Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
O K U R L A R A Polisiye roman türünün başlangıç tarihi, Edgar Auan Poe'nun çok bilinen kitabı "Morg Sokağt Cinayeti" yayımlandığı tarih olarak kabul edilir. Kısacası polisiye roman türüyüz elli ytldır insanlarla beraber. Bu yüz elliyıl içinde büyük gelişmeler, de&ismeler kaydetti bu eaebiyat türü atna, kuruldug'u tahtından hiç inmedi, Tüm dünyada yaygın bir okur kitlesi bulan bu türün ülkemizdeki gelişimi ise hâlâ çcviri düzeyinde sürüyor. Özellikle son ytllarda bu türün seçkin örnekleri ardı ardına yayımlandı dilimizde. bu sayımızda tatile gidecek ve kendini yormak istemeyen okurlarımız için bir polisiye roman kılavuzu sunmaya çalıştık. Uğur Kökden ise Jakop Arjouni ö'zelinde yaklaştt polisiye romana. Oldukca ilginizi çekecek olan kapak konumuzun yanı sıra siirden felseje ve denemeye, romandan hukuka uzanan yazılanmızı da severek okuyacagımzt umuyor ve hol kitaplı günter dileğimizi sürdürüyoruz. TURHAN GÜNAY Adnan Özyalçıner'in özellikle çocuklar için yazdığı "Anıtların Oyküsü", bu konudaki bilei eksiklieini giderecek; çocukların severek okuyacakları ve çok şeyler öğrenecekleri bir kitap. ERGİN KOPARAN urdumuz sayılamayacak kadar çok anıtla doludur. Bir taşına bütün Accm ülkesinin feda olduğu Istanbul başta olmak üzere kentlerimiz benzersiz anıtlarla bezenmiştir; bir kentten diğerine giderken geçtiğimiz yolların çcvrcsi tarlalarla olduğu kadar örcn ycrlcriyle, anıtlarla sarmalanmıştır. Ancak göroüğümüz bu anıtların yalnızca birkaçını tanırız; çok azının öyküsiinü biliriz. Üzerine yeterince bilgi edinemediğimiz bu anıtları, çocuklarımıza da gereğince tanıtamayız. Adnan Ozyalçıner in özcljikle çocuklar için yazılmış olan Anıtların Oyküsü kitabı bu konudaki bilgi eksikliğini giderecek; çocukların severek okuyacakları ve çok şeyler öğrenecekleri bir kitap. lstanbulumuzda, okulumuza, işimize giderkcn, sayısız anıtın önünden Kt'Ç'iyoruz her gün. Bir köşe başında soluklanırkcn tam karşımızda göğe yüksclcn sütun kimbilir kaç yüz yıllıktır? ()kul çıkışında oturup çay içtiğimiz yerin bir sebil olduğunu biliyor muyuz? Peki kaç yılında, kimin yaptırdığını^ Va scbıllc çcşmcnin farkını? Tstanbul, çağlar boyunca hep büyük (Bizans döneminde çevresinde yaşayanlarca kısaca "Kent" diye adlandırılacak kadar büyük) bir kcnt olduğu için susuzluk hep sorun olmuş. Kente su getirmek ıçın su yolları, bu yolların vadileri aştığı yerlerde de su kemerleri yapılmış. Bu kemerlerin kent içinde kalan en görkemli örneği Saraçhanebaşı'ndaki Bozdoğan su kemeri. Oysa, çoğu surların dışında olduğu için gözümüzden uzak kalan, önemli bir bölümü Koca Sinan'ın elinden çıkmış daha nice su kemeri var Istanbul'da. Adnan Özyalçıner'in aktardığına göre, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Istanbul yine susuzluk çekiyormuş. Ancak gör kemli padişah bu duruma seyirci kalmayarak su kaynaklannı bizzat araştırarak bulmuş ve Mimarbaşı Sinan'a su yolları, kemerler, çeşmeler yapmasını emretmiş. Mimarbaşı, kısa süre içinde tstanbul'a su getiren, her biri birer mimarhk anıtı olan su kemerlcrini yapmış, her mahalleye çeşmeler kurmuş. Hallc da, yeni çeşmelcrc, ner yerc yapıldığı için Kırkçeşme adını vermiş. Bu çeşmelerden akan su, Kırkçe^ıne Suyu adını almış. Bunun ve daha birçok anıtın oyküsünü kıtapta buluyoruz. Adnan Özyalçıner den öyküleriyle anıtlanmız Anadolu, anıt dolu madır. Istcr söylencclerden, ister yakıştırmalardan, isterse gerçeklerden kaynaklanmış olsun her anıtın bir öyküsü vardır. Anlatüan her öykü, kaynağı nc olursa olsun tarihle, geçmişle, gerçekle bir yanıyla ilintilidir." Ayasofya, Bcyazıt ve Galata kuleleri, tarihteki ilk Boğaz Köprüsü, Efes, Kız Kulesi, Kıztaşı, Rumelihisarı, Selimiye ve Süleymaniye camileri ve daha birçok anıt kitapta ver alıyor. Her bir anıtın yapıhşı, tarihi yönleri verildikten sonra, söz konusu anıtın oyküsü çocukların olduğu kadar, büyüklerin de ilgisini çekecek bir dille anlatılıyor. Kitap, gerek konusu, gerek dili açısından yalnızca çocuk lara yönelik olarak görülmemcli. Zaten yazar da önsözünde "Öykülerın, tarihle olan gerçekçi bağları dolayısıyla, çocukların yanı sıra büyükleri de ilgiıendireceğini umuyorum" diyor. Kitapta, tstanbul camilerinın en görkemlisi olan Süleymaniye de yer alıyor tabii. Fakülte yıllarımda, üniversitenin bahçesinden görkemini scyrctmcye doyamadığım Süleymaniye ile ilgili, Sevgili Cengiz Bektaş'ın naklettiği bir öyküyü aktararak yazıyı noktalamak istiyorum. Mimarbaşı Koca Sinan, Süleymaniye Ca mii'nin inşaatına başlamadan önce ckibini alarak, inşaatın yapılacağı cski Saray Tcpcsi denilen yere gider, oturup çevreye bakarlarmış. Bu iş günlerce sürünce (hiçbir dönem eksikliği çekilmeyen) gammazlar Padişaha, "Efendımiz, bu mimar, fermanınız olduğu halde bir türlü inşaata başlamaz, adamlarıyla gider, tepede boş ooş oturur. Manzara seyrederler" diye şikavette bulunmuş. Kanuni Suitan Süleyman da durumu yerinde görmek için Eski Saray Tepesi'ne gitmiş. Bakmış ki, gerçekten Mimar Sinan da, yanındakiler de oturmuş, etrafa bakıp duruyorlar. Uzaktan Padişahın geldiğini gören Sinan ycrinden kalkmış, birkaç adım attıktan sonra, o muazzam açık alanda sanki bir cşik varmış gibi adımını aşırmış, alçak bir kirişın ya da kapının altından geçiyormuş gibi eğilip son ra doğrularak Padısaha yönclmiş. Kanuni Sultan Süleyman Tamam Mimarbaşı" demiş, "Sen çalışmana devam e t ! " bilgisayarın bulunmasına daha yüzyıllar olsa da, insan aklının görkemi bu ve bunun nice anıtı tasarlamış ve yükseltmiş. İnsan aklının bu essiz yaratüarını, uygarlık tarihinin bu görkemli yapıtlannı Adnan ü z yalçmer'in kitabında bulacak; hem kendimiz öğrcnccek, hem de çocuklarımızı bilgilcndireceğiz. Yaza girdiğimiz şıı günlerde, tcst kitaplarının ağırhğı altında ezilen çocuklarımıza en güzel armağanlardan bir.j olacaktır. Ad nan Özyalçıner in Anıtların Oyküsü kitabı.• Anıtların Oyküsü/ Adnan Özyalçtner / Çaldaı Ufuklar Çocuk Dızısi/ Ümit YaytnctlM Ankara, Nısan 1M5/ 144 v. SAYFA 3 Y Süteymanlye'nin öykusü Adnan Özyalçıner, kltabında anıtlan yalnızca tahhl yönlertyle tanımakla kalmıyor bu anıtların öyküierlnl, o anıtlarla birllkte yasayan ve kuşaktan kuşafla aktanlan söylencelerl de OOrenlyoruz. Imtlyaz sahibi: Berin Nadi o Basan ve vayan: Yeni GUn Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.ş. o cenel Yayın Yönetmenl: ortian Erlnço Cenel Yayın Koordlnatörü: Hfkmet Çetlnkaya : Yazıişlerl Müdürieri: Ibrahlm Yıldız (Sorumlu) , Dlnç Tayanç o Yayın Yönetmenl: Turhan Günayc Graflk Yönetmen: Dllek llkorur o Reklam: Medya C CUMHURİYET KİTAP T/UP Adnan Özyalçıner, kitabın başında genç okurlarına şöylc scslcniyor: "Anıt deyince aklımıza eskiyeni yontular, dıkılitaşlar, kalcler, kulelcr, hanlar, hamamlar, medreseler, saraylar, kervansaraylar, catniler, tapınaklar, tarihsel kalıntılar gelir. Bu yapılann birçoğunun önünden geçmişizdir. Birçoğunu da filmlerden, fotoğraflarından tanırız. I ler giin önünden geçip gittiklerimizi, kitaplarda, kartpostallarda, filmlerde fotoğ raflarıyla karşılaştıklarımızı günlük yaşam SAYI 280 içinde önemsemcyiz çoğunla. Birer ta§ yığının ötesinde, yasayan varlıklar olduklarını unutur gideriz. Kısacası kamksamışızdır on ları. Oysa ki, geçmişle günümüz arasındaki bağların somut köprülcridir anıtlar. tlkçağlardan günümüze uygarlık tarihimizin temel taşlarıdır." (V/yalçıner, anıtları yalnızca tarihi yönleriyle tanıtmakla kalmıyor; kitapta bu anıtla an öykülerini, o anıtlarla birlikte yasayan ve kuşaktan kuşağa aktanlan söylenceleri de öğrcniyoruz. Bu konuda da şöyle diyor yazar: "Kıtaplar, anıtların ne zaman, nasıl kimin tarafından, niçin yapıldığını anlatır. Kiminin oyküsü dilden dile, kulaktan kulağa günümüze ulaşnııştır. Kitaplarda pek bulunmaz. Bulunsa da üç bcş satırla yer alır. Bunlar söylcncelerdir. Gcrçek olup olmadıkları konusunda kesin bir bileimiz yoktur. Kimi anıtın öyküsüne tarih kitaplarında rastlanır. Bunlar geçmişteki gerçek olaylardan kaynaklanırlar. Kimilerinin oyküsü ise, yakıştır