28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 K U R L A R A Giovanni Scognamillo ve Metin Demirhan'dan Türk sinemasına yeni bir sayfa Ferit Edgü, 19)6 yılında îstanbmda doğdu. GüzelSanatlar Akademisi son nnıfında okurken Paris'e gitti. Orada seraa, , ınema çağdaş gelişmelerle başlı başına bir mik eğitimi gördü, Sordüş dün, , bir fantazya haline , lünyası, , geldiğinbonne'dafelsefe, Louvre'da sanat tarihi kursladen ve teknolojik gelişmeler sonucunda ar rına devam etti. Paris tık her şeyi, düşiinüleni ve düşünülmeyeni anlatabilecek, cn uçtaki hayalleri bile görüntüledönüşünde bir reklam bir sanat olduğundan, ilk yıllarından ajansında metin yazarlı yebilecekfantastik konulara, masallara, epik koitibaren ğı yapmaya başladı. Ar nıılara, destanlara, bilimkurgusal temalara, midınaan Ada Yayınlart'm toslar yaratan veya mitoslardan beslenen üstün ve süper kahramanlara geniş bir yer ayırmıştır. kurdu. Yazın yaşamına Etkili bir sinema sanayisine sanip olan üflceönce şiirle haşladt. İlk lerde (ABD, Japonya, Hindistan, Hong Kong) öyküsü, 1954 yılında fantastik sinema popüler edebiyatın, popüler 'Yeni Ufuklar' dergisin kültüriin temellerine dayanarak kendi türlerini yarattı ya da varolanları zenginleştirip yayarak de yayımlandıKaynak, kendi dünyasına, kendi boyutlarına çekYeni Ufuklar, Şairler ti. Giderek fantastik olana karşı kitlcYaprağı, Mavı, Pazar lerin duyduğu ilgi ve bununla birlikPostası, Dost dergilerin te gerçek dünyadan kaçış ihtiyacıde yayımladığı hikayele birçok ülke sinemasını narekcve her ülke sinemari ıle tanındı. Ataç, Yeni te geçirdiolanaklarına göre, issı, kendi Dergi, Eylem, Papirüs, ter öncü bilimi izleyerek, ister ' korkutucu, ürkütücü ve norAnt, Soyut ve Yeni mal ötesi olaylara dalarak, isUfuklar dergilerinde çağdaş sanatın sorunlart ter masal dünyasının pembe renklerine bürünerek ya da na ilişkin inceleme yazt Olimpos dağındaki gözü larının, çevirilerinin ya pek tanrıları aratmayacak Kahramanlar yaratarak çeşitnısıra toplumsal konularda da yazdı. Edgü, ilk li fantazyalar kurdu. Böylece sinemanın kalıp ve alışılmış kitabı 'Kaçkmlar'ı 1959 türlerine yan türler eklcndi, marjinal yılında yayımladı. İlk şi olabilen bir sinema yaratddı ve bu sineirinin yayımlanışından ma ya ticari yapının bir eklentisi oldu ya da kendi kurallan ve ifade biçimlcri dahibu yana 47 yıl, ilk kitalinde kendi pazannı ve kendi taraftarlarını btnın yayımlanışından yarattı. Genelde bu tür sinema yıllar yılı cidbu yana da 40 yılı geride diye alınmadı, incelenmedi, "sinema" olabırakan Edgü Türk ede rak kabul edilmedi. Ancak zamanla bu sinemanın da, tüm marjinalliğine rağmen veya bu biyatının önemli köşemarjinalliğin sayesinde, "diğer" (saygın, sanattaşlartndan biri. Öyküsal, ciddi, lcabuı edilmiş) sinema kaoar gcçerli den romana, şiirden de ve yaratıcı olduöu anlaşıldı; "pop" çağında tünemeye, resimden tnomüyle "pop" olan bir sinema bir değerlendirnografiye bir çok alanda meye tabi tutuldu, "trash" (çöp) ya da "kitsch" /a da gecekondu sineması aendi, ama kullanıkalemini büyük bir yeTan deneyimler ve yapıştırılan etiketler ne olurtiyle kullanan Edgü yasa olsun, bu sinema da genel bir tarihin ve geyımlanmış otuza yakın nel bir estetigln içinde verini buldu. kitabıyla edebiyatımızın Türk sinemasında luryalar sürekli keşfedilmcsi geFantazya'nın masalı, rantastiği, bılimkurgusu, reken yazarlanndan biri dehşcti, kahramanlarıyla Yeşilçam sinemasında olarak duruyor önümüz görünüp bir yer edinmesi, çok dar olanaklarla, çok kısa sürede gerçckleştirilen yapımlarla kende. 1979SaitFaik dini ifadc etmesi (ifade etmeye çalışması) geniş Hikâye Armağanı, 1979 ve karmaşık bir ekonomik siirecin doğal sonuTürk Dil Kurumu cu olarak kabul edilmelidir. Nitekim 6O'lı ve 70'li yıllarda Türk sineması bazı furyalara daDeneme Ödülü ve 1988 yanarak (masal furyası, süper kahraman furyaSedat Simavi Vakfı sı, tarihsel fantazyalar furyası, konumuzun dıEdebiyat Ödüllerini de şında kalan seks ve arabesk furyaları) zaman zakazanan Edgü'yü yeniden man belini doğrultabildi, bir çeşni sunarak daha geniş bir seyirci kitlesine ulaşabildi, "lumve yeniden keşfetmeye pen" bir sinema yapmak pahasına da olsa. çağtrıyoruz sizleri. Bu yılların Türk sineması kaynaklarını yabanBol kitaplı günlerl... cı, Amerikan çizgiromanlarında aradı; tarihe ve Fantastik Türk Sineması t S Kabalcı Yayinevi, Giovanni Scognamillo'nun' Türk Sineması Tarini'nden sonra, yine Scognamillo ve Metin Demirhan'ın birlikte hazırladıkları 'Fantastik Türk Sineması' ile yeniden sinemamıza dönüyor. Kitabın 'Önsöz'ünden bir bölüm sunuyoruz. ;ini unutmamak gereir: Süper Adam'dan Kara Murat'a kadar her kurulan mitos, bir gereksinimin yansımasıdır. Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler, Keloğlan, Çeko, Kara Murat gibi Rlmlerin gişede büyük başarı kazanmaları ve piyasayı şaşırtan hasüatlar elde etmeleri sadece bir ruryanın başlangıcını oluşturmuyor; bunlar bir seyirci kitlesini harekete geçiriyor, yeni imgeler sunuyor ya da abartıfarıyla birlikte Yeşilçam'ın geleneksel reçetelerine bir soluk olanağı tanıyorlar. Sözgelimi, yerli Western Çeko'nun, başta Adana bölgesi olmak üzere tüm Anadolu'da olay yaratması daha önce de denenen Yeşilçam usulü kovboy filmlerinin tetikleyicisi olmuştur. lUlfll BBIvlivBIHI Kabuledilmesigcrckcn birnoktavardır.6O'lı ve 70'li yılların seyircisi her ne kadar Amerikan filmleri, "Spagetti Westcrn"lcr ve Avrupa kökenli erotik macera veya güldürü fılmleriyle beslenmişse de aynı kalıpları ve olayları kendi sinemasında bulduğunda "yerli malı"nı doğal olarak tercih etmiş, onda kendi yansımasının parçalarını bulmuştur. Kovboy kılığında bir Cüneyt Arkın, şerif rozetli bir Ayhan Işık, Meksikalı tavırlı bir Erol Taş, bostanlar arasında at süren bir Salih Güney'in görüntüleri zaman zaman abartılı, hatta gülünç olabiür; ancak özdeşlesmeyi daha kolay, daha rahat bir şekilde gerçekleştirirler ve çok boyutlu bir sinemasal eğlence, bir sinemasal kaçış bakışı içinde yine birer alternatif olarak, yerlerini ve izleyicilerini bulurlar. Süper Adamlar'dan Kilinkler'e ve Zagor'dan Sabata'ya kadar uzanan, aralarına Tarkan'ı ve Kara Murat'ı veya Malkoçoğlu'nu dahil eden kimi geniş, kimi normal, kimi dar bütçeli bir dizi filmin çekilme nedeni sadece tecimsel amaç değildir (her ne kadar tecimsel amaç her zaman ön planda kalıyorsa da). Birçoğunun en başarısız olanları da dahil niycti, bu amaca varabilmek için seyirciye (ki bu seyircinin çoğu çocuk yaştadır) önceden varolmayan, sadece ithal edilen bir "eğlencelik" temin.etmektir. Üstelik şunu da eklemek gerekir ki, birçok çekimde eğlence sadece bcyaz perdeye yansıyan görüntülcrdc de değil, kamera arkasında da yaşanmıştır! Türk sineması, en fazla ürün verdiği yıllarda, fanteziye sarılıp kendi çapında furyalar yarattığında her dcfasında ya yerli, ya da yabancı bir örnek yapımdan veya bir örnek türden hareket ediyor. Değilse özentili bir arayıştan, Bilimkurgu, örneğin, teknolojik donanımsızlıktan dolşyı hiçbir zaman işlevsel olmamış, olamamıştır.Teknolojisi gelişmemiş bir sinemada ve o yıllarda, teknolojiye henüz kollarını açmamış bir topIumda daha çok maddi ve teknik nedenlerden dolayı furyalar yaratamamıştır. ***** Doğaüstü ve doğaötesi temalara, sanki sakınarak, el atılıyorsa da her deney bağıntısız kaldı ve herhangi bir sonuca varmadı. Burada da teknik engeller ortaya çıkıyor, fakat teknik eksiklikler tek nedeni teşkil etmemiştir, belirli türler ki bunlar temelde Batı'dan kaynaklanan türlerdir henüz Türk sinemasında yerlerini bulmuş değildir ve seyirci de metafiziğe pek eğilimli görünmez. Masal Türk sinema. sına ilk kez 50'li yıllarda giriyorsa da, furyasını 1971 yılında yaşadı. Yeşilçam'ı harekete geçiren öncü örnek ise Ertem Görcç'in yönettiği, gişe rekorları kıran Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler (1970) oldu. Masal sineması sonradan çok çeşitli kaynaklardan besleniyor ve tür olarak eksik olan çocuk sinemasının yerini tuttu. 1967'de başlayan süper kahramanlar furyası, protiplcrini Amerikan çizgiromanlarında ve Italyan foto romanlarında keşfediyor, çizgisini Hollyvvood'un 40'lardan kalma "serial" (dizi) fılmleriyle belirliyor ve zaman zaman erotik sinemadan da destek alıyordu. Hollyvvood Superman'ı 1978'de yeniden değerlendirmeye başlayadursun, çoğu kez unutulan bir öncelikle Yeşilçam ilk Uçan Adam 'ı 1967 'de, ilk Süpermen'i de 1969'da veriyor. Tarihsel fantazyaya gelince: Yine aynı türdeki yerli çizgiromanları uyarlayarak, bazen sıcağı sıcağına bazen perdeye getirerek ilk çıkışlarını yapıyor ve 70'lerin sonlarına kadar hâkimiyetini sürdürüyor, kahramanları ve kahramanIıklarıyla her zaman ilgi göstermesi kesin olan popüler bir tür kurarak. Türk sineması ne fantastiğe ne de fantastik olmayan gerilimc yatırım yapmaya yanaşmasa da, 6O'lı yılların ttalyan patentli spagetti western'leri gerek büyük kentlerde gerekse Anadolu'da çok iyi hasılatlar yapmava Ringo, Sabata ve Cango gibi kahramanlar dilden dıle dolaşmaya başlayınca, büyük yapımcılardan küçük yapımcılara dek tüm Yeşilçam, Vahşi Batı'nın yollarına dökülerek sonuçları açısından az fantastik olmayan bir yatırıma girisir. Furya 1967'de başlıyor, 1971/72 yıllarında nız ahyor ve 50'yc yakın örnek vererek 1974'te noktalanıyor. Bu kitapta, baştan sona maceralı bir geçmişi olan Türk sinema tarihinin, bir bakıma kıyıda kalmış, bir bakıma bütününü kaplamış olan fantastik yanını, şimdilerde ancak televizyonlann vakit doldurmak üzere araya sıkıştırdıkları filmlerin sineması, Fantastik Türk Sineması ele alınıyor. Türk sinemasında fantastik öğeler, kalıplar var mıdır diye soranlara yanıt vermek yerine, Ayhan Işık'ın bir gazeteci rolünde, kendini ajan olarak tanıttığı bir Arap prensesinin fotoğraflarınıçakmakbiçimindebir fotoğraf makinesiyle çektiği film hatırlatılabilir. Bu açıdan dar koşullarla, sabırlı sabırsız zihinlerle ortaya çıkarılan Türk sineması genel olarak fantastiktir. Bu sinemayı gözden geçirmek bir çeşit nostaljidir, ama her şeyden önce bir ülke sinemasının boyutlandırılmasında bir belgedir, hatta ve hatta bir duygudur. Sinema çok şey olabilir, her şey olabüir; anlattıklarımız, anımsadıklanmız dahil olmak üzere. • Fantastik Türk Sineması / Giovanni Scognamillo Metin Demirhan/ KabalciYaytnevi /412 s. Tarihsd fantazya TURHAN GÜNAY Imtiyaz sahibi: çağ pazariama Cazete Dergi Kitap Basın ve Yayın A.$. Adına Berin Nadi Yayın Danışmani: Turtıan Gunay o Sorumlu Müdür. Fikret llkiz Cörsel Yönetmen: Dilek tikoruro Baski: çaödas Matbaacılık Ltd. şti.. Idare Merkezi: Türkocaflı Cad. NO: 3941 Cağaloğfu. 34 334 Istanbul Tel: (212) 512 05 050 Reklam: Medya C CUMHURİYET destanlara dalıp kendine ulusal kahramanlar aradı; (Pamuk Prenses'ten Keloğlan'a dek) Batı'nın ve Doğu'nun birçok masalını uyarladı, Gerçeküstücülüğe ve doğaüstücülüöe soyundu; korkuyu denedi. Örnekler çoğaldı, bilimkurgusal göndermeler seks güldürülerine girdi ve sonuçlar, her açıdan çok farklı oldu. Bugün bu kitapta sözü edilen fılmlerin büyük bir kısmı, sırf "B" türü takviye filmleri olduklarrndan büyük gösterim zincirlerine (Yeşilçam'ın dcyimiyle "kombinler"e) girmedi, pck çoğu büyük kentlerde gösterilmeüi. Bu filmleri birer alt fcültür ve de gecekondu sineması örncği olarak değerlendirmek her zaman çok kolaydır, sonradan "kült" haline de getirmek kolaydır ancak bunu yaparken bazı toplumsal gerçekleri ve açmazları göz ardı etmemck gcreKmcktedir. "B" sinemasının kalıplajan ve tekelleşen bir endüstrinin dahilinde zaman zaman tepkici sinema, alternatif sinema haline geldiğini, gelebileceğini, aslında bir başka gerçeğin yansıması olabilece516 K İ T A P SAYI SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle