Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Nermi Uygur'un "Tadı Damağımda"sı ya da.. Okyanusun bitimsiz güncesL Felsefeci denemeci Nermi Uygur'un 'Bütün Eserlerine Doğru' dizisinin ilk kitabı "Tadı Damağımda", okuyanların damağında nefis bir tat bırakıyor gerçekten. Uygur'un diğer eserlerinin de bir an önce yayımlanmasını diliyor ve okurlarımızı bu okuma şölenine davet ediyoruz. İSHAK REYNA I lk Göriis, Önce yayınevinde, editörünün masasında gördüm onu, sanırım mayıs'ın başlarıydı. Derinleri çağnştıran bir rengi, d'olgun, kendinden emin ve dingin (görünüşe aldanmamalı!) bir duruşu vardı. Sanki istemdışı bir hareketle hamle etmiştim, oysa matbaadan henüz gelen 23 örnekten biriydi o kop ya. Çıkacağını öğrendiğimdcn bcri bekliyordum, biraz daha çaresiz bekleyebilirdim... Kavuşma Kaç gün sonraydı o cuma; 1 hafta, 10 gün? lşte, nihayet elimde o, çantamda. Ne yalan: Biraz Miranda'sına kavuşmuş Koleksiyoncu gibi hissediyorum lcendimi. Hızlı adımlarla Beyoğlu'ndan Taksim'e yöneldim bile. Gayrettepe'ye gideceğim bir roplantım var ama, gitmeden önce biraz olsun karıştırmak istiyorum kitabımı. Alırken, bir telâş, öyle pek ince eleyip sık dokuyamadım çünkü... Taksi şorörleriyle konuşmaya niyetim yok, boşça bir Levent cıvarı otobüsü görür işimi. Hem, daha rahat kaybolunabilir otobüstc, helc, o tekli koltufclardan biri yakalanabilirse. Yakaladım da (kitabın şansı, okurun şansı?)!... Oturur oturmaz açtım çantamı, yine de sakin olmalıyıın, şöyle rapor inccler gibi, tut kumu Delli ctmcdcn zaten niyetim karıştırıp şöyle bir havasını almak, başlamak değil, öyle herkesin içinde... o kadar da deneyimsiz bir okur değilim artık. lşte, kapağı açıyorum, gözlerim ilk sayfada ama durun, daha önce önkapaktayım: Kıvamlı bir okyanusyeşilinin için den bakıyor Nermi Bey okuruna; yüzünün bir yanı hafîfçe gölgede. Kapağm iyice üst kısmında, yukandan aşağıya, sırasıyla Bütün Yapıtlarına Doğru ("nihayet!" diyorsunuz), Nermi Uygur ve Tadı Damağımda yazıyor; kapağm alt sınırına yakın bir yerde ise yayınevinin adı. Kitabı çevirirken sırta şöyle bir dokundum; arka kapakta ise, yazar ve yapıttyla ilgili olarak, yayınevinin haklı övüncünü dc yansıtan, gurur dolu bir çakımdeneme... Kâğıt ve harfler de yakışmış kitaba durun bakayım, sayfa 6596 arası ile 320'den sonrası daha sarı değil mi; bir anlamı mı var acaba? Emin değilim ama, yine de dikkatli olmalı! Neyse, sayfa kcnarlarında ve arkada, okura da yeterince yer bırakmıslar... Yeniden ilk sayfadayım, sonra, iç kapak ve künyede. Ve, içindekiler: Çıkacağım yolculuğun haritasıyla yüzyüze: Küçüklü büyüklü harfler, dolgunlar, sayılar, italikler. Saydım: 18 anadurak var gibi; onlarca da aradurak, her yer lcısalı uzunlu yol, dağ ve patika. Yine de abartmamalıyım: SAYFA 16 keleler" (göçebe). "Büyük kitaplar"ın ardmdan gden "Heykel se benzetişler ortamına kısa bir dönüş (Kaptan da yolcu). 5. perde (Ilk Gözağrısı ve Sonrakiler) ise, Nermi Bey'in, kitaplar(ı) ve kitaplık lar(ıy)la ilgili anılar bahçcsinden okuruna sunduğu taptaze çiçckler. Ama, Galatasaray Lisesi Fransızca Kitaplığı'ndan Edebiyat Fakültesi'nin eski ve yeni kitaphklarına, pradan Beyazıt'ın Fakültelerarası ve dışı kitaplıklarına uzanan bu tutkulu zincir, Köln ve ötckiler, British Museum ve Paris'le tam küskün filozofları bile yanyana bulmanın, dilediği sevgili ile elele olmanın güzelliklerini derinleştirirken, biraz hadi çekinmeyelim ötesini özletircesinc birdcnbirc sona crmiyor mu? Yetmezmiş gibi, 6. perdenin (Kitaplı Kültür) başında yer alan ve nesnekitaba dörtdörtlük bir güzelleme olan o "tad"lı bölüın de, tam da daha sarı suiardan daha beyaz sulara geçerken, kesilmiyor mu? Bunun ardında da Kaptan, kitabın şu âna kadarki bölümünün bile bunu genferimi ze dek hissettirmeye yettiği kitap ve kül tür ara.sındaki o kopartılamaz bağ konusunda yolculanna biraz fazlaca güvcnsizlik göstermiyor mu? Neyse kı, ardından gclcn "Kitaplı Anılar" (7. perde), belli ki, ister paylaşılan "Bellekten ükuma"larla olsun, istcr W. Kranz'm yanında taşıdığı "tüm antik dünya"sıyla bızi ycnidcn sar(s)acak. Hele üstünde yüzdüğü(müz) denizin yolcuya rastgctirdığı o "rcnk'Mi ezgiler... Yine de, buralarda bir ycrde durmahyım artık, sanırım, yoruldum. Gerçi, yarın (işgünü) bııgünkü kadar za manım olmayacak ama, argın bir oku mayla sonraki "anılara" haksızlık da et memcliyim. 2. gün/Pazartesi Sabah tş miş... bağ kopmamalı; kitabı yanıma almalıyım. Akşam "Anılar"a devam: Ringalı Marx tan sonraki 18. yüzyıldan 19'a "tatile çıkış" da, sanınm, beni hayli kendine getirdi. Thomas Mann'la karşılajjma da, Doğu Berlin'de yasaklı Katka ile sonu mutlu biten o gerilim öyküsü de hem çok güzel, hem de önemli. Yine de, bence, 'Anılar"ın şu ana kadarki asıl doruğu "Iki tki." Perde'nin aşağı yukarı ortalanna denk gelen bu kilitbölüm, bir yandan da Nermi Bey'in okumahallerine ilişkin son derece önemli bir omurgadcncmc. Ne zaman olsa okuduklarından, bir çırpıda okuyamadıklarına, her okuyusta kendi içinc daldıklarından adına kapılaıklarına, bir anlamda, "bu serüvenler için doğulan" gerçek bir çok yönlülük, çoğulluk, kalıba sokulamazlık ve tüketilemezlik ev reni bu ikililcr. Ya, hemen ardından gelen o gizemli "Büyücü Agrippa?" Artık iyice eminim: Okyanus bu kitap. 3. gün/Salı Yazık ki, uzun bir iş yazısı okumalıyım bu gece. 4. gün/Çarsamba Neyse, bugün öğleden sonram boş... Sakince bekliyor gibi beni okyanusum. Sakince mi?... Belki "Kitaplı Resimler" öyle ama, ya, "Kitapevlerinde Yitiklere Karışıyorum"daki (adına kapılmak mı demiştiniz?) kitapla rın eline geçen o tanıdık denetim... Ya, "Lou"? Okyanus, bu kcz yakıcı bir okur... "Anılar"ın sonuna doğruysa daha CUMHUfllYET KİTAP SAYI 280 aynaya atılan bir ilk bakışın ötesinde değil şu anki gözgezdirmenı bıından ötesini dc şu ânda, beklemiyorum zatcn Hem, "Hiçbir harita yolculu ğun yerini tutar mı ey yolcu, ne den oyalanıyorsun ki buralarda bunca?" demeyin bana; unutmayalım ki, bu haritayı ortaya çıkaran da bu yolu yürümüş bir yolcu. Sonra, dört dizelik bir adak geliyor: "Tüm kitap sevenlcre,/scvdikleri için / Tüm kitap sevmcvcnlere,/sevmedikleri için"... Ve ilk böfüme açılan ilk perdesayfa: "Kitap Kitaptan Kitaba Kitapta", dört kısa talcdim şiiri: 2000 yolcu kapasiteli bu seferinde, kaptanın, limandan ayrılmadan önce bekleyenlere uğurladığı dört selâm. Sonra, ikinci perdesayfa: Bu kitap" hani, öyle herkesin ortasında okumaya başlamayacaktım ben!tamam tamam, saytaları birer ikişer gözden geçirmeye döndüm bile: Nereler deneme, nereler anıya, anlatıya açılıyor, özdeyişli olanlar nangileri, peki ya çakımdenemeler diye yarıya varmama kalmadı, ineceğim durağa varmışız bile. 1. gün/Pazar Tam bir buçuk gündür doğrudürüst bir başlangıç için doğrudürüst bir fırsat bulamadım yazık ki. Gcrçi, evin içinde nereye gitsem yanımdaydı kitabıın, ama olmadı işte! Neyse, bugün ta til vc sabahtan akşama evdeyim, bol ışıklı okuma köşem: salondaki kanapemde. lkircikliyim yine de; ya tuhaf bir "haftasonu programına rriaruz kalırsam; cn iyisi telcfonu da fiştcn çekmek. Yeniden başlıyorum, dört yolculuk selâmından. "Bu kitap sa onca yılın kaptanının, yola çıkarken, bu kez yolarkadaşlarına doftru yaptığı renk ve bilinçdolu bir Konuşma: Yolun ve yolculuğun, geminin ve denizin kimi ilk anda çarpan, kimi henüz giz vermez anekdotlan. Sonra, "Benzetişler" ortamındayız: "Kitap Çağrıdır"la başlayıp "kitap evrendir"le biten bu onbir benzetişse (10.su "kitap denizdir"), yola koyuluş; ya da, ortalara doğru bana çağnştırdığı şekliylc, karanlık bir sahnede, aynı oyunun 11 ayrı karakterini aydınlatan 11 ayrı ışık: Kimi daha siirsel, delidolu, kapıpkoyveren; kimi benzetişin anlamına daha çok yaslı... durun bakayım, sanki benzetişler ortamında değil miyiz Dany Kaye'in, opcrayı yeni izleyicilere hem tanıtmak hem de sevdirmck için düzenlediği o olağanüstü sahne gösterisi "Opcrada Bir Gün" gibi değil mi? Bir sonraki perdede ise (Okuma Göçebesi), Nermi Bey'in " Benzetişler "de sezdirmeye başladığı "delidolu"nun hakkını vermeye kararlı olduğunu anlıyorsunuz. Buradaki tüm özdeyiş ve notları okumanın ona getirdiği "gecedc yaprak sesleri", ya da "kendini kurmak için kurduğu is