Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
gravürler geçti ki, bugün hepsi Dile düşmüş Beyoğlu 'nun yaşayan en sevimli kişiliklennden Vahan Beytaplar, albümler, öyleAma bundan istifade edemedi. milyonlara satılıyor. Dünyanın en yoksul sahafı Vahan Bey'i atlayarak yazılmış bir "İstanbul Kütüğü" eksik kalmış demektir. O, 1960'ta Beyoğlu'na çıkmış ve bir daha oradan inmemiştir. 30 yıldır Galatasaray'da kitap satar. I OMİD BAVAZ06UI Vahan Bey'i atlayarak yazılmış bir "İstanbul Kütüğü" eksik kalmış demektir. Çünkü o, şu dile düşmüş Beyoğlu'nun yaşayan en sevimli elemanlarından" biridir. Kimi Pera apartmanlannın cephelerinde keşfedilmemiş heykelcikler vardır. Hep göz seviyesinden bakmaya koşullandığımızdan onları çoğu zaman göre Tarihi Çocuklara Anlatmak 1960 sonrasında eğitım seferberliğinin bır uygulaması olarak "yedeksubay öğretmenlik" başlatıldı. Yedeksubaylık süresinin büyük bölümünü öğretmen olarak yapanlar arasında yazarlar da vardı. Onat Kutlar, Ferit Edgü, Adnan özyalçıner, Oktay Akbal, Egemen Berköz. Çoğunun doğuda geçen bu yedeksubay öğretmenlik döncminden edebıyatımıza değişik öyküler kaldı; bu öykülerden biri, filmleştırilen adıyla anıldı: "Hakkâri'de Bir Mevsim." Adnan Özyalçıner, doğudaki yedeksubay öğretmeriliğinden süzdüğü öykulerin yanında, gözlcmlerinin bir bölümünü çocuklara aktannayı seçnıiş: Garip Nasıl Okuyacak. Garip Nasıl Okuyacak, doğma büyüme İstanbullu, Anadolu'yu, köylüyü ancak iutaplardan tanıvan, okulu yeni bftirmi} bir oğretmenin yurt gerçekleriyle ilk karşıla^masının öyküsü. Bitlis ın bir köyüne atanan'genç öğretmen, İstanbul'da bir gün fazla kalnıak uğruna yol programını değijtirir. Trenle iki gün ikı gecede gideceği yolu, Diyarbakır'a uçakla gidip, otobüs aktarmasıyla kısaltacaktır. Ama evdeki hesap çarşıya uymaz: Aktarma yapacağı otobüsü kaçırır. Artık görev yerine gitmek için otostop yapmak, o yöne giden tanker, kamyon gibi taşıtlara binmek zorundadır. Bu arada Garip adında küçük bir çocukla tanısır. Adnan Özyalçıner, Garip'in anlattıklarıyla, doğu göçerlerinin yaşam koşullannı aktartyor. Yajın bir anlatım seçmiş. "Pembe bir son" verip avutmak yerine, gerçekleri aktarıp çare düsündürtüyor. Serüvenlere düşkün çocuklarımıza, her günün serüven olduğu yörelerimizın ortamını sunuyor. Garip'in uzun öyküsünü emeğin, dostluğun önemini masal diliyle anlatan iki küçük öykü bütüniüyor kitapta. Çocuklar için yazıldığı söylenen kitapları önce btiyükler okumalı. Hem çocuklarımıza verdiğimızkitabın niteliğini bilmek, birlikte urtışabılmek için hern de okuma tadını yenilemek için. Özyalçıner'ın kitabı bu y^kıntarihınıı/i çocuklarımıza vermek demektir. Garip Najıl Okuyacak / Adnan Özyalçıner / Gendas Yayınları / 38 s. /İ.500TL. meyiz. Bir gün başımızı kaldırıp da baktığımızda, güzelliğinin karşısında dalgınlığımızdan utanarak şaşınp kaiınz. Vahan Bey de ijte bunlardan biridir. 1960'ta Beyoğlu'na çıkmış ve bir daha oradan hiç inmemiştir. 30 yıldır Galatasaray'da (Galataşaray Lisesi'nin duvarında) kitap satar. Belki yüzlerce kere önünden geçmişsinizdir. Hatta onunla alışveriş bile yapmışsınızdır. Ama Vahan Bey'i fark edemezsiniz. Herhalde gölgesini onun kadar sessiz sürükleyen bir başka insan yoktur. Yaşadığını belli etmekten utanır gibi duvar diplerine saklanır. O, biraz pasaklı bir sokak kedisi gibıdir. Vahan Bey, İstanbul'a iki yasında düşmüş bir YozgatBoğazlıyan Ermenisidir. Dedesi zangoçmuş, bugün 90 yaşında olan babası ise duvar ustası. istanbul'da kendilerine bir yer buluncaya kadar göçmenlere kucak açmış kiliselerde barınmışlar. Mezarhklarda yattıkları bile olmuş. Sonunda Yıldız'da kafalarını sokacâk bir ev bulmuşlar. Vahan Bey kısa bir süre Beşiktaş'taki Makruhyan okuluna devam ettikten sonra bir kundura ustasına çırak verilmiş. Sahaflığa, o yılların "mutcna" semti Cihangir'de ayakkabıcılık yaparken başlamış. Vitrininde, pençesi değişmiş iskarpinler, danslarda topuğu incinmiş ruganlar kitaplarla yan yana dururmuş. Vahan Bey'le aynı zamanda sahaflığa başlayan bütün meslektaşlan bugün iyikötü bir dükkân sahibidir. Ama o, 1960'ta kapattığı ilk ve son dükkânından sonra kaldırımlara düşmüş, çok iyi bir sahaf olduğu halde bir türlü mülk sahibi olamamıştır. Onunla bu mesleğe giren Tuncay Yalçınkaya, "Vahan'ın elinden öyle ki Çünkü haddinden fazla dürüst ve çok ucuzcuydu" diyor. Alışveriş sırasında gözü çok kara, hatta biraz "paldır küldürmüs." Siz, onun şimdiki yoksul haline bakmayın, bir zamanlar "kredisi gayet geniş", şık giyinmeye meraklı, şöhretli dostlan olan ve aranan biriymiş. Şimdiki hali, kitap saplantısıyla hayatını karartmış biri gibi gözüküyor ama, zamanında bir yandan en bulunmaz "parçalan" alıp satarken bir yandan da hayatın tadını çıkarmayı ihmal etmezmiş. Eski zaman bilardocuları onu, "Lüksemburg Salonu'nda ıstakasıyla harikalar yaratırdı" diye anıyorlar. Sonra fotoğraiçılığı da var. Fırsat buldu mu makinesiyle sokak sokak dolaşıp İstanbul peyzajları görüntülermiş. Amerika'dan, Fransa'danJcitap siparişleri aldığı o günlerde, kitap meraklıları ona uğramadan Galataşaray'dan kattiyen geçmezlermış. "Marazi" müşterileri için sergisini sabahın yedisinde açar, gece yarısı tiyatrolardan, sinemalardan başı "hülyalı" dağılan insanlar son müşterileri olurmuş. Mesela Cahit Irgat, Ayfer Feray, özdemir Asaf, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Afif Yesari, Necdet Mahfi Ayral, Erol Günaydın, Nejat Uygur bu türden en sadık müşterileriymiş. Tabii o saate kadar çalısan Vahan Bey, çoğu gece tezgâhım toplamadan kitaplarıyla kaldırımda uyurmuş. Dünyanın en yoksul sahafı Vahan Bey bugün 60 yaşında. Ve hâlâ Galataşaray Lisesi'nin duvarında kitap satıyor. Ona bir gün mutlaka uğrayın. Selüloz çamuruyla kara elini çekinmeden ve samimiyetle sıkın, onunla konuşun, hatırını sorun. Sigara ikramını geri çevirmeyin, size çay getirmek için tezgâhım bırakıp, ta Balikpazarı'na giderse eneel olmayın. Ona ya kitap verin ya da ondan bir kitap, bir kartpostal alın. Vahan Bey'in hayattan bunlardan başka hiçbir talebi yoktur. D I :**fc.« ty Işte dünyanın en yoksul sahafı Vahan Bey'ın, "dünyanın en kuçuk dukkânı CUMHURİYET KİTAP SAYI 38 SAYFA