28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

rağmen, aşın sağın saldırıya dönüşen tehditlcri altında yaşıyor. Son birkaç yılda, aşırı sağ, tehdit ve saldınlarını arttırdıkça, hükümetler bu ortamdan yararlanarak az gelişmiş ülkelerden gelen göçmenleri durdurmak ve azınlık haklarını budamak için gerekli yasal dcğişiklikleri uygulamaya sokuyorlar. Irkçı saldırılann yoğunlaştığı 80'li yıllar dan bu yana resmi makamlar politik, ekonomik demeden ya da Müslüman veya siyah beyaz ayırmadan sığınmak isteyenleri geldikleri yere geri gönderiyor. Ote yandan aşırı sağ partilerin kabarttığı ırkçı duygular da toplumu giderek etkiliyor. Buna karşın, Avrupa'da ırkçılık ve aşın sağ partiler üstüne sayısız kitap ve makale yazüdı. Batı üniversiteleri bu konuları araştırmak için özel bölümler açtıklan gibi, aynı konuları araştırmayı hedefleyen birden fazla enstitü kurııldu. Işte bu çalışma, bu sayısız kaynağın en güncel olanlannın bir özetidir. Bu anlamda kitapta, ırkçlığın değişen yüzü, nedenleri, ırkçı terörün ilişkileri, aşırı sağ, aşırı sağın üye ve örgüt gücü ile bu partiler içinde barınan sosyal akımlara yönelik soruların açık ve ayrıntılı yanıtlarını bulabileceksiniz. 1492/Jacques Attali/Çeviren: Mehmet Ali Kıltçbay/lmge Kıtabevt/110 s. Doğu ve Batı iki farklı uygarlık küresi olarak gelişmeye başlamışlardır. Doğu "Doğu" olarak kalmayı sürüdürürken, farkklaşan unsur Batı olmuştur. Batı alemi siyasetin ve ekonominin en son sınırına kadar atomizc olduğu bin yıllık dönem boyunca, Doğu'dan ithal ettiği veya Doğu'nun kendine din ve • siyaset yoluyla dayattığı kavramlann hemen tamamından boşanacak, kendi kavramlarını ve doktrinini oluşturacaktır. Batı, kendi içindeki "Doğu"yu kovarken bir yandan da yeni fetih ve keşiflerle Akdenizli kimliğinden kopmaktadır. Işte bu anın, bu kavşağın tarihi 1492'dir. 1492, çok uzun bir oluşum ve mayalanma sürecinin dayattığı kökten değişimlcrin artık önlenemez bir biçimde belirlendikleri yoğunlaşma noktalarmdan biridir. Attali, bu olağanüstü yıh, ayrıntıları ile ele alarak, mükemmel bir tarih kitabını daha okuruna sunuyor. Açınız/Nathalie Sarraute/Çeviren: Aysel Bora/Can Yayınlan/94 c Doksan sekiz yaşındaki Nathalie N.ıthdİK s.u r,inıt Sarraute, elimizdeki kitapta, sözA<:IMZ cükleri konuşturuyor; hem de bir sahne düzeni içinde. 'Bu dramlardan her birinin kahramanı sözcüklerdir; alabildiğine başma buyruk canlı varhklar.' Böyle buyuruyor yazar, bu kitabı için. ükurken bir tiyatroda gibiyiz. 'Gerçekdışı'ların salgmına, 'sesdüşmeleri'nin saldırısına, 'verilmiş söz'ün tutsağı olmuş sözcüklere, 'görüşürüz'ün 'günaydın' tarafından kurtarılışına sondaki bir 'sessiz harf'in öldürülüşüne tanık oluyor, sözcüklerin bizden habersiz çalıştığı, düşüncelerimizden önce geldiği kendi aralarında tartıştıkları, kimi zaman mutlu oldukları, kimi zamansa hiç istemeden biraraya geldikleri ve genellikle, hiç hoşlanmadıkları haldc, basmakalıp, içtensizlik, sıradan anlatımlar oluşturmaya, başı sonu belirsiz gevezeliklere katlanmaya zorIandıkları için düpedüz acı çektikleri kaygısına kapılıyoruz. Bir söz büyücüsü gibi işliyor kitabını Nathalie Sarraute ve bu ilerlemiş yaşında bile pırıl pırıl çalışan zihnine bir kez daha hayran bırakıyor okuru. Ben Vesaire/.V«.vtf« Sontag/Çeviren: Gökçin Taşkın/Can Yayınları/229 s. 1960'larda deneme ve eleştiri yazılarıyla dikkatleri çeken Susan Sontag, giderek Amerika'nın en önde gelen yazarlarından iri oldu. Felsefe, estetik, politika, eğitim ve feminizm konulu incleıneleri ve denemelerinin yanısıra öyküleri ve romanlarıyla da ün yapan bu usta yazan, bir eleştirmen 'Amerika'nın belki de en zeki kadım' diye tanımlamıştı. Susan Sontag'ın en belirgin özellikleri, pek çok konuya birden el atması, kurallara başkalSAYFA 26 dırması, sürekli yenilik peşinde koşması, kolay çözümlerle yetinmemesidir. "Ben, Vesaire" adı altında topladığı bu öyküler, on beş yılı bulan uzunca bir süre içinde yazılmıştır. Bu öykülerinde yazar, mekanik ve metalik bir dünyada varlığını sürdüren çağdaş insanı, kendine özgü kurgusu ve anlatımıyla ele alıyor. Yamyamın Kszt/Rosa Montero/Çevircn: tnci Kut/Can Yaytnları/342 s. lspanyol kadın yazar ve gazeteci Rosa Montero'yu okurlarımız, "Sana Kraliçeymişsin Gibi Davranacağım" adlı romanıyla tanıyıp sevmişlerdi. 1997'de Ispanya'da 'tlkbahar Roman Odülü'nü, 1998'de de Şili'de 'En tyi Roman Odülü'nü kazanmış olan "Yamyamın Kızı" ise yazarın son romanı. Lucia ile Ramon'u birbirine bağlayan, sevgiden çok alışkanlıktır. Birlikte bir yolculuğa çıkmak üzere havaalanında beklerlerken Ramon anlaşılmaz bir biçimde ortadan kaybolur. Durumu polise bildiren Lucia iki arkadaşıyla birlikte Ramon'u aramaya koyulur. Ramon kaçırılmıştır. Rosa Montero, bu üç kişinin çevresinde oluşan olaylar zincirini işlerken, üç ayrı konuyu, ustafıklı bir kurgu içinde, bir arada anlatıyor: Ramon'un kaçırılma olayının dayandığı toplumsal olumsuzluklar, insanın gençlikten olgunluğa ve yaşlılığa geçerken düştüğü bunahmlar sonucu çözmeye çalıştığı hayat sırian ve bütün bunların artalanında tspanya'daki anarşik hareketlerin gerçek öykiisü. Rm.ı Vfcjııteuı \ VM\ V\ll\ Kl/I 3. sayfadan devam... •" ELEŞTİRİ GÜNLÜGÜ S Kurt tıi/Nicbolas Evans/Çevıren: Mehmet Harmanct/Epsılon YayınN i n I O I ,\s alık/423 s I VANs Ilk yapıtı "Atlara Fısıldayan Adam" ile büyük bir başarıya ulaşan Nicholas Evans, tüm dünyada 12 milyon adetlik muhteşem bir satış perfonnansının ardından gelen "Kurt Izi", Evans'ın ikinci kitabı. Elimizdeki kitap, kurtları yok ' etmek isteyenlere karşı hayvanları korumak üzere l lope kasabasına gelen yirmi dokuz yaşındaki kurt biyoloğu Helen Ross'un hayatını anlatıyor ve insanın doğayla ve kendi içindeki vahşi yaratıkla çatışmasını vurguluyor. Anarşist/7'r/.s/a« Haıvkings/Çeviren: Elif Özsayar/Ayrtntı Yayınlart/276s. Hayatla hesaplaşmak için çok geç kalmış, aklı başında orta yaşlı bir adam. Gençliğini güvenlikli bir gelccekle takas etmiş, sorumlulukların ağırlığı altında ezilen, başka türlü bir hayatın hayalini büe kurmamış, sürprizsiz ve sekssiz hayatından bıkrııış bir iyi aile babası: Sheridan Entwhistle. Sıradan bir işgününün sonunda gelen beklenmedik bir kalp krizi, hiçbir şey için geç olmadığını gösterecektir. Sheridan'ın içinde saklanan anarşist olanca cüretiyle ortaya çıkacak ve o güne kadar mahrum kaldığı her şeyi arsızca talep edecektir: Özgürlük, samimiyet, diirüstlük, vicdan, başkaldırı, yaşama sevinci ve seks. Hayatını allak bullak eden bu sersemletici macerada Sheridan yalnız da değildir: Düzenlc göbek bağlarını koparmış iki genç gezgin, Nirvana yolcuları Yantra ve Jayne, ona yol arkadaşlığı ve rehberlik edecektir... " Ânarşist", Sheridan Entwhistle'ın tek kişilik isyanını anlatıyor. Yaşlanmanın kaçınılmaz cehenneminin, orta yaş krizine çarparak rayından çıkan yavan bir hayatın fotoğrafını çekiyor. Aynı zamanda varolmanın ezici baskısıyla, korkular ve güvensizliklerle başa çıkmaya çalışan birbirine yabancı iki ayrı dünyayı; muhafazakâr banliyö dünyası ile New Âge akımının alternatif dünyasını karşılaştırıyor. Sheridan Entvvhistle'ın akıl cı, kinik ve egosantrik orta sınıf değerleri, evrenin, doğanın ve tarihi geleneklerin sesini dinleyerek yaşayan Yantra'nın metafizik ve mancviyatçı değerleriyle kapışıyor. Sheridan Entwhistle'ın çizginin öte yanının da göründüğü gibi olmadığını keşfediyoruz. Dünyanın işaretlerle dolu olduğuna, hayata direnmenin erdemine, nihai iyilik ilkesine inanmak istesek de, Hawkings'in ustalıklı hicvi, kıraç toprakta gül bahçesi yeüştirınenin kolay olmadığını bize bir kez daha hatırlatıyor. Ânarşist bir hüsran romanı. Hayatı "dış yolculuklar"dan ibaret sananların hüsranı... muhitinden kanşık bir telkin, iki mcdeniyetin ayn ayn tesirlerinin halitasını yapan muhteüt bir içtimaî terbiye almıştı. / Annesi ve babası ona halis bir şarklı itiyatları vermişlerdi;... Fakat Istanbul'a yerleştikten sonra, Neriman'ın akrabalanndan, bilhassa büyük dayısının ailesinden aldığı tesirler bambaşkadır. Galatasaray'dan çıkan ve tahsilini Avrupa'da bitiren büyük dayısı ve kızları, Neriman'da Garp hayatına karşı incizap (cezbetme, çekme, çekilme) uyandırmışlardı. (...) Lozan sulhundan sonra, resmî Türkiye'nin de kanunla hcrkese kabul etürdiği bu asrîleşme, Neriman'ın ruhunda gizli gizli yaşayan bu iştiyaka (basret) en kuvvetli gıclasını vermişti..." Peyami Safa, roman kişilerini açıklamayı sürdürüır: "Şinasi Neriman'ın gözündc, aileyi, mahalleyi, esyi, şarklıyı temsil ediyordu; Macit yeninin, garbın ve bunlarla beraber meçnul ve cazin sergüzeştlerin mümessili vc namzediydi." (s. 57) Roman diıi değil bu, sosyoloji dili! Neriman, baloya gitmeden önce, Şişli'de oturan (FatihHarbiye, yalnızca bir tramvay tabelası değil, iki ayrı dünyayı da simgeliyor: Fatih, Doğu Harbiye, batı) "BatılT büyük dayısının "Batılı" kızlarıyla konuşmak, "onlardan fikir almak" istiyor, ama "fikir almak" yerine "iki dayızadesi"nin anlattığı bir yaşam öyküsünü dinliyor: Yaşlı bir Rus kadınının çok güzel bir kızı varmış, gitar çalan fakir bir Rus artistiyle sevişiyormuş. Rus genci çok fakir olduğu için evlenemiyorlar, Beyoğlu'nun bir odasında sefalet içinde yaşıyorlarmış. Kız nu scfalete yıllarca katlanıyor. Sonunda kızın karşısına zengin, yakışıklı bir Rum çıkar, kız da Rus'tan aynlır Rum'la yaşamaya başlar: "Artık refah, para, eğlence, herşey..." Ama Rus kızı mahzun. "Neriman, âdetasıçrayarak" soruyor: "Niçin?" Anlatıyorlar: Kız, "tahsil görmüş bir kızdır ve sathî şeylere kıymet vermez, hakikî güzellikler arar." Rus eencinde varmış bunlar. "Yeni hayatı sahte." Kız, oğlanı bulur; oğlan, yüz vermez, kızdaintihareder. Neriman: "Nebenzeyiş! Rus kızının şahsında kendisini, Rus artistinin şahsında Şinasi'yi ve Rum gencinin şalısında Macit'i görüyordu." (s. 101) Bir rastlantı ve Neriman'da uyanış! Romancı, piyasa romanlarından esinleniyor sanki! Romanın sonlarına doğru (s. 105) Neriman Macit'le karşılaşıyor, "Macit i hakikî hüviyeti içinde yakaladığını zannediyor ve o güne kadar, fasılasız, aldatıldiğını anlıyor. (...) Artık Macit'i düşünmüyor..." Düşündüğü zaman da "Macit sahte bir insandı." diyor. Rus kızının hikâyesi, Neriman'ı kendine getiriyor!.. Romancı, Ncriman'daki değişimi şu ilkellıkle açıklıyor: "Şehzadebaşı'ndan geçerlcen sokaktaki yolculara bakarak düşündü: 'Şüpnesiz bunların içinde ne kıymetli insanlar var!' Hatırına hep gitar çalan Rus artistin arkadaşları geliyordu." Romanın sonlarında Ferit'in (ya da Peyami Safa'nm) "Şark ve Garb meselesi" üzerine yaptığı uzun bir konuşma var:"... Bugünkü Garb medeniyeti, gittikçe, terkibine daha fazla miktarda kanşan çeliği hazmedemiyor ve kusmak istiyor. (...) Mihanikî beşeriyet, Şarktan biraz muhayyele ve metafizik tasavvurlar dileniyor... vb." Sorun çözülmüş oluyor. Şematik bir roman. Alabildiğine ilkel. Roman kişileri yok romanda, Peyami Safa'nın düşüneelerini aktaracak kuklalar var. Peyami Safa'nın romanları hakkında genel değcrlendirme Berna Moran'dan: "19221939 yılları arasındayazdığı romanlarda (Fatih l larbiye gibi. E N.) saptadığımız ideolojik yapıya bakarak, Peyami Safa'nın, aynı dönemdeki resmî ideolojinin antiemperyalizm, antikomünizm ve milliyetçilık gibi ögelerini paylaştığını söyleyebiliriz. MatmazelNoraliya'nın Koftuğu ile başlayan son döneminde ise resmî ideoloji karşısında geriye dönük bir tavır aLr. Spiritizmaya, psiko kinesise merak saldığı ve dolayısıyla pozitivizme, materyalist vc determinist bir buim anfayışına karşı çıktığı bu son döneminde din (mistisizm olarak) ideolojisinin egemen ogesi olur. Bundan ötürü 1960lardan sonra Türkiye'deki resmî ideolojiyi daha da sağa çckerek, gelenekçi ve mukaddesatçı doğrultuda değiştirmek istcyen çevrelerin gözde yazan olur Peyami Safa." (TürkRomanına EleştırelBırRakış, 19S3, s.2U) FatıhHarbiye'nin baskı sayıları da Berna Moran'ın yargısını pekiştiriyor: Roman 1931 'de yayımlandıktan ancak 37 yıl sonra, 1968'de ikinci baskı yapıyor. 1973'te yapdan 3. baskıdan sonra bir iki yılda bir basılmış, hatta 1995'te iki baskı yapmış ve 1997'de 17. baskıya ulaşmış. • OKURLARA: Temmuz'da tatil yapacağım. Ağustos'ta buluşmak üzere hoşça kalın. EN. CUMHURİYET KİTAP SAYI 488
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle