Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
orinin temeli olarak kadınlann ortak dcncyimi ve maruz kaldıkları ortak baskı üzerinde yoğunlaşmıştı. Ama bu yoğunlaşma, ilginç bir biçimde, kadınlar arasındaki ortaklıktan çok, çeşitli farklılıkların vurgulanmasına vc "kadın" kavramının hiç dc homojen, birleşik bir kavram olmadığımn ortaya konmasına yol açtı. Bir zamanların rahatlatıcı ve sıcak "kızkardeşlik" kavramına inanmak artık eskisi kadar kolay değll! Feminizm, kadınların binlerce yıllık ezilmişlik ve ikincillik deneyiminden kaynaklanan ve bu durumu değiştirmeye yönelen bir idcoloji. Düşünceler ve ideolojiler, topfumsal gerçeklikten kaynaklanır ve elbette karşılığında o gerçekliği ctkileyip değiştirirler. Yeryüzünde kadınların ezilmesine neden olan toplumsal koşullar egcmenliğini sürdürdüğüne göre, czilmişlikten kaynaklanan bu ıdeolojinin ortadan kalkmasının koşulları da heniiz yok demektir. Nitekim, fcminizmin öldüğünii değil, örneğin Afrika kıtası gibi uzak köşelere bile yayıldığını görüyoruz." diyor Caroline Ramazanoğlu. Ferauizn ve Ezitmeniıı Ç#ileri bir otel odasında, yalnızbk ve çaresizlik içinde ölen ünlü yazara ilgi duyan herkes, Tomris Uyar'ın nitelikli çevirisiyle sunulan, yazarın özgün ve çarpıcı bir portresi niteliğindeki bu kitabı kesinlikle okumalı. Dolunay Yansımaları//l.v?/wa« Ercan/Can Yayınlart/95 s "Ay da, ten de, ruh da, sanki vaAMiıııan iu.ııı roluşa dair son kozlarını oynarlar. 1W)!1 \AV Ay, büyüsünün ve kışkırtıcılıgının; \\NSIMA1.\R1 ruh, başkaldırısının ve sarhoşluğunun; ten, hayatta kalma arzusunun sınırlarını zorlar. Bu kozlar birbirine yakın güçlerdeyse, işte o zaman, belki de hayatın en büyüleyici oyunu soluk alıp vermeye ba!}lar. Bu oyunun adı aşktır." Böyle diyor Dolunay Yansımaları'nın yazarı Asuman Ercan, kitabının bir yerinde. Tam yirmi dokuz günlük yolculuğu gibi. Gökyüzünde biçimden biçime giren ve ışıklı, büyülü bir yol sunan Ay'ın peşine düşüncelerini, duygulaıını, hüzünlerini, anılarını ve fantazilerini takan yazar, onun büyüsüne kapılıp uzak yolculuklara çıkıyor. Oldukça hüzünlü bir yoğunlukla hafif bir oyun arasında imgesel bir gelgit gibi değlşen bir yolculuk yapıyor yazar, öykü sınırlarını aşan bu yirmi dokuz metinde. Kendi içsel müzigini hissettiren, dolunay'ın csinlendirdiği bu yirmi dokuz öykü/metin, ilk kitabıyla karşımıza çıkan Asuman Ercan'ın şiirsel bir çalışması. Şeref Bey Artık Burada Yaşamıyor/Ahtnet Celal/Can Yayınları/213 s. "...Ilk kez o odada karşüaşmıştık MııiHt ( crııııl seninle. İlk kez orada, artık yal•jl.Kl I' 111 ^ nızca sen ve ben idik. Ve orası se\ K I K 1 « RU) ^ \<, \\1I\OR nin için de sığınaktı. Biliyordum. Yalnız sen, benim bildiğimi bilmiyordun. Tıpkı öteki bilmediklerin gibi. Sence yaklaşılmaz bir yanım vardı. Beni 'soylu' bulurdun. Hep sanıldığı gibi. Yakıştırma soyluların sapık çekiciliğine sen de kapılmıştın. Çöküşlcrin görkeminden etkilenenlerdendin. Oysa görkem yoktu. Soyluluk yoktu. Kimi zaman eskinin artıklarından kendilerinc maskeler biçenlerin arasından biri çıkar, salt kendi yüzünü maske diye taşıyarak birkaç kuşağın birdcn çıplaklığını ve sapkınlığını üstlenir. Böylece de bir çöküşün görkemini değil, ama kişilik yoksunu bir bitişin kirli alacasına sergiler..." diyor Ahmet Cemal kitabının bir yerinde. Cebi Delik/Paul Auster/Çevıren Seçkin Selvi/Can Yayınları/126 s. Paul Auster'ın yapıtlarında, çağdaş insanı en çıplak durumuyla görüyor, onunla aramızda özdeşlikler, benzcrlikler kurabiliyoruz. Paul Auster'ın yazdıklarının bu kadar beğenilmesinin, benımsenmesinin nedeni, belki de okuruyla arasındaki bu paylaşım. Bir Amerıkalı yazar olmasına karşın, Amerikalı insanı değil, 'insan'ı anlattığı için evrensel boyutta oluyor yazdıkları. Yazarın bunca benimsenmesinin bir başka nedeni de, kısa, yalın cümlelerden oluşan kıvrak ve duru anlatımının, psikolojik çözümlemelerde kapsamlı ve derin bir boyuta ulaşabilmesi. Kurmaca yazarının gencl yaklaşımının dışına çıkan ve alabildiğine gerçekmiş duygıısu vererek vazar Paul Auster, 'olabitir'leri, 'olması gcrekli'leri değil, olanları, yaşadıklarını, tanık oldııklarını aktarıyor. Süs lü edeiyattan uzak duruyor, ya^annı hızını aktarabilmek için anlatı mını yalınlaştmp durulaştırıyor. "Cebi Delik", ya7arı ranımak isteyenIcr için benzcrsu bir lır sat: Yaşamöyküsünü iç tenlikle, dobra dobra ve her zamanki akıcı, ustalıklı diliyle ortaya koymuş Paul Auster. Böyle Dedi Bellavista/L«aa»« De Crescenzo/Çeviren/Harun Mutluay/Can Yaytnlan/230 s Çağdaş ftalyan yazarlarından Luciano de Crezcenzo'nun yapıtları ilk kez Türkçede. Yazar kitabında güneş ve deniz ülkesi Napoli'yi okurla buluşturmak için iki yönlü bir anlatım kullanıyor: 'Tek sayılı' olarak adlandırdığı bölümler, Profesör Bellavista ile onun filozof arkadaşları arasında geçiyor ve tümüyle konuşma biçiminde. Bu bölümler aşk ve özgürlük üzerine relsefe düzleminde diyaloglar içeriyor. Sokaktaki günlük Napoli yaşamına ilişkin fıkralardan oluşan 'çift sayılı' bölümler ise, bu kuramlan dcstekleyici, pekiştirici özellikler taşıyor. Akdeniz, özellikle de Napoli insanının sıcaklığı ve yalınlığını "Kimi zaman Napoli'nin gerçckten insan ırkına kalan son umur olaifcccğinı düşünüyorum" cümlesinde özetleyen Crezcenzo'nun öteki yapıtları da yakında aynı yayınevi tarafından yayınlanacak. Dikbaşlılar/E«r/'r« Brizzi/Çeviren. Dilek Şendıl/Can Yayınlan/172 v ttalya'da yayımlandığında en çok satan kitaplar listelerinin başından inmeyen Dikbaşlılar'da yazar, kendi kuşağının yaIMKllVjI.IIAR şamından çok canlı kesitler sunuyor. Dikbaşlılar'ın başkişisi Alex, on yedi yaşında bir gençtir. Ergenliği, bütün bunalımlanyla yaşayan Alex, ailcsinin, okulunun ve ilk aşkının oluşturduğu baskılar altında bocalar. Onun yaşadıkları, hissettikleri, dünyayı değiştirmeye, hem de temelindcn sarsmaya yönelik istekleri, dünyanın herhangi bir köşesinde yaşayan bir gencinkinden pek farklı değildir. Sorunlar ortadadır, ama çözüm yolları daha bulunamamıştır. Karşısına çıkan yollar arasında Alex, kendisi için en doğru olanları seçebilecek midir? Yoksa kimi arkadaşları gibi uyuşturucu batağında kaybolacak, cinselliğini keşfederken birçok şeyi ucıızlatma eğilimindeki modcrn yaşamın seline mi kapılacaktır? Oysa Herkes Kendisiyle Meşgul/Murat Cülsoy/Can Yayınlan/\T>y Oysa 1 lerkes Kendisiyle Meşgul'de on iki öykü yer alıyor. Bu öyküler, ağırlıklı olarak 'yazı' ve 'oyun' tcmaları üzerinde odaklanmış. Murat Gülsoy'un öykülerinde göze çarpan bir özellik de ironi ve kara mizaha çokça yer verilmesi. tmgelerden yola çıkan, fantastik kurgulara yakın duran öyküler, tematik olarak bir sıireklilik duygusu verse de, her öykiıde başka denemelere giriyor yazar. Birinci tekil kişi anlatımının baskın olduğu çalışmalar, okurla bu nedenle sıcak bir ilişki kurmayı başarıyor. Usta bir yazar olma yolunda genç bir öykücüyle karşı karşıyayız. • O\S.\IIKRKIS KINDİSİYU: Çarpık Yanıstmeiar/Françoise Sagan/Çeviren: Mükerrem Akdenız/Can Yayınları/149 s. Françoise Sagan, bu romanında, yine büyük bir aşkı konu cdiniyor. Romanın baş kişilerinden Sybil Delrey ile François Rosset, hiçbir şeyin, hiç kimsenin birbirinden koparamayacağı iki sevgilidir. Ikisi dc bir tiyatro oyununu sahneye koymaya hazırlanmaktadır. Oynayacakları tiyatroyu bulurlar. Tiyatro, müthiş zengin bir Alman sanayicinin dul eşi Mouna Vogel'indir. Bayan Vogcl, yakışıklı François'yı pck beğenir, ama onu sevgilisinden ayırmayı duşünmek bile istemez. Ancak, olan olur, tıpkı matematikte eksinin eksiyle çarpımının artıya eşit olması gibi, belki aşk da, kimbilir... Güz Şarkısı/Peride Celal/Can Yayınlan/347 v. Peride Celal, bir dostuna yazdığı IVmlıf il.il mektupta, "Güz Şarkısı" adlı romanı için şunları söylüyor: "Güz (H'ZSARKISI Şarlusı, benim, Kurtlar'dan sonra cn sevdiğim romanlarımdan biridir. 196O'lı yıllan oldukça gerçekçi bir gözlemle bu romana aktardığımı sanıyorum. Bir uzun vapur yolculuğunda bir çiftc rastlamıştım. Birbirlerinc çok aşık oldukları belliydi. Ama nedense hep bir yer lere saklanıp kaybolmak ister gibiydiler. Yüzlerinde sonsuz bir hüzün vardı. Beni etkilediler. Peşlerinde dolandım durdum. Sonunda işte bu roman çıktı ortaya. Meksikalı bir yazar, ya da Ispanyol, 'Ben bir casusum, insanların gizlerini araştırırım,' der bir konuşmasında. Kimi yazarlar için öyledir sanırım. Ben de kendimi, insanların gizlerini araştıran bir dedektife benzetmişimdir çoğu zaman. Güz Şarkısı'nda olduğu gibi." Once Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilen, sonra 1966 yılında kitap olarak yayımlanan Güz Şarkısı'nı, yazarın yeniden elden geçirmesinden sonra bu yeni biçimiyle sunuluyor okura. Oscar Wilde'ın Son Vasiyeti/Peter Ackroyd/Çeviren: Tomrıs Uyar/Can Yayınlan/216 v tngiliz edebiyatının ünlü yazarları Ifctcr \ckıoy<l arasında yer alan Peter Ackroyd, (lS(.,\R\MU)i;iN genellikle romanlarında tarihsel ve SON YAS1YITIİ biyografik konuları işleyen bir yazar. Oscar Wilde'ın Son Vasiyeti adlı bu romanında, trlandalı büyük yazar Oscar Wilde'ın ayrılıklarla dolu yaşamından, Paris'te yalnızlık ve yoksulluk içinde geçen son günlerinden ilginç bir ke sit sunuyor. Peter Ackroyd'un olağanüstü ustalıklı bir anlatımla sunduğu ve araştırmalarıyla desteklediği hayal gücünün ürünii olan bu yapıt, Oscar Wilde'ın keııdisi tarafından kaleme alınmışçasına inandırıcı veetkileyici. Sürgündc yaşadığı, parasızlık çektiği halde kendine acımaktan kaçıııan Oscar Wilde, zamaninı kafclerde ıngili/ dostları ve Fransız ahbaplarıyla geçirirken, bir estetikçi ve yazar gözüyle kendi yaşaminı da değerlendiriyor. Parıs'tekı SAYFA 22 BERFIN YAYINLARI Kitapçılardal NEYDİ BU İŞLERİN ASU (Savaş Şiirleri Antolojisi) Bize süylenenlerle, tarihin içinde devinenlerin söyledilcleri arasındaki fark, hiç biryerde bu kitaptaki kadar açıkça görülmüyor. Şiirler, halkın savaşı sevmediğinin savaştan nefret ettiğinin belgeleri. Gerçek insaııi özle dolu bu belgelerden öğreneceğiıniz çok şey var. Yeni Yemen'ler istemiyorsanr/:, bu kitabı mutlaka okumnlısınız! Bir Aydmlanma Kitabı!. (I. hm. 408 sayfa) 2 75O.OOO.TL. el ( 0 . 2 1 2 ) 5 1 3 7 9 0 0 F a k s : 5 1 2 3 7 2 0 Şükrü Günbulut