Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vitrindeki tslâm Düşüncesinin Siyasal Ufku/ Zerrin Kurloğlu/ lletisim Yaymları/ 296 s. Modernizmin yaşadığı değer ve anlam krizini çözme çabası içinde, 20. yüzyüın son yarısı, postmodern düşüncenin de "teşvikiyle" dinî kaynaklı siyasal kavrayışlara zemin hazırladı. Siyasal Islâmcı düşünürler, Islâm'ın tabiatı icabı siyasal bir karaktere sahip olduğunu ve din ile devlet arasında zorunlu bir ilişkiyi talep ettiğini ileri sürdüler. Siyasal Islâmcılık ve çağdaş Islâm teolojileri, esasen ortaçağ Islâm dünyasının fikriyatına referans veriyorlar. Gerçekten de söz konusu düşünce ve tezlerin derinlikli bir değerlendirmesi, ortaçağ Islâm düşüncesinin analizini gerektiriyor. Zerrin Kurtoğlu'nun berrak bir difie yazılmış eseri, ortaçağ Islâm dünyasındaki dinfelsefe ilişkilerini siyaset sorunu açısından ele alarak bu ihtiyaca cevap veriyor. Islâm düşüncesinin bu parlak döneminde (Farabi, Gazali ve Ibn Rüşd'de) din ile felsefe arasındaki "kronik" gerilimi ve bu gerilimin siyasal alandaki tezahürünü inceleyen Kurtoğlu, siyaseti yönetime (yönetim oyununa) indirgeyen bir geleneğe dikkat çekiyor. Siyasetin özerk alanının iptali pahasına, ahlak ile siyasalın özdeşleştirilmesi pahasına yürüyen bir gelenek... Islâm felsefesinin bu geleneği siyaseti tamamen boğar, imkânsızlaştırır mı? Yoksa bu felsefenin siyasete belki tabiyet derecesinde bağlılığı, alda değil ama! kanılara, retoriğe verdiği önem, siyasal alanın özgüllüğüne bir fırsat açar mı? Her halükârda, Islâmsiyaset ilişkisine, akla ve iktidara ilişkin sorunların Vahiy'de değil, Islâm felsefesinde aranması gerekiyor. Amlarla Kâtnil Kınkoğlu/ Tanju Cılızoğlu/ Büke Yayınlart/ 466 s. "...Çevremdeki yoksul insanlara daha çok hizmet vermek istiyordum. Yoksulluğun nedenlerini kavramıştım. Yoksulluğun, 'Bir elin beş parmağı bir mi, Allah herkesi bir başka türlü yaratmış' felsefesi içindeki izahı bana yetmiyordu. Halkın büyük bir bölümü aşırı yoksul ve acdı bir yaşamı sürüklüyordu. Çocukluğumun fotoğraflarının tüm karelerini şimdi daha net görüyordum. Ve benim çocukluğumun fotoğrafları netleştikçe, çevremdeki yeni fotoğrafların kareleri de netleşiyordu. Tedirgindim. Bir yandan da 'Ne yapılabilir'i, 'Nasıl yapılabilir'i düşünüyordum. Bu sırada karşıma bir fırsat çıktı. Iktidann icraatını hiç tasvip etmiyordum. Yakın çevrem tarafından bu da biliniyordu. Ismet Paşa'dan direkt bir teklif geldi:' Sayın doktor yaşamının bundan sonrasında halkına politikacı olarak hizmet etmek ister mi? Eğer böyle bir tercihi olursa gönlümüz ve partimiz kendisine açıktır'." diyor artık aramızda oîmayan bir dönemin parlak siyaset adamıKâmil Kınkoğlu. Hüzünle Bazı Günler/ özcan Karabulut/ Can Yaymları/ 115 s. Özcan Karabulut, son yıllarda sesini duyuran öykücülerimizden. Kendine özgü üslubuyla, yalnızca aşkları değil, toplumsal gerçekleri, siyasal çalkantıları ve başkaldırıları anlatırken bile şiirsel kalabilen diliyle, kendi çizgisini belirlemiş bir öykücü. Hüzünle Bazı Günler'de, 198088 yılları arasında yazdığı öyküler var. '80 öncesinin çalkantıh, huzursuz dönemini, tutuklanmaları, genel grevleri, ölümleri, '80 sonrasının da karanlık ortamını yaşamış bir gençliğin, 7 8 kuşağımn bir bireyi Özcan Karabulut. Buradaki öykülerde de sıkıntılarla, umarsızlıklarla yoğrulmuş yılların izdüşümleri var; aşklarını bile ürkerek, yarım, eksik yaşamış bir gençliğin, kırık umutların, umutsuz bekleyişlerin insanlarının yaşamlarından birer kesit. 'Hüznün, yüz çizgileriuzcan Kanıbulut HÜZÜNLE BAZ1 GÜNI.ER ni bile sertleştirdıği gunlerdi o günler' diyor üzcan Karabulut bir öyküsünde ve hüzün bu kitaptaki bütün öykülerin içinden incecik bir çizgi gibi geçiyor, öyküleri birbirine düğümlüyor. YüzleşmelerBir Uyutnsuzun Notlan (19951999)/ Tomrıs Uyar/ Can Yaymları/ 161 s. Yazmaya öyküyle başlayan, ya"TCmırisUyar zarlığını öyküyle sürdüren, güYOZ1.KSMOJER nümüz Türk edebiyatının öykü ustalanndan biri olan Tomris Uyar, öykü oluşturmaya yeterli görmediği kimi birikimlerini okurlarıyla paylaşmak adına yazıya dökmeyi, bu yazdıklarına da 'gündökümü' demeyi seçmişti ydlardır. Bir tür 'günce', zaman zaman da birer 'aeneme' tadındaki bu notlarını yıllardır kitaplaştıran Tomris Uyar, bu dİ2İnin son çalışmasını "Yüzleşmeler" adıyla sunuyor okurlarına. Bir Uyumsuzun Notlan alt başlığıyla hazırladığı ve 19951999 yılları arasında yaşadığımız olaylann kendisinde bıraktığı izlerin ve etkilerin aktarıldığı bu kitap, gündökümlerinin şimdilik sonuncusu. Gündökümü (197580), Günlerin Tortusu (198084), Yazılı Günler (198588), Tanışma Günleri/Anları (198995) adlı dört kitaba Yüzleşmeler'in de eklenmesiyle bir 'uyumsuz'un, yani tanık olduğu olaylara ve gelişmelere ayak uydurmak istemeyen bir aydının Türkiye'nin son yirmi beş yılına ilişkin izlenimleri beş cilt olarak okurlara sunulmuş oluyor. Yayımlanış sırasına göre okunduğunda, bu notların, Türkiye'nin 'kendi yazdığı romanı' olacağı görüşünde yazar. 2000'e girerken, yaşadığımız yüzyılın son çeyreğine usta bir yazann, 'uyumsuz' bir aydının bakış açısından bakmak isteyenler için bir olanak Tomris Uyar'ın gündökümlen. Odalarda Annetn Yok/ Zehra Ttrtl/ Can Yaymlart/ 101 s. "Zehra Tınl'ın sesi, AnadoZclıra Tırıl lu'nun nicedir öykümüzden dışOUAMKUA lanmış renkleri, dokusu ve koANNKM WK kularıyla birlikte geliyor; yepyeni bir duyarlık ve derinlikle bize ulaşıyor. Genç öykücü, iyi tanıdığı taşra yaşamını, bir köşeye sıkışıp kalmış, soluk almaya çalışan kasaba ve küçük kent orta sınıf insanını, anlardan, durumlardan oluşan canlı kesitlere anlatırken, özgün bir öykü dünyası kurmayı başanyor. Küçük kaçışları ve inatçı suskunluklarıyla yaşama direnen kadınlan, iyimser sabırları ve tepkıleriyle öykülerine konu ediyor; onlann ev içlerinde, çeyiz odalarında, gölgeli avlularda, bir fotoğraf karesinde kalakalmış hüzünlerini yansıtırken içimizi burkuyor. Yaşananlanyaşanamayanlan aktanrken alttan alta ve incelikle korunmaya çalışılan eskimiş değer yargılannın eleştirisini de yapıyor. Zehra Tırıl, güçlü, derin gözlemler yapabüen bir öykücü. Çarpıcı imgeler yakalıyor, etkueyici metaforlar kuruyor. Dili yalın, temiz, zengin. Dünyaya katışıksız bir içtenlik ve sevecenlikle bakması oldukça etkileyici. 'Ödalarda Annem Yok' adını verdiği bu ilk kitabında yer alan öyküler, hepimizin yaşayabileceği anları, yeşerttiğimiz umutları, geriye kalan kederleri, bakmadan geçtiklerimizi ve boğazımızda düğümlenen birçok duyguyu yüze çıkarıyor. Zehra Tırıl'ın önümüzdeki zaman içinde öykücülüğümüzde yeni, önemli bir ad olarak öne çıkacağına inanıyorum" diyor bir başka ünlü yazanmız Inci Aral kitap hakkında. Zaman Makinesi/ H. G Wells/ Çeviren: Volkan Gürses/ Ithakı Yaymları/ 142 s On dokuzuncu yüzyılın sonlarında Ingiltere'de bir bilim adamı akşam yemeğine çağırdığı konuklarına Zaman Makinesi olduğunu iddia ettiği bir aygıtı gösterir. Saygıdeğer konukları ona inanmayı redde der, ancak bir hafta sonra tekrar evinde toplandıklarmda onu bitkin, sefil ve perişan bir halde bulurlar. 802701 yılında, bir zamanlar Londra'nın bulunduğu noktada tanık olduğu yaşamı anlatır onlara. Geleceğe yolculuk etmiş, geleceğin ırkıyla tanışmıştır; birer peri kadar hoş, meyveyle beslenen, yaşamlarını neşeli bir tembellik içinde geçiren sevimli torunlanmızla... Ancak insanın evriminin bir sonucu, dünyayı miras alan tek tür onlar değildir. Yeni Aden'in altındaki tünellerde yaşayan başka bir canlı türü daha vardır... Bilimkurgu serüvenini başlatan ilk ve en görkemli adımlarından biri olan bu klasik romanda H. G. Wells, insanoğlunun hiç eskimeyecek zaman yolculuğu düşünden yola çıkarak yaşam biçimlerimizin evrildiği yönü sorguluyor. Harry Potter Büyülü Taş/j K. Rotvling/ Çeviren: Mustafa Bayındır/ Dost Kitabevi Yaymlart/ 265 s Hogvvarts Cadılar ve Sihirbazlar Okulu'nun sevimli kahramanları sonunda Türkçede. Doğaüstü güçleri olduğunu öğrendikten sonra kendini büyük bir serüvenin içinde bulan Harry Potter, karanlık güçlere karşı giriştiği bu savaşta yalnız değil. Harry için mesaj taşıyan haberci baykuş Hedwig, kaba saba bir bekçi ama iyi yürekli bir sarhoş olan Hagrid, okulun en bilmiş ve en sevimli cadısı Hermione, en tehlikeli anlarda bile Harry'nin yanından bir an olsun ayrılmayan biricik dostu Ron, her zaman itilip kakılan ama büyük bir cesaretle direnen Neville ve tabii Harry'nin Hogwarts'taki koruyucusu Profesör Dumbledore. iyi ve kötünün bildik mücadelesi hiç bu kadar neşeli olmadı. Gryffindor'un küçük sihirbazlan bu inanılmaz serüvene sizleri de çağırıyor. Antik Yunan'ın Kültür Tarihi/ Egon Friedell/ Çeviren: Necati Akça/ Dost Kitabevi Yaymlart/ 310 s. Egon Friedell'in ölümünden sonra 1950 yılında yayımlanan bu eseANTİK YUNAN'IN ri yayımlandığı günden itibaren K Û L T C R TARİHİ okuyucuyu büyülemeye devam etEGONHUKDKIJ, ti. Antik Yunan'ın Kültür Tarihi bu eşsiz tarih felsefecisinin olgunluk eseridir. Bu kitapla okuyucu antikçağa daha önce hiç bilmediği kapılardan girecek, hem eğlenip hem öğrenirken kafasındaki o mermer ve soluk imgeler değişecek, "klasik" dünyanın "modern" dünyayla nerelerde çakıştığını görecek. Friedell edebi, renkli üslubu ve o engin bilgisiyle hem kültür tarihi meraklılarına hem de yaşamın geçmiş ve gelecek olduğunu bilenlere etkileyici bir insanlık destanı sunuyor. Aklın Tarihöncesi/ Steven Mithen/ Çeviren: hem Kutluk/ Dost Kitabevi Yaymlart/ 310 s. Insan evrimi üzerine geliştirilmiş kuramlar hakkında son yıllarda yayımlanan en ilgi çekici çalışmaiardan biri olan bu eser, arkeolojik bulgulann bu alanda ne kadar büyük bir önem taşıdığını gösteriyor. Farklı yerleşim alanlarında bulunan eşya, araç ve gereçler, insanoğlunun kendi etrafında kurduğu mikrokozmosun temel gerekliliklerinden evrensel bir yaşama mekânının şekillendirilmesine kadar evrim sürecinin genel ve bütünlüklü bir dökümüdür. Evrimin fiziksel gelişiminin ötesinde, insanın, toplumsal yönleriyle de doğal çevrimin temel taşı olduğunu vurgulayan bu kitabında Mithen, çocuk psikolojisinden modüler akla kadar disiplinlerarası bir yaklaşımla bu esrarengiz serüvenin izini sürüyor. Mithen'ın bu çalışması evrimin uzun geçmişinden bugüne ve yarına uzanan temel bir başvuru kaynağı. Tiyatro, Bale ve Opera Sahnelerinde Kanunî Süleyman tmgesi/ Metin And/ Dost Kitabevi Yaymları/ 159 s. Bu küçük ve alçakgönüllü kitap, bildiğimiz kadarıyla henüz bütünüyle hiç araştırümamış olan, oldukça I CUMHURİYET KİTAP SAYI 520 SAYFA 21