Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
landığına göre bu kutsal varlık canlı olabilirmi..." (s.17), "çıplaktaşyapraklarınıgüne" doğnı uzatır, "suçlu şafak ışınlan" dünyamıza bir mcrhaba sarkıtır, "uygarlığın açtığı, bclki dc insanın kendi eliylc açtığı kanlı ve irinli yaraları" görür şair. O, tötücül arzunun girdabına" kapılanları uyarmak ister. "Zifirrenkli" baskıngünlerin ağırlığına dikkat çekmek isrer. Bir ülkenin betimlcmesi şöylc olursa tüylcriniz dikcn dikenolmazmı? "...kin varlıklannın iilkesi, huzursuzluğıın, ıhanetin taçlandı rıldığı yer, kıskanç bakışların dünyası, yalan söyleycn dillerin ve ağizların gizli dünyası... ' (s.29). Bunlar onun acıları, çilesi, alınyazısıdır, yani "turkuazboşluk". Şudizeler de kitabın bir özcti dcğil mi? "Asıl kutsal olan sonsuzluktu, bölünebilir olan sonsuzluk, daha sonra onu ırmağın altında gittikçe kalınlaşan ıslak kum tabakasınuı altında gördünı, ırmağın altından derin bir scs duyuldu Tann güzcl'i yaratıp bırakıyor, onunla birlikteliğini sürdürmüyor, oysa onu hep zamana karşı korumak için gül yapraklanyla bcslemeli neslemeli...' Ne denli çok boşluk vardı, ne kadar çok kuyu vardı, onlan görmemck için bcn dc yıldız ışli bir tüllc kumla, suyla vc yapraklarla ve artımla... örtündüm." (s.55) 8. Kirap: Chöd Raksları (1998) / • ülscli lnal şiirinde bir başyapıt Chöd " v J Raksları. Gülseli înal'ın ilk kırabı Sulara Gömiilü Çağn'da şiirler Burhan Uy gur'un rcsimlcriylc örülmüştü. Chöd Rakslan'ndaysa Ütku Varlık'ın resimleri şiirlerle iç içe. 285 sayfalık Chöd Raksları, bir solukta okunan kitaplardan değil. Yavaş yavaş, sabırla, zamanı biriktire biriktirc okumak gerckiyor bu oylumlu, sıkı kitabı. Gülscli lnal'ın şiirine kim sokıdmak istiyorsa, bu kuralara uymak zorunda. Zor okunan, zor anlaşılan şiirlerin tadına ancak böyle varılabilir. Yani okur kendini yetiştirmek zorunda bu şiirlcrde yol almak istiyorsa. Chöd Raksları'nda Gülseli lnal, bizi, "tarçın ırmağı"ndan, "beyaz sütun"lardan. "yıldız kökleri"nden geçirerek sokuyor kendi kurduğu yaşama, şiir dünyasına. "Safir kanatlı kuş"la uçuruyor okurunu şiirlcrindc hcr binnc "kızıl bir akik", "can çekişen" bir "gül" armağan ederek. Böylece okur, onun şiirinde yol alırken "kuyunun sonsuz bilinci"ne, "taşın kızıl kanı"na, "incinin unutuşu"na da tanık olıır. Chöd Raksları'ndakişiirler "içimizin hayaleti"ni dc uyandırıyor, "ıslak rüzgârlar 'la dost olan 'lal yelkenliler"le de tanışmamızı sağlıyor. Birkavşakta "simşiryarası"nıgöş):eren "zülfikâr riizgâr 'la dakarşılaşınz. Üstümüze "lal damıalarla yağmur" da yağar. Şair, bize, şiirinde serpilip gelişen "galaksi"lerin fotoğrafını da gösterir. Tarih, "se dcf örümcek ağları"na baka baka, gölgeye çekilmiş, başına gclcn bunca şcyi düşünür derin bir keder içinde. Yüreğine saplanan "su kaına"larla nasıl baş edeceğini bilemez. "Mcrcan uçurumıın" eşiğinegelmiş yaşamaları yenkıen gözden geçirir. Yaşam, ncdcolsa, "siyah tutkıTylaçevrili bir bilmccclcr yumağı dcğil mi? "Eski dılin yırtıcılığı"ndan kuıtulrnak kolay mı? "Ay raçlarda", "kin ayraçları"nda biriken hüzünlcri ne yapmalı peki? Tarihin boynuna asılı "ses ilmek"leri, "yeniden diri"len, "kainat"la görüşme yapar. Halkımmn rüyalar, çıkagelirbir yerlerden. "Galaksi kümeleri" kahkahalarla güler. "Eliptik fırtı na" başunızı döndüriir. "Elmas gövdelcr" inlerbirkıyıda. Tarih, "soğuksümbül"getirir kule bekçilerine, gözcülere, öncülere. "SaFran kuyu" Şeytan Sözlüöü'nde bir maddeolur. îçimizde "afyonlu Dİrgüneş", "ruh vadisi"ne ışık düşürür "galaksi tozlan"yla; halkımız yaralarının üstünc "gül bastınr", "rahmin ıızay boşluğu"nda. "Kumun gizli gülü" de perişandır "kan kırmızı çöl"de, "şafağın yattıgı çöl"de yaşam savaşı vermekten. 'Yaslı esinti" bir masal anlatır "siyah bahçclcr"de "varlığın çürümesi" üzerine. "Bir su muştusu" yüreklere su serper yaltuzca elindeki " tek pusula"ya baka baka. "Asrın canı"na tank okur, "çıldırmışbirıızaklıktan", "yasemin ırmağın" dinginliğinden süzülüp gelir Gülseli lnal'ın şiirinin pcşinden. O deli çağ, sarışın zamanın çocıığu olduğumuz/ boşluklarda nefeslcrimizin tıkandığı çağ dilımizin dönmcdiği". Yani "matcm ruh"un saati işler durmadan. Gülseli lnal'le birlikte şiirseverler kendi kosmoslarında bir yer ararlar kendilerine, geleceklerine. R. Halkı'nın mitosu zaman makinesine bindirir okum "o eski tarihin baş dönüşüyle". Tarih uyanır, "yaşamgeometrisi"ni ve kendini geri ister! Gülseli tnal okuru, "bir gök hançeriyle" hayırlı bir yara alır ömrü boyunca unutamayacagi: "açan ilk panter çiçeği"ni kokladıği için, "kara ırmak"ta yüzdüğü için, okurun yüreğine "yas ağaçları" dİKİlir. Ashnda "orada ne bir yaşanmış hayat ne de yaşanacak olan vardı", yalnızca şiir vardı bizi yaşamla, kendimizle, geçmişimizle, geleceğimizle, çevremizdekılerle yüzleştiren, "zambak dcftcrlcrc" işlencn. Mitolojinin de ayraçta yer aldığı Gülseli Inal şiiriylc gezimiz, yüzleşmemİ2, didişmcmiz burada bitiyor. (3nun siiri ilginç bir şiirdir ama, ilginçlik olsun uiye yazılmamıştır. Gülseli Inal okuru, bu şiirlerde, yoğun, zahmedi tırmanışlannı sürdürebüirier. Onlann yolu açık! Gülscli Inal, şiirımizin rüzgârla evli gelini, ötclcrin kızı, galeksilerin barış meleğİ, zümrüt masalcısı, akik dizecisi, yaKiıt işçisi, kül bekçisi, kor avcısı, sümbül derleyicisi... Merhaba! • 1940 kuşağının son romantik sairi Atila Er, "1940 kuşağının Son Romantik Şairi: Nahit Ulvi Akgünyaşamısanatı ve eserleri" adlı inceleme kitabını ufaktcfck yazılım vc dil yanlışlarını göz ardı ederek okumalısımz. Çünkü burada söz konusu olan, üretken bir emek konusundaki kadirkıymet bilirliktir. TİMUÇİN OZYUREKLİ eğişik alanlarda değerli ürünler vermiş 'emek insanlan'nı başka kuşaklara tanıtacak, bilgi birikimi yapıtlar nc kadar az yazılıyor. Bir süre sonra eserlerin yeni basımları yapılmazsa unutulup gidiyorlar... Yeni yetişen gençlerse bırakılan yerden bayragı teslim alnuyorlar. Deyim yerindeyse (Amerika'yı yeniden keşfediyorlar). Kendilerinden önce yapılan nck çok çalışmayı, güzelliği görmeyip, ner şey kenailerinden somlur sanıyorlar. Ne yazık ki "edebiyat dünyası" bu alanların cn vefasız olanlarından. Yıllarca yarattıklarıyla salt güzelliğin peşinde koşturanlar, öliimlerinden sonra kolayca narcanıp, unutuluyorlar. Nahit Ulvi Akgün öğretmen de bunlardan biri mi? Şimdilik nayır... Ama ilerde... Ölümünden sonra yazılanlardan "Dağkırlangıçları" adb duyarlı, yer yer duygusal yazısında Hikmet Çetinkaya: "Acaba Nahit Ağabcy'i gcnç kuşaklar tanır mı? O önceki gün bir iyonya sabahında gözlerini yaşama kapadı... Karanlıkta bir ağaç gibi gerçek düşün güneşiyle büyüyen yaratıcısıydı Nahit Ulvi Akgün... Hüznün, scvincin, sevdanın, yaşamın umutsuzluğu içinde bu günlere gelmişti" diyordu.Dİzianılargcrgitindesürükleyerek... Atila Er'den "Nahit Ulvi Akgün" D Nahit Ulvi Akgün dokuz $llr kltabma Imzasını atmış değerll bir salrlmlzdlr. kadarı bile yeterince aydınlatıyor. "Nahit Ulvi dokuz şiir kitabına imzasını atmış değerli bir şairimizdir. O bu dikenli ve zor yolu kcndi çabalarıyla aşmış ve gittiği yoldan hiç kimseye taviz vermemiş bir insandır. Hiçbir zaman popülist saplantıları olmamıştır." Kitabın bir diğcr bölümü "Kitapları üzerine değiniler" çeşitli yaklaşımları sergiliyor. Yazar değinileriyle kitapların üzerine eğiliyor ve yaptığı şiir seçkileriyle zenginleştirip, örneklıyor. Bu açıdan örnek şiirlerin bolluğu okuyanı bilgilen dirip, yönlendiriyor. Işte güzel bir Nahit Ulvi Akgün şiiri: "BİRİSİ" "Bir şey var aramızda Senin bakışından bclli Benim yanan yüzümden Dalıveriyoruz arada bir îkimizde aynı seyi düşünüyoruz belki Gülüşerck başlıyoruz söze Bir şey var aramızda Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek Eakat ne kadar saklasak nafile Bir şey var aramızda Senin gözlerinde ışıldıyor Benim dilimin ucunda." Atila Er bu " 1940 kuşağının romantik şairi" Nahit Ulvi Akgün üzerineoluşturduğu "yaşamısanatı ve eserleri" incele me kitabını ufaktefek yazılım ve dil yanlışlarını göz ardı ederek okumalısınız. Çünkü (onların yeni bir gcnişletilmiş baskıda mutlak gözden geçirilcccğine inanıyorum) söz konusu olan, asıl üretken bir emek ve kadirkıymet bilirliktir. Kitabın son bölümü: "Ölümünden sonra hakkında yazılanlar" da değerli tlhan Selçuk'un "Şiirleri Yadigâr" yazısının bitimi bir göstergedir: "Ilayır, Nahit Ulvi bu dünyayagelme miş gibi olacak bir insan dcğil... Kendi gitti, şiirleri kaldı yadigâr." • 1940 Kuşağının Son Romantik Şairi: Nahit Ulvi Akgün Yaşamı, Sanatı ve Eserleri / Atila Er / Buğra Yayınları SAYFA 15 YAZAR, BİR KİTABIN ÖTEKİ YAZARINIARIYOR na soru ve çeşitlemeleri, şöyle: Tanışmayan, görüşmeyen iki kişi, düzonli mcktuplaşma yoluyla, kendilerinde ve Dİribirilerindc ne kadar ilerlcyebüirler? Ne kadar örtünür, saklanır, açığa vurur, aralanırlar? Biribirilerini nereye kadar sökebilir, açabilir, öngörcbilir, kurabilirlcr? Kcndilcrinin fclhinc nereye kadar izin verebilirler? Ne ölçüde, kendilerindeki başkalaş ma, başkası olma isteğini gemleyebilir, ya da tam tersine, özgürlestirebilirler? Birlikte, hangi genişlikte vc dcrinliktc bir iç yolculuk gerçekleştireDİlirler? Ne verebüir, alabilirler? Nerede duracaklardır? Yöntem, şöylc: tlk mektubu siz yazacaksınız. Böylc bir arayıştan ne beklediğinizi, bu satranç ilişkisine sizi çağıran ana kaygının hangisi nlduğunıı, ya da bu yanyarıya sanal ilctişim biçimindc sizi ncyin kışkırttığını, ya da işin içine girme ateşini içinizde harekete geçiren lcıvılcımın özelliklerini dile getirebilir, ya da bambaşka bir başlangıç çizgisi önerebilirsiniz. Yazar, sizc nc olursa olsun, Eylül ayında Karşılık vcrccektir. Yazışnıa, haftada bir nıektup temposuyla bir yıl sürecektir. Yazışma adresi ve katılım süresi sınırı, şöyle: Mcktubun 1 Eylül 1999 tarihine kadar, P. K. 121 Beyoğlu adresine gönderilmesi gerekmektedir. Bağlayıcı koşııllar, şöylc: Dilcycn takma isiınle, dileyen kendi kimliğini kullaııaıak mcktup yazabilir. Elyazısı (aşırı okunaksız degİlse), daktilo, bilgisayar kullanılabilir. Tek vazgcçilmcz ayrıntı: Doğrıı vc cksiksiz bir adrcstir. Scçilecek mcktup cşi, yazdıklarının (yazıîdıklan gibi) bir kitapta kullanılacağını peşin olarak kabul etmiş demektir. Yazar, bckliyor. A îjair, öykücü, incelemeci Atila Er (Nahit Ulvi Akgün yaşamı, sanatı ve eserleri) adlı kitaoında büyük bir hakbilirlik yaparak ortaya oylumu bir çalışma koymuş. Kitabın girişine yazdığı önsözde işaretlediği nokta hepimizin görmesi gerekcndir: "Unutmayalım, bugün başkası için bir şeyler yapmıyorsak yarın bizim için bir şeyler yapılmasını beklemek yersiz vc anlamsızdır." Sonra bu önsözün ardından kendisine ait güzel bir şiir koymuş: "Nahit Ulvi Akgün'c Ağıt" "kayıp bir ozandın sapmadın yolun ne sağına ne soluna bildiğin yoldan hiç mi hiç avnlmadın şiirlerin girdi hep âşıkların koluna bir kent beyefendisiydin clindc bastonun, başında fötr şapkan gezerken sokaklarında Izmir'in scvinirdi güvcrcinlcr, havalanırken Agora'dan" ;. • Nahit Ulvi Akgün'ün yayınladıği kitapların ^tarihleriylc) dökümünün vcrildiöi (yayıncvleri de belirtilseydi mutlaka diina iyi olurdıı) anıların, söyleşilerin yer aldığı giriş bölümü: "Yaşamı, sanatı ve eserleri" kitabın yaklaşımını veşairin serüvcnini yansıtması açısından ilginç. Daha geniş olabilir miydi? Belki... Ama bu TtehltUlvlAkgün'eAgrt" CUMHURİYET KİTAP SAYI 494