25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sesli bir geleceğe doğru Yoklar Fısıltısı / Hasan Ali Toptaş / Yazıt Yaymları 104 s. / 4500 TL, Toptaş'ın öyküleri 80'li yılların başından beri, Varlık, Döncm, Yazıt, Karşı gibi cdebiyat dergilerinde yayımlanmaktadır. İlk yapıtı Bir Gülüşün Kimliği'nden 'Yoklar Fısıltısı'na uzanan üc yıllık zaman sürecinde çağdaş öyküye^tırmanışını rahatlıkla ızleyebilirız, yazarın her iki kiubını karşılaştınrsak. Edebiyatın ciddi bir uğraş olduğu söylenir hep, doğrudur. Düzeyli anlatıma ulaşmak için gecenin uykuya aynlmış saatlerini de çalışma zamanına eklemek, bunu dirençle, sabırla, bıkmadan sürdürmek genç yazıncıların uyması gereken bir koşuldur. Yoklar Fısıltısı böyle yoğun çalişmamn ürünü olduğunu sczdiriyor altan alta. Öykücünün şiir rengindeki dünyasına giriyorsunuz HasanAli Tbptaş'm şiir rengindeki öykü dünyası: Yoklar Fısıltısı* YOKLAR FISILTISI İZOTKHJÇU okumanız ilerledikçe. Öykünün daracık hücresinde sonsuz düşlere dalıyorsunuz.Yabu'da Latin Amerika'ya gidiyorsunuz, ama değil, öykü Güneydoğu sınırımızda geçen dramatik bir olayın incelikli anlatımıvla biçimlenmiş. Sanatçının, duyarlığını gizleyerek öyküye bir öykü kahramanı gıbi sokuluşu, abartıyı dışiayarak olayı durum içinde verişi, okurda yaratacağı etkiyi güçlendirip, mesajın da yerine ulaşmasını sağhyor denilebilir. Daha önce Yazıt'ta yayımlanmış bu öykü için, Güneydoğu'yu gazeteciliği sırasında adım adım dolaşan Fikret Otyam'ın bir yazısında "yıl içinde okuduğum en güzel öykü" demesi boşuna dcğilmiş. Av, Çirt Çizgi, Sabah Karanlığı adlı öyküler şaşırtıcı sonları ve konularının suça ihşkinliğiyle polisiye kurguları ansıtmakta, Toptaş'ın dilindeki şiirsellik bu öykülerden değişik tatlar da aldırmaktadır. Yine de öyküyü kime yerde duraksatan kapahlıklar, okura "ne oluyor" dedırtecek bazda. Bir Dünyanın Akşam Resmi, Sümbüller Sen K o kar, Dünya Bir Güldina'da yazarın öbür kitabındaki öykü geleneğinc dayanan oluşum gözleniyor. Onlardaki kısalık yok olmuş yalnızca... Evliliğin kıskacında boğulan küçük insanlann, göreneklerin sıkboğaz etti ği umarsız sevdalıların öyküleri bunlar. Yoklar Dagı, Savrulan Etck Balcsi, Karanlık Beyaz, Kum Fısıltısı, Çağrı, Ak Saçlı Çılgındılar, genç yazarın yeni bir öyküyü yakalama çabası olarak ayrımsanıyorlar. Ama bu öykülerde derinden derine, bazen de apaçık Borges, Fuentes, Cortazar, Marauez izleri yakalıyorsunuz. Toptaş'ın adı geçen yazarlardan öyküsüne aktardığı özümsenrnemiş izlekler bir yerde tıkanmasına da yol açabilir. Izleyeceği ve aktaracağı yeni ve ilginç öykücüler aramaya yöneltebilir onu sürekli. Bu yazarlar doğunun ve batının kaynaklarıyla dağarcıklarını doldurmuş, onlardan yeni bir dünya yaratmışlardır, üstelik kendi dünyalandır yarattıkları. Yapıtlarında özgiin üsluplarıyla karsılaşır, o enşin kültürlerinin gölgelerini izlersinız. Yalnızca şiirsellıkle Latin Amerikalı yazarların söyleminin bağda$tınlması, yeni bir tarz oluşturmaz. Kendi öykü geleneğimizi yoksayan sıçramalar bir yerde durup beklemek zorunda kalırsa, evrimin dışına çıktığından eskiyebilir de bir gün. Bazen hiç istenmeyen konuma da düşürebilir genç yazan. Büyülü ya da düşsel gerçekçiliğin, fantazyanın yazındaki yeri "öyle düsündüm öyle de yazdım"la açıklanamaz. Sanattaki bu biçimlenmeler bilime uygun gelişmekte olup, genelde parapsikolojik ve psikanalitik arajtırmalann, felsefi düşüncelerin, toplumsal ve bireysel olguların estetize edilmesidir hep. Yazarın bu gerçeği bilmesi ve yapıtını öyle oluşturması gerekir. Söylenenlere karşın H. Ali Toptaş öyküsünün sesli bir geleceğe doğru ilerlediğini muştulamak isterim. D Ö ykünün dirilişi Fransız yazınında öykü şimdiye dek hep ikinci planda kalmıştı. Ama son zamanlarda bu alanda gözle görünür bir kıpırdanma var. Büyük yayınevleri öykü kitaplarına 'satmaz' gözüyle bakmıyor artık. ransa'da öykü yazınsal bir tiir olarak bugüne dek pek önemsenmemiş, 19. yüzyılda Maupassant ve Prosper Mertmee gibi klasik sayılabilecek öykü ustalarının yetişmesine karşın günümüz Fransız yazınında öykü, örneğin bir AngloSakson ya da Akdeniz ülkelerinc oranla hep ikinci planda kalmıştı. Kalmıştı diyorum çünkü son yıllarda bu alanda gözle görülür bir kıpırdanma var. Yayımcılar eskiden olduğu gibi öykü kitaplarına "satmaz" gözüyle bakmıyor artık. Hatta bazt büyük yayınevkri Fransız ya da yabancı yazarların yapıtlarını yayımlamak amacıyla özel öykü dizileri kuruyorlar. Seghers ve Complcxc gibi bu alanda başı çeken yayınevlerinin yaııı sıra Gallimard, Scuil, Grasset'nin de daha çok sayıda öykü kitabı yayıınladıklarına tanık oluyoruz. Salt öykü yayımlayan, bu türün büyük okur kıtlesinc ulaşması için çabalayan dergiler de var. Örneğin: "Nouvelles Nouvclles", "Breves", "Nyx". Yeni öykücülerin ilk denemelerini de yayımlayan bu dergiler aynı zamanda bir laboratuvar işlevi görüyorlar. Unlüünsüz ayrımı gözetmeksizin ilginç öykü örneklerine ycr vererek yayın dünyasını kısa anlatının avantajları konusunda uyarıyorlar. Öykünün, yapısı gereği, okumaya fazla vakit ayıramayan günümüz insanının yaşamına daha uygun düşeceğini savunuyorlar. Oysa, belli bir çevrede salt öyküleriylc ün yapmış bir usta bugüne dek yoktu çağdaş Fransız yazınında. Oysa bir süredir Le Clezio, Michel Tournier, v.b. gibi tanınmış yazarlar öyküye daha çok yer verirlerken, Paul Fournel, Jacques Bens, Alain Demouzon, Alain Nadaud gibi gençler de seslerini daha çok duyurmaya başladııar. "Le Monde" gazetesi, pazar ekinde her hatta bir öykü yayımlamaktan vazgeçmişti nedense. Ama bu güzel ahşkanlığı "Le Monde Diplomatiaue" ayda bir de olsa sürdürüyor. Bu gazetenin girişimiyle Parıs Kitap Fuan'nda düzenlenen bir açıkoturuma katıldım geçenlerde. Konu, son yıllarda öykünün hapsedildiği getto duvarlarını yıkmasıydı. Bu yıkılışı kolaylaştırmak için Comxlexe yayınevi "Öykü için" başlıklı bir kitap yayımlamıştı. Kitapta Del Castillo, Brochier, Gazier, Mertens, Tournier ve Zinoviev gibi yazarlar öykü üzerinc görüşlerinı belirtiyorlar; türü savunmak için cehpeden saldırıya geçiyorlardı. Önemli bir okur vc yazar kalabalığının izlediği açık oturumda Türk öykücülüğünden örnekler vererek, bu alanda öteden beri önemli yazarlar yetiştirmiş bir ülke olduğunu söyledim Türkiye'nin. Geçen hafta da Paris'in kuzeyindeki SaintQuentin belediyesince düzenlenen bir öykü festivaline katıldım. Doğrusu, bugüne dek böyle bir festivalin varlığından haberim yoktu. Oysa bu yıl altıncısı yapılıyormuş. Çok 'ilginç sergi ve açıkoturumların yanı sıra gazeteler de festivali önemli ölçüde tanıttılar. Goncourt Akademisi üyelerinden Henri Bazin, Edmonde CharlesRoux, Françoisc MalleıJoris gibi tanınmış yazarların da katıldıkları festivalde 1990 Goncourt Öykü Ödülü Jacques Bens'in son kitabı "Nouvelles Desanchant£es"ye verildi. Diyeceğim, Fransa'da öykü cskisine oranla daha çok ilgi görmeye, daha çok okunup daha dikkatle değerlcndirilmeye başlandı. Bize gelınce, bizde öteden beri yetkin öykü yazarları yetiştiğinden, Fransa'daki dirilişten Michel Tournıer etkilenmemize hiçbir neden olmadığını düşünüyorum.D F NEDİM SÜRSa PARİS CUMHURİYET KİTAP SAYI fS S A Y F A 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle