29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

alıntılar, bazı kendini bilmezlerin dilinde dedikoduya dönüştü. Bır de şunu sormak tstiyorum • Romanct bu tür tzlerle ncrcye kadar/nasıl beslenir, bedenmeli mistzce? Sının ne olmalı mı, bilemem. Carlos Fuentes, "Diana"da tanınmış Amerikalı film yıldızı Jean Seberg'le olan aşkını birebir anlatmışrır. (Burada Fuentes'in bir sözünü anmak isterirn. "Tüm aşklar gibi, yaşamın kcndisi dc bir hayaldir, der. Belki romanını savunmak istemiştir bu söziiyle.) Fuentes bunu yapmıştır, ama roman bir yazarın anıları, ıtiraîlan hiç değildir. Güncelliğe düşen bir metne, roman diyemeyiz, güncel bir olaydır, orada kalır, tehlikesi de bu. Roman gerçekleri yazmaz, evrensel bir boyutu varaır; bu evrensel boyut içinde "öz yasamsal izler" kendi sınırını kendisi belirler. Romancımn geçmışt de bir başka tarih yazar. Ama bırçok şeye açtığınız pencere, yollara koyduğunuz taslar öylece kaltyor. Bu da romam eklektık bır yapt görünümünden kurtaramıyor. Ne dersiniz? Hakhsınız. Yalnız, hepimizin yaşamında bir 'seçmecilik' yok mudur? Çok zaman da yanılmz bu yapımızdan. Hayatımızı düzenlevenler ise, küçük yanılgılarımızdır. Açık bıraktığım pencereler, yollara koyduğum taşlar bu yanılgılarımız olabilır. Belki okur, bu açık bıraktığım pencerelerden bakıp kendi doğrusunu bulacaktır. Yorulmadan hiçbir şey kazanılamayacağına fiöre, sevgili okur küçük bir zahmetle yollardan toplarsa o taşları romanın gerçeğine kolayca ulaşabilecektir. Dedikıeriniz ortadan kalksa okura bir şey kalmayacaktı. Gerçı romanda yansıtılan parçalanmış hayatlann gerçekliğine denk aüsen bir biçeminiz var. Ama o bütünleyicitık biryerde kopuyor.hu konuda ne söyler siniz? Parçalanmış, çözülmüş bir toplumda bütünleyici olmaya kalkmak akılcılığı savunmakla eşdeğerli gibi geliyor bana. Akılcılığın bir baskı unsuru olduğunu yadsıyamayız. Bölünmüş bir toplumdaki bireyın karmaşasının, iç çatışmasının bütünleyicilik, uzlaştırıcuık, yani akılcıhk içinde ele alınabıleceğini sanmıyorum. Içeriğin romanın biçimini oluşturduğuna inanıyorum, böylece biçim de içeriğin bir parçası olur demek istiyorurn. Böyle bakıldığında "...Ve Sevgili Rozika" parçalanmış bir bütünün (!) dışında değildir. Dediğiniz gibi 'parçalanmış hayadan' bir bütün içinde ele almak romana ters düşebilirdi. Dıpten dıbe süren, romana daha çok gerçeklik duygusu kazandıran aşkın sürgunlügü, tutku.. Bır kadından ötektne giaiş.. Erotızm. Duyguların örselenmesi.. Daha lırik bir roman olacakken, bunu dönem/zaman ve başka gerçeklıklerle altüst etmeye (başka bırdeyimle 'etlendırmeye') çalışmtşsınız.. Yapaylığı bıraz da bundan.. Roman tn iç $ esini bir yerde yakalamışken; öte yerlerde çö'züp, yeryerılmekleratıp bırakıyorsunuz.. Bunlar üzerine konusaltm.. ükurun eleştirilerine ne denli saygım varsa bir eleştirmenin eleştirilerine de o denli saygılıyım. ünlarsız bir yere varılamayacağına inanıyorum. Romanım hakkında konuşmak da gerçekten çok zor geliyor bana. Yalnız şunu Delirteyım, sorunuz bana yapmak istediğimi yapabildiğimi kanıuadı. Bir de "Daha lırik bir roman olacakken, bunu başka gerçeklerle etlendirmeye ne hakkınız var, aemek istiyorsunuz, gibi geldi bana, bir anlamda. Etlendirme diye bir kaygım hiçbir zaman olmadı. Yaşadıöımız §u anda bile, geçmişimizin, ya da nayallerimizin etkisinde değil miyiz? Ben sorularınızı yanıtlarken tüm dıkkatimi size verdiğim halde, şu karşıdaki ağacın rüzgârdan sallanması, sanisecik de olsa beni sizden koparıyor. O ağacın sallanması bir gerçek. Bunu burada belirtmek, söyleşimizı etlendirmek gibi bir kaygı taşımaz bence. Ama, okura söyleşi ortamımızı çağnştırabilir. îlmekler atmaya gelince, nayatımızın ilmeklerle tutunduğunu söylersem beni bağışlayınız. Roman, siztn icin neyi ıfade ediyor? • Yaşamımla, aşkımla eş. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 564 Hafifbilek'in Ankara'sı METİN CENGİZ Bugüne değin şiirden çok roman okudum. Roman hayat hakkındaki felsefi, sosyoekonomık düşünce ve kanılarımın insanın insanla olan karmaşık ve çok çeşitli ilişkisinde yansıyan bir çeşit pratik görüntüsü oldu hep. Üte yandan teoriyle pratik arasındaki bilinen ilişkilerin de zengin bir anlatımı. Kimi zaman da bir anlık, aklınızm köşesinden şöyle bir gelip geçen, ama parlak, bir yıldız kayışını andıran bir düşüncenin bir savfa süren bir parçadan işlenişine raslamak yok mu. Romanın verdıği sanat hazzını asıl böyle zamanlarda tadarım. Onun içindir ki halen bir şair olarak roman okumayı daha çok seviyorum. Şiiri ise, hep beni alıp götüreni, başka pencereler açanı, sızılı bir acı, doyurucubir hüzün verenini bulduğum zaman aralıksız, bazen defalarca, hatta yanımda taşıyarak okurum. Kıskandığım şiirleri de böyle, unutmaya çalışarak, ama tekrar tekrar okurum. Anlayabildiğim kadanyla Ingilizceden, Fransızcadan yorucu bir sözlük yardımıyla şiir okuduğumu, bunu sürekli kıldığımı, vazgeçilmez bir alışkanlıkhalinegetirdiğimi de söyleyeyim. Şu son zamanlarda ise sevdiğim roman bulamamaktan olsa gerek, şiir yine ön plandaydı. Ama sessiz sedasız karşılanan bir roman okudum ki son zamanlarda, bir dostun önerisi üzerine, hâlâ düşünürüm bu sessiz kalınışa. Ve de hiç roman üzerine yazmayı düşünmediğim halde üzerine bir iki söz etmeye gerekli gördum. Ne kadar övülse az. Yine ordudan kimi askerlerin sivilden kadınların ırzına geçmesi, olayların sonradan kazandığı akış... gerçekten de başarılı. Roman, bir askerin öyküsüyle başlıyor. Olağan bir başlangıç. Silahlarını teslim etmeyi, ordularını dağıtmayı kabııl eden Osmanlının son günlerinde teslim etmediği silahıyla gizlice Ankara'ya, köyüne dönmeye çalışan, ilerleyen sayfalarda romanın baş kişileriyle ifişkiye giren, sonradan kaderin bir cilvesi karşımıza yeniden, bu defa Kurtuluş Savaşı na direnen karşıdevrimci güçlerin saftnda çıkan bir askerin öyküsüyle başlıyor ve ilerliyor roman. Çarpıcı bir başlangıç gibi görulmese de, yenik düşmüş ve dağılmaya yüz tutmuş üsmanlının son günlerinde insanlann içinde bulunduğu ruhsal durumu başarıyla verdiği ve hangi düşüncelerin yaşam alanı buîabildiğini göstermesi bakımından oldukça yerinde ve doğru karar verilmiş bir giris. Askerin Ankara'ya dönüşü hikâye eailirken yazar Ankara'ya tutar projektörü. Ama hızb davranmaz bu konuda. Kararlı bir şekilde ve yavaş davranır. Bir aile yalcın görüntüde kahramanlarının nezdinde çizgisel bir tarih sıralamasıyla asıl zaman diiimine kadar başarıyla anlatılır. Bu arada olaylara bakıs biçiminin nasıl değiştiği, dinin ege menliğindeki bilgi edinis, olaylara bakıstan, olaylann zonamasıyla nasıl bılimsel, tarihsel, sosyopolitik bir bilgi edinmeye, düşünmeye evrildiği de serilir gözler önüne. Ve roman kahramanının nasıl sosyalist görüşe doğru evrildiği de. Hele sonııç mükemmel. Herkes, roliinii başarıyla tamamlar. Romanda bir başka gerçeklik de ele alınır. Bu da işgalden çıkarı olanların ulusal kurtuluş savaşına nasıl direndikleri. Onu boğmaya çabaladıkları. Nasıl din elden giuıyor teranesiyle her zaman olduğu gibitarihsel gerçekliğe, ulusal çıkarlara karşı düşman olüukları, clde silah, düşman askeriyle birlikte ulusal güclere karşı savaştıkları. Düşünüyorum da, sanki kurtuluş Savaşı'nın Ankara günleri kronolojik olarak yazılsa, bu savaşın iç yüzünü anlatmak açısından bu kadar sürükleyici ve başarılı olamazdı. İç savaşın dehşetini, kardeşin kardeşi kınşını okuduğunuz sayfalarda, aslolanın tarihe doğru bir içerik edindirmek olduğunu düşünmeden edemiyorsunuz. Resmi olmayan tarihin bu mükemmel anlatılışı başdöndürücü. Kurgu sinematografik. Filmi yapılsa diye düşünmeden deedemiyorsunuz. Asıl da başarısı bir roman okuyor gibi olmamanız. Yaşıyor, duyuyorsunuz. Birlikte davranıyorsunuz roman kişileriyle. Aslında roman üc cilt olarak düşünülmüş. Bugünlere kadar (?) getirilmek üzere kurgulanmış. Ama sonra araya başka romanlar girince, üç ciltlik bir tasan tek bir kitap olarak kalmış. Insan okuduktan sonra iiçünü de istiyor ve o zaman yazıklanmıyor değil. Bunca yıl sonra, fazla el anlmayan, bugünlerle açıkça çelişkili olan o kurtuluş günlerine el atılması ise bir başka olumfu yan. Nereden nereye nasıl geldiğimizin açık seçik anlaşılması için anılardan, incelemelerden, belgelerden başka sanatsal yaratıya da gereksinme var. Hem de her günkünden daha fazla. Ben bır roman eleştirmeni değilim. Roman üzerine yalnızca tanıtmak için olsa da bir şeyler yazma gereksınmesi duydum. Gördüğüm bir eksikliği gidermek için. Ancak gerek anlatım, gerek olayların kurgulanışı, gerek gerçekten yaşanrnış kimi olayların ve tanhsel gerçekliklerin lcurguyu tamamlayacak bir şekilde romana oturtulması, roman kahramanlarının birbirleriyle oİan ilişkilerinin bütünlüklü verilişi, o günlerin yasanmışlıldarının romana başarıyla dağıtılması, olayların gelişimi içinde işlenmeleri, roman gerçekııği naline getirumeleri, bütün bunlar yazar hakkında olumlu notlar. Zamanın geri dönüşlerle, yine çizgisel hareketine göre ilerletilmesi ve anlatımdaki akıcılık, dile hâkimiyet iyi bir romancı olduğunu gösteriyor Hafifbilek'in. Peki bu suskunluk niye? Uzun süre ara verişinden mi romancının yazına? tlle deromancılardan süreklilik istenmesinden mi yoksa? Veya ilişkilerinin zayıflığından mı? Ben bir okuyucu olarak nodarımı aldım. Ve bu notlan yazıya döktüm. Ama, gönül ister ki, roman konusunda yargılan önemsenen eleştirmenler bir şey söylesinler. Roman üzerine yazarken romandan alıntı yapmayışımın, roman kişilerinin karakter yapılarına ve adlanna da değinmeyişimin nedeni, yazının uzunluğuyla ilgili olduğu gibi bir incelemeye gıriş olacağı içinuir. üysa ben yazının yalnızca bir tanıtım yazısı ve roman üzerine yazılmış bir deneme olarak kalmasını istediğimdendir. Son olarak bu roman hakkındaki bu yazının bu boşluğu doldurmak değil de dikkaderi çekmek olduğunu vurgulayayım. Hem eleştirmenlerin, hem de okuyucuların. • SAYFA 7 Romanın adı, Ankara. Yazarı, Celal Hafifbilek. Roman kalın sayılabilir, 430 sayfa. Geçtiği yer, Kurtuluş Savaşı döneminin Ankarası. Celal Haftfbllek çay ve slmltle geçen yıllarını anımsıyor gibi. Ankaralıların işgal günlerindeki vaşamlan, işgale karşı davyer alır. Evin bireylerinin yaşamla ilgili ranışları, gerek kahramanlan, gerekse basomnlan öne alınır. Amaçlan, nasıl bir şarılı atmosfer çizimleriyle verilmiş. işgal yaşam sürdürdükleri, inançları, inançlagünlerinde Ankara'dakl azınlıklarla ıBşrına bağlılıkları ve hatta Müslümanlığı kiler, azınlıklann işgal karşısında almış nasıl yaşadıklan. Ustalıklı bir anlatımla, oldukları tayırlar, o yılları canlı bir şekilekonomik durumlanyla Ankara'daki kode gözlerimizin önüne getiriyor. Halklanumlan da verilir. Makara geçmiş zamarın iç içe, zengin bir kültürel ahşverişle na dönerken projeksiyon şimdiki zamangeçmişlıklerinin, dostluklarının nasıl düşdan ayrılmadan geçmişle şimdiki zamamanlığa dönüştüğü de elbette. Yazar, banı iç içe, Ankara'nın işgal öncesi yaşantışarılı, anlaşılır ve açık bir anlatımla versıyla romanın kahramanlarının romanın miş o günkü panoramayı. Elbette, bu aragelişimine göre değişmekte olan yaşanu da Kurtuluş Savaşı'nın gidişatı da açık biçimlerini de aktarır okuyucuya. Zamaşekilde serilıyor gözler önüne. Ankara ile nın makarası bir ileri bir geri sanlarak, devrimin önderi Mustafa Kemal arasıngeçmişten bugüne bir yolculuk yapılır. daki yakınlık, bazense yapılması, tutulBöylece, yani zaman ileri geri alınarak, asması gereken yol konusundaki çatışma lında zaman yine çizgisel olarak aktarüır. tarihsel gerçekliğe de ışık tutuvor, bu taAnkara'da çok külrürlü yaşamı, iç içe girrihsel gerçeklik her ne kadar bilinse de. miş inançların dostluğunu, etnik gruplaBu başarı, o günün gerçek olaylanndan, nn hangi temeldebirRkteyaşadıkıan gegerçek kahramanlanndan romanın kurçer ekrandan bu sırada. Elbette aşklar, gusallığına zarar vermeden yararlanmak, ananeler de. Kişileri tanırsmız bu sırada. bu kişileri romana roman kişisi olarak Ağır işleyen projeksiyonun büyük bir bakatmış olmaktan da kaynaklanıyor. Anşarıyla romanın geçtiği sahnenin bütülatım biçiminin, mekân ve zaman uygunnünü kişileriyle eksıksiz olarak verdiğini luğunun romandaki kurguyu zenginleşanlarsınız bu sırada. Artık gelişen olaylatirmesiyse kutlanacak bir diğer yan. Hera göre roman kişilerinin turum ve aavle Türk ordulannın Ankara ya konuşlaranışlarının sergilenmesi ve işgale karşı nışı, işgal kuvvederiyle yürütülen soğuk gittikçe güçlenen direnişin seyrini okusavaşın anlatılışı, el altında bu ordunun mak kalmıştır geriye. Romanda, ne işi var işgalcilere karşı direnen, aranan sivil önbunun denecek bir tek kişi yoktur. Herderlere yardım edilişi sahneleri var ki... kes kurguya hizmet etmektedir. Ankara
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle