22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kapsamlı bir konuyu ele almaktadır: Turquerie'ler (Türkleri ya da Doğu yaşamını konu alan sahne yapıtlan). Haçlı seferlerinden bu yana Avrupalılann ilgisi her zaman Müslüman Doğu'ya yönelik olmuştur. Kendüerininkinden farklı ve bütün fantezilere kapı açan görenekler ve âdetler Avrupalılann merakını uyandırmıştır. Osmanlı tarihi de, gösterim sanatlannda, özellikle tragedya alanında, mükemmel konular sağlıyordu: Savaşlar, şiddetli anlaşmazlıklar; tutkuları, kıskançlığı ve ölümü konu alan dramlar; tutkuların doruk noktaya varan çatışması; aşkın siyasete kanşması gibi. Tüm bu dramatik olaylar Osmanlı sultanlarının sayısız yapıtta yer almalarına yol açmıştır. Türklerin sahnede boy göstermeleri 17. yüzyılın ilk yansında başlar; gezginlerin anlatılan, misyonerlerin mektupları, bilimsel araştırmalar gibi Türkiye tarihine ve Türkiye'deki olaylara ilişkin kitapların çoğalmasıyla aynı dönemde Avrupa yazınına ve sanatına girecek ve kendilerini göstereceklerdir. Oyun yazarlannın, bestecilerin ve koreografların en çok ilgisini çekmiş olan padişahlar I. Bayezid (genellikle Timurlenk'le birlikte), II. Mehmet Fatih ve özellikle bu kitabın konusunu oluşturan Kanunî Süleyman oldu. Tiyatro oyunlarında, opera ve balelerde ilginin özellikle Osmanlı'ya yöneltilmesi şaşırtıcı olmamalı. Osmanlı fazlasıyla Avrupa politikasının içindeydi... Corto Maltese Bir Tuz Denizi Şarkısı/ Hugo Pratt/ Çeviren: Cemal Kaan Emek/ Dost Kıtabevi Yayınlart/ 213 s. "Günlerden cumartesi idi ve Corto gümüşten düz usturayı aldı, onun üzerindeki koyu pas yok oluncaya kadar biledi ve daha sonra usturayı açarak keskin ağzını kontrol etti, kesinlikle kusursuzdu. Sağ eliyle usturayı avuçladı. Ustura parladı. Sol elini açtı ve bir an bile duraksamaksızın avcıınu derin bir yarık oluşturacak şekilde kesti. Yaranın kapanması için uzun zaman gerekti ama o günden sonra Corto Maltese güzel ve uzun bir talih çizgisine sahip oldu." Hugo Pratt'ın ünlü çizgi kahramanı Corto Maltese ile birlikte olmak istiyorsanız kitapta yer alan sinopsisleri okuyun. Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık/ Mehmed Uzun/ Çeviren: Muhsin Ktzılkaya/ Genda; Yayınlart/342 s. "Mehmed Uzun'un romancılık serüveninde bir dönüm noktasıdır bu roman. Uzun, daha önce yazdığı romanlarında önüne sorun olarak koyduğu 'çaresiz aydının hüzünlü macerası' temasını bu romaruyla terk ederek, ilk defa biyografik malzemenin dışında bir malzemeye el atıyor. Yakın tarihte, belki çok yakınımızda, belki de bizden fersah fersah uzakta bir "yok ülkede" geçen, kişi ve yer adlannın gerçek kişi ve yer adlanyla, anlatılan olayların yaşanan olaylarla tamamen tesadüfi benzerlikler taşıdığı bir olaya el atıyor. Romanın eksenine oturttuğu, belki de iki tarafın da çok istemediği bir savaşın kurbanlarının içine düştüğü 'aydınlıkkaranhk' çatışmasına... Insanoğlunun en eski macerasına yani... Belki de bütün kötülüklerin, bütün iyiliklerin temeli olan maceraya... Bu macerada sadece iki doğa olayı çarpışmaz, aynı zamanda insan mhlarına sinen aydınlıkla kararüığın savaşını da izleriz" diyor kitabın çevirmeni Muhsin Kızılkaya. Babatnız/ Roy Letvis/ Çeviren: Filiz Şar/ Yurt KitapYayın/ 164 s. Şu anda elinizde son 500.000 yılın en ilginç kitabını tutuyorsunuz. ilk insanlardan oluşan bir ailenin ateş, mızrak ve evlilik gibi insan nesli için gerekli fakat bir o kadar da korkunç olabilecek şeyleri nasıl bulduklarını ve ne şekilde kullandıklarını anlatan komik bir hikâye. Ayrıca bize ilerlemenin beraberinde getirdigi problemlerin atom çağı ile başlamadığını, "başkaları tarafından pişirilmeden ben onları pişirSAYFA 22 meyi öğrenmeliyim" ya da "başkalan tarafından yenmeden ben onlan yemeliyim" diye düşünülen bir çağda başladığını hatırlattı. Ünlü Fransız biyokimyacı Jacques Monod, sahranın ortasında kitabı okurken o kadar çok gülmüş ki üzerinde bulunduğu deveden düşmüş. Patasana/ Ahmet Ümit/ Om Yaytnevı/ 477 s Ahmet Ümit, 1960 yılında Gaziantep'te dünyaya geldi.Yazın yaşamına öyküyle başlamasına karşın, ilk eseri 1989 yılında yayımlanan "Sokağın Zulası" adlı şiir kitabı oldu. 1992 yılında yayımlanan ilk öykü kitabı "Çıplak Ayaklıydı Gece" yayımlandığı yıl "Ferit Oğuz Bayır Düşün ve Sanat Ödülü"nü aldı. 1994 yılında "Bir Ses Böler Geceyi" adlı uzun öykü kitabı, ardından da "Masal Masal lçinde" adlı çocuk kitabı yayımlandı. Kitaplannın tümünde var olan gerilim duygusuysa 1996 yılında yayımlanan "Sis ve Gece" adlı polisiye romanında kendini tümüyle dışa vurdu. 1998 yılında polisiye romanın kalıplannı kırdığı, kendine özgü bir tarz yarattığı "Kar Kokusu" yayımlandı. Onu polisiye öykülerin yer aldığı "Agatha'nın Anahtarı" izledi. Fırat kenarındaki antik Hitit kentinde bir grup arkeolog kazı yapmaktadır. Kazıda yeryüzünün resmi olmayan ilk tarihi belgelerinden biri olan Patasana Tabletleri bulunur. Patasana, geç Hitit Kent Devletleri'nden birinin saray yazmanıdır. Öteki yazmanlardan farklı olarak kil tabletlere kralm istediklerini değil, kendi gördüklerini, yaşadıklannı yazmayı seçmiştir. Tabletlerin bulunmasıyla birlikte kazı çevresinde cinayeder başlar. Geçmişteki izleri takip ederek tarihi gerçeklere ulaşmaya çalışan kazı başkanı Esra kanıtlardan yola çıkarak cinayederi bulmaya çalışır. Tam bu noktada güncel olanla tarihi olan iç içe geçer. Böylece insanoğlunun en eski ve en kanlı geleneği ortaya çıkar. Bu gelenek, kendisinden olmayanı, farklı olanı, yabancı olanı yok etme alışkanlığıdır. Odysseia/ Christopb Martin/ Çeviren: Atilla Dirim/ Yurt KitapYaytn/ 428 s. Savaşta ağır basan kefedeki Zeus'un yerine bir başkasını, bir ölümlüyü koyabiliriz aslında. Koymalıyız da. ölümsüzün yerine koyduğumuz ölümlü, Odysseus olmalı. Neredeyse Zeus'un tüm niteliklerini taşıyor; sadece uçamıyor ve bulut devşirip yıldınm gönderemiyor. Nitelikleri şöyle sıralanıyor: Hayatın karşısına çıkardığı güçlüklere dayanma, sonra da onlann üstesinden gelebilmek için çare arama, çözüm bulma ve sonuç olarak plan kurma gücü; yalan ve düzen de biliyor ve burîlan olumsuz güçlere karşı kullanıyor; sezgi gücüne sahip, her olayın nereye varacağını önceden sezip, onları istediği yere çevirebilmek için tedbir buluyor. On yıl süren kan dolu bir savaştan ve on yıl süren acı dolu bir yolculuktan sonra vatanına ve evine geri dönmesi bunun kanıtı değil mi? Homeros'un ünlü Odysseia'sını bir de roman tarzında okumaya ne dersiniz? Oyada/ Robert Krugmann/ Çeviren: Atilla Dirim/ Yurt KttapYaytn/ 428 s. On yıl süren ve sonu korkunç bir yıkıinla biten bir savaş. Savaş meydanında onlarca tann, yüzlerce yiğit önder, binlerce kahraman. Bir tarafta uygarhk yaratmış Troyalılar ve oniardan yana tannlar; diğer tarafta yağmacılık ve dövüşkenlikleri ile ünlü Akhalar. Onlardan yana tavır alan tannlar da var. Ama terazi Zeus'un elinde. Savaşın onuncu yılında teraziyi kaldırdığında soykınmcı Akhalar ağır basıyor. Çünkü bu kefede baş tann Zeus bulunuyor. Dünyanın en ünlü, en köklü, Batı kültürüne kaynaklık eden Uyada şimdi kolay okunur ve sadece şiir okuyabilen okur tarafından değil, herkesçe anlaşılır bir şekle büründü elimizdeki kitapla... Bu Mülkün Sultanlan36 Osmanlı Padişahı/ Necdet Sakaoğlu/ Oglak Yayınctlık/ 618 s "Akla gelen ilk soru ya da sorun Osmanlı padişahla rının yaşamlarına hangi açıdan bakıldığı ya da bakılması gerektiğidir. Bu çalışmalar her düzeyde ve farklı yönlerden yapılabilir. Örneğin çocuk padişahlann öyküleri, savaşçı padişahlann çileli seferleri kadar ilginçtir. Dindar, savaşçı, av, eğlence, müzik, kitap, sanat tutkunu, sanatkâr padişahlar; her birinin hastalıkları, ölüm nedenleri üzerine de ilginç çalışmalar yapılabilir. Oysa bizim kültürümüzde, padişahlann yaşamlarına ağırlıklı olarak siyasal ve askeri açılardan bakmak geleneği vardır. Bu kitapta ise Osmanlılığı temsil eden 36 padişahın yaşamöyküsü, tarihseverlerin ilgiyle okuyacaklan tarzda ve beşeri yönleri olabildiğince öne çıkanlıp arada kaynak yapıtlardan kısa alıntılara da yer verilerek anlatılmış; 36'sından yansıyan davranışlar, yaklaşımlar ve olaylarda da Osmanoğulları hakkında genel bir fikir verilebilmesi düşünülmüştür. Yaşamöyküleri için, Osmanlı tarihindeki önem dereceleriyle orantılı kapsamlar öngörülmeyerek Kanuni'nin de I. Mustafa'nın da birer insan ve padişah olduklan ilkesinden hareket edilmiştir" diyor Necdet Sakaoğlu kitabın önsözünde. DevletPiyasa Karşıdığının Ötesindethtiyaçlar ve Tiiketim Üzerine Yazılar/ Ayşe Buğra/ îletişım Yayınlart/ 154 s "Ayşe Buğra bu yeni çahşmasında, insanın en temel davranış biçimlerinden biri olan tüketimi, iktisadî, siyasî, sosyal ve kültürel dinamiklerin kesiştiği bir noktada inceliyor. ilk bakışta salt bireysel bir özellikmiş gibi görülen tüketim ilişkileri, ahlakî ve siyasî boyutlanndan soyutlanarak ele alınabilir mi? Buğra, bu soruya açık ve inandıncı biçimde olumsuz yanıt verirken, iktisat bilimindeki tüketim kavramının yetersizliklerine de işaret ediyor. Sosyal davranış biçimlerinin Türkiye'nin sosyoekonomik ve politik dinamiklerini yansıtan bir süreç olarak irdelenmesi gerektiğini gösteren yazar, ihtiyaç kavramını, iktisadî ve sosyal politikaların merkezine yerleştiriyor. Bu kavramı bireysel istek ve tercihler alanından ayırarak yeni bir bakış açısı da getiriyor. Buğra, ihtiyaçlan karşılama biçimlerini anlamak için devlet ve piyasa ikileminin nasıl yetersiz kaldığını ve piyasa ve devlet dışı ilişkilerin bu konuda nasd kilit bir rol oynadığını, Cumhuriyet dönemi içinde, çeşitli sektörlerden seçtiği örneklerle gösteriyor. Ayşe Buğra, ne denli modern görünümde olursa olsun Türkiye'de karşılıklılık ilişkisinin, sosyal ve iktisadî faaliyetlerin işleyişindeki önemine işaret ediyor ve bizi bu ilişkiler içindeki bireyin özgürlüğü üzerine de düşünmeye zorluyor" diyor Ayşe Çağlar arka kapak yazısında. Öteki RenklerSeçme Yazılar ve Bir Hikâye/ Orban Pamuk/ îletişim Yayınlart/ 440 s Oteki Renkler yazann çocukluk anılarından mutluluk saatlerine, romanlarını nasıl yazdığından gezi notlanna, sevdiği yazarlar ve kitaplar hakkında eleştirilerinden kişisel itiraflanna, şikâyetlerine, siyasi öfkelerine, kültür ve gündelik hayat konusundaki heyecanlarına uzanıyor ve Orhan Pamuk'un yalnız romanda değil, düzyazıda da ne kadar usta olduğunu kanıtlıyor. Yirmi beş yıldır yazdığı düzyazılardan, tuttuğu defterlerden, yaptığı röportajlardan derlenen bu titiz seçmede Pamuk, zaman zaman eğlenceli, kışkırtıcı, çözümleyici olan bir dille kızı Rüya ile arkadaşlığını, bayram ziyarederini, sigarayı bırakışını, gençlik bunalımlannı, yazann günlük hayatını, sinema zevkini, Boğaz'daki eski yangınlan, bildiği Istanbul'u, yalnız lık ve mutluluk üzerine takıntılarını, toplumun ve kendisinin korkulannı ve paranoyalarını anlatıyor; Dostoyevski'den Tanpınar'a, Kemal Tahir'den Oğuz Atay'a pek çok yazar ve kitabı tartışıyor; roman kuramı ve tarihi roman, Doğu ve Batı, müliyetçilik ve Avrupa konusundaki düşüncelerini açıyor. Bir çocuğun gözünden anlatılmış ve Nişantaşı'nda geçen Pencereden Bakmak adlı uzun hikâye ile birlikte bu kitap Orhan Pamuk'un renkli dünyasını daha da derinleştirip genişletiyor. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 520
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle