Katalog

BECERlKLI KADlN vAlLA . KANAV(ÇElERi ÇOK OÜZEL. TAŞlNAUA/V OECM'M. SANA GECE R1FKI. Çagçag guldurur' " 4fe W W £ • • • • • • • • • ^ Harala GüreleV Mehmet Çağçağ / Joker Yayıncılık / 7500 TL. Kod No; 425.002 KEMAL8ÖKHAN Alayköşkü yukarı tırmandırır. Elimiz cebimizde. Görmeye çıkmışız, almaya değil. Kolumuzda gitmediğimiz umumhanelerin venüsleri, burnumuzda kestane kebapçının pala kokusu. Gırgır çocuk daha, yedi yasında. Biz gibi. Alsatçıların elinde ecayip olmamış daha. Bizim gibi... Alayköşkü kıvrandırır. İlklerimizin tadı damağımızda. Gırgır'ız, Fırt'ız daha. Mehmet Çağçağ değiliz. Ben, değiliz. Havada daireler çizerek dolasıyor Çağçağ'ın kalemi. Oturmuyor iskemlesine. Eğriler dolaşıyor, iniyor akça kâğıda, karayı bulaştınyor. Daha yeni yeni yürümeyi, koşmayı öğreniyor karikatürleri Çağçağ'ın. Bizim Mahalle'de duyuluyor ilk sesleri. Sonra Limon Dergisi'nde Çağçağ oluyor: Apartman Canavan Suphi, Tripanazomik Gambiyetsizİer, yüzlerce kapak resmi ve nihayet Harala Gürele... "Seslerini çiziyorum"... Zontanın, yoksulun, abaC U M H U R I Y E T K İ T A P SAYI 1 5 'Seslerini çiziyorum'... Zontanın, yoksulun, mırınınkınnın... zanın, karyolanın, sarkık donun, sokağın, kıyının, mırınınlurının... Hayat buldu '80'den sonra karikatür. Sokaklarını, kadını, kültürü, nefretin yeni ifadelerini buldu. Vardıysa, inceltti. Bu kesıf kaostan delik açtı. İçeri yeni açmazlar aktı. Alsatçılar piyasa kurup piyasî etmeseydi bu kadar, sararmasa her yaprağı, karikatür yine yaygın olur, yangın olur. Ama özü olan şeyi, özeni, uzun süre biriktirilmiş ceplerini, çizerleri ferini kaybetti. Mehmet Çağçağ kaybolmadan gelenlerden. Tadıyla çizer, kanatlarıyla. Pek azımızın becerdiğini yapar: "Güldürür..." Akademi ona sağlam bir fırça verdi. O da bunu karikatüre yakıştırdı. Bugün resim yapamıyorsa eğer, bu, deseni karikarür tarafından çalındığındandır. Çizer, görünür çizdiğinin ardından. Tehlikelidir bu. Birikimsizliği, köşeye sıkışmışlığı, öngörüşsüzlüğü de gftsterir. Çağçağ, cinselliğin çevresinde çıplak ayak dolaşırken de çizer, yoksulîuk, terkisine taşıyamayacağı kadar ağır yük bindirmışken de tatlı tebessümlü, ayran kızların yarıaydın muhabbetlerine de esir olmuştur, Aksaray'da pilav da yemiş. Türkçe altyazılı değil, dublajlı da. Bu kadar tehlikeli bir eksende dolaşırken kötü ürün vermemek değil; zengin gözlemleri, birikimi bol bir eleğe getirebilmektir zor olan. Çağçağ'ın yü rek hoplatan "mevzu"ları bu yüzden pek revaçta. Mehmet Çağçağ genç, 28'inde daha. Ama bizde, erken oluyor meyveler, erkend^n de çurüyüp solucanlarla tebelleş. Çağçağ gibi, yüzlercesi sivilleşmeye namzet çizerlerimizden bir Latif Demirci sıyrüıyor, sonra da albümüyle bu girilmez kapıdan süzülüyor Mehmet Çağçağ. Onu itekleyen yayıncıya "merhaba." Uçüncü kalite hamura olan bağımlılığı Çağçağ'ın bu samimi ve kırkambar kitabı çıkarıyor karsımıza. Alayköskü'nden inmiyoruz artık. Ayrı sokaklardan şuraya buraya. Ayn yerlerdeyiz şimdi. Sen Tuncay Akgün, sen Ramize, Kaçan'ların en birincisi Hasan Kaçan, Engin Ağbi, Pek Behiç, Ak Behiç, tlban Ertem, Kurtcebelerin Nuri, börülce parmaklı Kemal Aratan, Birol Bayram ve Metin... Ayrı yerlerdeyiz, ama aynı yayınevlerinde menteşe sökme eylemleri koyabiliriz. Albümlerin parçalanmaya mütemayil Amerikan ciltlerinde bizlerin adları olabilir. Çağçağ da korkmaz artık "seçkin" okura kitâp yapan "snob" olmaktan. Mırkalın. D Nehir kenarında pipisine şişe takıp dolaştığı y ılları Şebinkarahisar'da geçer. Istanbul'a kaçışı, Kilyos'ta kendisine emanet edilen anahtar, 302 Mercîdes'de muavınlık yapan arkadaşı, ısrarkeş bir resim öğretmeni, nasıl olduysa Akademi Resim Bölümü, "kaç para alıyonuz siz bu karikatürlerden?", "dur bakıym ben de çıziym", tutku, esaret, Gırgır, Fırt, Limon ve sonunda sivil bir imza: Karikatürün '80 sonrası saldırganlarından Mehmet Çağçağ. S A Y F A 5