25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dfinvava tutulan şiirden avna MEHMETCAN DOGAN E ngin Turgut un ilk kitabı Kıskırtta hrguvan daki şiirler, sonrakilerin anahtarıdır bir bakıma. Söyleyiştcki özellikler, bu kitaptaki şiirlerle nelınenir. Deyim dcformasyonları, bununla gelen ironi ve alay, hayatın yorumu, varotuşun anlamı, imgedeki ısrar hcp ilk kitapla biçimlenir. Buradaki şürlerde, bir tarartan şiırin düzyazıyla akrabalı^ı sağlanır; diğer taraftan da şairin kendısiylc meşguliyeti baijlar. "Gönlümü ütiilcyip balkonlara asıyorum." ("Yazılarımın Acı Sarısı", KE, s. 9) dizesindekigönül, aşk rüzgârlarıyla dalgalanır ve bircy, kendilığinin farkına varır. Yitipgifmekteolankendiliğinyenidenkurıılması, ona sahip çıkılması için "çocuk luk"a sadakat öncrifir. Kışkırtıcı Erguvan'ı izleyen kitaplardaki şiirler, biçim vc söylcyiş değişmelerine rağmen hep buradakilerin kaygısınjyansıtırlar. Küs, Engin Turgut'un şiirinin önceki kitaptaki temalarını vc imgelerini sürdürmeklebirliktebunlanndahabirvurgulandığını gösterir. Bu kitapta şairi cn çok uğraştıran sorıın, kendi oima, kendiliğin kurutması ve korunmasıdır. Kendiliği çocuk ta temellendiren şair, hayatın çocuk kalan yanlarını savunup orıları söylerken bir çocuk bakışını önc çıkartır." Yok kendimden başkakendim!" f"ah!", s. 8) dizesi, çocukla kendilik arasırıda kurulacak bağı vc çocukluğayapılacak vurguyu hazırlar. "Aşk, cam olur ve nar çatlar." dizesindeki ask, ilk kitaptaki karşı cinsler arasındaki ilişkiyi erotizmdcn daha soyııt bir alana taşır. Engin Turgut'un Ku\\c aşka gççtiği söyIenebılir; bu aşk da kişinin kendilıöıni kuran önemli bir unsurdur. Sonraki kitaplarında şairin hep aşkı anlatması, aşkın kendiliği kuran temel ıınsıır olarak benimsendiğıni söylemeyi de gerektirir. "Kimse benzemiyor kendisine." yargısı. ikinci kitapta şairin neye/kime, niçin "küs"tüğü nün de açıklamasıdır bana kalırsa."Atla" başlıklı şiırde "Insanlardan kaçacaksın, insana kavuşmak için" (K, s. 25) dcrken varoluşçuluğun "insanhk" vc "insan" ayrımına dikkat çekilmcktedir sanki. Tümel insan düşünccsi ycrinc tıkel insan önc çıkartılmakta, bu da bir varoluş arayışı olarak yorumlanmaktadır. Zaten "Küs'teki şürlerde hep "kendi" kavramı üzerinde duran, cocuğu/çocukluğu, kadını hep kendilıkle ve kendisindc dcneyen vc arayan şairin varoluşun anlamı üzerine düşündüğü söylenebilir. "Küs"erckyitirilcn "çocukluk"un pcşine düşcn şair, "kalbi"ni rehbcr edinmıştir: " lç dünyam daha sahici içimc kaçsam/ Ah! yürefiimin etrafında bir tur daha atsam' ("an!",s. 12)Aşk çocukkalp iiçliisü. kişinin kendi sesine ulasmak için sü rekli yoklanan duygular, anılar ve hassasiyetler merkczi olmuştur. Küş'\e kadını önc çıkartansair. kadında kendisini bulmaya, kendisini kadına götürcn şcyi anlamaya çalışmaktadır. Bu anlamaugraşındacinseilik, "mikabiraldanış" olarak tanımlanır, anlamlı olan aşktır; çünkü "rııhun ibrcsi aska ayarli"dır. "Aşka ayarlı" bu ibrcnin ' kırıldığı"nın belirtilmesi, aşkın imkânsızlığım işarer etmektedir. Varoluş aşkla tanımlandığında, bu kı rılma dt>ğrudan varoluşa ait olur. Tam da bu noktada Engin Turgut'un "hüzün" dcdiği hal cıkar ortaya vc ou. varoluşçuluğun tenninolojisini kullanarak söylcmck gcrckirsc ınahkurn olunan birözgürlük şcklindc kcndini gösterir îjiirlcrdeki can sıkıntısı, alay ve ironi de buradan kaynaklanır. K/h'tck't "mavi korku" şiirinde, "Sıkılmak çok şey demek tir." diyen şairin Aşk C.arıım Bcnım'"deki şu ucrccküstü "lablo"su, bir can sıkıntısı olarak okunabilir: "Adanı; kcndinc bcnzcmcnin çılgın zaralctiylc boynuna ipSa^Iadı^ı kclcbcği parklarda gczdiriyor Kkns8 benzemlyor kendsine görülür aynı kitaptaki bazı şürlerde ve AdaırTla "Kadın cansıkıntısındabirlcştirilir: "(...) zaten bu diinya sirkinde ukıldım, utandım, çok kırıldını. ' dedi Kadın !"," AyışıSı ve Pekosbil'in çocukluk arkadaşıydı Auam! Düş rcsitalleri dinlcmekten yorulmuyor, cam sıkılan bir inıcenin fotoğraflannı çckiyordu..." ("Bay Avlu ilc Bayan Ay", s. 27, abç.) Burada, Encin Turgut'un şıirindeki görselliğe de dikkat çekmek gerekir. Onun şiirlerindeki görsellik, birebır/betimsel bir görsellik değil, imgescl.birgörselliktir. Uzellİkle deyiın deformasyonlanyla sağlanaıı alay ye iroııi, can sıkıntısuıın göstergclcridir. Engin Turgut, ilk kitabından sonuncuya gclenc kadar dcyirn deformasyonlanyla bir taraftan gündclik dilcaçılırken di^er taraftan da bu dili bozar ve onu kendi sözüne dönüştürür. dündclik dilin kullanımı, ilk bakışta, l''ngin Turgut'un şiirini Garıpçılcrc yakınmış gibi gösterir; ama o kullandığı malzemeyi bozup. söz dizimini farklılaştırarak, Garipçilcmeki yü zeyselliöi aşar. l lki sckscn uzayan hüzün" (KE, s. 7), lTcanı sıkılan lelsefe<( (KE, s. 19) vc "gri birgülümscmc" (K, s.29) gibi tanılamalar; " Yirrnibir parc gül atılmalı gülüşümiiz için." ("AlabaliK", KE, s. 42), 'Çokgelişmiş tuzaklar arasında, tkt elım yak.asında azgelişmişliöin" ("Yazılarımın Acı Sarısı", KE, s. 11), "Umutlarıma krampgirdi" (KE, s. 18), "Mdımdapamk yaratmayın" (KE,s.2O), "Camcchcnncmc kandırıkçı umut" K, s. 24), "Şu keşiş ruhumun cam çtksın." (K, s. 31) gibi söyleyişler, Engin Turgut'un sonraki kitaplannda da tcrcih cdilcn bircr kalıp olarak kalacaktır. Bunlar, Ganp şiirinin tcrsinc dışarıya açılmayı değil, dışarıyı içerdcn görmeyi işaret edcrler. yüzdcn öne çıkartır. Dikkat edilmesi gerckcn öncmlı bir nokta, "ey" ilc "ah" arasında kalan bir cafiırma ve çağırılanın yitirilmesidir. "Ey iteçağırılan aşk, "Veaşk, onarımı olanaksız bir nehirdir/durmadan kanar." (K, s. 41) belirlemesiyle "ah"ı habcr vcrir. Bir söylcşide, "Hcr şeyi aşk anlıyorum ve aşkııı hepimize uzun bir beyazlık bıraktığına inanıyorum." (Sombahar, No: 20, KasımArafık'93) diyen Engin Turgut, bence "aş^k anlama"yı "ey" ilc "uzun bir beyazhk 'ı da "ah" ile şiirıerinde açmıştır. Ey ile ah,, şairin ilk kitabından sonrakilere gelen çağırma ve iç geçirme durumlannı gösterir. can sıkıntısının doğrudan söylendiği de CUMHURİYET KİTAP SAYI 476 Kı^kırtıcı llrguvan ilc Küv'te. cy ilc ahın kullanımı, sonrakilere göre farklıdır. "Yaşamak ey," (KE, s. 7), vu kışkırtıcı erguvan", "Ey kışkırtıcı uzak", 'Ey kıyılar" (KE, s. 15), "Ey yapış yapış hüzün" (K, s. 16), "Ey insan , "Ey tcdırgin bellek" (K, s. 2123), "Ey, rüz^ârgibisavrulansu! Ey kuşüzümü kadın. ("ada", s. 26), "Ev sınir uçları tütcnlcr"dcki (K. s. 33) "cy lcr, bir mcydan okumayı, dışarda kalanın diğcrlerinekarşışiddetinibildirir. "Ah! Hayatın uğukusu, saçlarımı yıkayan güneş" (KE, s. 29), "Ah, hep söyferim,"deki "ah "lar ise iç geçirme ve yaralanmanın seslendirilme bıçimidir. Bunlar bireyin çev rcsi ilc kendi ıç dünyasından gelen seslenişlerdir; bireydcn kopmamışlardır. "ah!" başlıklı bir şiirlc açılan Küs, bir yitirişi habcr vcrir hcmcn. Yitirişin aşktaki varoluş^sal anlam olduğunu. Bayan Elma'dakı, " Aşkın içinden geçenler mutsuzluğa yenilercktaşkesilirler..." ("Kimsesizligın Yağmuru", s. 23) sözünden çıkarmak mümkün. Sonraki kitaplardaki ey ve ah bireydcn kopmuş gibi durmaktadır. Bu iki kitaptan sonra gelen şiirlerdeki ey ile ahın Kendisi oluş, Engin Turgut'un şiirlcrinacısı biraz alınmıştır sanki. A)k: Camm Bcde sadece insanın da sorunu değildir. nım'dc bu scslcnişlcr cinsiyet de kazanır: "Kendini çok özledi cumba." ("siyah, K, ah, bay olur; cy isc bayan. s. 21) sözü, mckânın vc cşyanın da bir va rpluş arayışı içindc olduğunu bildirir. Bayan Elma ile Engin Turgut'un şiirleOzcIlikJc Bayan Elma, A\kın Kırkbir Hâ rindeki söylcyiş de, bıçim dc dcfiişir; ama livvAşk' C.anım &'«/w/'dcki siirlcrdc mc söylcncn ycrli ycrindc dıırıır. Aşk yinc yiikânın veeşyanın, hatta soyut kavramların celtilir, kendi olma dıırıımıı ısrarla vurgubile kendilık arayışı içinde olduğunu işalanır, çoculdukraki saflık hep öne alınır. ret eden söyleyışlcr vardır. Ev, balkon, Burada karşımıza yeni bir kavram çıkar: bahçe, avlu, sokak, park, lunapark, bisiklyılık Aslında bu Kavramı, çocukluk ve Iet, uçurtma, mektııp, riiya, çocukluk, meçocuöun dünyası getirmiştir. lyilik, kar lek vs. gibi gösterenlerin gösterdikleri şey, dcşliklc bcrabçr anlanılandırılmaktadır. kişinin varoluşunu anlamlı kıldığı kadar Bayan Elma'd&Vl düzyazı şiirlcr "siz"c kcndinc dc bu anlamın içindc bir ycr açar yazılmış mcktuplar gibidir. "Siz"c bir şcyvcgörünüşündcki somutluktan uzaklaşaler göstcrilir hep, bir şeyler.. hatırlatılır, rak dcrinlcsir. Söylcmek bile fazla, bu, ınonun incincn yanları sıvanır. Ozne tek basanın derinliğidir. şına konuşsa da muhatabının farkındadır; en azından muhatap edindiği biri vardır. Aşk ne derse o olur Ajk Camm Bcnimdç bu da deöişecek ve Mckânda, cşyada vc kavramda görüneşiırlerde bir özne, yerini karşılıklı konusan nin/ilctilcnin gcrisinc gcçmcye çalış,an Enıki özneye bırakacaktır. Bayan Elma da gin Turgut'un "maske" vc ' oyun üzcrin "siz" diyc mcktuplar yazan özne, sonraki dcki ısran da sahiciyi örten davranışların kitapta muhatabıyla bırliktcdir; konusmavc düzcnlcmclcrin rcddi olarak anlaşılmaya baslar onunla; ama, bu konuşmaların lıdır. Toplumsal oluşu, maskc ilc tanımladışardan seslc mi, içerdcn düşünceyle mi yan şair, Dİreysel oluşta maskenin düşürülyapıldığı çok da bchrgin değildir. Burada mesıni ister. En bireysel oluş biçimi aşktır şu söylenmeli: Birbirıni anlayan iki özne, ona göre: çünkü, "Aşk ne dcrse o olur." durumlardan insani oluş için anlamlarçı("Maskeler üışan", K. s. 40) karmaktadır. Engin Tıırgut, önceki kitaplarındaki söylcyiş kalıplarını, sözcüklerı, tcmaları, Aşk, bir iyilik olarak tanımlanır "Yanimgclcri son üç kitabına taşırken aşkı bu rak Kayık" adlı şiirde. Bu iyiliğin, "gözle rin arka pahçesinde büyümesi", bakışla rın sokaktan ayrıldığı anda kişinin kendisine çcvrilcbilcccğinc bir işaret olarak dcğcrlcndirilcbilir. "Vcfa küs. ihanet fani, suçsuzluk korkunç/ Aska gitmek için yap rak bir kayık lazım..." ("Yaprak Kayık", BA, s. 17) dizclcrintleki minyatur tasvır, Ermin Turgut'un son üç kitabındaki bir yonclişi göstermektedir. Divan şiirinin anlatım ımkânları, bu kitaplardaki şürlerde cok açık olarak görülür. Engin Turgut Imge üretlyor. Bu, Wr yerde $air duyanığının ve $ıır ania yışının buluşma noktası ıctsn gBten 88Sİ8P Yukarıda da bclirttiğim gibi, bazı şürlerindeki imgesel gerçeküstü açılımlar, onu Divan şiirinin dünyasıyla birlcştirir. tnıgc kurmadaki birtakım tamlamalar, cdcbi sanatlarla o dünyanın manzarasını gözler önüne serer. Aslında, söyleyişin Divan şiirinin dünyasına yaldaşması, Küs'teki aynı adlı şiirle naberverilmiştir: "Uzun saclı birhayattan doğdum. Sevgi tutulmasıydı annem. Elin dcn geleni yaptı güz. Cîölkadın, öksürürJügök! Uçangözlcrimi çağırdım." (s.44) Ozellikle kişileştirme yoluyla yapılan belirlemeler. çocuksu bir anlatımı gösterdiği kadar bireysel oluşun da işarctlcridir. Bir tenha kuşuyum ben, öliirüm kalbinden düşersem." (BE, s. 28) dizesinde, kalbin tenhalığıdırözneyi lulan, ama. dönüş türülcn başka şeyler dc vardır burada: Kalp, balkon da olabilir, ağaç da. I icr ne olursa olsun özneyi tuttuğu bir gerçektir. Bcnzcr bir algılayış vc söyleyış, "Ağzı kanayan bir kuşa gızlenen yağmur/ Scndeki aşk hangi kumaştan?" (s. BE. s. 35) dizelerinde ae gönilür. Burada aşk, yağmuru saran bir giysi olarak algılanmakta; böylece yağmur da aşk da cösterge değer lerınin ötesine geçmektedir. Benzer örnekler, Ask Camm Benım ''de daha da aıtmıştır." Yarası alıngan bir mutsuzluk, beyaz sıkıntı, ahşap bir yalnızlık aklımın en ışlek sokakları, nasrctin pastel dcrdi, kalbi yırtmaçlı bir Kadın" vb. tamlamaların hcpsüıdc, duygular, mckânlar insani bir varoluş kazanırlar; hatta bununla da kalmayıp varolıışun sıkıntısını yaşarlar. Burada sorubnası gcrckcn soru şu olmalıdır: Doğadaki vc toplumdaki her şeye insani bir sıkıntı yükleyerek Divan şiirinin söyleyiş özelliğine yaklaşan sair, o şiire ne katıyor, o şiirden nerelerde kopuyor? Bize bu sorııyu sorduran bilincin Divan şiiri için verilen yargılardan kaynaklandığı nı diişünüyorum. Sonuçta Divan şairi dc irngc ürctıyordu, Engin Turgut da imge üretiyor. Bu, bir ycrde şair duyarlığınm vc şür anlayışınm buluşma noktasıdır. Bu şiırleri sosyolojik okumalara girişcrck anlamaya çalışırsak bir yanılgının içinc düşcceğimızi sanıyorum. derçeğin ötesinde güzel bir görüntü tasarlama çabasındadır şair ve bu^örüntüye renk veren de aşktır. Aşkın Kırkbir J'lâli adlı kitabıyla l.ngin Turgut, Divan şürindeki nazirecilik gelc neğıni de hatırlatır. 1 laydar Ergülen e it haf cdilcn kitap, gclcncktcki nazircciliğin biçimscl kurallarına uymasa da içcrik yönündcn Ergülen'in 40 Şiir ve Bir...'invoir nazircir. Cîcrçi Ergülen, bu kitabında bir biçim denemesi dc yapmıştır. Engin Tıırgut, bu denemeyi, düzyazı şeklinde dönüştürerek Ergülen'in sözcük dünyasını ve imgelerini aynı duyarlıkta karşılamaya çalışmıştır. Şunu da belirtrneliyim: Kolaj tekniğüıin kullanıldığı bu kitap, tcknik bir çatışmadır vc doğrusu şiire çok da bir şey katmaz. Ama şu da düşünülnıcli: Engin Turgut, Ergülen'in üzenndçn mi bir şey söylemektedir, yoksa kendisine akraba biıdiği bir şiirin içindc mi durmaktadır? Bu sorunun cevabı, su sözdc vcrilmiştir sanı rım: "Bende bir 'nü" var. yansı yırtık, ya zandan çok yazdırana bakın; biitün şiirle rimin kalbi kırık!" ("Beyhude", AKl 1, s. 30) Yazdıran Ergülen mı, "kırık bir kalp " mi? 1 lerhalde bir parçası Ergülen de, tliğcri Engin Turgut da olan "kırık kalp"tir' SAYFA S Bk1 biçtoı deneınesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle