29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

r goruyorum. O/Hakkâri'de Bir Mevsim'in bir gücü varsa eğer, sanırım yaşanmışlığın sözcüklerdekiyansımasında var. Hiç değilse ben böyle olduğuna inanmak istiyorum. Az önce sözünü ettiğim çaresizliği yaşamış ve buna başkaldırmış olmaktan geliyor. Bir ressamın, ister figüratif olsun, ister soyut, bir çizgisinde, yaşanmışlığın izlerini hemen görürsünüz. Sözcükler için de böyledir bu. Bu nedenle yazarken sürekli, en doğru sözcüğü ararsınız. Ben de, elimden geleni gerçekleştirdim. Sözcülder benim olabilir, ama anlamlarını, Hakkâri'nin dağlarından, çaresiz insanlarından aldı. Öylesine ki, yazıldıktan sonra, sanki bana ait olmaktan çıktılar. Hakkâri'nin daha yalın, kuru bir metni olmasını yeğlerdim. Ama Hakkâri dağlarının doğası ve insanlarının çaresizliği izin vermedi buna. Doğu, sıztn rornanımza kadar toplumcu gerçekci gevelcmelerle anlatılan, coğrafiolarak sıkıca tantmlanmış, bırmıktar ıhtıyatlı, siyast yaklasımlarla baktlan bir toprak parçası olarak gırmıştı edebıyatımıza Doğasının yarattıg'ı ruh halı, btrtakım mıstık göndermelere, efsanevı anlatımlarayalaçmtştt Ama sızgelenekselve ılkel olandan modern bir roman çıkardırERTTEDCÜ ntz. Gaddar, çetin bir doğayla baş başa kalmış, kültürel etkıleşımlerden uzak, bir dağın tepesınde unutulmuş bırgrup ınsanın romanı bu Sankt Nuh'un Gemısi'ndeler ve yent bir tnsanlık doluşunun yaşanıp yaşanmayacağt meçhul Insanı, doğası, tarıht ve coğra/yasıyla Doğu'yu yazdtklartnızın dtjtnda nasıl gördunüz' Birçok kez, 1964'te, Hakkâri'de ikince kez doğdum derken, orada gördüklerim, orada yaşadıklarımdan sonra, artık aynı kişi olmadığımı dile getirmek istemiştim. Onlardan biri değildim. Onlardan biriymiş gibi davranmak, onların yazgısını paylaştığımı söylemek, hatta onları anladığımı söylemek büyük bir yalan olurdu. Yolu, bir kaza sonucu, o dağlara duşmüş biriydim. Kendini bir kdza sonucu karlı bir dağ başında bulan bir denizcidir Hakkâri'nin anlatıcısı. Dolayısıyla yabancının yabancısıdır. Ama ortak dil, sözcüklerin ötesinde vardır. Aynı dilden konuşmayan bu insanlar anlaşabilirler. Ben, otuz beş yıl önceki Doğu'yu böyle gördüm. Uzun yıllar sonra yazdım Doğu'nun bendeki izlerini. Yazdıklarım gördüklerimdir; gördüklerim de yazdıklarım, yazacaklarım. Hakkâri'de Bir Mevsim'de teknolojı üriinü olarak kabul edilecek tek nesne, Halıt'tn satıp daha buyüğunu almayı tasarladığı bir radyo. Dağlar aranna sıkışmts dar bir coğra/yada dünyayla kurulan tek taraflı ve tek bağ bu Doğu'ya yakın ? zamanlarda gıttınız mı Bu yent ıletıştm çağında, televızyonun, telefonun, cep telefonunun.tnternet'ın, bılgisayarlı banka subelennın hayatımtzt neredeyse tumüyle belırler hale geldığı, yent bir yüzyılda sızce nastl bir Doğu duruyor karşımtzda? Hakkâri'ye gittiğimde (Paris'ten dö seyir sözcükleri^ rerit ....... Hakkârrnln anlaöcısı ütr Işte Deniz, Maria Ferıt Edgu Yapı Kredt Yayınlart 77 s I ı ı ıı 1 <l);iı \\{ M \ sl\DI VI )l Doğu Öyküleri Ferıt Edgu Yapı Kredt Yayınları 69 s Seyir Sözcükleri Ferıt Edgu Yapı Kredt Yayınlart 108 s Yazmak Eylemi Ferıt Edgu Yapı Kredı Yayınlart 130 s Kaçkınlar Ferıt Edgu Çan Yayınları 1959, htanbul 9is Bozgun Ferıt Edgu Çan Yayınları 1962, htanbul ÇIĞLIK DEBS NOTLARI Av Ferıt Edgü Sürek Yayınları 19531967, Oykuler 118 s Çıglık Ferıt Edgü Ada Yayınları Öykuler 99 s Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı Ferıt Edgu Can Yayınlart 132 s Bir Gemide Ferıt Edgu Ada Yayınlart Öyküler 104 s Kimse Ferıt Edgü Ada Yayınlart Roman 168 s O Ferıt Edgu Ada Yayınları Roman 234 s. Ders Notları Ferıt Edgü Ada Yayınlart 154 s. Binbir Hece Ferıt Edgü Remzt Kıtabevı 132 s. Dilin cevherindeki övkîiler vermeden oluşan kısacık öyküler için yazar "minimal" sözcüğünü kullanıyor. Binbir Hece (1991) başhklı öykü kitabında kulland.jğı bu sözcüğe uygun öykülere Doğu Öyküleri (1995) kitabında da yer veren Ferit Edgü, böylece bizde yeni bir öykü biçimiyle, anlayışıyla çıkıyor okurunun karşısına. Minimal öykülerin yetkin ve seçkin örnekleri dünya yazınında Kafka, Çehov, Beckett ve Borges gibi yazarların yapıtlarında yer almıştı, bizde de bu öykülerin öncülüğünü Ferit Edgü yapıyor. Ferit Edgü, bu yeni öykü anlayışına öyle ışık duşürüyor: "Ben minimal öytülerimde her şeyden önce 'olay'ı önemsiyorum. Ama benim 'olay'larım, gözümün gördüğü olaylar değil. Çünkü ben, kendimi bir tanık yazar görenlerden değilim. Olayları, gözlerimi kapadığımda daha iyi görüyorum." Peki niçin minimal öykü diye sorduğumuzda, 1 crıt Edgü bakın sorumuzu nasıl yanıtlıyor: "...yalınlığa, daha çok yalmlığa, artık hiçbir fazlalığı banndırmayan yapıya ulaşmak için diyebilirim. Ayıklamak, arıtmak... Tıpkı mermerin içindeki gizli biçimi bulmak için, durmaksızın yontan, o koca sert kütleyi küçülte küçülte kendi özyapıtına varmaya çalışan emekçiyontuç gibi. Yontuç, mermerin içindeki saklı biçime (yoksa cevhere mi demeliydim?) ulaşmaya çalışıyor, bense 'dil'in içindeki cevhere.' îşte Deniz, Maria'nın son bölümünde ikinci bölümdeki minimal öykülerden biraz daha uzunca beş öykü yer alıyor. Ferit Edgü, düşle gerçek arasındaki tünelden geçiriyor okurunu. Düşün ya da gerçeğin okurun zihninde de, yaşamında da sürmesini istiyor sanki yazar. Onun öykülerinde "düş ile gerçek koşut"tur hep. Çoğu zaman, Ferit Edgü, öykülerini oluştururken, "bir sözcükten yola" çıkıyor. Kendine "20 sözcükten fazla kuJianma" diyor. O, "zenginleştirme yerine yoksullaştırma yolunu" izliyor. Aslında bu da onun öylcülerini yoksullaştırmıyor, tersine yoğunlaştırıyor, zenginleştiriyor. "Hikmetli sözler sövlemeye değil de, bir olayı çok az sözcülde, sıfat imge kullanmaaan dile getirmeye" çalışıyor. Tadımhk da olsa, bu benzersiz yazarın son öykü kitabı tşte Deniz, Maria'dan bir öykü: "tçerdeki" başhklı öykü şöyle: "Kapıyı siz mi çaldınız? Kapıyı çalmadıysanız, burada kapının önünde ne işiniz var? Beni mi istiyorsunuz? Ama ben içerdeyim. Ben dışarı çıkamam. îstesem de çıkamam ben. Bana izin yok." (s.42) Ferit Edgü, yeni öykülerinde benzersiz, olağanüstü etkileyici, düşündürücü, cinsel göndermelerle yüklü, düşlere daldırıcı öykülerle buluşturuyor okurunu. Okurun okudukça çok şey kazanacağı öyküler îşte Deniz, Maria'da yer alanlar: Bir solukta okunan ama, yeniden okuma isteği duyulan öyküler bunlar: Okurun okudukça zenginleştiği minnacık öyküler; tıpkı ilaç gibi. • tşte Deniz, Maria/ Ferıt Edgü/ Öyku, Yapı Kredı Yayınlart/77 s SAYFA 5 anlatımı öne çıkarmış. Yani tam anlatıcı. Ferit Edgü, yalın, dupduru bir dille oluşturuyor öykülerinı, anlatacaklarını. Hiç abartmadan, hiç süslemeden anlattığı öykülerinde görsellik de hemen öne çıkıyor ve yazarın anlattıklarını neredeyse görüyoruz ya da adım adım biz de yaşıyoruz. Bu öykülerin kahramanları da değişik: Örneğin Perisiz Ev'in kahramanı terk edilmiş ama, terk edilmeyi bir türlü hazmedememiş bir evdir. Kör birinin kendini aldatan kadının ne yaptığını izlettiği ve onu öldürm es i İ GÜLTEKİN EMRE erit Edgü'nün yeni öykü kitabı tşte Deniz, Maria (Eylül 1999) üç bölümden ve otuz beş öyküden oluşuyor. Kitabın ilk bölümü "Öyküler"de "Perisiz Ev" başlığı altında beş öykü yer alıyor. Bu öykülerde Ferit Edgü'nün "kökleri 1960'lara giden öykü anlayışının ürünleri" okurla buluşuyor. Bu bölümün öyküleri "Perisiz Ev", "Kör ve Hançer", "Adam/Kadın/Çocuk", "Güvercinler", "Bir Konuk" 19851977 yılları arasında yazılmış. Bu yeni öyku kitabında Ferit Edgü, F için hazırladığı hançerle, öldürecek olanın konumu "Kör ve Hançer" öyküsünü gerilimli kılıyor. ''Adam/Kadın/Çocuk" öyküsünde de üçlü bir kompozisyondan yansıyanlar öykünün özünü, atardamarını oluşturuyor. "Güvercinler"de aşkı, tutkuyu, sevgiyi çok etkileyici bir biçimde ele alıyor yazar. "Bir Konuk"ta varla yok arası yaşamları konu ediniyor bu usta öykücıi. Işte Deniz, Maria'nın ikinci bölümünün girişinde Ferit Edgü, "Çok Kısa Öyküler", "Şaşdacak BirŞey"başlığını kullanmış. Neredey^e hiç sıfat, ımge kullanmadan, gereksiz hiçbir sözcüğe yer CUMHURİYET KİTAP SAYI 516
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle