Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
yazma dürtüsünü atamıyordum. Okumuyordum ki yazayım. Arada bir Varlık görüyordum, nepsi bu kadar. Bir gün, Kırmızı Pazartesi'ni okuyunca, okuma günleri yeniden başladı. Açlığı doyurmak kolay olmuyor. Oysaki Kaş taki evimde kendime güzel bir çalışma odası yapmıştım. Kitaplarım, yazı makinem benı bekliyordu; odaya yazamam korkusundangiremiyordum. Örhan Duru'nun bir Kaş gezisi, beni yeniden yazmaya döndürdü. Israrla, yaz, yaz, diyordu. Yıl 1993. Orhan'ın ısrar ettiği günün akşamı bir öykü yazdım. Bir öykü (Sana El Sallayacağım, 1994), bir de şiir (Askımız, 1995) kitabıyla kendinızi stnıyonunuz sanki! Öykü, şiir. Yeniden dönüş ıçin bir 'neden' mi, yoksa yeni bir yol arayısı mı? Doğru, kendimi sınıyordum; kendjmi kendime kanıtlamaya çalışıyordum. Öykülerimden söz açılınca, ben yine lise yulanmda yazdığım öykülerden oluşan "Camekânda Kız" kitabımı gösteriyord.um. Bir gün, tüm işyerlerimı kapattım. Üç kuruş param olrnuştu, bunun güvencesi ' yazmaya başladım. Hazır paranın esiyle çabt abucak biteceğini düşüt şunememıştım. Ama olsun. îste Kasaba, bu bağlamda ortaya çıkıyor. Hiç de ötelere gitmeyip, yaktn dönemi ele alıyorsunuz. Önce rotnana bu dönüşü, yeniden yazmamn ' itici güç ünü anlatır mısımz? Celâl HafifHlek'in anlatım özellikleri AHMET TUZÜN Celal Hafifbilek'in, "Ankara 1920", "...Ve Sevgili Rozika" adını taşıyan iki yapıtının eıı önemli yanı farklı tanımlamaIara açık olması ve çok yönlü biçim, teknik içeren anlatım özellikleri taşımasıdır. "Ankara 1920"yi, 1919'ların,20JlerinAnkara'sını anlattığı için bir "Kent Romanı" olarak adlandırabüiriz. Roman, aynı zamanda 21 Aralık 191927 Aralık 1920'yi kapsayan süreci ele aldı^ı ve bu süreçte yaşanan, Mustafa Kemal in Ankara'ya gelişini, Meclis'in açılışını ve Anadolu ayakIanmalarını yansıttığı için "Dönem Romanı" biçiminde de değerlendirilebilir. Celal Hafifbilek'in bu romanından kısa bir süre sonra yayımlanan "...Ve Sevgilli Rozika" adlı yapıtı ise, romanın nasıl oluştuğunu ortaya koymasıyla, roman içinde bitmeyen bir romanı yansıtmasıyla "Antiroman", romanşiir ilişkisini. yazarın varlığı, yazma gerekçesini sorgulamasıyla da "Sanatçı Romanı 'dır. Hafifbilek'in iki romanının farklı değerlendirmelere olanak tanımasının en büyük nedeni beraberinde getirdiği anlatım özellikleridir. Her iki romanın da bir "an" ile o "an"ın dondurulmasıyla başlaması, yazann önemli arüatım özelliklerinden bıridir. Iç içe geçmiş yanaraana bölümlerden oluşan kurgunun içerisine çeşitli anlatım biçimleri ve teknikleri kuflanılarak roman örgüsüne yerleştirirken, ortaya çıkan ise, yoöun okuma ve çözümleme bekleyen çok katmanlı bir romandır. Yazar, 'Ankara 1920"nin girişinde dış anlatım ve saniye üslubıı, yaşanmakta olan ifade tekniklerini kullanarak, bunu başarıyla ortaya koyuyor: "Dudaklarından şafaklarına doğru gencecik gülücükler yayılıyor. Sonra cözlerini o hırın içinde dolaştırıyor. 1 lerkese tek tek bakmak istiyor" (s. 1213). Romanın başlangicını oluşturan ve bu sözlerle noktalanan yan bölümden sonra, Bekir'in yurtdışına kaçmasına, Hüseyin'in öldüriılmesine kadar süren ana bölüm bir geri dönüşle başlıyor. " Yürüdü. Köprüde, vapura bir daha sordu. Gösterdiler. Iskeleden denize düşerim diye korkarak geçti, vapura girdi." (s. 14) Anlatım biçimi ve açısından farklılık ise romanın ara bölümünü oluşturan ve yan bölümle, ana bölüm arasında köprü işlevi gören Sabire Büyükana'nın iç monologlannda görülüyor: "Ah bilmezler onlar, her insanın küçük bir dünya olduğuCUMHURİYET KİTAP SAYI 564 yönelik... Nedersimz? Doğru derim. Dediğiniz gibi son yirmi yildaki yozlajjmayı, kokuşmuşluğu, değişımi yazmak ıstemiştim. Kokuşmuşluğun sınırlannın nerelere defiin uzandığını, genişlediğini göstermek istemiştim, ama yorumsuz, kendimden bir şey katmadan. Roman yayımlandığında daha devletmafya ilişkısı ortaya çucmamıştı. Işıldağımıbir sahil kasabasına çevirdim, kameramı kentin meydanına Koydum, objektife ne gelirse çektim. Bunları sonra montajladuîn. Bir film çalışması gibi. Gerçekten bir sinema teknıği uyguladım. özellikle mi? Playır, roman öyle istiyordu. ürtaya klasik, belki de toplumcu bır roman çıktı. Okunmasının kolaylığı bundan. Okur bir film sevreder gibi okuyor sanırım, yorumunu da kendisi yapıyordur. Romanınızda bunu/bunları örnekleyen bir boyut var. Bu boyutların bıcımlenme, degişme süreçlertnt yalın bır aılle anlatıyorsunuz. Sızi buraya götüren neydi? Görsellikte yalınlık olmalı diye düşüCelal Haflfbilek, yaşamdan aldıklarım aktaran bir yazar nürüm. Kasaba yı bir film gibi algılamış Sinirliydim. Herkesle kavga ediyoryıldakıaltüst olus sürecintn profili çiziliyor tım. Daha do^rusu olayların yoğunluğu dum. Yazmak istiyordum, korkuyordum. adeta. De&ısım, yozlaşma, çözülme. Bir beni buna ittı, kendiliğinden parçalarAraya yıllar da gırse, içinde yazma isteği tür ıçten aışa bakış Bu yazma oylumunu dan bir bütün oluştu. Bütünü pek bevarsa, sönmüyor, gittikce korlaşıp yakıda klasık roman örgüsü içinde kotartyor nimsememe rağmen. Akıp giden bir anlatım. Dtyaloglarla süyor.. Aşktan da beter... lyi ki o öykü Kİtaiunuz Kasaba gerçeğı; bir toplumu tanıbıyla manzumeleri yayımlatmışım. Onlar mada, tanımlamada önemli bir gösterge, ren olay örgüsü bir bakıma da roman kabbana güç verdi. bence! Sahil kasabasım ele alıp islemeniz, ramanlannın yasadtklan atmosfert çızme Kasaba'da toplumumuzun son yirmi bir tür bu değısım odağını da göstermeye nızde belırgınlik kazanıyor. Bu anlamda önünüzü açan romanıromancılar oldu mu? Aslında birkaç isim saymak isterdim kendimi göstermek için şu bu diye. ama yok, desem kendimi fazla beğenmişlik mi olur? Yine de okuduklarımın etkisi vardır kuşkusuz. Romancı değil de Eski Yuroman sorgulanıyor ve karşısına ölüm olnu. Et, kemik sanırlar insanı. Tanrım innan filozoflarının diyaloglan etkili olmıışgusu konuluyor: "Romanın gerçeği sevgisanı niye yarattı. Kendi güzelliğimi göretur diyebilirim. Bir de tiyatro deneyimi. dir. Yaşadı^ımız dünyada kapana Kistırılyim diye.' Diyaloglarla olay görüsünü çok rahat sürmış insan yaşamını araştıran roman sevgiHafîifbilek "Ankara 1920'de 3. tekil şadürebilıyorum. siz olur mu? Roman özşürlüktür özgürhıs, o anlatım biçimini yeğliyor ve anlatım Kasaba, bıraz da 1940'lt yıllardan bulüğesevgisiz ulaşabilirmısin?", "Ölümün zamanında anakroniye başvuruyor. güne süregelen 'talan kültürü'nün ulaştığı şöyle olsun.diye Tanrıya yalvarmanın ne Celal Hafifbilek'in, "Ankara 1920"den yeri/durumu gösteriyor. Değisenle değisgereği var. Ölümse benim ölümüm kime sonra okuyucuyla buluşan "...Ve Sevgili meyeni içiçe anlatıyorsunuz. Çelıskıler, çane?^ Rozika" kurgu açısından yine aynı özelliktısmalarla birlikte yaratmaya çalıştıjtıntz Hafifbilek'in gerek "Ankara 1920" geleri taşımakla birlikte anlatım özelilkleri, gerçeklik duygusu birfotog'rafgtbı halıyor. rekse "...Ve Sevgili Rozika"da yer alan diiçeriği ve alt kurmaca ve üst kurmacanın Komancının toplum/insanı'dönem gerçeğtğer bir anlatım özelliği ise anakroniye başoluşturdu^u kurgusuyla farklı bir romanne bakarken buradakt asal söylemı ne olvurarak okuyucuda ilgi uyandırmak, dır. Romanın son bölümlerinde yine karmalı, sızce? onun ilgisini diri tutmaKtır. Hüseyin'in şımıza çıkan ve kendisi de yazar olan Fotoğraf anları betimler. Bilinen şey: idam senpasına götürülmesi ile başlayan üçüncü kişinin sözleriyle başlıyor roman: Geçmişte gelecekte 'an'da toplanır. Gün"Ankara 1920" ve Hüseyin'in idamdan "Olmadı; Haldun okuyaçağınız gibi yazcellıkle kanştınlmamalı. Fotoğraf tek gernasıl kurtulduğu, ancak 291. sayfada andı. O ne özel bir biçim dü^ünmüş, ne de çek oluyor ışte. Tüm romancıîar hakkınlatıhyor: "Durmayalım. peşimize düşmüşbir yenilik aramıstı; ama ıçindeki öteki da konuşmaya kendimi yetersiz buluyolerdır bile." Atık çayı kenarında Kayaş a Haldun öyle başlamıştı romana: Kendi rum. Her romancının kendine öz bir dünulaştılar. Çayın kenanndan titreye titreye karanlığını, açmazını, biçimle. sözcükleryası vardır. Bir yandan da romanı, romangecelediler. Yazar, bu anlatım özelliğini le payla^mak, paylaştırmak, kanştırmak cıyı bir sisteme, bir düzene bağlamak yan'...Ve Sevgili Rozika "da daha fazla kullaister gibı" (s. 10). Aynı zamanda yan bölış gibi geliyor bana. Zamanımızda birenıyor: "Düsler(siz)" adını taşıyan dördünlüm ve alt kurmaca özelliği taşıyan bu giyın çalkantılar içindeki yaşamını, çelişkicü bölümde Haldun'un Rozika'yla nasıl rişten sonra, roman "Bazı Şeyleri Sindırlerini, inanç ve değerlerinı altüst olduğu tanıştığı şöyle yansıtılıyor: "Siz ne içiyormek Zor" adını taşıyan ve romanın devabugünkü toplumun, bölünmüşlüğünü, sunuz? Viski galiba. Ben de içerim. mında farklı başlıklarla karşımıza çıkan larçalanmışlığmı, yozlaşmasını, anlatır"Istcrseniz şöyle masaya geçelim". Roüst kurmaca Üe devam ediyor. Anlatım ;en romancının asal söylemi şu olmalıdır z.jka'nın yaşamıyla ilgili bilgiler "Bir Ara özellikleri ye roman yapısı açısından çok demek çok zor. Dahası bir kalıba oturtÖğlen: Rozika "bölüm ünde veriliyor. Rokatmanlı bir roman yazmaya koyulduğumak gereksiz gibi geliyor bana. Romanmanın başında yer alan ve alt kurguyu nu ipuçlarını Haldun şöyle diyor: "Bir cıyı bunlar kuşkusuz etkileyecektir. O etoluşturan üçüncü işi, yazar, Haldun öbür birim ben, bir öbür adamım. Yalnızki içinde de romancı kendi söylemini bııBirkalem'de ve dosyayla buluşmasını şöylık g^ün geldi içime pençesini saldı, içimlacaktır demek isterim. le aktanyor: "Haldun romanını tamamladekı beni söktü. Ah ikisini bir örtüştüre Roman yolunda devam ederek Ankayamadı. Deneme, roman, anı gibi yazmabilsem" (s. 21). Roman boyunca üst kurra 1920'yi yazdınız. Bu kezyakm tanhın ya çalıştı, kitabı isterse bitirebilirdi."," Yemaca da taslak romanda, anlatım özellikbir dönemini, bır kentı ele aldtnız. Sizı bu mekte beraber olduğumuz Romen yazarlerini Haldun'un bu sözleri belirliyor. Andönemı/kentt yazmaya iten neydi? lardan biri, Haldun, Haldun'du adı sanılatım biçiminin açısının ve zamanın nasıl Bazen bir sözcük, bir tümce, bir banm, aile adını anımsayamadım, deyince kullanıldığına ilişkin en güzel örneği saykış, vesaire... insana bir roman yazdırabidoğrusu heyecanlandım." fa 18'debuluyoruz: "Güzel değildi, güzelir. Yirmi yıl kadar önce bir yerde okuCelâl Hafifbilek, farklı anlatım biçimle uvmuyordu kadın, ama gülüyorau, hiçmuştum: 1876'da Ankara'da yapılan nülerini romanlarına yansıtırken, anlatım bir kadının gülemediği, gülemeyece^i, bir olanaklarını zorlugülüşlegülüyordu". (bu anlatım biçimi) yor, okuyucusundan 'Değişik bir gündü benim için; içinde tukolaya kaçmamasıru tamadıöım bır seyler kabarıyor söze taşıistiyor. Onun roman yordu. (Ben anlatım biçimi, iç monolog) anlayışını en güzel "Üşüyor musun?" Haldun Birkalem "riayır. sıcaklıgını duyuyorum." yansıtıyor: "Roman"Bizı aenizin kıyısınaa böyle görenler cı işledıği temayı zeniki âsık sanacaklar." ginleştirmek, çoöalt"Herkes herkesi bir şeyler sanar" (İç mak, yaşamın çefîşkı monolog, bilinçaltı.) lerini kendinden bıı Mektuplar biçiminde sunulan ve kurşey katmadan sungunlaşmış, kurgulanacak bölümler aramak zprundadır. Bu f ^ ^ 1920/ sında KÖprü işlevleri gören üçüncü bö...Ve Sevgili tLoâ' Zamanla Belki / ne .aenle bıçemı suCelâl Hafifbilek / lümde ise tamamen ben anlatım biçimi ve ka/ CelâlHafifCelâl Hafifbilek/ reklı bıçemle savaştaYayınctlık / İÇ bitişik monologlar yer alıyor. Bu ara böTeım bilek / Telos Telos Yayınctlık / dır. • lümde iç monologlarla, yaratma, yazma, 4 3 i U Yayıncıltk / 248 s. 174 s. E SAYFA S