Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9. İSTÂINBUL KİTAP FUARI E N İ K t L R Eleştirmen Fethi Naci kitabında yazınımızın iki ustasını inceliyor Sait Faik ve Yaşar Kemal Bir Hikâyeci: Sait Faik Bir Romancı; Yaşar Kemal / Fethi Naci / Gerçek Yayınevi / 200 s. / 12.000 TL nmıi SMTI'MK Prof.Dr. GÜRSEL AYTAÇ* Fethi Naci, hayranı olduğu iki yazarı, biri hikâyeci öbürii romancı, öznelliğin ağır bastığı bir deneme üslubunda inceliyor. Kitap yalnız konu değil; işleniş bakımında da farkılılık gösteren iki ana bölümden oluşuyor: 1990 tarihini taşıyan, Sait Faik üzerine çok yönlü (4 alt bölüm: İlk Hikâyeleri, İkinci Dönem Hikâyeleri, Uzun Hikâyeleri, Romanlan) inceleme ve 19551989 yılları arasında yazılmış 8 Savaş Oyun Değildir Güncj tmparatorluğu, İkinci Dünya Savaşı'nın Asya'da gecen bölümünü bir çocuğun gözünden anlatan bir roman. Pearl Haroor baskınından bir gün öncesi başlayan roman, Nagazaki'ye atılan atom bombasından bir süre sonra son buluyor. Bir erkek çocuğun gözünden, bir serüven romanı gibi anlatılan olayların kaynağı, yazarın 19411945 yılları arasında tutsak edildiği Çin'deki Sivil Toplama Kampı. Çocuk gözünün ayrıntıları, büyüklerden değişik algılayışının getirdiği olanakları kullanmış Ballard. Savaşı çocuk gözünden anlatan ilk ve tek roman değil Güneş tmparatorluğu. Güneşi Görüyorum'da Dumbadze, anayurdunda savası ya^ayanların acılarını ve umutlarını yansıtmıştı. Potemkın Zırhlısı'ndaki isyanı ve Kırım'daki etkilerini iki ayrı sınıftan çocuğun gözünden anlatan Beyaz Yelkenli de bu tür romanların dilimize çevrilenlerınden. Bizim yazınınuzda Kurtuluj Savası'nı çocukların gözünden anlatmayı deneyen yazarlar oldu. Ancak bütün bu örneklerde, çocukların acısını, haklı olmak, yakınlarının da savaşta olduğunu bilmek gibi öğeler dengel'yordu. Güneş İmparatorluğu, anayurdunu hiç görmemiş bir Ingiliz çocuğunun, o yılların uluslararası kargaşayı yaşayan Şanghay'ında savaşla karşılaşmasmı anlatıyor. Daha önce Japonların Çin'i istilasını, binlercc Çinli sığınmacının salgın hastalıklarda ölüjünü yaşamış olan çocuk, savaşın haber filmlerinde gördüklcrinden farklı olduğıînun bilincindedır. Ama Musevi sığınmacıların bir odada yaşayabilmelerı, İngilizlerin yenılmelerine karşın savaşı sürdürmeleri, briçteki "karışık" konuşmalar onu çıkmasından söz edilen savaştan daha çok ilgilcndirnıekte ve şaşırtmaktadır. Güneş İmparatorlu&u, anlatınıının gücünü, kuşkusuz yajanmış deneylere dayanması kadar, kurguiundan da alıyor. Bir Noel partisinin Japon işgaliyle bölünmesi, elbebek gülbebek büyütülmü^ bir çocuğun bir anda canını kurtarmak için çalışması, insanların zor zamanlarda insanlık değerlerini yitirmeleri, çocuğun gözünde kendisine yakınlık gösteren düşman askerinin "dostluğu" gibi karşıtlıkların örgüsü, romanı bir "insanlık komedyasına" döndürüyor. ö Güneş tmparatorluğu / J.G.Ballırd / Çeviren: Emınc Güreli / Ayrıntı Yayınevi / 2% s. yazıdan oluşan Yaşar Kemal değerlendirmeleri. Fethi Naci, henüz yazmaya devam eden bir yazar hakkında kitap yazmayı güç, hatta gereksiz saydığını belirterek, sevdiği iki yazardan Yaşar Kemal üzerine daha önce yayımlamış olduğu yazıları bir araya getirdiğini söylüyor. Kitabının Yaşar Kemal bölümünün "giriş"inde, onun Sait Faik'le benzerliklerini 7 noktada saptıyor. En önemli ortak nokta ise Fethi Naci'nin ana motifi, her iki yazara duyduğu büyük sevgi. Bir "önsöz" yerine yerleştirdiği "Bir Dostu Özler Gibi" başlıkh yazısında (1986) Fethi Naci, babasını anarken, Sait Faik'in "Bir Karpuz Sergisi" başlıkh öyküsünden yola çıkışını göstermekle ve kitabın Sait Faik bölümünü kendisinin 1949 yılında yayımladığı, Sait Faik'i işleyen bir öyküsü, "Mumlar'Ma bitirmekle, incelemesinı bir duygu çemberi içine alıyor. Ama bu çember çevrelediği konuda eleştiri mesafesini engellemiyor. Fethi Naci bir denemecinin çekinmeden vurgulayacağı öznelliği, zaman zaman eleştiricinin nesnelliğiyle kesmeyi biliyor. Öyküleri sınıflandırma (oluşum zamanlarına, kapsamlarına göre), işledikleri mekân, Hgürler, zaman açısından inceleme, değerlendirme ve dilbiçim özelliklerini ele alma konusunda, akademik bir disiplin egemen. Ama Fethi Naci bu disiplini sıkıcı ve kuru olmaktan kurtarmış, incelemenin de bir edebiyat türü olduğunun tadına vararak okunuyor kitabı. Çok boyutlu bir edebiyat dünyası seriliyor gözlerimizin önüne. Yazaryayıncıokuyucu üçgeninde yaşayan bazı çarpıklıklara değiniliyor mesela: "Havada Bulut" başlığının, Sait Faik'in "Kovada Bulut" öyküsüne yayınctsı tarafından verildiği, onun yayımlanacak öykülerin seçimi ve başlıkları konusunda dertli olduğunu dile getiren alıntılarla aktarılıyor. Ote yandan Fethi Naci, bir tiryaki okuyucu dikkatiyle "Yüksek Kaldırım" öyküsünde Bılgi Yayınevı'nin 8. baskısında bir pasajın yok oluşunu hayıflanarak tespit ediyor. Çünkü belleğinde iz etmiş bir yeridir bu öykünün. Ve yokluğunu fark ettiği "ayrıntı" anlattığı şekliyle gerçekten "nefis"! Sait Faik vesilesiyle edebiyatın bir başka odak sorununa da değiniyor: Neden yazılır? Sait Faik'in neden yazdığı konusuna ılişkin sözlerini alıntılarken en çarpıcı açıklaması "yazmasam deli olacaktım" üzerinde duruyor: "Haksızlık karşısında öfkelenince, yalnızlıktan bunalınca, iyi bir insan tanıyınca, âşık olunca... Kısaca, kendini anlatmak için yazar Sait Faikyazmasa deli olacak duruma gelince yazar." (s.106) Fethi Naci, kitabının 'Sait Faik" bölümünü iki ekle bitiriyor. "Mumlar" başlıkh kendi öyküsü ikinci eki oluştururken, Eleştiri Günlüğü'nde Ekim 1987'de yayımlamış olduğu öfkeli bir yazısı, "Sait Faik, Salah Birsel, Muzaffer Uyguner ve Araştırmacı Sorumluluğu" başlığını taşıyan bu yazı, Fethi Naci'nin "Gelmij geçmiş en büyük hikâyecimiz" olarak niteleyecek kadar sevdiği Sait Faik'e "hakaret" saydığı sözleri "densiz", "haksız", "haddini bilmez s'atırlar", "kepazelik" gibi yargılarla hayli hararetli eleştiriyor. Bu ek, yazarın birinci ana bölümdeki sevecen, itidalli, sakin, incelemeci tutumuna uygun düşmüyor. Kitabın dikkati çeker yoğunlukta ele alınmış konusu dil. Fethi Naci'nin edebi eserlerde dile ağırlık vermesi, bence onun eleştirmenlik kariyerinde takdir edilecek bir aşama. Bir denemeci üslubuyla, dil konusunda zaman zaman parantezler açarak incelediği eser Fethi Naci. hayranı olduğu ıkı yazarı bir deneme üslubunda İnceliyor Kalıplaşmış kitap dılınden okuyucuyu ustalıkla uzaklaştırmasını bılen Fethi Naci, bu yapıtıyla Sait Faik ve Yaşar Kemal'ı bir daha okutma ısteğı uyandırıyor (Fotoğraf Cengız Cıva) ya da yazarın bir özelliğinden çağrışımlara dalarak okuyucunun bakışlarını kendi buluşlarına çekiyor, dar anlamda konudan uzaklaşıyor gibi olsa da aslında ilişki kurulabilecek problemlere kısa bir sıçrayış imkânı veriyor. "Hikâyenin sonunda Türkçe konuşma dilini Sait Faik'in ne yaman bildigini gösteren bir cümle var. İhtiyar'ın, 'Bizim Abasız'ın Oğluna, Sakarı taştığı zaman seni nasıl sırtımda taşıdım, onu anlatıyordum' sözüne ihtiyar kadının verdiği cevap: 'Sen de anlatır hep onu anlatırsın! Yabancı okul bitirmiş yazarlarımızın çoğu öyle sanıyorum. 'Sen de daima (ya da 'hep') onu anlatırsın!' dedirtirlerdi kadıncağıza!" (s.46) Fethi Naci'nin eleştiri kitaplarını güler yüzlü yapan, onun da Sait Faik gibi dile duyarlı bir üslubu oluşu. Kalıplaşmış kitap dilinden okuyucuyu uzaklaştırmayı biliyor: " 'Al, vazgeçtim bunu al!' diyor. Kadın ipi alıp gidiyor. Aldı Sait Faik: 'Hamal sapsarı...' " Edebiyatta inceleme, eleştiri, deneme türü, okuyucuda ele aldığı eseri, eserleri ya da yazarı okuma veya yeniden okuma isteği uyandırıyorsa, başarıhdır. Fethi Naci bu kitabıyla Sait Faik'i ve Yaşar Kemal'i bir daha okutacak güçte. D Prof. Dr. Cürsel Aytaç Dil ve TarJ> Coğrafya Fakültesı öğrttım üyesıdır. S A Y F A S CUMHURİYET KİTAP S A YI 38