Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Zamanın kıyısındaki okur. NIYAZIZORLU yomdan ibaret değildir." Bolivaryavaş Piercy, "Zamanın Kıyısındaki Kadıri'da, modern toplumun eleştirisini yapıyor. miz gerekir. " "Tarihimiz bir dizi aksi * nsanoğlu cennete çıkarılan mutI luluğu yeryüzüne indirmek için • ütopyalar tasarlayan bir varlıktır ' (olmahdır). Ne var ki, etliye sütlüye karışılmadığı, gelene ağam gidene paşam dendiği, apolitik yaşanrılann 'kafa kullanma'nın işareti sayıldığı, böylece başların beladan uzak tutulduğu, delirmemiş ve kendi bacağından asılmış (?) koyunlar olarak TV'lerin karşısına geçildiği ülkelerde, bırakın ütopyalar yaratmayı (söylemeyi), bilimkurgu fantezileri yaratmanın bile bir alemi yoktur. Yaratmak bir yana, yarartlmış olanları okumak, okutmak, okunmasını teşvik etmek can sıkıcı ve kafa ütüleyici çabalardır. Bu gibi nedenlerle, Marge Pıercy'nin "Zamanın Kıyısındaki Kadın" 1 adh romanı için "birkaç söz" söyleyen Tuncay Birkan'ın "zaman zaman takırdadığı"ndan yakındığı dil, bana göre, romanın dilinden çok, bizatihi ütopyalar kadar bilimkurgular karşrsındaki tavrımızın, alışkanlıklarımızın dilidir. Yine Sayın Birkan'ın "(...) Farklı bir dünya yaratmanın aynı zamanda, gerçekten farklı bir düşünce sistemi, yani farklı bir dil yaratmak olduğunun farkında olan ve bunu da sadece karakterlere ve nesnelere acayip isimler vermenin ötesindc, hakkıyla becerebilen bilimkurgu yazarlarının sayısı oldukça azdır" düşüncesine ek olarak, ben, bu dili karşılayacak donanımda okur (lar) olup olmadığımı(zı) da sormak istiyorum. Ama zaren okumak denen eylem, güzelden yana farklılaşma çabalarından başka nedir ki! Romanın baş kişisi Connie Latin kökenlidir, kadındır. Düzene teslim olduğunu göstermek için defalarca bayrak sallamış ama, ırksal ve toplumsal konumundan dolayı, o ve bayrağı sistemin paranoyasına çarpıp paramparça olmuşlardır. En yakınları inandmaz (Bizim için elbette inanüır!) kıyımlara uğratıldıktan, öz kızı devlet tarafından elinden alındıktan sonra, Connie, yenilmiş olarak devletin şefkatli kollarına teslim olur. Connie'nin iaşesini sağlayan bu kollar onu, yeğeni Dolly ve karnındaki çocuğunu bir pezevenkten korumaya çalıştığı sırada S A YF A 8 mülkiyetin unutulduğu ve bir kıskıvrak yakalayıverir. "Kâdaha asla anımsanmak istenğıt bebeklere benzeyen diğer mediği bir zamandır bu. Hasdüşleri" gibi, yeğeni ve onun ta, fahişe, kadın, erkek, baba, doğacak çocuğu ile beraber patron, tecavüz, hırsızlık, dayaşama düşü de ortasından yak, polis, cenaze, soyadı.. gibi yırtılır ve Connie kendini dakelimelerin ne anlama geidiğiha önce kaydının olduğu bir ni öğrenmek için, bu tımarhanede, "Ağzamanın insanları kol zında berbat bir tat, "~"™" bileklerine bağlı "Bikendisi"yle bulur. lici (Ansiklopedi)"ye Marge Piercy'nin "Ona iğne yapan başvurmak zorunda hemşireye, sonra kitapta kurduğu kalırlar. Nüfus sınırlı kendisini bağlayan ütopyada modern tutulmaktadır, çüngörevlilere masum toplumun vazgeçilemez kü eldeki kaynaklar olduğunu, bir göğüs sınırlıdır. Ölenlerin kemiğinin kırık olkabul edilen kurumları yerine "çocuk üretiduğunu, Geralçekirdek aile, devlet, mevi"nde imal edido'nun onu dövdülenler (!) geçer. Dohapishane, hastane, ğünü anlatmaya çağan çocukların birlıştı(...) Sanki seni okul ve çocukluk gibi den fazla annesi varduymuyorlarmışgibi kurumların hiçbiri yok. dır ve bebekleri emdavranıyorlardı. zirenlerin, "anneEğer şikayet edersen Üretim kadar doğanın ler"in kadın olması bunu bir hastalık dengesini de korumak gerekmemektedir. göstergesi olarak ele önemlidir;deliliğe Marge Piercy'nin ayalıyorlardı. 'Eğer rıntılı olarak kurgulahasta, teşhise ilişkin kontrol edilmesi dığı ve kendi içinde varsayımlarda bulugereken bir süreç olarak sıklıkla sorguladığı nursa, doktorun otodeğil, herkesin bu bilimkurgu roritesi yıkılır.' Bunu manının, belki de bir bir doktorun hastayaşayabileceği öğretici ütopya için en uygun ne yetkililerinden bibir deneyim olarak tasarısı: Hayvanların rine hastaları dinlebakılır; en çok zaman ve insanların kadın, memesini öğretirken erkek gibi cinsel bir söylediğini duymuşinsan ilişkilerinin ve ayrıma tabi tutulması tu." Pezevenginin onun bin türevi olarak ve herkesin "kişi" (Tanrım! Bu ülkede olarak adlandırılmadüşünülen siyasal pezevenk diye yazmak ne kadar da kararîarın tartışılmasına sı.. zevkli!) korkutmalaRomanda "Ospitaayrılır. rına baş eğen yeğeni ^^ larıo"cu meraklarıDolly'den beklediği mızın yükseldiği ve yardımı alamayan Connie için, hiç um dinmediği Ne güzel? birçok bölüm madığı kadar uzun bir yolculuk başlavar. "Her yedi ydda bir tatile çıkarsın" mıştır. dedi Luciente. "Bir yıl içinde üretimden izinli olur, yalnızca aile işlerinden Bu yolculuğun bir ayağı hasta tepkisorumlu tutulursun. Bazıları tarlada lerini uzaktan kumanda aletiyle yönetüt yapmaya gider. Bazısı dil öğrenir lendirmeye çalışan doktorların kurduya da seyahat eder. İnzivaya çekilir. ğu bir deney grubuna, diğer ayağı da özel araştırmalar yapmaya koyulur. uzak bir zamana ve onun diline uzanaVeya resim yapar. Ya da kitap yazar." caktır. Connie, içinde yaşadığı dünya " Bu zamanın insanları teknolojinin gibi kendine düşman olmayan bu yusavaşların emrine sunulduğu, doğal muşak (!) zamana Luciente adlı düşsel kaynakların pervasızca tüketildiği bir bir kişilik aracılığıyla girer. tçinde bugeçmişin kirli artıklarıyla savaş halinlunduğumuz zamanın "açgözlülük ve dedirler. Bu savaşın nedenleri hakkınziyan çağı" olarak tanımlandığı, topda gelecekte yaşayanlara kulak vermelumsal hiyerarşinin olmadığı, kişisel ve kendinden emin konuşuyordu. "Galiba ben başlangıçtaki emek bölünmesini, o ilk karşıtlığı, daha sonraki bütün sahip olanlar ve olmayanlar, güçlüler ve güçsüzler, eğlenenler ve çalışanlar, tecavüz edenler ve kurbanlar bölünmesinin kaynağı olarak görüyorum. Ataerkil zihin/beden ayrımını bedeni makinaya, tüm evrenin geri kalanını da insan iradesinin yağmalayacağı, yok edeceği bir ganimete dönüştürdü." "Iki zaman arasında yanlışl ıkla gittiği ve bizim pek yakınında olduğumuzu bildiğimiz bir ara zaman, içinde bulunduğumuz yağmanın, çürümenin sonuçlarını Connie'nin gözleri önüne serer. Seksin kontratla yapıldığı, sınıfsal ayrıhkların iyice keskinlestiği, insanlartn 'yerdelen'lerde yaşadığı, yoksulların beynine monitör yerleştirildiği, "üstdüzey"deki zenginlerin yokedici'ye, kıyıcı'ya dönüşebildiği, organ borsalartnın revaçta olduğu, her türden pisliğin tattırıldığı, ne güneşin ne de düşlerin görülebildiği bir zamandır bu. Marge Piercy, bugünkü dü/.en tasarılarının geleceklerinin yine bugünden yapılacak iyileşürmelere, devrimci atılımlara bağlı olduğunu söylüyor. Connie, beynine alıcı yerleştirilen bir arkadaşının hazin sonundan (Elektrikli bıçakla boğazını kesmistir) uzaklaşmak için diğer zamanın insanlarını yanına alarak verdiği, gerilimi bir an olsun eksilmeyen mücadelesinde yenilgiye uğrasa da, güzel ve mutlu bir gelecek için yapılabilecek bir şeyler olduğunu gösterir. Her şey bitti sanılan anlarda bile... "Tembel kar taneleri ödünç ceketinin koluna konuyorlardı. 'Luciente sence birisini öldürmek her zaman yanlışmıdır?' 'Biz ister sebze ister hayvan olsun, canlıları yiyerek yaşıyoruz. Derimizde klorofil olmadan da başka bir seçeneğimiz yok.' Luciente uzattığı avucuyla kar tanelerini yakaladı. 'Ben bir insanı öldürmekten bahsediyorum.' 'Bu kadar soyut bir şeyi nasıl göğüsleyebilirim?' 'Benim üzerimde gücü olan birini. Bunu bende uygulayan birini.' '(...)"' Luciente'nin yerinde olsaydinız, yukarıda tırnak içine alınmış boşluğu siz nasıl doldururdunuz? • Zamanın Kıyısındaki Kadın/ Marge Piercy/ Çeviren: Füsun Tülekl Ayrtntı Yayınlart. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 2 0 4 1