Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
0 KURL A R A "Tarih tüm insanlık için olduğu gibi bizim de görece ilkel dönemimizi olusturuyor. Onu bugün için dersler çıkarılan bir hazinc olarak kullantnak da mümkün, sorgusuz sahiplenip kendimizi diğer halklardan üstün varsayma kompleksini giderme aracı yapmak da. Bu iki yaklasımın toplumsal şekillenmemiz üzerindeki sonuçlannın apayrı olacağı, nitckim olduğu da açık. Bugün yinelenmesi mümkün olmayan, evrensel değerler açısından yinelenmesı de istenemeyecek olan bir geçmişe öykündüğü oranda kendisiyle de, evrensel değerlerle de barışık olmayan bir neşil çıkıyor ortaya. (...) Özeleştirel ve nesnel bir bakış, bugün belki de en çok ihtiyacımtz olan seydir. Özeleştirel ve nesnel bir tarihçilik, ö'zellikle bütün kosullarıyla ve tabii yasadıgı çagın değerleriyle sorunlu bir tarihin mirasçıları olan bizim açımızdan çok daha büyük önem taşıyor. Diğerlerinden çok daha büyük bir önemle bu coğrafyada halkların birbinerine kın duymalarının maddi kosullannı geliştirmekte de, barısçıl bir dünya yaratmakta da tarih yazıcılıg'ının büyük ö'nemi ile karşı karşıyayız. Oysa tarihin öznel ve soven yazımında dünyanın en uç örneklerinden birini olusturduğumuzu söylemekse abartı olmayacaktır." Yukardaki sözler kitaplarıyla tartışmalar yaratan Erdoğan Aydın a ait ve tarih anlayısının ipuçlannı veriyor. Aydın la kitaplan üzerine konustuk. Bol kitaplı günler!... '\'W o ETHI I\IACI Adnan Benk'in "Eleştiri Yazıları •Ff "îki yıl önce, 19 Ocak 1998'de, neredeyse sessizce aramızdan ayrılan Adnan Benk..." diyor Tahsin Yücel; "...Adnan Benk'in dostlarının uzun çabalar sonunda oluşturdukları bu kitap..." diyor; "... bizim durgun yazın ortamımızda giiçlü bir dalgalanma yaratması büyük olasılık." diyor. Biliyorsunuz, Tahsin Yücel, Adnan Benk'in öğrencisi ve dostuydu. Tahsin Yücel, hocası için yazdığı Önsöz'de şunları da söylüyor: "Adnan Benk, biraz da okıırların ve dostların bu yıllardır süregelen beklentilerini yeterince karşılamaması nedeniyle, ekin evrenimizde büyük bir çoğunluk için hep bir söylen yazar ve/ya da söylen çevirmert olarak kaldı." Eleştiri Yazıları'nın iki kitabı yayımlandı (Doğan Kitapçılık, 2000); birinci kitapta, Tiyatrosinema yazıları var; ıkincı kitapta, Edebiyatmüzikestetikgüzelsanatlarsiyaset bölümü. Tahmin edileceği gibi ben ikinci kitabın Edebiyat bölümünden başladım okıımaya. Edebiyat bölümü 409. sayfada başlıyor, 585. sayfada bitiyor. Adnan Benk, eleştirilerini Dünya gazetesinde yayımlıyordu, bense bu gazeteyi okumuyordum. Bunun için daha çok Adnan Benk'in dergilerde yayımlanan yazılannı anımsıyorum. Bir de Adnan Benk in yankılar uyandıran yazılarını: Ünlü bir oyuncuya "Kovboy Hamlet" adını takmasıni; orta halli bir şairin kitabını değerli bir ressam resimleyince o şairin hiçbir şiirinin adını anmadan oresimlerüzerineyazdıklarını... I959'dayayımlanan ikinci kitabım Gerçek Saygısı için Adnan Benk'in 26 Haziran 1959'da yazdıklarını, ancak birkaç gün önce, Eleştiri Yazıları: 2'de okuyabildim. Adnan Benk, Gaetan Picon'un bir cümlesini ("Marksizm de bir hümanizmadır.") çevirdiği için derginin ("Ataç" olmalı) sorumlıı yönetmeni (şimdi felsefe profesörü) Afşar Timuçin'le birlikte tutuklandı, 34 gün yattılar. Hatırladığım kadarıyla 1960'lann başlanydı. Adnan Benk, hapıshaneye girip çıktıktan sonra yazı yazmayı bıraktı. Ansiklopediler de çalıştı. 1982'de Çağdaş Eleştiri dergisini kurdu. Adnan Benk'in çağdaş Eleştiri'cle yayımlanmış tek eleştirisi var, derginin ilk sayısında: Kemal Bilbaşar'ın bir hikâyesi üzerine (Yazık kı kitabı nazırlayanlar o yazının farkında dejiiller!) Bir iki defiini yazdı. Sonra "açık otıırum " denebilecek tartışmalı toplantılar düzenledi: Şiir ıızerine, roman üzerine, resim üzerine. Çağdaş Eleştiri, 19821985 arasında dört yıl boyunca yayımlandı, sonra. ..kapandı. Eleştiri Yazıları 2 yayımlandığı zaman Ataç'ın Dergilerde (Yapı Kredi Yayınları, 2000. Türk Dil Kurılmu, bu kitabı daha önce yayımlamıştı ama bulamadım kitaplı^ınıda.) adlı kitabını şurasından burasından karıştırıyordum. Birden Ataç'la Adnan Benk'in tartışmalarını buldıım. Ataç, "Küçük Dergi ıle başladım, onunla bitireyim. (...) Başyazısı da bir yeni derginin başyazısı. Adnan Benk yazmış. Tanımıyorum o yazarı. Daha doğrusü şimdiye kadar yalnız bir dergide, (...) gördüğümü sanıyorum. Belki de yantlıyorum. Yanılmıyorsam Adnan Benk, Fransız edebıyatjnı lyi bilen, Monsıeur Jean Paulhan'ın düşünüşünün de, deyişinin de etkisinde kalmış bir gençtir. (...) Fransızcayı, benim anladığım kadar iyi yazıyordu, Türkçe'yi de çok güzel yazıyor. Ünun bir dergi başına geçmesine sevindim." (s. 97) diyor Ataç'ın yazısı, Kasım 1952'de yazılmı'ş. Eleştiri Yazıları l'de bir defa geçiyor Ataç'ın adı: "...Orhan Veli'nın, Melih C^evdet'in şiirleri olmasaydı (Adnan Benk sevmı/or Oktay Rifat'ın şiirlerıni. F.N.), Nurulah Ataç düşüncelerinin doğrulugunu kabııl l TURHAN GÜNAY Imtlyaz Sahlbi: Cağ Pazarlama Gazete Dergi Kitap Basın ve Yayın A.ş. Adına Berln Nadi Yayın Danı$mani: Turfian cünay Sorumlu Mudur Flkret llkiz Cörsel Yönetmen: Oilek llkorurBaskı. Caödas Matbaacılık Ltd $tl Idare Merkezi: Türkocağı cad. No: 3941 Caflaloğlu, 34 334 Istanbul Tel: (212) 512 05 05 Reklam: Medya C Adnan Benk. Tahsin Yücelln deyl$iyle kendlsl basyapıt olan bir elestlrmen. ettirebılir miydi? Her işte, son söz eserindir." (s. 70) AtaçAdnan Benk tartışmaları Eleştiri Yazıları 2'de: ss. 413416,421425, 427432,445446. Kitabı hazırlayanların bir dalgınlığı: Adnan Benk'in "Ataç" başlıklı yazısı, 523525. sayfalarda; oysa Dizin'de 523525. sayfalar, "Dil Devrimi" başlığı altında! Adnan Benk'in "Ataç" başlıklı yazısının altında 18 Mayıs 1957 tarihi var; bu tarih. Ataç'ın ölümünden bir gün sonrasını gösteriyor. Belli ki Ataç'ın öluüğünü duyunca, 17 Mayıs'ta, Adnan Benk Ataç için bir yazı yazmış, buyazı 18 Mayıs 1957'deyayımlanmış. Âdnan Benk'in Ataç'ın ölümü üzerine yazdığı yazı, unutulmaz güzellikte bir yazı, belki de Ataç için yazılmış en guzel yazı: "Ataç, Dil Devrimi nde, aşırılığın öncüsü, en değerli temsilcisiydi. Dilin ne pahasına olursa olsun dıırıılmasını, yabancı köklerden gelen kelimelerin atılmasını, karşılıkları bulunmayan kavramların da düşünülmemesini isterdi. (...) Bütün birkuşakonunbu yoldaki öğütlennı dinleyerek yetısti." (s. 523) "Ataç'ın eleştirmenligi, bir 'beğenı' eleştirmeciliöiydi. (...) Fakat nesnel ölçülerin dışında kaldığından olacak, içgüdüsü, sezgisi alabildiğine gelişmişti." (s. 524) Ataç'la tartışmalarında oldukça "sert" olan Adnan Benk, Ataç'ın ölümü üzerine yazdığı "Ataç" yazısında "ölüm" sözcüğunü kullanamıyor. "...aramızdan 'alacaklı' olarak ayrıldlğınısöyleyebiliriz." (s. 524) diyor, "GeleceK kuşaklar, öyle sanıyorum, Atac'ı Dil Devrimi nin savunucusu olarak, Türkçe üzerinde düşünmeyi, Türkçeyi bize sevdirmeyi bilen ınsan, bereketli bir tedirginlik aşılayan insan olarak anacaklar." (s. 625) diyor. Adnan Benk'ten alıntılar: "Soyutçular, hele Oktay Rifat gibi, kendi şiir geleneklerimizi kırınca özgürlüğe kavıı şacalclarını sanarken Batı'nın geleneklerine saplandıklarını görenler, susmalarınm, ger çeği araştırma yetersızliklerinin bir çeşit özrü, bir çeşit gizlemc yolu olarak seçmışlerdir soyutu." (s. 566) "Şuurlu olarak kullanmasa da, şairi imgesinden anlayabilirsiniz. tlhan Berk, insanoğlunu anlam dışına sürükleyen bir akıma bırakmış kehdini! Bir olaydan bir olaya, bir görüntüden bir görüntüye seke seke gidiyor. Konuşmak dururken bağırmayı seçmesi, hiçbir şeyın üzerinde duramaması, gözünıı gokyüzünden ayıramaması bundan!" (s. 534) Bir de Adnan 'ın kadim dostu HakkıDev rim'i keyıflendirecek bir alıntı: "Türk Sanatı adıyla çıkan bir dergide, 'Sanat ve neşriyat âlem'inden haberler veren biri var. Bu serer, aktörlerimizden Zihni Küçümen'i tebrik edeceği tutrriuş, şöyle diyor: 'Bilhassa dinozor roıünde Zihni Küçümen hayvanlığı çok iyi bir şekilde temsil ettı. Kendisine en uygun rolü seçen bu genci de hararetle tebrilc ederiz...' /Bu yazarın hakkı var: Zihni Küçümen, üzerine aldığı rolü değerlendirecek kabiliyette bir aktördür. Türk Sanatı'ndaki yazar da duyduğuma göre bir aktörmuş. Ama, Küçümen ile aralarında ufak bir fark var: Biri hayvanlığı ancak rol icabı tem sil edebiliyor, ötekı ınsanlığı." (s. 469) Adnan'ın Bebek'teki evıni hatırlıyorum. Bir gün avukat Gülçın Çaylıgıl telefon etmis, "Çetin Altan'ın başı geıie öelada (197()'li yıllardı yanılmıyorsam. F.N.), üniversiteden Adnan Benk'in, üniversite dışından da senin bir rapor hazırlamanı istiyorıım." demişti. Bir hafta sonu, Adnan'a gittim. Küçük Berjek'te, tek odalı bir evde oturuyordu. Çalışmaya başladık. Ufak ufak da içiyorduk. Raporlarbitti. Sonra gene içmeye başladık... Sonra? "Sonrasını pekhatırlamıyorum." de mek en iyisi... Yıllar sonra Aydın Doğan Vakfı Roman Ödülü seçiciler kurulunda Adnan, Cevat Çapan, Doğan Hızlan ve ben keyıfli çalışmalar yapmıştık. Adnan, Hasan Ali Toptaş'ın romanını çok sevmiş, okumayan üyelerin okuyabilmeleri için inceleme süresini uzattırmıştı... Her toplantıdan çıkışta Cevat'la benı akşam yemeğine çağırırdı. Bir türlü gidememiştik. Koca Adnan Benk! Nıır içinde yatsın... SAYFA 3 CUMHURİYET KİTAP SAYI S63