03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kapak konusunun devamı. •" de kavranması ile onu istismar eden, kendi ikıidaı gereksınımleri için çarpıtanlarm etkısinı kırmayı sağlar. Bu ner ikisi de meveut demagoji ortamının geriletilerek gcricilik atmosferınin aşılması ve demokrasinin toplıım tarafından içselleştirilmesinin koşullarını oluşturur Kendimzi tarihın yenıden ve yeni bir hakq aasıyla yazdması gerekstnimiyle mısyonlandtrıyorsunuz. . . En temel problemimiz olan demokratikleşmenin toplumda içselleşebilmesi açısından tarihjn safsatalardan arındı"rdmasi, bir ders alma bilinci olarak da gcrçekleriylc yüzleşmemiz gerekiyor. ITobsbawm'ınbelirttiğigibi; "Nasılnaşhaş, uyuşturucu bağırnldığının ham maddesı ise tarih de köktencı tavırların, etnik milliyetçilığin ve ideoloiilerin hammaddesi...Mazımeş,rulai}tmlırveövünecek fazla bir şeyi olmayan şimdiki zamana şerefli bir arka plan sunar". Biz resITIİ tarihçiliğimiz sayesinde bu probiemi iliklerimizc dek yaşamaktayız. Bunun içindir ki tarihın, bugün yapdgelenden farklı olarak yenıden yazılması, sağlıklı bir tarih bilinci, dolayısıyla sağlıklı bir toplum içın yaşamsal bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Bugün bizim hep haklı olduğumuz, ne yaptıysak hep doğ ru yaptığımız şeklinde bir tarih yazıcıtığı ile karşı karşıyayız. Diğer yandan "biz"den kastedilenin halk değil, onun •asalakları ve despotları olan hanedanlar ve egenıenleı olması bu tarihçiliğin temel problemıdır. Daha önemlisi, silah zoruyla bas,kalarının topraklannı ele geçirmek demek olan fetihlerin olumlanması temelinde bir tarih yazıcılığı söz konusu. Tarih komşularımızdan ve bizden larklı olanlardan üstünlüğümüzü gerekçelendirmenin ve potansiyel vayılma hedefleri doğrultusunda toplumu manıpüle etmenin aracı kılınmaktadır. Ozellikle Sovyetler'in dağılmasıyla hegomonik bir bölge güciı olma şeklindeki Turancı hayallerin depres,tiği son dönemlerde bu iij iyice ifrata vardırdmıştır. Oysa bizim kendımizle, komşularımızla ve dünyayla barışık olmaya gereksinimimiz vardır. Ve işte bunun ıçın, tarihin nıeveutun tam lersi biryerden yeniden yazılması gerekmektedir. • Nastl yazılnıası lazım pekt? Öncelikle tarihin kutsanmak ve tekrarlannıak veva nefret etmek için değil, anlaşılmak, olumlu değerleri günümüze taşımak, olumsuzlukları saptayıp aşmak için yazdması gerek. Bu anlamıyla tarih bilinci, insanlığın ilkellikten erdeme yörıelen evriminin hızlandırılmasının temel bir aracı olarak görülmelidir Bu bağlamda tarihin barışçıl ve evrenscl birtakı^ açısıyla yazılması temel önem taşımaktadu. Tarin yazımında empatinin temel bir kavram haline getirilmesi lazımdır; ki zorbalıkla biçimlenmis yaşanmışlıklarımız, tam tersine dostluk ve karşılıklı hak bilincinin inşasının aracına dönüştürül sün. Aynı şeKİlde hümanizma da tarih yazımının bir diğer temel kavramı hali ne getirilmelidır, ki kendi içimizde de Erdoğan Aydın Tarihe farklı yaklasan bir araştırmaa ErdoQan Aydın EngelsMuzeslnde Engeisheykeiciğlyanında mokrasınin kurumsallaşabümesı mürnkün olabilsın. Bunları tamamlamak üze re tarihin sosyoekonomik evrımın aydınlatılmasının aracı kılınması gerekmektedır, kı bu sayede toplumların evrımının olabildiğince nesnel bilgisıne ulaşmamızı sağlasın Diğer yandan tarih, pozıtif bilimlerden ayırimla ideolojı, siyaset ve ahlakla yakın ilişkili bir bi lim dalı olması nedeniyle pozitif bilimlerın nesnelliğinde yazılma olanağına sahip değildır. Pozıtıvist bir tarih yazıcdı ğının mümkun olduğunu düşünmediğimden, üstelik böyle olduğunu iddia edenlerin nasıl birer rafine resmi tarihçi olduğunu bildiğimden (ve kıtaplarımda gösterdiğimden) barışçd, hümanist ve toplumcu bir tarih yazımında ısrarcı olmak gerektiğini düşünüyorurn. Barışçı bir tarih yazıcılığı ıse, geçmişteki meş ruiyetlen sorgulamakla mümkündür. Bu ıse egemenlerın gözlüğünu çıkarıp halklarınkini, rethedenlerin gözlüğünu çıka rıp fethedilenlerinkini, vakanüvislerin gözlüğünu çıkarıp maddi koşullarınkıni takmamızı zorunlu kılaı. Yıne yaşanmış tarihin de sınıfsal bir muhtevaya sahip olduğu gerçeği ışığında, tarih yazıcdığının ezilenleri gozeten bir yerden biçimlenmesi gereğine işaret etmeliyim. Böy le bir yaklaşım, hem insanlığın hak bilincıyle donanması açısından zorunkıdur hem de her türden zorbalığın nesnesi haline gelmıs toplumların özgürleşmesi ve eşitlenebilmesi açısından. . Marks'ın "başka ulusları ezen ulusların özgür olamayacağı" vurgusunda olduğu gibi, ken • dilerine dayatdan tarihi sorgulama bilinci edineınemiş halkların da kendi ezilmişliklerını aşma ve tarihin öznesı haline gelebilmeleri mümkün olamayacaktır. Özellıkle sağa kesimlerce, tarihimize düşmanlıkla suçlanıyorsunuz.. Bu çok demagojikbir suçlama. Tersine herkesin tarini sevmesini sağlamaya çalışıyorum. Burada i^itı püt noktası nangi tarihi sevmemiz gerektıği sorununda düğümlenmekteair. Çünkü ner den baktığınıza bağlı olarak farklı bir tarih görüyorsunuz. Benim sevip sevdirmeye çalıştığım tarih, sağcı ve resmi tarihçiliğinkinden temel ayrımla tarihin milliyetçi ve dinci önyargilarından arındırılmib gerçekleri ofuyor. Ben sevgi ile gerçeklik arasında koparılan bağı yeniden kurmaya ve hamasetin ortadan kaldırılmasına çalışıyorum. Tarihin bir bilim ve olabildiğince gerçekliğin bilgisi olarak sevilmesinin, toplumların olgunlaşması ve kendisiyle barışık bir hale gelmesinde büyük önem taşıdığı inancındayım. Diğer yandan "bizim tarihimiz"ın hangisi olduğu sorıısu, "biz"in kim olduğuyla doğrudan ilgili. "Biz"in, asalak bir yaşamın, despotizmin ve devşirmenın merkezi saray olması ile üretenler, ürettiklerine el konulup savaşlarda ölüme gönderilenler olmasına göre apayrı tarihlerle karşı karşıya kalıyoruz. lşte resmi tarihler, birinci kesimi "biz" haline getırdikleri için bizim tarihimiz diye onların tarihlerini empoze edip bi zi kendimize ve atalarımıza yabancılaş tırıyorlar. Bu bafilamda tarihimizi sevmekten, hanedanları değil halkı, fetihleri değil zulme direnişleri sevmeyi anlamak gerektiği kanısındayım. Kitaplarım da da belirttiğim gibi herkesin tarih sevgisi kendi mesrebınce, dünyaya bakışınca biçimleniyor. Diğer yandan Duveıger'in de dediği gibi, "toplumlar, varmak istedikleri hedeflere göre algılayıp yorumlar geçmişlerini". Bu anlamda ta rih yorumu, şeriatçıların bana saldırırken gösterdiği gibi, gerçek siyasal duru şumuzun da turnusol kâğıdıdır. Nasıl bir toplum istiyorsak, geçmişı de bu hedele göre algdayıp yorumlamak dururnunda yız. Dolayısıyla geçmi^ meşruiyetlerin hakkını, aynı zamanda evrensellik ve hümanizmanın pri7masından geçirerekverebileceğimizi unutmak gibi bir lüksü kendimize tanımayacağız. Kaldı ki tarih sevgisinden Vıyana kapılarına dayanmayı anladıkça, Arap ordularının Türk, Kürt, Acenı, Rum topraklannı, Haçlıla rın Anadolıı'yu, lspanyolların Amerikan kıtasını fethedip talan etmelerini sorgulama hakkını elimizden ahnış oluruz. Böyle bir tarih sevgisi ise, "biz ' ve "onlar 'a göre çifte standartla yazılmı^, çarpıtdmış ve evrensel bir insanlık bilincıne ulaşmamızı engelleyen bir dkel sevgisidir. Kim ve hangı mazeretle yaparsa yapsın talan, kıyım ve asimilasyonun sevilmemesini, halklar arası düşmanlığın meşru kılınmamasını sağlayan bir tarih sevgisi ve bilincine gereksinimimiz var bizim. Ben tam da bunu yapmaya çalışıyorum. Dolayısıyla benim yaptığımı "atalarımızahakaret" diye sunanıar, tıpkı diğer uluslann milliyetçderi ve şeriat çdarı gibi kendi üstünlük ve yayılma amaçları için tarihi bir araç olarak istis nıar edenlerdir. Çünkü bu sayede toplumları tarihin büyüsü ile tebaa olarak yaşatma olanağına kavuşurlar. Resmi tarihçilerin ve ideologların misyonu da bu gereksinimin karşılanmasınca belirlenmektedır. Ama stzc vönelik eleştırıler sadece sağdan gelmedı Soldan "tarihin tarih dıit anlatımına düşmek" ile suçlandtntz lstanbul unfethini ingihzlenn 1920 tşgaline benzetmemzde bir problem yok mu örneğın '•> OncelikJe belirtmeliyirh ki tngiliz.iş,galiyle lstanbul'un fethi arasında kurduğum paralellik, resmi tarihçiliğimizce iğdis edüen hak bilincini anımsatmaya yönelik bir analojiden ibarettir Resmi tarihçiliği gerçeklere bağlı kalmak yanısı ra ahlaklı ve tutarlı olmaya davetti aslında bu benzetme. Kitabımı okuyanlar bunu net olarak göreceklerdir. Ancak şeriatçı basının feveranı öyle etkdi oldu ki bu yargının "yanlışlığı" üzerıne soldan da bir dizi eleştirı yağmuruyla karşdaştım. Tabii 1. Selçuk'un dı^ındakılerin, ne yazık ki elestiri düzeyinden yoksun karalamalar olduğunu ve bu bağlamda tekziplerımi okuyucularıyla paylaşma erdemini göstermediklerini de belirtmeliyim. Ama daha önemlisi sö/ konusu değerlendirmelerin, hem yanlışlıklarla malul, hem de ıçerik olarak sağcı olduklarını belirtmeliyim. Orneğin "Ortaçağ'da tethetmenin işgal değil bir hak olduğu" gibi mesnetsİ7 yargılar vt*\ • "^•••t' •I^ısct Nasd Müsliiman İslamiyet Gerçeği 1 İslamiyet Gerçeği 2 tslamiyet Gerçeği 3 tslamiyet Gerçeği 4Olduk /Erdoğan lslamiyettin tslamiyet ve Bilım / tslamiyette Ahlak ve v< Kur an ve Din / Ekonomi Politiği/ Aydın / Cumburiyet Erdoğan Aydın / Erdoğan Aydın / Kadın/ Erdoğan Kitaplart I 530.1. Erdoğan Aydın121i i 196$ 400 s Aydm/374<; SAYFA 4 I''" iL " '2 Osmanl.ı (ierçeği ît.Jlıî 1 ' Fatih ve FetihMitler ve Gerçekler / hrdoğan Aydın I Cumhurtyet Kitaplart/ 358 s Kâbustan Osmanlı Gerçeği Demokrasiye / /Erdoğan Aydın/ Erdoğan Aydın / Cumhurıyet KıtaGenda\ Yaytnları / pları / 422 v 1401. CUMHURIYET KİTAP SAYI 563
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle