. Ytlmaz Öğut/ Mitos Boyut Yayınlan/ 56 s. Zoraki Tabip, Türk tiyatrosunun kuruluşuna ve yurda yaydmasına öncülük etmiş olan Ahmet Vefik Paşa'nın Moliere'in bir oyunundan 19. yüzyıl Osmanlı toplumu yaşam biçimine uyarladığı bir güldürü. Zoraki Tabip'in bu baskısı, günümüz Türkçesine uyarlanmış olarak yayınlanmış; bu uyarlama işlemi sırasında orjinal metinden hiçbir kesinti veya metne eklenti yapılmamış, yalnızca o döneme ilişkin konuşma biçimi, cümle kuruluşu ve sözcükler günümüz konuşma ve sahne diline uyarlanarak, bugünkü kuşakların metni rahatça okuyup izleyebilmeleri sağlanmış. Oyunda geçimsizlik nedeniyle kocasından dayak yiyen bir kadının, kocasından intikam almak için ona oynadığı oyun sonunda ortaya çıkan karışıklıkJar ve içinden çıkılmaz durumlar, yerli, canlı tiplerle ve ustalıkla düzenlenmiş dolantılarla güldürü biçiminde anlatılıyor. Ayyar Hamza Kokona Yatiyor/Âli Bey/ Çev.: T. Yılmaz ÖRıit/ Mitos Boyut Yayınlan/ 96 s. Tanzimat döneminin mizah yazarı Âli Bey'in Fransız oyunlaALİ BEY rından uyarladığı iki güldürü. Her oyun da günümüz Türkçesine uyarlanmış. Ayyar Hamza: Moliere'in Scapenin Dolapları oyunundan 19. yüzyıl Osmanlı toplum yaşamına uyarlanan bir l VAR HAM/A dolantı güldürüsü. Kurnaz, beKOKONA V V 1 İVOH cerikli ve her sorunu çözmede usta bir uşağın, genç efendilerinin sevdikleri kızlaıla evlenebil..m meleri için, gençlerin babalarıua oynadığı oyunları anlatıyor. Kokona Yatiyor: Bir Fransız güldürüsünden uyarlanmış bir dolantı güldürüsü. Kocasından habersiz gece balo'ya giden bir kadının, bu sırrının ortaya çikmaması için hizmetçisinin aniden eve dönen evin beyine karşı çevirdiği entrikaJarı güldürü bıçımındc sergiliyor. Ateş ve Caz/ Ari/Ay/ a Yayınlan/ 79 s. " Arif Ay'ın şıir kaynaklarını aradığımızda bulacağunız ilk yapı taşları Yunus olacaktır, Karacaoğlan olacaktır. kuşkusuz Yunus da, Kaıacaoglan da iki ayrı ekolü temsil eden birer duyarlık olarak vardır Arif Ay için. Yoksa bire bir bu ıkı ayn kaynaktan beslenmışrir, demek yanlış olur. Bizim, gelenckten de anladığımız budur. Bu anlamda, geleneksel şiir duyarlığını kendi üıünlerinde bize taşıyabilen en başarılı şairlerdctı biridir Arif Ay. Çoğu şiirlerinde halk şiirimizin dize yapısıyla, serbest şiirin içe dönük ahengi, iç müzik ve ritm, saf ve dııru anlatım ve yoğun pastoral öğelerin bileşimini görmck bize bu izlcnimi verir. (...) Arif Ay'ın şiirlerinde hep sevgiye özlem yatar. Daha en başından bile ayrımına varırız bunun. Çünkü bu aşk aydınlığa götürecek yoldur. (...) Bu şiirler hem biçim, hem de biçem açısınd.ın ahenk, yankı, ritm hatta melodi kelimesiyle bile nitclendirebileceğimiz ses, bir halk ozanının sazından dökülcn seslere ka