25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Trajik yaşamı Seine Nehri sulannda son bulan Paul Celan'dan şiirler Acılarla dolu yaşamdan... HALİL İBRAHİM BAHAR Neredeyse Yaşayacaktın / Paul Celan Çeviren: Oruç Aruoba / BFS Yayınları 208 s. / 6.500 TL. / Kod No: 183.035 Oruç Aruoba bu başlık altında Paul Celan'dan çevirdiği seçme şiirleri Almanca asıllarıyla yayımlamış. Kitapta kimi uzun kımi çok kısa yetmiş şiir var. Şiir adlarını gösteren bir dizin koymadığı içın saymak zorunda kaldım. Bu yüzden ayrıca şiirlerin başka çevirileriyle karşılaştırılmasında güçlükler çektim. Şairin elyazısıyla birkaçörııck de göze çarpıyor. Burada yeri var mı bilmem, ama zaman içinde 25 yıl geriye gitmek isterim. Aruoba'nın çevırilerinı okurken anımsadım. 1965'te çıkardığım Soyut adlı derginin dördüncü sayısında Paul Celan'dan Sedat Umran'ın çevirdiği iki şiirle bir tanıtma yazısı var. Gerçeküstücülerden etkilenmiş çok önemli bir Alman şairi olduğunu özellikle belirtiyor Sedat Umran. Bu şiirlerden birinin adı Eylüldeki karanlık göz, öbürününse Yanık lekesi. Bunları o zaman da güzel bulmuştum yeniden okuyunca da bana gerçekten güzel göründüler. Sedat Um CELAN'DAN BİR ŞİİR İKİ ÇEVİRİ Yanık lekesl artık uyumuyorduk çünkü sıkışmıştık saat çarklarında melankolinin ve çomaklar gibi büküyorduk yelkovanları ve onlar geri fırlıyor ve zamant kanatıncaya dek kamçılıyordu . ve sen büyüyen karanlıkla konuşuyordun ve ben oniki kez sen diyordum sözlerinin gecesine ve gece açılıyor öyle açık kalıyordu ve ben bir gözümü kucağına koyuyor ötekini saçına örüyordum ve her ikisi arasına bir fıtil uzatıyordum açık damar ve genç bir şimşek bize doğru yaklaşıyordu yüzerek Paul Celan'dan çeviren Sedat Umran Yanık İzi uyumuyorduk artık, çünkii zemberekleri arasında yatıyorduk hüznün ve büküyorduk göstergeleri çomaklar gibi, ve fırlayıp kamçılıyorlardı zamanı kan çıkasıya, ve söylüyordun büyüyen alacakaranlığı, ve oniki kez sen dedim sözlerinin gecesine, * ve açıldı açık kaldı, ve bir gözü koydum onun rahmine, doladım ötekini senin saçlarına ve uzattım ikisi arasına fitili, açık damarı ve bir genç şimşek yaklaştı yüzerek, Paul Celan'dan çeviren Oruç Aruoba Neredeyse Yaşayacaktın adlı kitaptan ran çevirilerde hiç im kullanmamış. 1983'te Gertrude Durusoy'la Ahmet Necdet, Paul Celan'dan Bademlerden Say Beni başlığı altında seçme şiirler çevirmiş. Kitap Adam Yayınlan'ndan çıkmış. Adını Celan'ın aynı adlı şiirinden almış. Neredeyse Yaşayacaktın da Paul Celan'ın alt alta dizilmiş iki dizcsidir. Bu çeviriler Türkçe söyleyişe uygun görünüyor, severck tat alarak okunuyor. Şiirlerin kimilerini, Oruç Aruoba da çevirmiş; karşılaştırınca ıçtenlıkle söyleyeyim çok kuşkulara düştüm. Örneğin Corana, Olüfügü, Argumentun e silentio, Stretto, Aruoba'nın kitabından şur başlıklan. Bu şiirler, Bademlerden Say Benı kitabında da var yalnız, Ölüfügü, Ölüm havası, Streto'ysa Dar Hava diye çevrilmiş. Konuya ilgi duyacakların ayrıntılı karşılaştırmalar yapmasını çok isterim. Sedat Umran'la Oruç ()ruoba, Paul Celan'ı çağdaş Alman şairi sayarken, Ahmet Necdet, çağdaş Avusturya şairi diyor. Şair Almanca yazdığına göre bu, öylesine önemli değil. Oruç Aruoba şairin 1970'te tahminen 20 nisanda öldüğünü yazıyor. Ahmet Necdet ise 28 Nisan 1970'te diyor. Paul Celan'ın trajik yaşamının Paris'te Seine Nehri sulannda intiharla noktalandığı kesin. Yaşamının trajikliği şiirlerinde açıkkapalı kendisini duyumsatıyor. Acılarla dolu yaşamının çok iyi bilınen somut belgeleri var. Aılesı Alman kamplarında öldürülmüş, kendisi de tutuklanmış, kaçmış ülke ülke dolaşmış değişik kültürlerle karşilaşmış, elbet bütün bunlar şairliğini etkilemiş. Paul Celan'ın şiirlerinde noktalama imleri, bana başat öğelerden biri izlenimi veriyor. Bunlara dikkat edilmeden okunursa çok şey gözden kaçıyor. Oruç Aruoba, çeviride imleri hiç gözden kaçırmamış. Şiirleri çevirirken Almanca asıllarındaki biçimscl yapıyı âynen korumuş. Benimkisi gözle ussal bir karşılaştırmadır. Sessel açıdan da aslını vermeye çalıştığı izlenimini edindim. Anlam bakımından, duyumsatma yönünden nc oranda başarılı olduğunu söyleyemem. Almanca bilmiyorum çünkü. Şair, uzun dizeler yanında, tek sözcükten oluşan dizeler de kuruyor. Bana göre aslında Paul Celan bir dize şairi değil. Çoğu kez anlam birimleri, duyumsatma birimleri, çağrışım birimleri dize işlevini görüyor. Alışılmadık ımgelerin şaşırtıcı çarpıcılığı karşısında kalıyorsunuz okurken. Nesnel doğayla öznel doğa iç içe gcçmiş. Buna yepyeni bir doğa oluşturma da jiiyebiliriz. Sözcükler sanki hem somut hem öznel durumların yerini almış. Başlı başına birer nesne kimliği edinmişler. Aktarmak istedikleriyle gösteren değil, gösterilen yerine geçmişler. Sanki yaşayacaktın'da özellikle küçük şiirlerin adı, şiirin ilk dizesi yerine konarak büyük harflerle dizilmiş. Oruç Aruoba buna da uymuş. Paul Celan'ın uyguladığı bu yöntem şiirle adı arasında kaçınılmaz organik bir bağ oluşturuyor. Örneğin şiırın adı ıster uzun olsun ister kısa tam bir dize işlevi görüyor. Adı biraz yukarıya çekseniz şiirin kendine özgü bütünlüğü bozulacakmış gibi buna izin vermiyor. DtLSİZ GÜZ KOKULARI. O yıldız çiçeği, çcntilmemiş, geçti sıla ile uçurum arasında hafızandan Bir yabancı yitmişlik orada biçim bulmuştu karşında, sanki neredeyse yaşayacaktın. Paul Celan PAZARLIĞA ÇIKARILMIŞ YÜREK, içine duygu monte ettikJeri Anayurt yedekparçaları. Süt kardeş kürek. Şiir çevrilir çevrilmez tartışmaları sürüp gidiyor, bundan sonra da sürecek. Bu durum doğaldır. Hiçbir sanat, kendisini oluşturan nesneye şiir denli bağımlı değildir. Bu bağımlılık şiirde bir kaçınılmazlıktır. Bir ülkede mermerden yapılmış bir yontunun başka bir ülkede tıpkısını yapabilirsiniz. Kullanılan nesne aynı işçilikle yola getirilebilir, ortaya çıkarılabilir. Ama başka bir ülkede konuşulan, yazılan, başka bir dille yaratılmış bir şiiri, ancak tıpkı basımıyla aktarabilirsiniz. O dilin sözcükleri başka, bu dilin sözcükleri başka. Kullanılacak nesne aynı değil. Aynı olmayan nesneyle aynı yaratı nasıl ortaya konabilir? Elbette ysklaşım yapılabilir. Hiç kuşku götürmez büyük bir güçlük bulunmasına karşın dilden dile şiirler çevriliyor, çevrilecektir de. Çünkü şiir, insanlığın ilgi alanlarından uzaklaştırılamaz bir yaratı türüdür. Tıpkısı olmasa bile ilgili insanlar başka dillerde yazılmış şiirlere karşı çok yakın bir eğilim duyuyorlar. Yapısı gereği Paul Ceian şiirlerini Türkçcye çevirmenin hemen hemen aşılmaz güçlükler taşıdığı kanısındayım. Bunu üç ayrı şair çevirmenin yaptıkları avnı çevirilerdeki değişiklikferden anlamak öylesine kolaydır. Oruç Aruoba bu güçlükleri elbette biliyor. Aslına uygun sonuçlar elde etmeye çalıştığı açıkça görülüyor. Neredeyse Yaşayacaktın'da özel Dİr duyarlığı olan imzaları çok derinden etkileyecek çeviri şiirler var. Bu bakımdan çevirmeni kutlamam eerekiyor. Şiirleri asıllarıyla karşılıklı sayfalarda sergilemesi de ayrıca çok yararlı. Anadili gibi Almanca bilen şairler bu kitabı gereken ilgiyle okumalı, düşündüklerini açıkça yazmalıdır. İyi şiirden, güç şiirden tat devşirmesini bilen okuyucuların, şairlerın, özellikle de genç şairlerin Neredeyse Yaşayacaktın' ı edinmelerini dilerim. Paul Celan'dan Oruç Aruoba'nın titizlikle yaptığı bu seçme şiirler çevirisi, gereken o boşverilmez ilgiyi görmelidir. D S A Y F A 2 1 CUMHURİYET KİTAP SAYI 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle