03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kierkegaard metinlerinden bir derleme: Kahkaha Benden Yana Geznin bir Iilozofun nizemi Serdar Rifat Kırkoğlu'nun yayıma hazırlayıp Nedim Çatlı'nın akıcı bir dille îngilizceden çevirdiği "Kahkaha Benden Yana", Kierkegaard'ın hakkını Kierkegaard'a veriyor. Okuyun; göreceksiniz... FATMA ORAN Kahkaha Benden Yana, Roger Poole'ün romancı ve gazeteci arkadaşı Henrik Stangerup'la birlikte 1983 vazında Danimarkalı düsünür Seren Kierkegaard'ın 1840'ların başlanndaki nitelikli metinlerinden oluşturduklan; Kierkegaard'ı önce yazar olarak, sonra da siyaset hakkında söyleyecek bir şeyleri olan bir yazar olarak sundukları bir seçki. Kierkegaard'ı; döneminin etik, estetik, düşünsel ve hayata dair alanlannda bayağılıîdara karşı mücadele etmiş bir adamı (yeniden) tanımak, hiç tanımamış olanlara da tanıtmak amacıyla hazırladıkları önemli bir seçki. îlu olmadan zamanını yazmaya ayırabildi. Ama devraldığı psikoloiik mirasın kişiliği üzerindeki ctkıleri çok daha önemliyui. Babasının gençlik yıllarında Tann'ya isyan etmesi yüzünden ailesinin lanetlendi^ine inanıyor, annesinin ve beş kardeşinın plümünü buna bağlıyordu, Kopenhag Üniversitesi'nde ilahiyat okumaya başladı, ama ilahiyat derslerini bırakarak relsefeye yoneldi. Babası öldükten sonra ise ilahiyat öğrenimini tamamlayarak 1840'ta lisansüstü diplomasını aldı. Bu arada Regine Olsen ile nişanlandı. Hayatında ironik bakmayıp tersine son derece ciddi ele aldığı tek olay Regine Olsen'le olan nişanıycu. Her iki tarafa da büyük acılar yaşatarak bozulmaya mahkum olan bu nişandan sonra Berlin'e gitti. Burada altı ay kadar kaldı. Başından geçen bu kısa, ama etkileyici gönül macerası sonraki kitaplanna yansıdı. Yanına pek çok taslak almıssa da Either/Or diye bildiğimiz kitabı nızla ve büyük stres altında Berlin'de toparlanmıştır. Kitap Şubat 1843 'te yayımlandı, kayıtlara geçen en uzun aşk mektubu unvantnı almast gerekir. Fakat Regine bunu anlamazlıktan geldi ve başka bıriyle nişanlandı. Aş,k ilişkisindeki bu iki feci şpktan sonra Kierkegaard, Kopenhag sokaklannda yürüyen bir gizem oldu. Kierkegaard kımdi? Nişant neden bozmuştu? Tu&la kalınlıfondaki Either/Or ne hakkındaydır Sorular akın akın gelmeye basladı. Daıma birtasra kaÖnceleri Danimarkalı okurlan düşüsabası olarak gördüğü yerde nerek oluşturulan bu seçki 1985'te Danisebep olduğu sansasyonu markaca yayınlanmış. Poole'ün saptamasevip intikam duygusuyla sına göre 1855'te ölmüş olmasına rağkendi rolünü oynadı. Gımen, neredeyse ölüsü de dirisi kadar öfzemleri arttırmaya bayılıkelendirivor. Danimarkalıları ve o eski yor ve çöztnekten nefret kızgınlıklarını hâlâ koruyorlar: Çünkü ediyordu. Böylece ciddi cidKierkegaard Danimarkalılann hiç inandi gezgin filozofun gizemimadıkları şeylerin üzerinde ısrarfa durni yaratmaya koyuldu. muş, sonra da devlet ve küise kurumunun Ârt arda kitapfar yayımlaher Dİçimine saldırmıştı... maya basladı, hepsi aynı gösDanimarkalılann Kierkegaard'ı sevmeterişli yapıdaydı, Hegelci termelerini şu bilgilere dayandınyor Roger Poole: Danimarkalttar materyalisttır. Ki minolojıyle ve Sok'rates mierkegaardideaUstti, tinin meselelerine ina zahıyla yüklüydü ve hepsi de nırdı. Dammarkalılaryasalarauyarlar, yö takma adla yazılmıstı; amacı, okuyucuyu belirli bir yönde neticilerine ve sıyasi kuruluşlanna saygı duyarlar. Kierkegaard onlara sahtekâr mu koşullandırmadan ona farkamelesi yaptp asağılardı. Danimarkalılar lı yaşam biçimlerine ilişkin huzurlu, sakin birbayatı severler, gelenek yargı ve seçim olanağı tanıselolan şeylerden hoşlanırlar. Kierkegaard maktı. EntenEller başhğı albir küaptan ötekine istisna olanı, bireysel tında da dünya görüsü koolanı ve kisısel sahiciliği savunurdu. Da nusunda estetik Ue etikdinsel seçenekleri sunuyordu. nimarkalılar etın hazzından zevk altrlar. Kierkegaard'ın, her bıreyin Kierkegaardnefsine hâkim olup bekâr kayaşamın sunduğu seçenekler lacahbır dünya için, "evrensel dediği bütün bu zevklerden vazgeçmışti. Danimar arasından tümüyle Dİlinçli, kalılar, Tanrı'ya inanmazlar. Kierkegaard, sorumlu bir seçim yapma zoTanrı'ya inanıyordu. Danimarkalılar, sos runluluğuna duyduğu inanç, yalısttirler ve refah devletine ınanırlar Ki Varoluşçuluğun temel ilkesi erkegaard, Kral'a pek saygı duymamış ol haline geldi. 1843'te/o^«sa da mizaç olarak muhafazakârdı. Dani nes de Silentıo imzasıyla yayımladığı Korku ve Tıtreme markalılar fiktr hayatınâa daima Avrupa modasına uyarlar, bu yüzden 1840'larda Johannes de Silentio'nun da Hegelciliğe ayak uydurmaya çalısıyor Diyalektik Liriği ve ConsSören Kierkegaard lardı. Kierkegaard'a göre Hegel şanatan tantin Constantius imzasıyla yayımladığı Yineleme: Consdı. tantin Constantius'un Deneysel Psikolodi varoluş alanına çekebilmesiyle aşılabiYaşadığı dönem olan XIX. Yüzyılda ji Denemesi iman ve kurban etme konulirdi, ama bu çok ender rastlanan bir dukendı insanları tarafından anlaşılamayan sunu işleyerek imanın özünde çelişkili bir rumdu. Oysa dinsel düzeyde engel, iki kiKierkegaard'ın yazıları, kaygı ve acı çekyapısı olduğu sonucuna vardı. 1844'tefoşidcn birinin yapısal farkfılığından, kademe gibı olguların daha yoğun bir biçimhannes Climacus imzasıyla Johannes Olirini acı çekmek olarak görmesinden ve de yaşandığı II. Dünya Savaşı sonrasınmacus'un Felsefe Kırıntıfarı ya da Bir ancak acı çekerek bulunduğu yer ve zada çöziimlendi ve asıl değerine ulastı. Parça Felsefe ve Vigilius Hefniensus immandan kopup sonsuzluğa nazırlanabileVaroluşçuluğun kurucusu kabul edizasıyla Kaygı Kavramı'nı yayımladı. Biceğini kabul etmesinden kaynaklanıyorlen Danimarkalı düşünür Seren Aabye rincisinde Hıristiyanlığı herhangi bir andu. Estetik kahramanın karşıtı kendı dıKierkegaard (5 Mayıs 1813 Kopenhag lam içerecek biçimde ortaya koymaya çaşındaydi; dinsel kahraman karşıtı kendi / 11 Kasım 1855 Kopenhag) zengin bir lışti; Hıristiyanlığı özgür iradeyı var sayan içinde bulurdu. Estetik kahraman fetheçorapçının yedinci ve son çocuğu olarak ve özgür iradenin olmaması durumunda aerek; dinsel kahraman acı çekerek yücedünyaya geldi. Kişiliğini derinden etkileher şeyin anlamını yitireceği bir varoluş lirdi. Bir düşünce uğruna a a çekmek ise, yen babası 1838'de öldüğünde Kierkegabiçimi olarak dile getirdi. Böylelikle egeo düşüncenin dinsefvaroluş alanında gerard ile kardeşine hatın sayılır bir servet men Hegelci felsereye saldıran Kierkegaçekleşmesi demekti. Kierkegaard Entenbıraktı. Böylece Kierkegaard para soru EUer'i yazarken kavrayamadığı bu tezi savunmak için kitabı yeniden yazmak zorunda kalmışu. Savunduğu bu görüş Kierkegaard'ın yasam ve genel olarak insanbk konusundaki yaklaş^ımının gittikçe karamsarlaştığını gösterıyordu. Yaşadığı üzücü olaylar dünyaya bakışını olumsuz yönde etkılemiş, Regine'in evlenmesi, aralarında Tanard kendi görüşünün gücünü tümüyle orn'nın oîanaksızı olanaklı kılmasıyla gertaya koymaya hazırlanıyordu, ama önce çekleşecek bir tür tanrısal evlilik bulun:konusundakigörü§lerinipsikolduğu yolundaki romantik yanılsamasını jiyi de kapsayacak biçimde genişletme geyıkmıştı. Korku ve Titreme'nin ve Yinereğini duydu. Bunun sonucunda derinleieme'nin temelinde de aynı görüş yatıyormesine ilk psikoloji çalışması sayılabiledu, ama şimdi her şey sona ermiş Felsecek Kaygı Kavramı ortaya çıktı. fe Kınntıları'nın "Vino Veritas ya da Kierkegaard 1845'te Hılanus Bogbin"Ziyafet" adlı ilk bölümünde düs kırıkltder imzasıyla Yaşam Yolunun Durakla9ı açıkça ortaya çıkmıştı. Platon'un n'nı yayımladı. Bir anlamda EntenEl Symposium unun örnek alındığı bu böler'dekı görüşü yinelediği, ama çok lümde aşk, cinsellik, kadın gibi konulara önemli yeni bir aynm yaptığı bu çalışmadeğiniliyor, kadınlardan genel olarak acı sında dinsel aşamayı ya da alanı, yalnızca bir alay ve nefretle söz eüiliyoıdu. estetik değil, etik alandan da ayırdı. GerKierkegaard, yazılanna gösterilen tepçekte bu gelişme, etiğin yaşam biçimi olaki yüzünaen de düs kırıklığına uğradı. rak yetersizliğini göstermeyi amaçlayan Yazdannın anlamını lcavrayamayan ya da bütün önceki yapıtlanndaki gorüşlerinin anladıklan halde onu alaya alan eleştirmantıksal bir sonucuydu. Kierkegaard menlerle arası açıldı. Bu çekişmeler soEntenEller'de estçtik ve etik olmak üzenunda insanlara olan güveni iyice sarsılre iki alana yer verifken Yaşam Yolunun dı ve ruh hali sonraki yapıtlarının çoğuDuraklan'nda üç ayn alandan söz etti. na yansıdı. Gene de 1846 da johannes CliKitabın Suçlu murTSuçsuz mu? adlı macus imzasıyla yayımladığı Felsefe Kıüçüncü ve son bölümünde bozulan nişannnlan'na Bılimsel Olmayan Nihai Ek: nmı yeni bir açıdan çözümledi. Estetik Taklitçi Duygusal Diyalektik Bir Derdüzeyde, trajediye yol açan ve âşıklann leme Varoluşçu Bir Katkı bu kuralın dıbirleşmelerini engelleyen onlanrı dışınşında kaldı. daki bir güçtü; Romeo ve Jüliet'in öyküKierkeşaard kendine özcü uyuşmazsü bunun kıasik örneğini oluşturuyordu, Ukların tıpik bir örneği olarak bu en Etik düzeyde engel, iki sevgılinin farklı önemli felsefe yapıtını da onun beşte bivaroluş duraklannda bulunmalanndan, ri kadar olan bir başka kitabı üzerine notaşkı birinin estetik açıdan, öbürünün etik lar biçiminde hazırladı. Aynca kitabını açıdan yorumlamasından kaynaklam "varoluşçu bir katkı" olarak adlandırmakdu. Bu engel ancak birinin öbürünü 1 la okuyucuya, kendi felsefi tutumuna ilişkin güçlü bir ipucu da verdi. Amacı, Avrupa'da dönemin egemen felsefi görüşü olan Hegelcilikle hesaplaşmaktı. Bir varoluş sisteminin kurulamayacağını, çünkü varoluşun henüz tamamlanmamış, sürekli gelişme halinde bir süreç olduğunu ileri sürerek Hegel'in varoluşun bütünün sistemleştirme girişimine karşı çıktı. Hegel'in mantığa hareketlilik getirme girişiminden kaynaklanan mantıksal hayata dikkati çekerek kategorilerin karıştırılmasının yol açtığı karmaşayı ortaya koydu. Hegel, nesnel bir bilgi kuramı yarattığım düşünüyordu; Kierkegaard ise doğrudan öznel olduğunu ileri sürdü. Kendi tanımıyla, "doğru ve varolan kisi açıstndan en yü'ksek doğru, en tutkulu ruh halıyle kendini adayarak korunan nesnel belirsizlikti." Çaftdaş Varoluşçuluğun temel taşlan olan bu ilkeler hem Hegel'in "sistem" adıyla andığı felsefenin yara almasına, hem de felsefi sistemlere duyulan güvenin sarsılmasına yol açtı. Sistem kurucu filozof, varoluşu zihinsel olarak anlamanın olanaksızlığını hiçbir zaman anlayamadı. Hegel varoluşla düşünceyi aynı düzleme koymuş, böylece imana. yer bırakmamıştı. Bunun sonucunda da Hıristiyanlık siştemde bir paragrafa, genelin yalnızca bir örneğine indirgenmişti ve bu Kierkegaard'a göre utanç vericiydi. Tanrı'yı insandan tümüyle ayn bir varhk olarak gören Kierkegaard, Tanrı ile insan arasında yalnızca imanla doldurulabilecek bir boşluk olduğunu ileri sürdü ve bu görüşünü inanç sıçraması" deyimiyle dile getirdi. Yaşama karşı estetik ve etik tepkilere ağırlık vermekfe birlikte, bunlann insanı kaygı ve umutsuzluktan kurtarmadığını, insanın Tanrı ile kuracağı ilişkinin önemli olduğunu, ama dinsel doğrunun nesnel kanıtı bulunmadığını vurguladı. lnsanlan Hıristiyanlaştırma görevıni hiçbir zaman yüklenmemekle birlikte, çağdaşlanna Hıristiyanlığın gerçekte ne olduğunu anlatma zorunluluğunu duymuştu. Bundan öte, Tanrı'nın kendisine özel bir görev verdiğini ve yazmayı tümüyle bırakması gerektiğini hissediyordu. Ama hiçbir zaman yazmaktan vazgeçmedi. Bundan sonraki yapıtlannda Hıristiyanlığı öteki bütün yazılanndan daha ka JCUMHURİYET KİTAP SAYI 563 SAYFA 12
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle