Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Erdemsizliklerini de reddedeceksin. Ben ne reddi, ne de mülk edinmeyi görüyorum. Sanki bunlar hiç olmamış gibi, genç şairler gökyüzünden paraşütle yeryüzüne atılmış gibi bir tavır içindeler. Ben gayet iyi izliyorum. ü nedenJe o sözü söyledim. Mesela "Kiraz Zamanı" ile boğuşsıınlar demiyorum. 20 23 yaşlarımaa yazdığım şiirler onlar. Bir bakacak, bu kişi o zaman ne yazmış, şiir tekniği olarak neyi kullanmış, çağrışımlan nereye doğru gidiyor, izlekleri ne? Şiir böyle okıınur. Ben bu siirin böyle okıınmacıığmı görüyorum. Mesela, Kitaplık dergisinde üç beş yazar bir araya gelmiş, gençleri değerlendiriyor. Mesela falancayı beğeniyorum diyorlar. Isim anıyorlar sadece. Peki niçin beğeniyorsunr' Türk edebiyatının bütün hastalıkları, vebası o söyleşide görülüyor. Zaten genç de sempati dileniyor. Şöyle ayağa kalkıp, meydan okııyup nara atma cesareti yok. lcazet istiyor. Yaşlılar da isim anıyorlar. Peki niçin o adam yasdaşlanndan daha iyi de sen onu beğenıyorsun, bunu söylemiyorlar. Zaten isteseler de söyleyebilecekİerini sanmıyorum. Türk edebıyatında, "niçin" sorusuna "çünkü" cevabı verilmesi gerekiyor. "Çünkü"nün cevabını verecek adam haddinden fazla az. Ben bu tip düşüncelerle mücadele etmek için düzyazı yazıyorum. Yıldız Teknik Üniversitesi Mezunlar Derneği (YTÜMED) ve Hürriyet Gösteri dergisinin işbirliğiyle 2324 Eylül 1999 günlerinde Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumu'nda "Türkçenin Zenginleştirilmesi Kurultayı" yapıîmış, çeşitli üniversitelerden gelen bilim Bir töylesınizde bugün, ilk şiir kitabımz olan Kargı'dan daha yenı, daha çağdaş adamları, bağımsız yazarlar, bir şttr yazılmadığını söylüyorsunuz. Bu edebiyatçılar ve gazeteciler gün yaztleın şitriköktencı bir tavırla redde Türkçenin çeşitli yönlerini, der gibısınız.. Hayır... Orada bir ret meselesi yok. Ba sorunlarını konu edinen zı kitaplar vardır, tazeliklerini korurlar. bildiriler sunmuş, konuşmalar Çünkü çağlanndan ileri durumdadırlar. yapmışlardı. Kurultayda Benim modern jjiirin kavnaklarını az buözellikle karşıt görüşte olan çuk öğrendiğim zamanlar yazdığım şiirferdi onlar. Ben o kaynakları öğrendiğimbilim adamlarının de Türk edebiyatınm yüzde doksan doyaklaşımları, görüşleri kuzu o kaynaklardan habersizdi. O cümtartışmalardaki tansiyonun lem yanlış yorumlanıyor. O cümleyi ben özellikle koydum. Bana gençleri okuyor yükselmesinde etkili olmuştu. musun, diye soruyorlar. Bana ya da yaşlı 12 Eylül sonrası Türk Dil bir yazara o sorunun sorulması merhaKurumu'nun kapatıhp yerine met dilenciliğidir. Ben gençliğimde kimseye sormadım o soruyu. Kendi gücüne yeni bir Türk Dil Kurumu güvenen, yazılan şiiri beğenmeyen bir kurulması, bilim adamları ve genç şiir yazar. Kendini tatmin etmediğiaydınların çoğunun içine ni, beğenmediğini nasıl anlayacak? Antolojiyi oaştan sona, ciddi ciddi okuyarak, sindiremedıği bir olguydu. boğuşarak. Sonunda okur düzeyinden yaAradan bir yıl geçince zar düzeyine çıkacak. Hicbir sanatçı ana kurultaya sunulan bildiriler ve rahmine sanatçı olarak clüşmez. Benim bir metarorum var; insan bedeninde şiir tartışmalar bir kitapta salgılayan bir bez yoktur. Şimdi, gençletoplandi: "Türkçenin rin şiirinde benim gördüğüm, geçmişin Zenginleştirilmesi Kurultayı", şiirini içselleştirememiş ofrnaları. Onunla hesaplaşmamış oldukları. Ikincisi, kaeditör Hikmet Altınkaynak, falarında bir değerlendirme yapmadıklaYıldız Teknik Üniversitesi n ve sistemli bir okuma yapmadıkları. Şimdi 1960'larda yazılan bir şıirin erdemYayını, Istanbul 2000, 292 feri varsa, o erdemleri mülk edineceksin. sayfa. Kurultay kitabının "Sunuş" yazısında Rektör Prof. Dr. Ayhan Alkış, kurultayın birkaç ilke birden imza attığını belirtmekte: Teknik üniversite anlayışmı genişletilmesi, karsıt görüşlü dilbilimciferi bir araya getirilebilmesi, bir dönüşümün habercisi olması gibi (s.9). Mezunlar Derneği Başkanı Yaşar Büyükçekin, kurultayın Türkiye'nin demokratikleijmesine katkıda bıılıınmasını diliyor, eşgüdümcü (koordinatör) Hikmet Altınkaynak, Türkçenin sorunlu duruma gclmesinde sorumlulugu olanların, (yani hepimizin) sorunların çözümünü bu kuruJtayda tartışacaklarını vurguluyor. Kitapta yeralanyazıların hemen tünıünün bilimsel bildiri olduğunu söylemek hayli güç. Bilim adamlarının sunduğu bildirilerin de pek azı klasik bildiri kapsa pınar eşsizdir. Aynı dehayı Cumhuriyet şiirini değerlendirirken gösteremez. Modern Batı şiirini tahlilde de ne yazık ki gösteremez. Şöyle der Divan şiiri için: ' Eski şiirin paradoksal taratı son derece kelimeci olması ve baştan aşağı kelime zevkini idare etmesine rağmen, hakiki dil zevkine bir türlü varamamasıdır." Kelimeler tek tek bir şey ifade etmez. Kelimeler, bir ressamın heniiz paleti üzerine gelmeyen, tüpteki renlderdir. Bunlardan bir sentaks içinde ciimle kurup, o cümleyi şiirselleştirmek ve bu şiirselleşmiş cümlenin dil bilinci haJine gelmesi cn yüksek noktadır. Dil bilincini kurduğunuz zaman zaten bir dünya kurarsınız. Türkiye'de son zamanlarda görülen bu başıbozuk fetret döneminde, nerkesin dilcdiöi sözcükle şiir yazabileceğivehminekapılması.özellikle nostaljik takılarak ben nefret ederim bu laftan çağdaş hayatımızda içeriği olmayan sözcüklerle şiir vazmak ve efekt yaratmak, göz boyamak bir tarz haline geldi. Her çağın kendine ait sözcükleri vardır. Şiir yazarken kullanılan sözcükler şairin dünyasını ele verirler. 1 ler sözcüğün, dize içersinde kabul edilebilir bir gerekçesi olması gerekir. Türkçenin Zenginleştirilmesi Kurultayı YUSUF ÇOTUKSOKEN * mına girmektedir. (Örneğin Ömer Demircan'ın bildirisi). Kitapta yer alan yazıların, konuşmaların iiç ana öbekte toplandıgı dikkati çekmekte: a) Türkçenin yozlaşması, bozulması, kitle iletişim araçlarının, kimi yazarların, gülmece dergilerinin dil kullanımındaki yanlışları, tutarsızlıklar (Hulki Aktunç, Bahriye Çeri, Feyza Hepçilingirler, Üzdemir tnce vd.). b) Dil planlaması, yazım sorunları, Türkçenin tarihselliği ve giicü, terim üretimi, özleştirmede ölçü, dilin zenginleştirilmesi (Hakkı Devrim, Doğan Âksun, Omer Demircan, Kamile îmer, Konur Ertop, înci Enginün, Emin Ozdemir, Ali Püsküllüoğlu, Adnan Binyazar vd.) c) Eski ve yeni Türk Dil Kurumu'nun kuruluşu, çalışmaları (Ahmet Bican Ercilasıın, Hamza Zülfikar, Ismail Parlatır, Sumru Ozsoy, Şerafettin Turan vd.). Kitabın genel değerlendirme bölümünde de Yusuf Çotuksöken, Yüksel Pazarkaya, Mehmet Zaman Saçlı ve Süleyman Yağız'ın kurultaydaki bildiri ve tartışmaları yorumladıkları, aynca kurultay konusu üzerindeki düşüncelerini dile getirdikleri konuşmalara yer verilmiştir. Kurultay kitabının ilginç bir özelliğini de hemen belirtmek gerekir. Bildiriler okunduktan, konuşmalar yapıldıktan sonra açılan tartışmaya katılanların görüşleri de bant kayıtları çözülerek metinlerin ardına eklenmiştir. Böylelikle kurultavı izleyemeyen okurlar, bildirileri okuduktan sonra tartışmacıların görüşlerini de öğrenme hrsatını bulabilmektedir. Kitabın son bölümlerinde pek çok yazara, edebiyatçıya (Samih Rıfat, Ruşen Esref, Yakup Kadri, Celal Sahir, Oktay Akbal, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Orhan Asena, Vüs'at O. Bener, Necati Cumalı, Melih Cevdet Anday, Zeyyat Selimoölu, tlhan Berk, Recep Bilginer, Nurullah Ataç) Türkçeye katkılarından dolayı verilen ödüllerin listesi ve kurultaydan fotograflar yer almaktadır. Kitabın dizgi ve baskısı titiz bir çalışma örneği olmuş, keşke fotoğrafların netliği konusunda da özenli olunabilseydi. Basında kurultayla ilgili olarak eşgüdümcü (koordinatör) Hikmet Altınkaynak tarafından basına ve kamuoyuna açıklanan "sonuç bildirisi " nedense yer almamakta. Bu metnin de kurultay kitabında yer alnıası gerekirdi, diye düşünüyorum. Kurultay kitabını okuduktan sonra bende şöyle bir görüş oluştu (sanırım okurlarda da aynı görüs oluşacaktır): Kurultayın adının 'Türkçenin Zenginleştirilmesi" olduğu halde pek az büim adamı, edebiyatçı, yazar Türkçenin zenginlestirilmesinden ne anladığını, bunun nasıl yapılacağını ne yazık ki, yeterince açıklayamamışlardır. Oysa ilgili okur, bu tür toplantılarda Türkçenin söz varlığının nasıl zenginleştirilebileceğini, bu zenginliğin anİatımı nasıl etkileyebileceğini, yeni anlatım olanaklarının neler olduğunu öğrenmek isteyecektir. Çünkü bu konular, dilbilgisı kitapları okunarak öğrenilememektedir. Kurultayın bence en önemli etkisi Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumu'nun 1983'te 12 Eylül generallerince Atatürk'ün vasiyeti çiğnenerek kapatılmasına ve yerine aynı adla başka bir kurum oluşturulmasına, resmi TDK üyeleri dısındaki hemen bütün katılımcılarca tepki gösterilmesi oldu. Tartışmalar bölümünde bu konuda ilginç görüşler ileri sürüldüğü görülecektir. Başbakanlığa bağh yeni resmi TDK, bol yanlışlı çalışmaları, tutarsız girişimleri (dili yasayla korııma altına almak isteme gibi) nedeniyle kamuda güvensizlik yaratmıştır. tşinanlaşılmasıgüçyönüdeşu: 1983 'ten önce Dil Devrimi'ne karşı olduğunu yazı ve kitaplarıyla gösteren bilim adamlarının bir bölümü resmi TDK'ye üye olarak atanmışlardı. Bunlardan bir bölümü, herhalde kısa süre içinde hemen görüş değiştirerek dil devrimcisi kesilmişlerdir. Âncak bunlar birer aldatmacadan başka bir şey değildir. Kimi üyeler bugün bile dilde devrim olamayacağını yazıp dillendirebilmektedirler. Böyle bir kurumla, bu anlayıştaki bilim adamları ve yazarlarla Türk cfili ne korunabilir ne de geliştirilebilir. 12 Eylül Anayasası'na tepki duyan kimi siyasacıların, anayasada demokratikleşme yolunda yapılmasını istedikleri değişikliklere, Atatürk'ün Türk Dil ve Tarih Kurumlarının eski dıırumuna getirilmesini de eklemelidirler. Bu bir yurttaşlık görevidir. Aynca bu görüşte olan aydınlar, yazarlar, bilim adamları, gazeteciler, öğretmenler...bıkıp usanmadan "Atatürk ün kurduğu Türk Dil ve Tarih Kurumlarını geri istiyoruz" kampanyasını başlatıp kamuoyunu, bu doğrultuda bir bilinç oluşturup yönlendirmelidir. Yankılar uyandıran kurultaydaki bildiriler kitaplaştz TÜRKÇENİN Yıldız Teknik Üniversitesi'nin yayımladığı bu kurultay kitabı, bu tür girişimler için ilk güzel başlangıç olarak alınabilir. Kurultay kitabının basımına emeği geçen başta Sayın Rektör Prof. Dr. Ayhan Alkış'ı, değerli dostum Hikmet A1tınkaynak'ı ve diğer çalışanları gönülden kutlamak istiyorum. Kurultay kitabı Türk dili üzerine yapılacak araştırmalarda önemli başvuru kaynaklarından biri olmuştur. İlgili okurlann bu kitaptan öğrenecekleri çok bilgi var. • (*) Beykent Üniversitesi FenBdebiyat Fakültesi Türk Dili Öğretım Görevlısı. SAYFA 9 Bir şair olarak son arzunuz nedir? Şair olarak yaşamaktan memnunum. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 564 Kurultay'ın ve kitabın edltörluğunu Hikmet Altınkaynak ustlenmlş.