Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Gökdelen'den ucanlar U'kl'H I\ \ 1 I N ¥ V /. I Ali Neyzi'nin son romanı "Gökdelen" ve... Ali Neyzi, "Gökdelen"de Sakıp Sabancı'yı çağrıştıran bir işadamının öyküsünü eşelerken işadamlanmızın yaptıkları bir yatırımdan ne beklediklerini, neleri amaçladıklannı da ortaya koyuyor. . A MUZAFFER BUYRUKÇU oplumdaki konumlan yüzünden ve insanlara sundukları hizmetler açısından kalabalıkların ilgi odağı haline gelen ve 'ötekilertn' arasında sivrilen mekânlar, sosyal kuruluslar, kurumlar, işyerleri, hanlar vardır. r lastaneler bunlardandır, karakollar bunlardandır, mahkemeler bunlardandır, meyhaneler bunlardandır, sinemalar bunlardandır, tiyatrolar bunlardandır, fabrikalar bunlardandır, kahveler bunlardandır, istasyonlar bunlardandtr, genelevler bunlardandır, eczaneler bunlardandır, kafeteryalar, marketler, bakkallar bunlardandır, oteller, havaalanları bunlardandır . vs. Bazı yazarlar, buralarda göze çarpan ve çarpmayan yaşamı, gizlerle örtülmüş gerçekleri, dönen çarklarla kisiler arasındaki bağları ve kışiden kişiye siırdürülen ilışkileri ele alarak irdelemışlerdir Yanlışlıklarının kurbanı zavallıları, dramların bataklıklarında debelenenlcri, koşulların tipleştırdiklerinı belli bir kcsimin üyeleri olarak göstermişler, genel tabloda tuttukları yeri belirtmişlerdir yapıtlarında. Sözgelimi Satt Faik (kumpanya)da oyuncuların ruhsal ve güncel dıırurnlarından söz eder; Salâh Birsel, (Kahveler Kitabı)nda, kahvelerin toplumsal ve bireysel yaşamımızda oluşturduğu birliktelikleri, arkadaşlıkları, sanatçüarın oralarda bir araya gelmelerini, tasarılarını, yarattıkları yapıtların tartışılmasını, kavgaları, kırgınlıkları, alınganlıkları kurcalar, (Fazilet Eczanesi)nde Haldun Taner, bir semt eczanesinin sağlıklı ve hasta müşterilerınin açık ve karmaşık sorunlarına ışık tutar. Emile Zola (Meyhane)de işçilerin, işsizlerin, yoksulların alkol cehenneminde boğulmalarını, benliklerinde yaptığı yıkıcı etkiyi anlatır Arthur Hailey'in (Havaalanı, Otel ve Hastane) romanları, yayımlandığı dönemde çok beğenilmiş, çok sevilmiş, birkaç baskı yapmıştır. O romanlardan uyarlanan filmler, sinemalarda, televizyonda heyecanla ızlenmiştir. T ve yürüyüşlerini anlamlandırıcı aydınlıklar, duygu yoğunluklarının enfes lezzetini tattıran yakınlıklar, insandaki en tatlı, en rahatlatıcı boşalmalardan ve en sürekli, en renkli doğumlardan biri sayılan hayaller; karşılaşmanın ve bulmanın unutulmaz şaşkınlıkları; meraklann itici ve sürükleyici gücü ve elektriği; durağanlaşan bir kıyıdan ileriye, gelişmeye doğru sıçramalar; yukarlara tırmanan ve bırikimlerin hızlı akışları sırasında ansızın meydana gelen patlamalarla birlikte fışkıran güzellikleri yakalamaya çalışma edimleri; yoksunlukİarı hissedüen nesnelerin bir türlü dolmayan boşluklarını doldurma girişimleri; olumluyu da olumsuzu da, yararlıyı da yararsızı da, kazançları da kayıpları da özünde saklayan atılımlar; üzüntüler, kırgınlıklar, yıpratan ve çökerten karmaşalar, başarısızlıklar, kişiyi yeni doğmuş gibi tazeleyen yengiler, mutluluklar; en kötü, en çirkin tavırları, davranışları bile sevdirebilecek düzeydeki aşkları, evlilikler ve daha başka yüzlerceşey vardır. vekilleri, Bakanlar, Başbakanlar, Cumhurbaşkanları selâm vereceği, ellerini sıkacağı kişiler olacaktır. Ve Tanrı'nın' Yürii ya kuIum!' dediği Seferoğlu, bu kez kilometrelerce koşacaktır paranın, pulun, onurun, ünün serpildiği yollarda Ama ne yazık kı bu görkemli düşü, beton kirişe kazma vuran bir işçi yüzünden yarım kalacaktır ve ölümün uçsuz bucaksız ülkesine dalacaktır. Seferoğlu, kaçınılmaz sonla buluşmaya giderken kendinden hesap sormakta, yanlışlıklarını, hatalarını üstüste yığarak yargılamaktadır. "Evet Fevzi Bey, otuz bin kişiye iş buldun ama kendine bir mucize yaratamadın. örneğin, iki dakika için yer çekimini kaldırtsam. Hadi bakalım Seferoğlu. Bastır parayı da kaldırt./ Bu düşüşten kurtuluş olur mu? Yoldan geçen tepeleme saman yüklü bir arabaya düşse! Hızı kesilir ve birkaç kemiğin çatlaması ile kurtulabilir miydi acaba? Adana'da her zenginin yaptıklarını ben de yaptım. Tarsus'ta, Adana'da, adıma birer cami yaptırdım. Bu camilerin yönetilmesi için gereksinim duyulan imamları, şirketlerimden maaşa bağladım./ Dua et! Kelimeişahadet getir. Belki ardından 'hayırlı bir kişiydi, kendi uğruna öldü ama Türkiye'nin ilk gökdelenini Adana'ya dikti' derler." Alüminyum kaynakçısı Dikran Vartan biryetimdir. Annesi kilisenin korunmasında, boğaz tokluğuna çalışan bir hizmetçidir. Dikran, önce bir balıkçının, sonra da demirci Sadık Usta'nın yanına sığınır ve zanaatı öğrenir. Dikran Vartan Onaköylü'dür. "bir dere akardı, Ortaköy'ün ortasından. Levent ya da Ulus mahalleleri olan sırtlardan gelen yağmur sularını toplar, Abdülmecit Han'ın süslü camiinin yanından Boğaz'a akıtırdı. Sapsarıolurdu o noktada sular, kış aylarında. Çamuru boldur Ortaköy'ün. Dereye bakan bir evde oturmuşuz. Üçyaşındaymışım. Evdenkaçmış, dereye düşmüşüm." Zihni Küçümen'in yazdığı (Si MinörOrtaköy) romanı da baştan sona Ortaköy den soz eder. Raslantı da olsa Ortaköy, iki kitapla gündemdedir bugünlerde. Ali Neyzi, (Gökdelen)de Sakıp Sabancı'yı çağrıştıran bir iş adamının öyküsünü eşelerken iş adamlarımızın yaptıkları bir yatırımdan ne beklediklerini, neleri amaçladıklannı da ortaya koymaktadır. Bir de öteki dünyalartnı kurtarmak, cennetteki yerlerini hazırlamak için giriştikleri sosyal etkinlikleri de belirtir. Onlar Hacca giderler, cami, okul, hastane yaparlar, hayır kurumlarına bagışta bulunurlar, öğrencileri okuturlar. ölümsüzlüklerini ancak bu yöntemle arkalarında bir yapıt bırakaraksağlayacaklarına inanırlar Bir de müteahhitlerin hırsızlıklarına parınak basmaktadır Ali Neyzi. Çalınan demirlerden, çimentolardan ötürü say ısız bina yıkılmış, binlerceinsanölmüştür. Yoksa Ali Neyzi'nin (Gökdelen)i bir düzenin çöküşünü mü sımgelemektedir? Belki de... Bu roman, iyi bir yönetmenin elinde büyüyebilecek bir filmi besleyip onuilginçkılacakgüçtedir. • Gökdelen/ Ali Neyzi/ Roman/ Cem Yayınevı/144s. S A YFA Ali Neyzi'nin (Gökdelen )i de aynı çizgide bir yapıttır. Kitap, Adana'da dikilen Türkiye'nin ve Balkanların, belki de Orta Doğu'nun en büyük gökdeleninin 52. kaC U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 2 0 4 tının çökmesiyle başlar. O sıracla yapıyı gezmekte olan altı kişi, Fevzi Seferoğlu, Dikran Vartan, Faika Seferoğlu, Ahmet Yapıcı, Sami Simyon ve Kürt Hamit, boşlıığa yuvarlanır ve bu yuvarlanma edimi gerçekleşirken Ali Neyzi, "ölümle karşılaşanlar yaşarmış tüm geçmişlerini birkaç saniye içinde." düşüncesini, kurgunun bünyesine yedirerek az sonra toprağa çıkılıp parçalanacak olan bireyleri konuşturmaya başlar. Evet, (Gökdelen)in altı kahramanı Ali Neyzi'nin kendilerine ayırdığı böliimlerde varolmayaçalışırlar. Gerilere, çocukluklarına dönerek attıkları ilk adımlarla ilk adımları izleyen bitek, verimli adımları sergilemeye koyulurlar. Sergilediklerinin arasında; belleklerine çakılan yol gösterici (Gökdelen )in baş kişilerinden biri olan Seferoğlu, ölümle kucaklaşmadan önce yaşamöyküsiinün ayrıntılı bir dökümünü sunar okura. "Lânet olsun bu gökdelen işıni aklıma sokan o girişimci ve güya partilerüstü Belediye Başkanına. Adam genç, çok hırslı! llle ki Başkan olacak. Kaç kez geldi, yalvardı, eteğime elime eteğime ya da ayaklarıma denmesi gerekir kapandı..." Ve Seferoğlu onu destekler, Başkan seçtirir. Ve Başkan, Seferoğlu'ndan uygun bulacağı bir alana bir gökdelen yapmasını rica eder, ağzından girer, bumundan çıkar, kandırır.. rebmi işlemleri, imar sorunlarını sürüncemede bırakmaz, hemen çözümler ve temel atılır. Bu gökdelenin varlığı bütün kenti etkileyecek ve ticaret yaşamını gökdelenin yükseldiği bölgeye kaydıracak, orada parlak bir alım satım merkezi oluşturacaktır. Toprak değerlenecek, menkul, gayri menkul fiyatları kiralar arttıkça artacaktır ve Seferoğlu'nun zenginliğine bir /.enginlik daha katılacaktır. Ayrıca böyle görkemli bir yapı Seferoğlu'nun saygınhğını çoğaltacak, sınırlarını genişletecektir. Artık, yanında, yöresınde, soluk aldığı her yerde bulunan eski kadrolar değişecek.yenikadrolareklenecektirserüvenine. Genel Müdürler Müsteşarlar, Millet