23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

r çeşidini bir türlü oluşturamayarak, sü rekli savaşırlar birbirleriyle. Iki kadınııı hayatları birbirine benzer hayatlardır. Fatma annesinin modelidir! tkisinde de birbirine karşı inançsızlık, kuşku, soğuk bakışlar, omuz silkme, suçlama vardır... Birbirinin davranışlarını izleme, kırıntıya dönüştürme... Sosyal demokrat anneye "Kendini emekçi sanun dükkâncı... Bal gibi kapitalist, para düşkünü, kaymak takımın tcrzisi, burjuvacık!" diyc saldıran Fatma, annesinin gözünde, onun kazandığı parayla yaşayan bir asalak, bütün rahatına, liiksüne karşin nankörliik eden biridir. Dclidir hatta. Buna karşı Fatma, "Doğal delirmiş olmam, senin kızın olduğuma göre" der, aynı benzerliği vurgulayarak. Birbirlerini itmeleri bu yiizden belki. Anne kız arasındaki itici benzerlikten gelen özdeşim kuramama. Birbirlerini gerçekten tanıdikları ve anladıkları giin, karşılarında kendini görme korkusu. "Ben tanıyor muyum annemir1 Onun beni tanıdığı kadar belki... Ne korkunç kadın! Ben de ondan beterim..." "Boynuna sarılmak isterken sıkmak geliyor insanın içinden." Bu benzerlik, birbirlerine duydukları gereksinmeyi de itici hale getirir. Fatma, rırtınadan korktugu geceler, gelip yanına yatar mı, diye bekler annesini. O, onun odasına gitmek ister, gidemez. "Uzak kaldın, el vermedin, katı kalpli ve ilgisizsin.. Tasalandığımda, yenik düştüğümde ya da aldanıp yanlış yola saptığımda önlemedin beni!" Fatma'nın anne figürüne duyduğu bu ihtiyaç, sevgiye ve yaklaşmaya değil, hayranlıkla karışık bir nefrete, yaklaşmakaçınmaya dünüştür. "Anncmi seviyorum, kızıyorum, nefret ettiğim de oluyor ondan... Beni sevdiğine neden inanamıyorum?.. ü n a benzcmek, bana gösterdifii yoldan yürümek isteyip de yürüyemedığimden mi?" Ve "Dadı". Dilber: "Küçük bir lambacık" dcr Fatma onun içın. Anne imgesinin yerindeki boşluğu doldııran, evde sevgi ve sıcaklık estiren tek kişi. Kaçıp kucağına sığınabilecek, sevgisini karşılık beklemeden verebilen, ezik, kimsesiz, cüce kadını romanın (ve hayatın!). Dilber'in hem anne hem de kızı tarahndan sevilmcsinin nedenı de bu. O kimseden daha güçlü değil! O yargilamıyor, onunla çatışmaya gerek yok. ü n a karşı inat, korku, öfke de yok kimsenin içinde. O ulaşılmak istenen ama ulaşılamayacak bir yerde de değü. Bir anne değil! Çalınan gençliğin hatırası kız evlat değil! Hastalığının ortaya çıkmasına kadar, Dilber'in yitiriime korkusu bileyok! Bu duygular Dilber'de var; üç kuşağın üç kadınına karşı. Babaanneye karşı öfke ve nerret, anneye karşı korku, Fatma'ya karşı inat taşıyor Dilber, bilincinin en derin katlarında. Ölümcül hastalığı ve hastane günleri sürecinde, yoğun ba kımda sanrılar ve yaşanmamış hayatına geri dönüşler içinde Fatnıa'dan da, annesinden de, büyükannesinden de nefre tini tek tek ve yineleyerek sayıklar. Gece hemşiresi olan genç kız onun gözünde hepsinden daha iyidir, daha insandır! Oç kadının arasında, kökleri despot, aristokrat ve hasta kişilikli büyükanneye, kızını sevdiği insandan ayıran hem de bunu bildiğimiz bir numarayla, mektup ları yok ederek yapan yaşlı cadı büyükanneye uzanan bir kopukluk vardır. Bugünün sevgisizlik ve öfke dolu, zorunlu yaşantıları, çatışmalı duyguları... I Ierkes birbirinin kefaretini öder. Fatma annesine "Sen anneni sevmediğini söylersin ya, ben de senden nefret ediyorum, nedeni ni bilerek hem.." dedikten sonra odasına gidip yüzünü elleriyle kapayarak "anneciğim anneciğim" diye ağlar. Herkes bir önceki anneyi yargılayıp, bir sonrakini, kızını cezalandırmaktadır. Üç kuşak kadınlarının şöyle ifade edilebilecek çatışma zinciri: "Ânneliğin acı yanı anneyle olan anlaşmazlığının bir biçimde kendi yaşamıma, çocuĞumayansıması." Bu dramın erkeklerle ilgili boyutu ise, romanın sonunda Fatma'nın sürekli yinelediği soruda saklıdır. "Bir erkeğin sevgisi annenin yerini tutar mı?" Fatma'nın sevgilisi olan Ahmet, romanda annekız arasında, Dilber, Ahmet, Hasan (annenin genç sevgilisi) gibi, hep üçüncü kişiler aracılığıyla süregelen iliş kinin az konuşan bir parçasıdır. Ve arada bir "Çocuklann annelerini hırpalamaları biraz da onları ölümsüz sanmalarından belki" gibi doğru laflar etse de, Ahmet'in kadınlar hakkında şablonu hazırdır: "Kadınlar; hepsi birbirine bcnzer, birini tanımak kâfidir..." "Beni bu kadından kurtaracak tek kişi" dediği sevgilisinin de Fatma'nın yaşamına katkısı oldukça soğuk ve yabancı biri gibidir. Anne kızın kavgası için, "onun annesine karşı duyduğu nefreti senin kendi anana dııyman, ikiniz arasında oluşan saçma bir yanıltı bana kalırsa" der. Erkeklerekalırsa! Kaduılık durumları için, elde var "yanıltı!". Sevgisiz bir anne ile saygısız kızının romanı Üç Yirmi Dört Saat. Aslında üç kuşağın değil, üç kadının zorunlu yaşantılannın, çatışmalı duygularının, tıp di lindeki, "Hasta üç gün içinde ya kurtu lur ya kaybederiz" söylemindcki hikâyesi. Son kırk sayfa (son yirmi dört saat) çocukluğa dönüşlerle hatırlanan sevgilere, Uetiİmeye çalışılan sevgilere, inanılan ama yanıt verilemeyen sevgilere karşın, daha da şiddetlenen saldırganlık, kı rıcılık, nedeni bilinmeyen düşmanlık, birbirlerinden kaçma, evin dükkânın satılması ve ayrılık planları ile geçer. Annesinin "Bu geceki konuşmamızın uzlaşma olmasını istiyordum. Ne kadar istiyordum bilemezsin. Tam yaklaşırken kopuyoruz yeniden, ne kötü bir şey bu!" sözlerine Fatma'nın verdiği yanıt "Bana bütün verdiklerin için sağ ol... Ödeyecek durumda da değilim, işe bak sen! Dükkândaki payımı sana bıraksam..." olur. Arabesk aşklarda olduğu gibi, birbirlerinin kollarına atılmak isteyip de yerinden kımıldayamayan iki kadının arasın da beklenmedik anda gelip giren üç günün diyalektiğinde, değişim, Dilber'in ölümünü duvdukları zaman olur: Ilk kez kollarına arıfıp ağlayan kızını, annesi yü reğinin üstünde tutar. îlk kez. • C) Cumhunyet Vniv. Eğitim Fak. Öğretım Gör Sıvas) Üç Yirmi Dört Saat / Peride Celal / Catt Yayınlan Adam Yayınlan Güz Kitaplan Melih Cevdet Anday Çok Sesli Toplum :\4clihCcvvleL Şiirin ve düzyazının büyiik ustasından yeni deneme kitabı... Düşüncenin şiirselliğini gözler önüne seren yazılar... NDAY k Sesli Tbplum "Akşam bu kitabı okumaya başladım, içim sevinçle doldu..." ı\m Melih Cevdet Anday'ın Adam Yayınları'ndaki kitaplan: şıır Rahatı Kaçan Ağaç (Toplu }iirleri l) Başlarken Rahatı Kaçan Ağaç Telgrafhane '^' Yanyana Masal CEVDET Kolları Bağlı Odysseus Göçebe Denizin Üstünde Teknenin ölümü r Yaşarken ÖlümsüzlUk Ardında Gılgamış (Toplu $»rfen ıi) Ölümsüzlük Ardında Gılgamış Tanıdık Dünya Güneşte Yağmurun Altında oyun ölÜmSÜZİer (Toplu Oyunlarl) Yarın Başka Koruda Dikkat Köpek Var ölüler Konuşmak Isterler Müfettişler Mikado'nun Çöpleri Ölümsüzler İ ç e r d e k i l e r (Toplu Oyunlar II) MELİH CEVDET ANDAY I YİTENSÛZ zn İçerdekiler Yılanlar Babalar ve Oğullar deneme Çok Sesli Toplum Paris Yazıları Açıklığa Doğru Gelişen Komedya Yiten Söz Imge Ormanları Geleceği Yaşamak Yeni TanrılarYasak roman Gizli Emir Aylaklar Raziye isa'nın Güncesi anı Akan Zaman, Duran Zaman I perlde celal CUMHURİYET KİTAP SAYI 610 ADAM YAYINLAR1 Küçükparmakkapı Sokak No: 17 Beyoğlu 80060 İstanbul Tel: (0212) 293 41 0506 Faks: (0212) 293 41 08
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle