Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
lli yıldır sözünü söylüyor Bonnefoy: özgün ama Baudelaire'e, Jouvc'a, Rilke'yc başvurulmadan an laşılamayacak, çünku onlara (ayrıca Pous sin'e, Rubens'e, C.ıacomctti'ye, Shakespeare'e, Yeats'e...) varhgıyla bağlı bir sözü; kendi ereğini mutlaklaştırmamış ama en derin yazı çabalarına katılan, en yaşamsal kaygıları paylaşan bir sözü. Açılan bir ye rin, kurtuluş arayaıı dilin (kendi kurtulu şu, özel bağımsızlıgı için değil, anlam Soçktaı öpnektep için), bedenin sözünü söylüyor, kurtuluşu Uzun bir zamana yayılan bu şiiri yüzyıl aradığı yerde: burada. lara göre ay:rmış ve o yüzyılın zevkini, Öndeyişte Ahmet Soysal "şimdi varokültürünü, düşüncelerini, sanatını, yaşa luş" (fr. Prescnce) konusunu vurguluyor: mı kavrayışını tcnısil edccek güçtcki şair Bonnefoy'nın düşüncesinin temclinin bu lerin yapıtlarından en seçkin örnckleri Türkçeleştirdikleriyle birlikte sergilemiş olduğunu söylüyor. "Şimdi varoluşun" zemini burasıdır: Bonnefoy, çocukluğuntir. Anmet Hamdi Tanpınar'ın "Bu şiiri dan beri kavşakiarda duyduğu "öteki yoyapanların üç dildc (Arapça, Farsça, OsmanlıcaMB) yazdıkları unutulmamalı lun götürdügü ülke" kuruntusunun bir dır." dcdiği görkemli bir saltanatın inccl yanılgı olduğunu düşünür. Kavram Yayınları'nda yayımlanmış miş duygularını yansıtan bu şiiri, ilk yapılarını bozmadan Türkçeleştirmek, sa olan bu kitapta Bonnefoy'nın bir yapıtı deleştirmek, bugünün diline aktarmak ol olduğu gibi çevrilmiştir: "Eşiğin Yanılsadukça zordur. Âma Ahmet Necdet, bu masında". Bu uzun siirde şairin kendi yapıtınınkindcn çok aüşüncenin (bkz. ön zorluğun üstesinden gelnıiş, genç okurun deyiş), umudun, son olarak "ışığın" "ol 'Divan şiiri'nc kolayca girebüeceği bir ka gunluğunu" gören, Bonnefoy'nm kaygıla pı açmıştır. Ncdim in şu dizelcri de o ka rını paylaşan bir başka büyuk şairin, Phipıyı açmak için nasıl uğraştığını gösterlippe Jaccottet'nin sözleri sağlam bir hamektedir. reket noktası oluşturuyor: "Şiir, sonunda, Güllü fistan giydin amma korkum o kı zihinsel bir tiyatroda, özlerin kandıncı dünyasında oynanmıyor. Özel bir yerin, incitir tarihi olan bir mevsimin somut, adlandıNazlım gül dikeninin gölgesi kumaşta rılabilir gerçekliginde, bunca süredir seni "ölümlü şeylerin sevgisini" dilemiş adım Ve bence 'Divan şiiri' birçok şairin el e ilk kez atıldı." Bu son tümcedeki bazı kavramları açımlamak Bonnefoy'nın yapıle vererek ama el ele vermiyormuş gibi tını dahaiyi kavramak için gerekli görüdavranarak, hatta aralarında yarışarak 'sevgiliye' yazdığı kocaman bir övgü şiiri nüyor: "Somut, adlandırılabilir gerçeklik" södir. zünde, ilk elde, burada oluş vurgusu duOkur bu 'övgü'yü vc daha başka pek yuluyor. Dokunduğumuz taş, yürüdüğüçok şeyi Ahmet Necdet'ın hazırladığı (Bugünün Diliyle Divan Şiiri) antolojisin müz yol, uyandığımız gece. Ikinci olarak bu gerçckliğin özelliğini (ki yakınlıfiımızde bulacaktır. • dır ona) göz önüne almak gerekiyor: Ölümlülük. 68 sonrasının en "umutBugünün Diliyle Divan Şiiri/ Antoloji/ lu"ama karanlığı bedendc tutan en güçlü Hazırlayan: Ahmet Necdet/ Adam Yaytne seslerden biridır Bonnefoy'nınki. Olümvı/426s. lülük bizleri, yineleyeceğim ikinci söze güzel biçimler yaratına, özle biçimi birbi rivle kaynastırma yollarını öğretir bize." Melih Cevdet Anday'ın, "Şiir sanatının, salt şiire özgü en ustaca söyleniş örneklerini Duluyorum onda, sözcüğe sözcük olarak değer biçmenin örneklerini görüyorum, anlamın biçim olarak, yapı olarak göründüğünü gözlemliyorum. Sanıyorum ki Divan şiirinden yapılacak yeni bır antologya, yeni kuşakları o şiire ısındırabilir; başka bir dcyişle, o şiire bir bakış, bir ilgi uyandınlabilir" düşiinceleri böylcdir. Kendisi de bir şair olan; Appolinairc'den, Aragon'dan, Baudelaire'den, Trakl'dan ve Celan'dan yaptığı çevirilerle şiir sevenlerin varlıklarını gözlcamaştıran ışıklarla aydınlatan Ahmet Necdet, (Bugünün Di liylc Divan Şiiri) adlı antolojinin 'giriş' bölümünde şöylc dcmcktedır. "Divan edcbiyatı, toplum hayatında XVIII. yüzyılda başlayıp XIX. yüzyılda güçlcnen dcğişim ve yenilik ıhtiyacını karşılamadığı için, tarih sahnesinden yavaş yavaş çekilerek, yerini Batı ctkisinc giren yeni Türk edebiyatına bırakmak zorunda kalmıştır./ Kısaca söylemek gerekırsc, eskiyi taklit ve tekrar, Divan şiirinin sonu olmuştur." Bu saptamasını doğrulayan ya da karşıt görüşler ileri süren, Divan şiirinin değerini, büyüklüğünü savuııan kaynakları, kaynak niteliğindcki bazı çalışmaları kurcalayan Ahmet Necdet, ayrıca bu konuyu enine boyuna irdeleyen, bir dcncmc çerçcvcsinde inceleyen bazı paragraflarını yukarıda sunduğum nıetinlere yer vermiştir. Böylcce okurun bir tek bakış açısının arkasın dan gitmcsini, o bakış açısına saplanıp kalmasını önlemiş, sorun'a çcşitli açılardan yaklaşabılcccgıni belırtrniştir. Çağdaş Fransız şiirinin önde gelen adlarından Yves Bonnefoy'nın şiirlerinden yapılmış geniş bir scçme, Ahmet Soysal'ın çevirisiyle Kavram Yayınları'nın "Yeryüzü Şairleri" dizisinde yayımlandı. Kitaba ilişkin bir değerlendirmeyi sunuyoruz aşağıda. Varolu! OMER AYGUN Yves Bonnefoy ve... iletiyor: "Ölümlü şeylerin sevgisi". Geçici olanın sevgisi her şeydcn önce bir çabadır, bir sorgulamac'ır: Benim için bu korunmasız bardak, bu aşınmış halı ne anlama gelir? Anlam sorgulaması (ki günümüzdc duyulan en ivedi ve en güçlü kay ;ıdır, Baudelairc'in "Küçük yaşlı kadınar" adlı şiirinden beri) öfümlülüğü kabul etmeye, kavramı, bütün tılsımına karşın, soyutlanmasının acımasızlığı ve yalıtkanlıgı yüzünden reddetmeye açılır. Bonnefoy'nın Baudelaire hakkında söylediöi şu sözler sorunu aydınlatmaktadır: "Söylemsiz şiir olmadığına göre kı bunu Mallarme itiraf eder, şiirin doğruluğunu, büyüklüğünü nasıl kurtarabiliriz, ölüme bir çağrıyla deöilse eğer? Ölümün söylenmiş olmasını, dahası, ölümün konuşmasını inatla istcmckle değilse? (...) Baudelaire bu olası olmayan adımı atmıştır. Ölümü f imdi ya da... söyleyelim. Kitapta yer alan yazısında Jean Starobinski şöyle diyor: "Bonnefoy'nın, işlevini tasarladığı anlamda şiir "imgeyi suçlayarak işaret eder, ama bütün kalbiyle imgeferi sevmck için"". Bu durumu biraz aydınlatmak için yine Bonnefoy'dan alıntı yapıyorum: "Veniçin imge Ki görünüm dcğildir, ki Bulanık düs bilc değildir, diretmekte Varhğın yadsımasına karşın?" (Irmak, s. 63) Bonnefoy'nın kullandığı imgeler bir ortam içinde ortaya çıkarlar (belki de en çok bu yönüyle gerçeküstücülerin soluksuz ve sürckli imgeferine ters düşer). Bu ortam, Bonnefoy'nın resim sanatına, Poussin'e, Lorrain e duyduğu bağlılığın sonucudur: Şiirsel imge ile manzara yanyanadır. E adlandırmıştır" Somut gerçekliğe, ölümlü olana inanmak şairin dunyayla ilişkisinin ahlaksal boyutuuur. Ama, az önce bir "olgunlaşmadan" söz ettiglmize göre, bir süreçtir: Saf bir dilek değildir, Delki şairin çalışmasıdır. Sözcük, gösterileninin ölümlülüğünü nereye kadar itiraf edebilir? Bonnefoy'nın şiirinin dilsel ve biçimsel vurgusu buradauır: Sözcüklerin "kusurluluğunda". Sözcük kendi "yetkin çemberinde" (burada Malhcrbe'i, Bâkî'yi görebilirim) yaşamaya sığmaz ve gösterileninin alanına, eksikliğe, acıya, bedene" taşar. Formülden kavramdan öteye ya da geriye: Buraya. "Ama daima ve açıkça görüyorum Kara lekeyi de imgeue, duyuyorum Müziği delen çağlığı, biliyorum içimde Anlamın sefaletini. (Yves Bonnefoy, Bulutlar, s. 113) îkinci bir sorun, imgeninkidir. Bonnefoy'nın gerçeküstü imgeye bir dönem bağlı olduğunu ama onunla daha genç ken vedâlaştığını değil hesaplaştığını "Içkinliği, du yumsamayı, algıyı, ölümlü sonlu varlığı yeniden bulmaya ve olum lamaya yönelik ça ba, aynı anda, tam da bu içkinliğin içinden aşkınlığı (...) yakalamak çaoasulır" (Ahmet Soysal'ın öndeyişinden). Aşkınlık da şimdi varoluşa dönüktür, en geçici olana, Dİrdenbire, cleğdiği anda: "Tann diyebilirsin bu boş vazoya, Tanrı, olmayan, ama bağışı kurtaran, Tanrı, bakışsız ama clleri yeniden bağlayan Tanrı bulut, Tanrı çocuk ve daha doğacak olan" (Toprak, s. 100) Bonnefoy'nın çabasında ölüm anahtar bir kavramdır, gördüğümüz gibi. Yine Baudelaire'e götürebilir bu düşünce bizleri, imgclerc çocukluğundan beri hayran vc tutkun şaire: "tkonoklastların vc Müslümanlar'ın imgelcrc duydukları öfkeleri anlıyorum". Ya da Rilke'ye: "Meleğe görünmezi değil, dünyayı öv: çünkü senin hayranlıkların ona bir şey anlatmaz; onıın daha duyarlı olduğu evrende sen henüz bir acemisin. Öyleyse göster ona Ya hn'ı..." Ahlaksal, anlamsal ve estetik bir buna lımın duyulduğu bugün Bonnefoy'yı Türkçe'ye çevirmek, yeni ama aynı bir "buraya , yönü şimdi varoluş olan bir çabayı taşımaktır: ve bu şiirleri okudukça (Vezneciler'de, bir minibüste ya da Üsküdar'da bu şiirlerin okunabileceğini düşündükçe) anlıyorum ki Türkçe'de bir anlama ulaşmak hâlâ mümkün. 5 aıma. Eşiğin yanılsamasında. Kapıya, kapanmış, Cümleye, boş. Demirde, uyandırarak Yalnızca bu sözcüğü, demir. (Eşiğin Yanılsamasında, s. 63) Bonnefoy/ Ahmet Soysal/ Kavram Yaytnlart/ 1995 SAYFA 11 CUMHURİYET KİTAP SAYI 280