Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Fethi Naci'nin anılan "Dönüp Baktığımda" Yaşamım edebiyatla harmanlamış bir elcstirmenin anılan Fethi Naci'nin Adam Yayinları'ndan çıkan anı kitabı "Dönüp Baktığımda", bir özyaşamöyküsü havasında. Aziz Nesin'in "YokuşunBaşı", "Böyle Gelmiş, Böyle Gitmez"ini zaman zaman çağrıştırması, her iki yazarın hayat hikâyelerine Türkiye'nin ekonomik, sosyal, siyasal aynı zaman diliminin biçim vermesinden olsa gerek. Yoksulluk, para sıkıntısı, kovuşturmalar, tutuklanmalar, siyasal idealler, düş kırıklıkları... Aziz Nesin'in iki kalın ciltte çizdiği o yılların Türkiyc manzarasını Fethi Naci 178 sayfalık kitabında, başlıklı 43 anı yazısında etkileyici eskizlcr halinde işliyor. Prof. Dr. GÜRSEL AYTAÇ le başlıyor "Dönup Baktığımda": "Kale kapısından çıkarken ölümle buluşmak uzre Ve 43 anı yazısının sonuncusu " Ağıt Gibi", bir ölüm acısını işlerken şu sözlerle bitiyor: "Aaytyaşadım ben, veyalmzlığı vesevgisızlığı Bir, ölüm kaldı, o da umurumda değil: ölüm yaşanmıyorkı.. " Başlıklı ilk yazı "Babama vc..."deki ilk edcbı alıntı, bir çağrışımı, bir benzetmeyi dile getirecek nitelikte. Marquez'den "Yağmur yağarken kalkıp içeriyegiremeyen zavallı ağaçlar" deyişi, Fetni Naci'de babasının geçim kaynağı karpuz sergisi imgesiyle birleşiyor ve ıkisinin ortak yanı, uyandırdıkları hüzün. ikinci yazı, "... Ölüme Dair" başlığını taşıyor ve ilk yazının son sözlerinde dile gelen duyguyu, hüznü çıkıs noktası yaparken Orhan Veli'den bir alıntıyı dokusuna katıyor: "Ne var ki bu tarla çiçeklerınde Her zaman hüzün verirbana." Tarla çiçekleri, hüzün, ölüm derken ölümcül nasta babanın hayattan tat alma yeteneğini kaybedişini simgeleyen bigara içememcyle bağıntılı bir Turgut Uyar deyişi "Tütünler Islak": "Bır'Bafra yaktım, bir nefes çektim, verdim. Çektyor fakat ıçemiyurdu Sonralan Turgut Uyar'ın 'Tütünler hlak' wzüyleyaşamtmn tatuzhğını anlatmak i.stediğını yazdığım zamanlar hcp o ıçdemeyen son ugarayı dü\ünmü$tüm." (s. 11) " tlk Aşk", üç sayfa içinde beş, hatta altı edebî alıntıyfa kitabın bu bakımdan en verimli metni. Aşkın ansızın alevlcnişi, Baııdelaire'den bir ılizeyle, aynlış Behçet 494 Bu değerlendirmesiyle Fetni Naci, kendi hayat hikâyesinde hastafıklarını üniversite kariyerinden onu kurtarıp araştırıcı ve filozof yapan hayırlı dertler olarak nitelcyen Nietzsche'yi hatırlatmaktadır. Fethi Naci, anılarına edebî alıntılarla özel bir tat katarken edebiyatçı kimliğini devreye sokmakla kalmıyor, deyişler, imgeler ve ikilemelere verdifii değeri de sezdiriyor. "... Hayal Ağaçlar", Buna iyi bir örnek. Yazı Yanya Kemal'in "Gece" şiirinden iki dizelik bir alıntıyla başlıyor: "Hulya tepeler, hayal ağaçlar... Durgun suda dinlene yamaçlar Bu şiirsel imgeden hoşlandığını öğreniyoruz yazann. Sonra "ılgın" ağacından söz ediyor, özel isim olarak Ilgın adının Ruhi Su'nun oğluna yakışıp yakışmadıgı konıısunda da şöyle diyor: "IlgınSu'ya çocukluüunda 'Ilgın'adı htç uymazdı, bir canavardı, dense dense belkı 'Kaktüs' denebılirdı Ama zamanla çok efendi bir delikanlı oldu " (s. 113) "Çalışma Odası", 1962 yılında yazılmış. Fethi Naci, Montaigne'in kitaplarını anlatan satırları alıntılayarak özel bir çalışma odasına özlemini dile getiriyor, ama asıl isteğinin kendi tarzında çalışmaya imkân verecck bir çalışma odası olduftunu şöyle anlatıyor: "Ben Motıtagıne gibi, bu odantn beni topluluktan uzak tutmasını istemiyorum Bu odada, sürekli olarak, en sevdığım tşı yapmak tsttyorum. Okumak ve yazmak Yorulunca şu divana uzanıp dalga geçmek Radyoda haftf btr müzik. Gaz iobanntn yumuşak sıcaklığı. Duvardakı Van Gogh'un 'Geceleyın kahve'sine bakıp ha yalîer kurmak. Yazacağım yaztyı düşünmek. Bir inceleme üzerinde çalı\mak. Küçük küçük kitaplar haztrlamak Ya da üç beş arkadas oturup sohbet etmek, bir me<:eleyı tartışmak, bir ikikadch içmek " (s. 131) "Dönüp Baktığımda "da anlatılanlarla edebî alıntının ya da yerli, yabancı edebiyat dünyasından bilgilerin yer almasına öylesine alışıyor ki okuyucu, her anının çağrıştırdığı bir yazarın, bir iki dizenin ya da bir pasajın beklentisi içinde oluyor. Kitapta sondan bir önceki yazının başlığı "Acı". Burada da alıntılar, anıştırmalar var. "Gerçek acıyı yaşayanlar, acıyı süslemeden, bütün yalınlığıyla anlatabilen lerdir. Ancak o zaman işler acı bizim de içimize, bizi çarpar" diyen Fethi Naci, * L 1"Ihak Hamit in "Makber"inden yaptığı alıntıyı başarısız süslü anlatıma, Melin Cevdet Anday'ın yalın bir dizesini "çekmediğim acı kalmadı, bilmez misin"i etkili anlatıma örnek olarak alıntılıyor. Aynı yazı yine bir edebî alıntıyla bitiyor: Behçet Necatigil'in şu dizesi: "Bıkmıştm ölümlerden, ölmeyin benden önce." Fethi Naci'nin kendi yaşantılanyla ulaştığı özdeyiş (Gerçek acırun tek ölçütü var: ölüm korkusunu yok ctmesi. Hâlâ ölümden korkuyorsanız bilin ki gerçek acıyı yaşamamışsınız.) ise Behçet Necatigil alıntısını hazırlıyor. "Eleştiri Günlüğü"nü değerlendirdiğim bir incelememde Fethi Naci'nin üsîubundaki yaratıcı yazarlığa dcğinmiştim. "Dönüp Baktığımda", onun bu üslubu rahatça sergilediği, anılarını edebî alıntılarla ördüğü kalıcı bir kitap. • Dönüp Baktığımda/ Fethf Naci/ Anılarl Adam Yayınlan/ 178 s. SAYFA 9 "ÇafcşmaOdası", F ethi Naci'nin Adam Yayınları'ndan çıkan anı kitabı "Dönüp Baktığımda", bir özyaşamöyküsü havasında. Aziz Nesin'in "Yokuşun Başı", "Böyle Gelmiş, BöyleGitmez"ini zaman zanan çağrıştırması, her iki yazarın hayat hikâyelerine Türkiye'nin ekonomik, sosyal, siyasal aynı zaman diliminin biçim vermesinden olsa gerek. Yoksulluk, para sıkıntısı, kovuşturmalar, tutuklanmalar, siyasal idealler, düş kırıklıkları... Aziz Nesin'in iki kalın ciltte çizdiği o yıllann Türkiye manzarasını F'ethi Naci 178 sayfalık kitabında, başlıklı 43 anı yazısında etkileyici eskizler halinde işliyor. "Dönüp Baktığımda", yazann Istanbul edebiyatçılar çevresinden dost portrelerini, bu çevrenin yaşayışını, sohbctlerini renkli tablolar dızisinde canlandınor. Fethi Naci'nin eleştirilerindeki edeiyatçı üslubu, bu kitabın da keyifle, duygu birliği içinde okunurluğunu sağlıyor. Eser dokusunda yer alan edebî alıntıların nitelik ve niceliği bence bu aruların anlatımındaki en ilginç özellik. Biyografilerde hayatı anlatılan kişinin neler yaşadığının sıralanışı kadar neler okumuş olduğunun da belirtilmesi, olmazsa olmazlar arasındadır. Özyaşamöykülerinde de bu böyledir. Fethi Naci, anılannı anlatırken, okuyarak edindiği deneyimleri, hayat bUgeliğini, hatta hayattan tat almak gibi, acılara katlanma bccerisini edebî alıntılarla anlatıyor. Bu alıntılar, postmodern edebiyat ürünlerindeki metinlerarasılık tarzında kaynak belirtilmeden anıştırmalar değil. l'ethi Naci zaman zaman neredcyse bilimsel bir titizlikle alıntıladığı pasajların dipnotlarını veriyor. "Ünsöz Ycrine" Nâzım Flikmet'in ölüm konulu bir şiiriyKİTAP SAYI Dostportralari E Necatigil'in "Eylül ayrılık demektir" sözleriyle, bu aşkın platonik niteliği, Yahya Kemal'in "Günlcrce ne gördüm ne de bir kimsey sordum" ve Necati Cumalı'nın "Bakışlarda kalan aşktı" sözleriyle, yıllar sonrakı karşılaşmanın duygulan Matthew Arnold'un" Yayılıyor bir özlem yeis kadar derin" ifadesiyle ve aradan geçen 46 yıl, Nâzım Hikmet'in "Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat" benzetmesiyle anlatılırken bir aşk anısı bu altı edebî alıntının kattığı şiirsel boyutla hem zenginleşiyor, hem de özleşiyor. En uzun edebî alıntı, "Elit Kıraathanesi" başlıklı yazının ilk sayfasını bütünüyle kapsıyor. Bu, Sait Faik'in "Lüzumsuz Adam" hikâyesinde Elit Kıraathancsi'ni anlatan satırlar. Fethi Naci oraya gelen tanıdık yazarlardan, şairlerden anekdotlar aktarıyor. Sait Faik'in yılbaşı şerefine yaktığı mumun öyküsü, yalnız o öykü bile çok şey anlatıyor. "Tutuklanma", yedi sayfa içinde 1950'lerTürkiyesi'nin trajikomik manzarasıyla birlikte Fethi Naci'nin tutuklanma serüvenini anlatırken Reşat Nuri'nin "Dudaktan Kalbe" romanındaki sürgün seyahati tablobu anlatılıyor ve sürgün ve hapishane yolculuklarının birbirine benzedigine, jandarmaların tutukluya insanî yaklaşımına kendi hayatından bu anıyla işaret ediyor. "Tutuklanma" başlıklı anının son satırları, Fethi Naci'nin iyimser bir değerlendirmeyle o olayı kendi hayat hikâyesinde hayırlı bir dönüm noktası saydığını gösteriyor: "Yaşamtmda rastlantılann büyük yeri vardır O tutuklama olmasaydı Anadnlunun bir köşetinde ya muhasebea, ya personel müdürü olacaktım, uysa lutuklamadan sonra bcnitşten attılar, hırdaha da aramadılar Ben de ıktisatçı olamadım, ele^tırmen oldum!" (s. 71) J C U M H U R İ Y E T