22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

nım yöremle ödcşmemin kanıtı bu kitap. Çözülmcyi bcklcyen küçük bulmacalar yıımağı da denebilir. Siyah Ejya'ntn ıkincı bülümü 'Yaz! Boz''daki lüm şiirler ıthaf. Türk jiırinın önde gelen kimi isimlerinden bajlayarak, genç şairlere kadar genif bir yclpaze açtyorsun Öyle anlaşılıyor ki ammsadtkldrtntn, başucu sairlertntn yanı sıra 'batırnaz' sayılabilecek btr edayla kuşağın: da unutmuyorsun. Nerden ve nastl çıktt bu ftktr? Çünkü Türk edebıyatmda, hele hele sıırde, çok az saır çok az insanı dikkate alır! Yoksa sen de mi listenı açıkltyorsun' Şu liste meselesini geçelim istersen. Böyle bir niyetim olmadığı açık; yalnızca şairler için yazılmış şiirler yok bu bölümde. Bir ressam vc bir oyuncu da var. Ustelik bu bölüm bitmiş de değil. Üstünde çahşılan, ne ki kitaba giremeyen şiirler de oldu. Örneğin bunlar arasında Yanya Kemal'in ayrı bir yeri var. Nerdeyse beş yıldır üstünde çahşılan, Onun için yazılan şiir, bu kitaba giremedi. Cemal Süreya, Turgut Uyar ve aynı dönem lerde ürün verdiğimiz, bu toplamda yer alabilecek birçok şair ya da sanatçı için de sözkonusu bu durunı. Bu şiir denemelerin süreccğin düşünüyorum şimdi. Sanırım gelecck yıllarda bağımsız olarak yayımlanacak bir kitabın çatısı, iskeleti söz konusu. Nasıl oluştuğuna gelince, birdenbirc, ncrdeysc bir sağanak gibi kendini yazdıran şiirler oldu bunlar. Oldukça keyifti, ne ki zaman za matı da kâbuslara açılan bir pcnccrcydi sanki. Yayımlayıp yayımlamamak konusunda lereddıitlere düştüğüm de oldu. Tozlu bir çekmecede uıuümak istedim zaman zaman; olmadı. Bu sorularla karşılaşacağımı, kimilerinin kırılacağını da umuyordum doğrusu ve de öyle oldu. Sanırım bu bölüm için söy lenebilecek önemli şeyleri az önce sözünü ettiğimiz yazıda Sevgili Orhan! söyledi; hoyratltğın hüküm sürdüg'ü bir çağda, kendi ıkîimmı "ıfşa etmekten" çekinmeyen ( ) "deneme" özelltğı olan (...) kendı siirini kurmus bir saırm, "sıkı denetime rağmett, her dizestndc Türkçe'ntn lezzetini duyurduğu... vs... Bu nuklada, birkaç yıl öncc, bir günlük gazetede yazdığım bir yazının başlığını anımsıyorum; Eleştirmen pabucu yanm, çık dışarıya oynayalım! Hatırnazlık meselesine gclince; tanışıklıklar, ilişkiler bağlamında belki evet. Artık eskisi dcnli katı değilim. Yıllar geçtikçe, insanlara ve olaylara natırı saydır bir hoşgörüyle yaklaşuğımı düşünüyorum. Bunun yansıması olsa gerek. Ne ki şiir söz konusu olduğunda, kendi siirim da hil hoşgörü sözcüğünü sözlüğümden sildi ğim bilinmcli! Evet, 'Ithaflar' dedık ve Siyah Esya'mn başka bir snkağına doğru yöneldik Iıer jtirt ithaf ettığın şairın tarzına göre yazmtşstn. Bu bir zorluk getırmedi mi şiirine? Ve, ola ki tepkilerden çekınmiyor musun? • Az önce sözünü ettiğim gibi çoğunlukla kcyüli, kışkırtıcı bir deneme olduğunu söylcyebüirim. Kimi çok iyi tamdığım, kimi de yalnızca şiirlcrindcn bildiğim şair kişilcrin, onların ve kendi şürimin üstüne oynanan bir kumar olduğunu düşünüyorum bugün. Onlann iklimiyle, kendi ikJimimin arasında ki sıcak rüzgâr zaman zaman bunaltıcı olmadı desem yalan olur. Zaman zaman kimi sokakJarda kavbolduğumu, ya da ummadığım yerlcre çiKtıöımı söylemeliyim. Maskclerin altından çıkan tanıdık yüzler de ol Turgay Kantürk. kendlne özgü olrnayı basarabllml$. dlllne doladıgı zengln ve seçkln sOzcuklerie $lirln temeimı saOlam atabilmis. Sllrinln çatısını safllam catabiımiş lyl bir salr. tin Kudrct Aksal'a? "Evlere çiziyor, çizerdi masaya/ Gözlüğünii btraktığı masaya." Mctin Eloğlu'nu kim itti bu kahrolası Düşöliim Kuyulara? Neden karışmaz yıllardır aramıza? "Bu kuyu ancak böyle dolar/ eli kulağında, kızoğlan kız, dımdızlak/ gideceğim, bana göre değil baslamak/ sondan geliyorum/ ıpıslak!" Bızı kurular mı F.ce Ay han? Bulabilir miyiz onu "emekli bir tramvay"la söyleşirken "Bakımsız, Balaklıkta"? "Denizden denize bakan siyah gö/.Iük. KılavuzV Çocukluk. Mühriim Sizde, bırakılmıştır." Ya yaşamın günlüğünc durmadan çentik atan Özdcmir tnte'y'e Paris 1990/ Yüzler tablosunıın önünde mi tanışacağız? "Bir yüzü anımsatırdı ağaç. Soluk, yesil bir yüzü." Paris'in unutulmaz bir başka köşcsindeyiz şimdi de: Moulin Rouge, tariiı 1890. "Ve düşünde kiminle dans ederdi ToulouseLautrec?" Bir başka yere, hiç istcmediği bir biçiındc, yaşama, şiire elveda di yen Metin Altıok'un Fal Eskileri'ne tanıklı ğa götürür bızı Turgay Kantürk: "Ey Fal! Doyur beni, sonra kıyıya bırak./ Issız ve kendime benzemek için." Buradu, Mesel'A, diyor Turgay Kantürk ve F.nis Batur geliyor yanımıza: "Yankı! Hep, bir daha, sürgit/ Sustukça açılan o sayfa"dadır Enıs hep. llkyazı solurken şiirler, Kış Balladı'na binmiş de Tuğrul Tanyol, yara yara şiirleri sokuluyor yanımıza: "Karla örtiilü ovada bir ağaç gibi küskünüz/ ve cehennemin dilini emer sözcüklerimiz" Scszice ele veriyor kendini Melek Dalgınlığı ıcindckı Flaydar Ergülcn: "Bu gece üşüyebiıirsin, kadınları da/ bu dil artık paslanır, sen/ parkta bir ekim ıssızlığı/ bu gece üşüyebilirsin, ornıanı/ öperiz, koklarız pencereyi/ bir çocuk annesine ağlar, korkarız/ ve sen aşkı söyle, rüzgârı/ ama sizi o cellat yalnızlığı!" Sonra yaşamın Dağınık Sone'lerine gelir sıra ve Murathan Mungan'ın surcti kazılı şiir yapışır yakanııza: "dil de üsiir ah! Yüzler, sisler, aşk ayaz!" Uzun bir sessizliktir Akil Kurtuluş şiirin koyaklarında, özletir kendini şiirinin ara sokaklarında, Söz Gömülür, Fagotla: "Her şey kınlabilir, kırkikindiler de, giivercinler/ üşüşür aşk durağıma, açılmamış bir mektup olurum . Bir başka durakla belder bizi Prens Pusula, pusulasız ömrümüzdeki gizleri kaldır maya ya da gizlerimize giz katmaya: 'Kınlmış bir pusulayız biz/ biz geni; zamanlan özlcycn/ özlcyen incileri, o boyun ah.'/ ah! aynalı bir bildiridir tarih/ tarih ki hep doğuda kırılan." lştc bu Orhan Alkaya'dır. Göç'süz bir tarih düşünülcmcz clbettc O. Serhat Erkekli, denince: " M o r ! Mor! Kırsal buğusıı akşamların!" Artık o da "Bir Levanten gezginin çizdiği titreşim"ın arasında mı üretiyor şiirlerıni Türkiye haritasıru koymuş da önüne? "Yok et, yok et kendini/ Betonun içinde bir deniz kabuğu", Lale Müldür. "Cinayeti gör"cn kim, pcki? "taş" gibi (.inayeti? Kavuniçi Baby's, kim? "Nerdeyiz? flu.fluers." Yeis'in de pir'i olmaz mı? Ycis'c tabanca sıksa da Seyhan Erözçelik, şiirin beyaz olduğu zamanlan düşünür "kör kafiyenin ardında". Kaliyclcnn ardında Kırlangıç'tır küçük tskencfer, "Ey kör büyücü!" "Eğreti yağmurj Gri ağaç." Beyazgünler, ne diyorsunuz şimdi? "şiirlerimi kıyamet günü"mü besteleyeyim? "ya ben kendimi nerelere" uygun görürüm? Ey Türkiye, "dönmezsem kuğulan aşkla besleyin!" Engin Turgut'u şürlerde unutmayın. Sami Baydar'ı da merak ediyorum şiirsiz ne yapar, diye. "Çekilmiş denizleri özlüyorum oysa/ ölii askerler gibi, ardımda kalan/ deniz kabuğu, yalnızım ve gül!" Gezgin bir şair değil mi Şavkar du.Bu çalışmanın bir yeniden okuma, yeniden değerfendirmc olduğunu da düşünebiliriz. Siyah Eşya aıllı şiirdc kcndimlc giriştiğim hcsaplaşnıanın bir uzantısı olarak da okumak olası Yaz! Boz! adlı bölümii. Tepki mi? Ne tepkisi? Duyarsızlığın kol gezuiği dünyamızda şiire özel ne lür bir tepkiden söz cdilebilir ki, birkaç alınganhk gösterisi dışında? Son btr }ey daba sormak istiyorum. Geçtiğimiz aylaraa bir dergıde, senin de adtnın geçtiği bir yazıdan sonra çıkan tarttfmalar için ne diyeceksin? Bir hayli sert mektup yazarak, bir daba o dergide jiir yaymmlamayacagUnı açıkladm. Ne gerek vardı buna ve neden? Sombahar dergisinde odaklanan tartışmadan söz ediyorsun sanırım. Elik çerçevesinde tartışılan şeylerin bir bölümünün gerçek ncdenlcrden çıkarak doğru ve ciddi tartışmalar olduğunu düşünmeme karşın, bir bölümünün de gereksiz, temelsiz ve ciddiyetsiz olduğunu söylemeliyim. Gösterdiğim tepkiye gclince; konuşmanın başında da söyleuiğim gibi, zaman zaman verimimin ve duruşumun değerlendirilmesine zorunlu olarak müdahale etmek gereğini duyuyorum. Sevimsiz bir şey bu. Eksik kurumsaüaşmanın getirdiği doğal sonuçlar. Gösterdiğim tepkinin anlaşılmadığını düşünüyorum; hoş DÖyle olacağını da biliyordum! Belki gereğinden sert bir tepkiydi. Ne ki, bu tepkinin dozu bilerck isteyerek scçilmişti. Edcbiyatımızda sevrek rastlanan bu tepkinin bir anlamı olmalıydı. Bunun üstüne kafa yorıılsun istedim. Nedenini açıklamak bana düşmez. Her şey ortada. Fazla söze dc gcrck yok. Tılsım eğer varsa; orda. Sözün başlatlığı ve bıttiği ycrde; şiir! • ğinize konuk olan şiirler, hangi şiirlerdirP Siyah Eşya'daki şiirler mi? Lento KugubreModerato Con motoAndante, Vivace con spirito, Andante Con moto, AUegro Con fuaco, 4 şiirlik müzikal bir giriştcn sonra, bcşinci şiire, Serenade Melancolique'le Finale ulaşırız. Kitabın ve ıiirlerin girişi saytlabilecek bir başka besmee el sıkışır bizimle kapağın altında ve bize şöyle seslenildiğini okuruz: "Ey kör okur! Çevirirken sayfayı/ öl! Ki bir daha! bin daha!/ Unut aydınııftuı limanı, başka/ 'laş ey le;! Bitmevendir baş..." Ve çekerek şiirin tetiğini, dalarız "büyülü söz" denizinde boğulmadan yüzmeye "Yaı! B02!" sayfalar arasında. "Yaz! Boz! arasuıda bocalarken, karşımıza, bizim de pek çok sevdiğimiz şairle çıkar karşımıza Turgay Kantürk. Sevdiği şairlere, kendi üsluplanyla, şiirler adar. Ohnların, bir yerde, şiirsel portrelerini çizer, ya da fotoğraflarını çeker Ara Güler gibi. Sürlerle, imgelerle sokuluruz şairlcrin yüreklcrinc, şiirIerine, dünyalarına. Hangi şairlerle birlıkte oluyoruz Siyah Eşyn'ıla? Kapısını çaldığımız ilk şair Oktay Rifat, "Şemsiyesiz yaziar gibi irkili"riz Birkaç Yolu Bakışın şiirini okurken. 80 yaşındaki bir başka büyük şairin konuğu oluruz Sözün Diğer Yansı'yla: "Ah! Sesımle gittim sizi, gelJiniz/ Kapımı çalan ay gibiydiniz", M.C. Anday. Sonra Eğreti bir sokağa sapıyoruz adı Bençet Necatigil olan: " N e kadar gitse"k, aslında "hep dönüyoru"z. Cîezinip durduğumuz sokaklar Son'bul'muyor ncdcnse llhan Berk'e çıkmadan: "Ko bir anı gibi kınlsın Cadde, ko boynu büküP/sün Âsmalımesçit'te şişelerin, ağla sen ve gül!/ Yine giil! Dökülsün kurşun kubbelerı IslanbuPun." Ama "Şimdi" biz "o mektubu" nasıl ulaştırabilırız Bir Gölgeyi Anlamak için Sabahat ? Altınel de. Saat 02.35 uçaklarını, trenlerini, otobüslerini bir bir tanır, ama yolu düşmez Bcrlin'e nedense. "Kalemi kâğıda dokundurduğumda/ (ah! yorgun bellek!)/ beliren siyah çizgilerin bir harf/ (kanar nasıl da, korkak)/ bir sözcük, giderek bir tümce/ (gibi esmer çılgınlıgım, sen)/ olduğunu BÖriince ürküyorum." Şürlerde kırık Ayn'aia n mı yapıştırır Fikret Tunçer? "Döndüm sözcüklerin bağrına senin için", "Anla! tçimde kırılan ayna!" Aynasız yapamaz clbette Labirentteki Laborant Cenk Koyuncu " O dün, kendine benzemektir/ o dün, kendine en güzel şeytan!" Ay Ofelya'yı şiirler mi tanır Turgay Kantürk'ün dışında? "hep o çiğ tanesi kirpiğinde/ son uykusunda elleri gece". Uzun ve soluklu bir scçkinin, seçkin şairlerin ve sanatçıların arasından geçerek varıyoruz soluk soluğa Reouiem'e: "Bu dünyadan gitmenin yolu yok! tur bunca güzelliği, bıınca şiiri, bunca dostu bırakarak. "Parmaklarımdır tarih; mürekkep ve hokka, o gri kelam,/ yazsam hep sarmalgece. Kimbilir hangi kapıdır, gcçmi; dolunaylar/ çalmayın! Açılmaz, kendime yazdığım mcktuplar!" Turgay Kantürk, Siyah Eşya'daki şiirle riyle, flk Gibi Son'dan (1991) sonra, bir kez daha, şiirscvcrleri güzcl şiirlcrlc suluyor, yani şiirliyor. Kendine özgü oLmayı başarabilmiş, dilinc doladığı zengin ve seçkin sözcüklerle şiirin temelini sağlanı atabilmiş, şi irinin çatısını sağlanı çatabilmiş iyi bir şairin yeni şiir kitabını şiirseverler çoktan edinmişlcrdir vc şiirleri sindirc sindirc çoktan okumuşlardır bile. Ben, daha duymamış olanlar için bir şeyler söylemeye çalıştını. • Siyah Eşya/ Turgay Kantürk/ Şiir/ Telos Yayınlart/ Şubat 1995/93 s SAYFA 13 CUMHURİYET KİTAP SAYI 280
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle