Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hikâyeci Sevim Burakhn oğluna yazdığı mektuplar yayımlanıyor Kavgası kâğıtlarında Sevim Burak, 19771983 yılları arasında yurtdışında bulunan oğluna 400'den fazla mektup yazdı. Sevim Burak'ın oğlu Karaca Borar, şimdilerde bu meKtuplardan yaptığı bir seçkiyi basıma hazırlıyor. Kronoloiik bir sıralamayla sunulacak olan mektupların yanı sıra kitapta £eşitli yazarların ve sanat çevresınden ısimlerin Burak'la ilgili düşünceleri de yer alacak. evim Burak 1931 yılında doğdu. 21 yaşına kadar da Kuzguncuk'un tepelerindeki evlerinde babaı annesi ve büyükbabası ile yaşadı. Sevim Burak "bu yüzden" demişti bir söyleşisinde, "Çocukluğumla büyüklüğüm arasında bir fark yok gibidir." Oyküleri kımı eleştırmenlerce bilinç akımının başarılı örneklerınden (Asım Bezirci), kimilerince (Murat Belge) somut gerçeklere dolaysızca bağlı olmayan, düşsel yaşantı düzeyinde kılan fanteziler biçiminde değerlendirilen Burak, 1984 yılında aramızdan ayrılmıştı. Yanık Saraylar (1965), Sahibinin Sesi (oyun, 1982), Afrika Dansı (öyküler, 1982) ve Evrest My Lord'un (roman, 1984) yazarı Sevim Burak'tn yeni bir kitabı çıkacak önümüzdeki ay, mektupları... Sevim Burak, oğlu Karaca Borar'a 400'den fazla mektup yazdı. Kimine daktiloyla başladı, el yazısıyla devam etti, yine daktiloyla bitirdi. Kimi mektuplarını onon beş günde, kiminiyse birkaç saatle yazdı. Şimdi Logos Yayıncılık, yazarın oğlu Karaca Borar'ın seçtiği 20'yi aşkın mektubu kronolojik bir sıralamayla yayına hazırlıyor. Kitapta ayrıca, çeşitli yazarlar ve sanat çevresınden kişiliklerin Sevim Burak'la ilgili düşünceleri de yer alacak. Sevim Burak, oğluna yazdığı mektupların bir gün yayımlanabileceğini düşünmüş müydü bilemiyoruz. Mektuplarda yazılanlara bakılırsa böyle bir niyeti olduğunu sanmıyoruz. Çünkü edebiyat dünyamızın ünlü adları hakkında olumlu ya da olumsuz epeyce yargı var mektuplarda. Sevim Burak, kimini kıyasıya eleştiriyor, kiminden de sitayişle bahsediyor. Ayrıca günlük sorunlar, geleceğe ilişkin düşünceler, okurlarla ilgili izlenimler de var mektuplarda. Sevim Burak'ı okuyanlar onun "Yanık Saraylar" adlı öyküsünün otobiyografik öğeler barındırdığını bilirler. Onun yaklaşık on beş yıl üzerinde calıştıeı "Ford MachI" adlı romanı için oğluyla birlikte bir araba satın aldıklarını da biliyoruz. Ama bütün bunlar bize olsa olsa yazarın yaşamından küçük küçük ayrıntılar sunuyor. Mektuplar ise öyle değil. Mektuplar bize yazarın kitaplanyla sunduğu düşsel dünyayı değil, ruhunun derinliklerinde kopan fırtınaları, kıskançlıkları, hırsı, sevgiyi, gözyaşını, direnci ve inadı sunuyor; kısaca insani olan her şeyi, hem de tüm çıplaklığıyla. D "Bır yazar erkek olmalı ve karısı ona yardım etmeli kı bu hep böyle oluyor." O Ğ L U N A Y A Z D I Ğ I M E K T U P L A R D A N 'Bir mit yarattılar' ...tnsan sivriltmek istemiyorlar Bir tek Sait Faik'i başlarımn üstüne çıkardılar. Oda kendini bohem hayatına vermiş, bir balıkçı, bir küçük insan balık tutan meyhanelerde, oğlanları kovalıyan eşcinsel ve yırtık pardesüyle gezdiği için fakır diye... Halbuki Sait Faik bir burjuvaydı zengindi bunu küçük insanları hammalları balıkçıları meyhaneleri yazdığı ve buralarda sümükleri aka aka dolaştığı kolunun yeni ile burnunu sildiği için sevdiler balıkçı, üstü başı dökülen bir ayyaşı başlarımn üstüne oturttular. Bir mit yarattılar "küçük adamın dramı" diye bir mit.. Bu miti kimse yıkamadı, fakat çok eskidi, kendilerine gene kendi dılinden aşağıdan konuşan bir halktan yazar arıyorlar. Fukaraları tutan meyhanelerde sürünme numaralarına giren (işte resimde Omer aynı bohem ve sarhoş küçük adam olarak 20 yıl sürdürdü. Şimdi tanındı, Avrupa resmini inkâr eder oldu Burjuvaların kölesi oldu Para harcamadan sefillikle ün yaptı Ama bugün Paris'te diye Babıali ona da ateş püskürüyor... İçki paralarını bize ödetti halbuki Paris'te yaşayacak kadar zengin diyorlar... İşte bu vaziyette, bizim daha sinsice ve kurnaz davranmamız gcrekiyor... Amerika'da para reklam geçerli olabiliyor Ama burada reklam için bir yazarın ilan vermesi hoş karşılanmıyor Hele benim gibi zirveye bir adım kalmış bir kadın yazar için... Kendi hayatımda hastalığımla, perhizle, kendi kendimle uğraşırken para meseleleri gittikçe küçülen o parayla nasıl yemek yiyebileceğimı hesap ederken bir de dışardakı meselelerle her an korkuda yaşamak bana gerçekten kötü etki yapıyor. Devamlı bir kuyuya atar gibi eriyip giden paralar, bana gönderdiklerini düşündükçe içimden kahroluyorum. Bütün bunları ADAM yayınevine teleS A Y F A 14 •v.v fon edip konujtuktan sonra daha da bir ciddi olarak sana açıklıyorum... 'Af rika elbisesi giydim' ...Bir yazar erkek olmalı ve karısı ona yardım etmeli ki bu hep böyle oluyor ama bir erkek sadece benim yazı yazmam için bana bakar mı? Karşılığında istediği şeyleri biliyorum, ve kusura bakma ama, erkeklerin kadınlar kadar fedakâr olmadıklarını biliyorum. Çünkü bir erkek ne istediğini bilmediği için, herzaman başka bir kadın arar bunun sorumluluğunu da kadın taşır... Çünkü kadın erkeğin istediği modele göre değişir, değişkendir. Ama hep erkek için değişir erkek de aslında ne istediğini bilmez... KadıA erkeğin ne istediğini bilememesinin de sorumluluğunu almak zorunda. Onun için.. Annenin erkek arayacağı yerde, erkek hayaliyle yetinmesi bunu erkeği, gerçek dışıymış, makine, belki de herhangi bir eşyaymış gibi yeniden ele alması ve kendi edebiyat dünyasına çekilmesi gerekiyor.. Ama, tabii bunları herzaman anlatacak değilim.. Yalnız aklındaolsun diye bu meseleyi uzattım. Özür dilerim. Şimdi erkeksiz olmanın gerektiğini ve her yere benim koşmam gerektiğini, para kazanmak, perhiz yapmak, ilaçları aksatmadan kullanmak ve kendi kendine bakmak ve bu evi yıknıamak zorundayım. Ve edebiyat çevresinin tutumuyla benim yaşamımdaki tutumun gayet tabii ki, gizli bir derdi belli etmemek seklinde oluyor. Hastahaneye gittiğimi duyunca, herkes birden bundan bahsettiler.. Ben de hastalığımı belli etmemek için hastahaneye Elfeyle getirttiğim çok şık ve şeytan çatlatan cinsten bir sıkı belli ve fiyonklu tafta kadife kanşımı bir Afrika elbisesi giyerek gittim. CUMHURİYET KİTAP SAYI 31