01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 KURL A R A 9Şubatl990. Okurlanmız Cumhuriyet Kitap'la ilk kez bu tarıhte karşılaştılar. Celal Üster ve mürşit Balabanltlar'ın yönetiminde yayımlanan derginin ilk sayısının kapağı, o zamarta kadar hiçbir yayın orgamyla konuşmamtş olan Ahmed Arif'e aynlmıştt. Cumhuriyet gazetesinin kuruluşundan bu yana zaman zaman yayımladıg'ı kitap ekleri de bu yeni dergi ile birlikte süreklilik kazanacaktı. Dergi, yazarlar ve okurlar tarajından ilgi ve beğeniyle karşılanıyor, kitni yazarlanmıztn dile getiraiği gibi 'perşembe gü'nleri iple çekilmeye' oaşlamyordu. Türkiye'de yayımlanan kitaplann yanı sıra, yurtdısında yaytmlanmtş önemli kitapları da gündeme getiren dergi bu kitaplan okurun ve yayımctmn dikkatine sunuyordu. Bu yaymcılık anlaytşımız o günden bu yana aepsmeden sürdü. Bu elimzdeki sayımtzla 10. ytlımızı geride btrakıyoruz Önümüzdeki on yıllarda da okurlarımtz, yazarlarımtz, bilim adamhmmızla ve özellikle de kitaplarla yine karsınızda olacağız. Türkiye'de edebiyattan yana, düsünceden yana, kitaplardan yana tüm okurlartmıza ve yazılartyla dergimize büyük katktlar sağlayan yazarlartmıza çok çok tesekkür ediyoruz. Yukanda da belirttiğim gibi ilk sayımıztn kapahnda Ahmed Arif yer alıyordu. On ytlın sonundaki bu sayımıztn kapağında da Nedim Gürsel var. Gürsel'in yeni romant 'Resimlı Dünya' Fatih'in portresini yapan Gentile Bellini'nin aralannda oldufai ressamların renkli dünyasında yol altrken Venedik ve htanbul'a, tşık ve gölgeye, günümüzden geçmişe, Batı resmindeki Osmanlı tasvirlerine de göz atıyor, Önümüzdeki on yıllarda da bolkitaplı günlerl... Gürol Sözen'in martısı kılavuzluğunda bambaşka bir Istanbul V MMMMMMMMHMHHMMMMMMMMMMHMNMHMMMMNHNMMMMMMMMMM^ Martılapın İstanbulu Gürol Sözen, gönlünü, yüreğini Türkiye'nin güzellikleri ile doldurmuş bir bilim ve sanat adamı. Onun küavuzluğunda Türkiye'nin güzelliklerini keşfe çıktı insanlarımız. Sözen usta bu kez, yarattığı bir martının peşi sıra bambaşka bir îstanbul'u gezdiriyor bizlere. tıların dalgalannda yürümüşlerdir. Istanbulbir anlamda, ters akıntılarda yüzmevi büenlerin kentidir. Tam on yıl önce, " Ak Yayınlar" dizisi içinde yer alan ve tükenen "Bin Çesit Istanbul ve Boğaziçi Yalıları" kitabım da belki bu ters akıntıların bir yansımasıdır. Ne garip, on yıl sanki kısa bir zaman dilimi! Eskimeyen anılar mı yoksa erguvanlar, manolyalar, serviler, kargalar, serçeler, martılar mı? Değiştiğini sandığımız düşlerimiz bile Boğaziçi nin ters akmtılan gibi pesimizde bizim: Umursamadan akıyorlar başka denizlere. Ama martıların gölgesinde... Hiç yorgun görmedim onlan: Gün ışığında, koyulan gecede ve ay ışığında dansederken belki de adını bilmediğim bir martı Boğaziçi'nde nöbete durmustu. "Bin Çeşit Istanbul" befiu de onların şemsiyesi altındaydı. Kaçak kat çıkar gibi "Bin Çesit Istanbul "a yeni eklemeler yapıp onları da anlatmaya çalıştıysam nedeni ben değilmartılardır!.. Bir başka gerekçe ise Sayın Cana Atınç'a imzaladığım yıllanmıs kitabıma, "...en iyisi martıların peşine takılmak." diye yazmam. "Martılann istanbulu" böylesine kılık değistirdi: Görücüye çıkarken fotoğraflan, belgeleri ve tasarımı ile de biçimi yenilendi... Iş Bankası adına martıların izini sürüp, kitabı önsezisi ile yeniden oluşturan sayın Cana Atınç'a ve kitabın her aşamasında hiç yüksünmeden bu oluşumu geliştiren Iş Bankası'na tesekkür ediyorum. Diğer dosdarımı da unutacak değiüm: Boğaziçi efsanesindeki "Argo Gemicileri" gibi Aıi Konyalı, Erkal Yavi, Doğan Ür, Nur Anoğul ve Mas Matbaası'ndaki dostlarıma da tesekkür ediyorum. "Martılann Istanbulu"na sevgiyle yaklaştıklan için. Eksikleri, yanlışhkları benim haneme yazın. Ben bu kente göç etmiş bir yabancıyım. istanbulu, asıl sahiplerine sorun: Martılara... • Martıların İstanbulu / Gürol Sözen /Türkıye 1} Bankast Kültür Yaytnlan / 289 s. GUROLSOZEN oğum, dirim ve ölümün arasındaki insanoğlu, yokluğun, varhğın ikilemini yaşamışür çağlar boyu. Bir yanda coşku ve sevinç, öte yanda savaş ve korku: Umut ve umutsuzluğun arasında gidip gelen sarkaç gibi. însanoğlunun bu serüveni bir anlamda doğanın değişimine benzer ama bir farkla; doğanın değişimi çığırtkan değildir hiçbir zaman. Toprağına su yürüyüp aydınhğı, güneşi gördüğünde yeşiflenip çiçek açar; banarı karşılayan serçenin ve hangi dala tutunduğu belli olmayan bülbülün seslenişi cibi. Tüm zamanların sessiz saltanatı olan doğada, doğum ve ölüm arasındaki çizgi hep bir coskudur. Onlann ağıtları da saklıdır, bedenleri de. Kurdukları evlerde hep yeni birileri vardır; ölüm sanki kılık değiştirmiştir. Oysa nöbeti bir başkası almıştır birbirinden habersiz. Çağların en büyük tanığı doğanın tarih yazıcuan olmadığı için, tarih yazan bizler, önümüze her mevsim serilen doğanın şölenini büyük bir savurganlıkla kullanırız. Tarih bir anlamda insanoğlunun tekelindedir. Su kıyısı ya da dağ başlanna yerleşen insanoğlunun kurduğu evler, sokaklar, meydanlar ve kentlerin de tarihi bu nedenle doğadan soyutlanmıştır. Içinde binbir gizemi, korkuyu ve coşkuyu banndıran doğa ise aldırmaz hiçbirimize. Gülümser yalnızca, hoşgörülüdür. Ya sular? Su, sonsuzluktur. Korkusunu binlerce yıl önce yenen insanoğlu dağ başlarından ovalara, su kıyılanna göç ettiğinde derin suların tadına, albenisine kaptırmıştır kendisini. Su, öyküdür, masaldır, sevda sözcükleridir, düşlerdir. Su kıyısına otağını kuran kentler ise tam anlamıyla curcunanın içinde bulur kendini. Gece ve gündüzleri allak bullak olur. Savaşlar olmasa, tarih yazıcılannın elleri ayaklanna dolaşır! Sular kenti lstanbul'un da tarihi yazılmıştır. Işretten ayılan kimi tarih yazıcılan, biraz kıskançlık biraz da imparator ya da sultan korkusundan eteklerini toplayıp sefere katılmış ve bu arada Îstanbul'u yazmışlardır. Istanbul ise tarihini yazamayan doğanın ustalığına, tarihini yazan insanoğlunun yazgısına hiç üşenmeden kapılannı açar. Bu nedenle lstanbul'un serçeleri, ölümün başu D Cürol sözen cundaki serviye de, sevincin, coşkunun üzerine de konarlar... Martılar...aaah martılar: Geç fark ettim îstanbul'un onlara ait olduğunu. Gökyüzünde çizdikleri eğriler sulara yansırken ne yazık ki kimse yazmadı onların tarihini ve binlerce yıldan beri var olduklarını. Doğrusu, umarsız insanoğlu, martıların ve serçelerin, Bizans'ı, Selçuluu'yu, Osmanlı'yı, Cumhuriyet'i gördüğunden de hiç söz etmediler. Istanbul, aslında, binbir kumaşın dokunduğu bir karmaşadır. Boğaziçi ise DU karmaşadan arta kalan serinlik... Iki büyük imparatorluk, terkisinde sava§ı, ölümü, kargaşayı ve zaferi taşırken bile sanatı boşlamamıştır. Çağın yazarlan, çizerleri, mimarlan, nakkaşları bilinen ve bılinmeyen belgelerle bir Istanbul bırakmıştır günümüze. Kapağı açılmamış çeyiz sandığıdır Istanbul. Yarınlar... varınlara kalabilen kentlerin gizeminde ise nep masallar, ezgiler, şiirler, taş, ahşap, maden ve minyatür ustaları vardır hattatların yanı sıra. Onlar, sevgiyi, bahar dallarını ve çizginin sonsuzluğunu resmederken, derin sularda boğulmadan ters akın TURHAN GÜNAY KİTAIP Imtlyaz Sahibl: Cağ Pazarlama Gazete Dergi Kltap Basın ve Yayın A.ş. Adına Berin Nadl < Yayın Danışmani: Turhan Cünay o Sorumlu Müdür: Flkret llklz oGörsel Yönetmen: Dllek llkorur: Baski: Çaudaş Matbaacılık Ud. Stl. oldare Merkezl: Türkocağı Cad. No: 5941 Cağaloğlu, 34 334 Istanbul Tel: (212) 512 05 050 Reklam: Medya c CUMHURİYET KİTAP SAYI 620 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle